- dunyanin duracagini saniyordum
- anliyorum
- neyi anliyosun ulan neyi anliyosun dunyanin benim icin dondugunumu saniyosun. Tek baktigin yer duvarsaki saat mesai bitsede gitse diyorsun
- dunyanin duracagini saniyordum
- anliyorum
- neyi anliyosun ulan neyi anliyosun dunyanin benim icin dondugunumu saniyosun. Tek baktigin yer duvarsaki saat mesai bitsede gitse diyorsun
hiç bir farkı yok çocuklar.. bebekken ne yapardık.. aynısı hiç bir farkı yok
bütün hayatınızın amacı sandığınız
bir de bakarsınız hayatınızın kararı için araçmış
hiç bir farkı yok çocuklar.. bebekken ne yapardık.. aynısı hiç bir farkı yok
Bugun tam onbes gun oldu yasiyorum hala sensiz
Henuz bir kere bile aramadin inandim mutlusun bensiz
Senden kalan gunahlar var bunlara tovbe etmeliyim
Biliyorum bana burda firsatlar var ama buralardan gitmeliyim
Bazen sakin dusununce gercekleri daha iyi goruyorum
Hep gitmemi beklemissin bunu cok iyi biliyorum
Iki beden tek olsada farketmez fikirler ayri sonucta
Senin derdin gezmek tozmak benim aklim yuva kurmakta
Yinede biliyorum sevmistin sende beni bir zamanlar
Acimasizim nankor degilim unutulmaz senle yasananlar
Bazen fedakarliklarin hayalet gibi odama cokuyor
Kimse sevemez beni senin kadar moralimi bi tek bu bozuyor
hiç bir farkı yok çocuklar.. bebekken ne yapardık.. aynısı hiç bir farkı yok
sen kendini ceylan mı sandın
sen dağa küsen o tavşansın
kapıldım aşkına meleğim sandım
meğer iki yüzlü bi şeytanmışsın
okudum yazdığın karalamaları
yine birilerine aldanmışsın
sen her zaman hep özenti oldun
özünü kaybetmiş bir yalansın
kişiliği sahte olan dişinin
aşkı bitince sevgisi nefrettir
sana kızmaya bile değmez ama
şeytan taşlamak ibadettir
hiç bir farkı yok çocuklar.. bebekken ne yapardık.. aynısı hiç bir farkı yok
sevdamızı ekmek gibi severiz biz
nimet biliriz
şükrümüzdür
böyle öğrendik,
türkümüz mührümüzdür
sevgimizi kıskanırız biz
kem gözlerden sakınırız
geniş değiliz
rahat değiliz
böyle gördük ve böyleyiz
ateş gibi yanarız ama kül olmayız
pişeriz aşk ocağında
ağlarız, utanmayız
ama saklarız
görmezsiniz siz
geceleri biz ne yastıklar ıslatırız
çam kokusu meşe ağacı
ve sonbahar severiz
ayrılık varsa işin içinde
göl kıyısı
dere yatağı
sessizlik isteriz
dert etmeyiz
vardır hayır deriz
biz köylüyüz gülüm
sevdamızı buğday gibi sever
toprak gibi koklarız
şehirlerde de büyüsek
biz benliğimizden ayrılmayız
yani bozmaz bizi şehrin süslü ışıkları
kaldırımları
caddeleri
şehrin güzelleri bozmaz bizi
bizim sevgilerimiz mektup gibi
açılmamış gönlü hiç okunmamış
daha eline hiç dokunulmamış olmalı
ben seni ilkim diye sevdim
artık ilkinde kalmadı senin
hiç bir farkı yok çocuklar.. bebekken ne yapardık.. aynısı hiç bir farkı yok
tam unuttum dersin.. tamamdır
bir def bir güfte haydaa
sana herşey yine onu hatırlatır
nefretisin ve mutluluk hala kursağındadır
gidecekti zaten
ayrılık aşkın göbek adıdır
ilk günlerini hatırlarsın
sahilde kırdığın şişeleri
avaz avaz şarkıları
ağaçlara kazıdığın nakaratları
unut be oğlum
yok artık hiç bi faydası
bu devirde aşk adamı bozuyor işte
dostların vardı senin
bak hepsini bırakıp geldin
sen ayaklar altına alındın
adam yerine konmadın
aferin sana be oğlum
yapman gerekenii yaptın
gurur önemli değilde
haysiyet oldumu mesele
prenses olsa ne
sen ne yangınlar yaşadın
Allaha havale et buda geçer
sanma yanına kalır yaptığı
k a h p e l ik eken göz yaşı biçer
hiç bir farkı yok çocuklar.. bebekken ne yapardık.. aynısı hiç bir farkı yok
Kendime sözümü tuttum
Aklımı uyuttum
Kaçtım kalabalıklığımdan
Sığındım en deli halime
En mutlu anlarımdayım
Yazılarımdayım
Ben efkarı somutlaştırıp bu gece
Sardım sigarama ve her nefeste
İçime mutluluğu dışarı seni üfledim
Akıllandım
Anladım
Kalbimi sadece görevini yapmaya çağırdım
Sen dedim kan pompala
Sevmek beynimin tarih perdesinde
Kapalı kutularda çıkarmayacağım
Filmlerdir artık
Ben kendime verdiğim sözü tuttum
Güzel geçti sensiz iki hafta
Sığdıramadım seni satırlara
Yazıyorum hala
Yinede sustum
Ben içimi sana değil
Hiç bilmediğim dünyalara kustum
Ve seni tamda beş dakika önce
Bir kez daha unuttum
hiç bir farkı yok çocuklar.. bebekken ne yapardık.. aynısı hiç bir farkı yok
Üçüncü Şahıs
Üç tekil bi sayıdır..
Kendisine bölündüğünde bir
Bire bölündüğünde kendisidir
Üç bazen küfürdür
Üçün birini aldığında hayattan mesela
Üç bazende kutsaldır
Hakkın hakkı üçdür derler bizim oralarda
Hatırlamakdan ürktüğüm korktuğum yıl 2003 dür
Yılın üçüncü ayı Marttır.
Mart kapıdan baktırır
Kazma kürek yaktırır
Haftanın üçüncü günü Çarşambadır
Çarşamba kutsallığına inandığım ikinci gündü
Ama bir Mart ayında 2003 yılında toprağa gömüldü
Çarşambadan üç gün sonraki günden sonraki gün Pazardır
Pazar bende ayrılıklarımla ünlüdür
Nice ayrılıklarım kalbime Pazar gününde mühürlüdür
Pazarları hastanede ağaçlar yas tutar
Hastane bahçesindeki taşlar
Saçak verircesine köprü kurarlar
Ama hiç bir akıl hastanesine martılar
Yırtınsalarda seslerini duyuramazlar
Üç tekil bi sayıdır
Kendisine bölündüğünde bir
Bire bölündüğünde kendisidir
Yaz aylarında saat üç de olurdu buluşmalar
Ve sabahın üçünde incitir kahreder
Hâla uyuyamayanların kalplerini hatıralar
Üçün kendisiyle çarpımının bi fazlası ondur
On benim en son ki mutluluğumun gün sayısı olur
Üç pek çok yerde geçer
Mesela iki kişi severken üçüncüye susmak düşer
Üç bazen nakarattır çocukca tekerlemelerde
Çocukken oynadığım oyunlardaki üç
Geçmesi güç bölümlerdi sadece
Üç makaradır
Üç şiirdir
Üç yapılası suç eylemlerden sadece birisidir
Üç kimisi için çok şey
Kimisi için hiç bir şeydir
Üç çok karmaşıklı ilk sayıdır
Üç kendisine bölündüğünde bir
Bire bölündüğünde kendisidir..
Pek çok kişiye üçüncü oldum
Vazgeçemeyeceği üçüncü....
hiç bir farkı yok çocuklar.. bebekken ne yapardık.. aynısı hiç bir farkı yok
anlat
aş duygularını bu gece
farketmediğini gittiğini bile
yokluğuna aldırmadığını
hiç de koymadığını
son bıraktığı vesikalık resmine
dokunmadığını
anlat
karala her yeri
yaz ki açılsın ruhun
parça parça bitsin
son resmide parçala gitsin
anlat
anlat ki bilsin
kalmadığını değerinin
boğazıma tıkanır sanmıştım acılar
artık hiç de uğramıyor anılar
varlığı yokluğu kabul etmelisin
sen bir çeyrek altın dahi etmessin
hadi karala adımı çıkar hayatından
sen artık giderse gitsinsin
hiç bir farkı yok çocuklar.. bebekken ne yapardık.. aynısı hiç bir farkı yok
bazen akıl durur..
mantığın çelişkilerinde zıplarken oynayan çocukluğumuz, sobanın sıcak olduğunu acı çekerek öğrenmek lütfedildi bize
hızla akan zaman, geçmek bilmeyen saatleri unutturdu çoktan. bizler henüz kaybolmamış umutların son tekmesine bir adım kala, silindik süslü hayallerimizden. Acılarımız, acımadı bize
Bir hiç mevsimiydi yaşadığımız. Umutları toza bulanan aldatılmış delikanlılardık. Hiç yakışmayan üslubumuz ve vazgeçemediğimiz onurumuzla yıkılırken her sevda bitiminde, zaten yeni bir acının başlangıcı değilmiydi her mutluluk.
Zaman inceden restini çekerken gençliğimize ( hadi bakalım şimdi yaşa sıkıysa ) biz hep elimizde ekmekle yuvamıza dönmeyi düşledik gizliden. Lakin mümkünü olmayan düşleri vardı onun. Ayrı dünyaları tek bedende toplamak gibi.
İzimiz bir daha görüşülmeyecek yalan hayatların silinmesi mutlak pembe sayfalarında toz oluyordu.
Her halükarda yakamızdaydı ayrılık. Kâh bırakıldık yeri geldi yakıştıramadık gururumuza, bıraktık. Yine de yüzdesi fazla olan, bıraktırıldık
Ölüm, en samimi arkadaşımızdır bizim, kapıyı aralar, hadi derim.. o hep şakacı haliyle " şimdi değil der çocuk "
sen bana ne yaptın be küçük.. altı yıl a iki üç ay kalmıştık. son bir yılda hep kafamız karışık. Ne çok pişmandık birbirimizden.. son sözün çok koydu ama..
"benim ki sadece bir alışkanlık "
ıslak gözlerimi tek gören sendin oysa.. yakışmadı sana
tepesinde parlayan güneşe aldanıp güvendiğimiz dağlar hep çığ döktü.. ve aslında çok güldüm senden sonra yine de bakışlarımın parıltısı sönüktü, şimdi ivedi bir telaş bekler beni. kâfiyeli cümleler kurmaya hasret ben, artık buz gibi soğudum senden.. anladım çünkü
bizler, kaybedene kadar, kazanmak nedir bilmeyenlerdik.
sen beni çok üzdün be küçük
hiç bir farkı yok çocuklar.. bebekken ne yapardık.. aynısı hiç bir farkı yok