Orjinali La Vie D’Adele, Adele’in Yaşamı olan Mavi En Sıcak Renktir eşcinsel bir ilişkide tek tarafın yani Adele’in gözünden yaşananları konu alıyor. Yönetmenliğini Abdellatif Kechiche’nin üstlendiği film festivallerden takdir toplayarak ödüllerle dönerken bazı kesimlerin de tepkisini çekti. Özellikle Cannes Film Festivali’nde bu filmle bir ilk gerçekleşti; ilk defa yönetmen dışında oyunculara da ödül verildi. Sonrasında gerek oyuncular, gerekse yönetmen tarafından yapılan birtakım açıklamalar kafaları karıştırsa da değişmeyen tek gerçek filmin başarısı oldu.
Kendi adıma konusundan, oyuncularından, yönetmeninden ziyade filmin bütününden ve izledikten sonra bıraktığı etkiden bahsetmek istiyorum. İzlerken hissettiğim tek şey bir sanat eserine bakmak gibiydi… Her bir karesi ayrı bir coşkuya, duyguya sürükleyen, etkileyici ama bir o kadar sıradan, kimilerini nasıl rahatsız edeceğini düşündürerek insana zevk veren bir başyapıt… Evet kendi adıma hissetiklerimi anlatmak konusunda ben de bu derece iddialı konuşabilirim.
Bir lise öğrencisi olan Adele’in sıradan hayatıyla başlayan film onun sonraki yaklaşık 10 yıl gibi bir süreçte yaşadıklarıyla devam ediyor. Toplamda 180 dakika süren Mavi En Sıcak Renktir, bu süreyi en iyi şekilde kullanarak tüm detayları hem açıkça vererek hem de gizli kapaklı bırakarak izleyicinin ilgisini canlı tutmayı başarıyor. Adele’in içsel yolculuğunun yanı sıra yaşamı süresince zamandaki linear yolculuğunu da başarıyla izleyiciye aktarıyor. Kendini ve cinsel tercihlerini keşfeden Adele’e bu süreçte yardımcı olan Emma bir anlamda onun koruyucusu, aşığı ve yol göstericisi oluyor.
Adele’in sıradan bir orta sınıf aileden gelmesi, gelecekte öğretmen olmak istemesi ve Emma’nın yaratıcı eşiği yüksek bir ressam olması, Adele’inkine göre kültürel birikimi daha yüksek bir aileden geliyor olması gibi ufak detaylar aslında bu anlamda ikilinin sıra dışılığının bir göstergesi olarak alınabilir.
Alt okumalara son derece açık ve her bir sahnesi üzerine uzun uzun konuşabileceğiniz film tüm bunları sıradan bir anlatımla sağlıyor. Fantastik yollara sapmadan, anlatmak istediği şeyin altından ezilmeden sade bir anlatımla son derece başarılı bir yolda ilerliyor. Bu anlamda film basit bir aşk hikayesinden ziyade farklı kalıplara da bürünüyor, ön yargılarınızı yok etmenizi ve kendinizi karakterlerle özdeşleştirmenizi bekliyor. Çünkü anlatılan her şey öylesine somut ve gerçekçi ki, itiraz hakkınız kalmıyor.
Lezbiyen ilişkinin hatta genelleme yaparsak eşcinsel ilişkinin şimdiye dek sinemada yansıtılmayan gizli kalmış cinsel yüzünü son derece cesurca sergileyen film, bu anlamda ***** ve sanat eseri arasındaki dengeyi de çok iyi koruyor. LGBT temalı filmlere de cesaret vererek artık daha fazla öne çıkmanın zamanının geldiğini savunuyor.
Başka Sinema kapsamında vizyona giren Mavi En Sıcak Renktir, kesinlikle haftanın (ve benim kişisel listemin) en iyi filmi. Ön yargılarınızı yıkıp, kızlı erkekli izleyerek “insan” olmanın ve “insani” ilişkilerin temeline dair fikirlerinizi gözden geçirmenizi sağlayacak bir film…
Keyifli Seyirler…