3-5 yaş döneminde ki çocuklar, "Hayır!"ın en sevdikleri kelime olduğu bir dönem geçirirler. Bu dönemde sizin çocuğunuza ne söylediğiniz önemli değildir. Çoğu zaman, çocuğunuzdan alacağınız yanıt vurgulu bir "Hayır!" olacaktır. Bu dönemdeki çocuklar büyüklerinin isteklerine karşılık inatçılık gösterirler ve olaylar karşısında olumsuz bir davranış, tutum sergilerler. "Boya yapmak ister misin?" diye sorduğunuzda, "Hayır!" yanıtını verir. Sizden su ister, verirsiniz "Hayır, süt istiyorum! " der. "Elimi yüzümü yıkamayacağım, o pantolonu giymeyeceğim! " Bu tarz inatlaşmalar, çocuğunuzun 3 yaşından itibaren sadece yürümek ya da konuşmakla yetinmeyip, kendi bildiğini okuyarak, öfke nöbetlerine girerek size karşı "kişilik savaşı" verdiğini göstermektedir. Çocuğun amacı, sizi kızdırmak ya da sabrınızı ölçmek değildir. Niyeti, koyduğunuz kuralların, sunduğunuz seçeneklerin veya istemediğiniz davranışın ne kadar önemli olduğunu test etmektir. Bu dönemdeki çocuklar, istediğinin anında gerçekleşmesini ister. Küçük bir kral/kraliçe gibi emir vermek çok hoşlarına gider. Her şeyi reddederler, kendi bildiklerini yapmak isterler, anne-babanın isteklerine öfke ile karşı koyarlar. Kimi zaman gelişimin zor bir aşaması olan bu dönemi geçirmek, çok sabır ve iyi bir mizah anlayışı gerektirir. Ama unutmayın ki; çocuğunuzun bu davranışı, duygusal gelişiminin bir sonucudur. Kızlarda biraz daha erken olmak üzere; 2-5 yaşları arasında ortaya çıkan inatçılık dönemi, aslında normal bir gelişim olarak kabul edilir. Bu yaşta çocuk, ilk defa kendini yetişkinlerden "özellikle annesinden" ayrı bir varlık olarak görmeye başlar. Bu süreç içinde olan çocuk, her şeyi tek başına yapmak ister. Kendi başına yaptığı şeyler hoşuna gider, ona güven ve haz verir. Kendi varlığını hissettirmeye, kabul ettirmeye çalışır. Kendince o hep haklıdır. İstediği gibi davranmasına engel olunmamasını ister. Bunun sağlanmaması halinde, çocuğunuzun inatçı davranışı süreklilik gösterebilir. Bu dönemi, bağımsızlığa giden uzun yolun bir adım öncesi olarak düşünebilirsiniz.

Anne babalar bu dönemde ne yapacaklarını bilemezler. Sizin de bu dönemdeki tutumunuz, çocuğunuzun gelecekteki karakterinin yapı taşlarını oluşturabilir. Bu nedenle anne-babaları olarak sizler; onların inatlaşinatlaştığı konularda onlar gibi davranıp onlarla sürekli inatlaşırsanız, çocuğunuzun ileriki yaşlarındaki karakterinde olumsuz etkiler bırakabileceğinizi unutmamanız gerekir.

İnat döneminde çocuklara nasıl davranmalıyız?

Bu dönemde anne babalar çocuklarına karşı anlayış göstermelidir. Anne babanın tutarlı ve sabırlı olması, çocuğun bu dönemi daha rahat geçirmesine yardımcı olacaktır. Korkutmak, cezalandırmak, zıtlaşmak bu davranışların artmasına veya yerleşmesine yol açabilir. O halde çocukların isteklerine nasıl cevap vermeliyiz?

Öncelikle çocuğunuzun her dediğini yapmayın. Gereksiz konularda fazla kural ve yasaklama getirirseniz, bir süre sonra çocuğunuza çok fazla "Hayır" demek zorunda kalırsınız. Çocuğa ne kadar çok "Hayır" derseniz onun bu mücadelesini körüklemiş, "Hayır" demesine zemin hazırlamış olursunuz.

Çocuğa hayır demeden önce dikkatlice düşünün, "gerçekten hayır mı?" buna karar verin. "Hayır" dediğinizde; bu, gerçekten "Hayır" olmalıdır. "Evet" ya da "hayır"a tam olarak karar veremiyorsanız, çocuktan düşünme süresi isteyin. "Bilemiyorum, düşünmem lazım, biraz bekler misin? " diyerek tekrar düşünün. Eğer düşünmeden söylediğiniz "Hayır"lar çocuğun inatçılık mücadelesi(küsmek, ağlamak, tepinmek ve bağırmak) sonucunda "Evet" e dönüşürse, çocuk bunu mücadelesiyle kazandığını düşünecek ve bu eylem muhtemelen kronikleşecektir. Bu nedenle; esneklik sağlayabileceğiniz durumlarda, krizler ortaya çıkmadan alternatifleri değerlendirin. Böylece, çocuğunuz sadece inat ettiği için bir hak elde ettiğini düşünmeyecektir.


Çocuktan bir şey yapmasını istediğinizde sözlerinizi "Hayır" cevabı almayacağınız şekilde ayarlayın. "sütünü iç" diye dayatmak yerine; "Sütünü cam bardakla mı yoksa fincanla mı içmek istersin?" diye seçenek sunmak, daha yerinde olacaktır.

3–3,5 yaş arasındaki çocuklar, yapılan açıklamaları anlamakta zorlanabilirler. Örneğin; bir başka çocuğun oyuncağını isteyip ağlayan çocuğa, siz istediğiniz kadar "bu oyuncak senin değil" deyip durun, bunu çocuğa anlatamazsınız. Henüz mülkiyet duygusunu kavrayamadıklarından, onlar için bir oyuncağa sahip olmak demek, eline almak demektir. Eline aldıkları andan itibaren oyuncak onların malıdır. Böylesi durumlarda çocuğa uzun uzun "Bak o senin değil, arkadaşının!" , "Çok ayıp!", gibi açıklamalar hiçbir işe yaramayacaktır. Bu sebeple açıklama yapmak yerine, böylesi durumlarda çocuğun dikkatini başka şeye çekin ya da onu başka şeylerle oyalayıp unutturun.

UZM.PSK.PINAR GÜLGEN