sayfa 32
1.Etkinlik:
Mektup: Birbirinden farklı yerlerde bulunan kişi veya kurumlar arasında özel ya da resmi iletişimi sağlayan yazı türüdür.
Özel Mektup
Birbirini çok yakından tanıyan kişilerin, birbirlerine yazdığı mektuplardır. Özel mektuplarda gönderici ile alıcının bir*birine karşı özel durumu yanında, ele alınan konu da metnin üslubunu belirler.
2.Etkinlik:
Tarih sayfanın sol üst köşesinde yer alıyor,cümleye ''sevgili,canım ve ya ......'im'' şeklinde giriş yaplıyor,kağıdın sağ alt köşesine ad ve soyad yazılıp altına imza atılır.
3.Etkinlikektuplarda kağıt düzeni önemlidir,çünkü mektuplar kişinin yansımasıdır.
4.Etkinlik:Azra Erhat'a ait bir mektup
Balıkçı'nın Mektupları
1957 yılının ilk aylarıydı. A.Kadir ile İlyada çevirisini yarılamıştık ki, Hasan Ali Yücel haberini almış, o sıralarda yönettiği İş Bankası Kültür Yayınları'nda basılmak üzere istemişti çevirimizi. İstemekle de kalmamış uzun ve ayrıntılı bir önsöz de istemişti benden. Habire çalışıyordum, Homeros ve Ilyada'yı Türk okuruna anlatayım diye. Önsözün yarısından fazlasının bitmiş olduğu bir akşam, Maya Galerisi'ndeki bir sergiden çıktık, Füreyya, Sebahattin Eyüpoğlu, Fikret Adil ve ben Halikarnas Balıkçısı işle birlikte Tepebaşı'ndaki bir lokantada yemek yemeye gittikti. Halikarnas Balıkçısı'nı tanıyordum elbet, daha öncede görmüştüm. Ama ne yalan söyleyeyim epey yabancı gelmişti bana o koca adam. Karşısında tuhaf bir çekingenlik duyuyor, onunla konuşabilmek şöyle dursun, ona varlığımı bile duyuramayacağımdan emin olarak büzülmüş oturuyor, hiç lafa karışmıyordum. Birden Sebahattin benim İlyada'yı çevirdiğimi attı ortaya. Demeye kalmadı, Balıkçı bana şöyle bir baktı ve Homeros ile Ilyada üstüne bir nutuk çekmeye başladı.
Önce dinledim, ama açıldıkça açıldı, hiçbir yerde duymadığım, okumadığım öylesine aykırı şeyler söyledi ki, burnuma biber sürülmüş gibi oldum. Neler de neler uydurup sayıyordu; Yok İlyada Atina'da sansür edilmiş, yok Homeros Iyonyalıyken ve Anadolu'nun kahramanlığını yüceltirken Yunanistan kıskanmış bunu ve almış metni sansür etmiş, kimi yerleri budamış, kimini değiştirmiş, şurda burda parçalar eklemiş, Atina zorbası Peisistratos bir komisyon toplamış, ona yaptırmış bu işi, böylece altüst olmuş İlyada.(....)
AHMET HAMDİ TANPINAR'IN ŞİİRİ
Antalyalı Genç Kıza Mektup:
Mektubunuza vaktinde cevap veremedim. Maalesef kâtibim yok. Halbuki şair, muharrir ve üniversite hocası olarak işim epey fazla. Lise sınıflarını, vaktiyle efsanevî denebilecek uzak bir çağda, yani 1918-1919 yılları arasında, benim gibi Antalya'da okuyan ve beni merak eden bir genci hiçbir şekilde bekletmek istemezdim.
Edebiyatı gerçekten seviyor musunuz? Eserlerimle temasınız var mı? Buralarını bilmiyorum. Mektubunuzda beni layıkıyla okuduğunuzu gösteren bir emareye rastlamadım. Yalnız, lise talebesisiniz ve Antalya'dasınız. Yani 1918-1919 yılları arasında aşağı yukarı benim yaşadığım hayatı yaşıyorsunuz. İşte size bunun için yazıyorum. Bulunduğunuz memleketin, belki de orada doğdunuz, hayatımda mühim bir yeri vardır. Sizin sahillerinizde, o denize bakarak, o lodos dalgalarını seyrederek, benim gençliğimde şimdikinden çok az verimli olan meyve bahçelerinde dolaşırken ilk şiirlerimi tasavvur ettim ve edebiyattan başka bir şey yapamayacağımı anladım. Yavaş yavaş bir hülya adamı oldum. Hayatımı herhangi bir antolojide bulabilirsiniz. 1901'de doğdum. Babam kadıydı. Bu yüzden çocukluğum daha ziyade onun Anadolu'da tayin olduğu yerlerde geçti. İstanbul'da iki memuriyet arasında kalıyorduk. Ergani madeninde üç yaşımda iken bir gün kendime rastladım. Çok karlı bir gündü. Ben sıcak ve buğulu bir camdan karla örtülü bayıra bakıyordum. Sonra birdenbire kar tekrar yağmaya başladı. Bir çeşit çok lezzetli bir hayranlık içinde kalmıştım. Bu ânı her karlı günde hatırlar ve yağmasını beklerim.(...)
Bu mektubu biraz da çocukluğuma göndermiş gibiyim. Bilmem liseniz hâlâ eski yerinde, yani Ambarlı'da mı? Sizinle konuşurken, sizi hep orada tasavvur ettim. Bana vaktiyle olduğum genç adamı hatırlattınız. Onun heyecan ve coşkunluğunu yaşadım. Size teşekkür ederim. Arkadaşlarınıza ve hocalarınıza selam ve dostluklarımı, başarı dileklerimi söyleyin.
Minnettarım. Mesut ve çalışkan olun, aziz yavrum.
SORUNUN DEVAMI:Gönderici ve alıcı arasındaki ilişki hitap biçiminde önemlidir.Çünkü hitap ettiğin kişiye göre mektup türü değişmektedir.Böylece etkilemiş olur.
5.Etkinlik:Gönderici ile alıcı arasındaki ilişki metnin üslubunu etkiliyor
çünkü Cemal Süreya'nın yazdığı mektup hastaneye yatan eşi için yazarken,Ahmet hamdi Tanpınar,Antalya'da yaşayan kendinden genç olan bir kıza yazıyor böylece hitabet ettiği kişi ve uslüb değişmektedir.