Akut hastalıklarda CH. FİESSİNGER'in «dinlenme rejimi» dediği perhiz güçlü bir silahtır. Bu perhiz çok sıkı olabilir, ama çok uzun sürmemelidir. Mutlak perhiz, ancak sindirim sistemiyle ilgili kanamalarda, bağırsak tıkanması vakalarında, karın-zarıyla (periton'la) ilgili hastalıklarda, akut apandisit patlamalarında gereklidir. Bu durumlarda, mutlak perhizle birlikte yatakta mutlak dinlenme zorunludur.

Su perhizi çocukta ve büyükte çeşitli durumlar karşısında kullanılır. Çocukta, süte dayanıksızlık, solunum yolları iltihabı, özellikle sindirim organlarında iltihaplanma ve ishal hallerinde ya kaynatılmış an su yada özellikle QUINTON plazması tipinde kuvvetlendirici tuzlu solüsyonlar kullanılır; asidoz vakalarında alkali su verilir. NOBECOURT şekerli su rejimleri tavsiye eder, yalnız sık sık gelen kusmalara, ishale, kabızlığa göre şekerli suyun niteliğinde değişiklik yapmak gereklidir. Rejime kaynamış pirinç ve tahılların, sebze sularının eklenmesi besin eksikliğini bir ölçüde gideren ve kürün biraz daha uzatılmasını sağlayan bir perhiz düzeninin gerçekleştirilmesine yardımcı olur.
Büyüklerde GUELPA kürleri, ALLEN kürleri şeker hastalarına, gutlulara ve kan fazlalığı şikâyeti olanlara öngörülür. Bu kürler, sebze rejimi evrelerini birbirinden ayıran kısa süreli su perhizlerini içerir. Buna bazen bağırsak söktürme uygulamaları eklenir.

Süt perhizi daha genelleşmiş bir perhizdir. Ama hastalık uzun sürerse, vücut süte dayanıksızlık gösterebilir, bu yüzden bu perhizin sakıncaları, hatta tehlikeleri vardır. Daha önce süt rejimiyle ilgili bazı belirlemelerde bulunmuştuk. Sütün ishal başlatabileceğini bilmek gerekir; bu durumlarda laktoz mayalanmasından ötürü dışkı açık sarı ve asitlidir yada kazeinin çürümesinden ötürü gri, yapışkan, alkalili maddelerle doludur. Süte kireç suyu eklenmesi, asitli yada gazlı süt kullanılması (LASSABLIERE) ilgi çekici tedbirlerdir. Kefir ve yoğurt bu durumlarda tavsiye edilebilir.

Tifo'da perhiz konusu, antibiyotiklerin bulunmasından önce, tartışmalara yol açtı. Bazı yazarlar eskilerin sıkı perhiz yöntemine karşı çıktılar, hatta tifolulara yağsız et verilmesini önerecek kadar ileri gittiler. Bu yazarların bu konudaki yetkisine rağmen, ihtiyatın elden bırakılmaması ve ateşli dönemde kanama ve delinme tehlikeleri uzaklaştırılmış olmadığı için, bağırsaktaki hastalıklı durumun önemini sürdürdüğü genel enfeksiyon sırasında klasik perhize uyulması gereğine inanıyoruz. Bütün kısa süreli akut hastalıklarda olduğu gibi, tifoda da beslenememe pek önemli değildir. Hatta zayıflama, ateş düşmesi ve nekahat evrelerinde kendini gösterir. «Tifomycine»in kullanılması bütün bu klasik bilgileri sarstı, bu bilgiler şimdi ancak tifonun dirençli şekillerinde önemini koruyor. Ayrıca bir kalp yorgunluğu durumunun ortaya çıkmaması, ısı eğrisindeki düzenin bozulmaması (bu iş esaslı bir gözlemeyle denetlenir), salgı kanallarının iyi çalışması için, hastalık sırasında sütlü ve şekerli rejim uygulamak, hastaya ayrıca et ve sebze suları, meyve suları ve kaynatmalar vermek doğru olur. Yeniden beslenme ateş düşer düşmez yada ateş düştükten üç dört gün sonra başlatılmalıdır. İhtiyatı hiçbir zaman elden bırakmamak şartıyla, eğer hiçbir anormal belirti yoksa, yavaş yavaş geliştirilen bir uyum evresinden sonra, yeniden beslenme normalin üstündeki ölçülerde sürdürülecektir.
«Ameliyatlı» hastalarda perhiz çok çeşididir, bunları burada incelemeye kalkmak bizim çerçevemizi aşacaktır. Lezyonların yeri, kazanın yada ameliyatın türü, anestezi biçimi bu konuda göz önünde tutulacak etkenler arasındadır.

Ciddi bir ameliyattan önce, şeker alımını artırmak yararlıdır, hatta gerektiğinde küçük çapta bir ensülin kürü yapmak uygun olur. Ne var ki, karın-zan iltihabında ve mutlak perhiz gerektiren hallerde bu uygulamaya gidilmez. Karınla ilgili bir ameliyattan sonra beslenme yavaş yavaş artırılmalıdır (süt; süt - sebze rejimi; şeker). Et, bize kalırsa çok erken verilmeğe başlanmaktadır. Protit eksikliği enfeksiyona karşı direnci azaltır, yaraların kapanmasını yavaşlatır; bu durum rejim yemekleri arasına etin de katılmasını haklı çıkarır. Sindirim borusuna, özellikle mideye uygulanan ameliyatlardan hemen soma çeşitli olaylar görülür, bu olaylar geçicidir ama aynı zamanda sıkıcıdır, uzun sürerse hastanın normal yaşayışa geçmesini zorlaştırır. Nekahat döneminde baştan hafif ve besleyici olan rejini, giderek normal ölçünün sınırlarını da aşacak, zengin ve sindirimi kolay etlerin eklenmesiyle yüksek azotlu ve bol bir rejim haline gelecektir; bunlara gerektiği zaman enzimlerle ilgili proteinlerin hidrolizleri de katılabilir (kazeinden çok, et vermek uygun olur).