Bir Asker, Bir Bilim Adamı ve Bir İslam Alimi Hüseyin Hilmi Işık Efendi



Hüseyin Hilmi Işık Efendi, 8 Mart 1911 tarihinde İstanbul’da Eyüp Sultan’da doğmuştur. Eğitimine beş yaşında, Eyyüb Câmii ile Bostan iskelesi arasındaki Mihri Şah Sultan ilkokulunda başlayan Hüseyin Hilmi Işık Efendi, burada Kuran-ı Kerim’i hatmetmiş, 1924 senesinde ise Reşadiye numune mektebini birincilikle bitirmiştir.

Hüseyin Hilmi Işık Efendi’nin, tüm öğrenim hayatı başarı ile geçmiştir. Halıcıoğlu Askerî Lisesi giriş sınavlarını kazanmış, henüz ilk senesinde birincilik sağlamıştır. Hüseyin Hilmi Işık Efendi askeri liseyi de birincilikle bitirmiş, askeri tıbbiyeye seçilmiştir. 1932’de eczacılık fakültesinden yine birincilikle ve teğmen rütbesiyle mezun olmuştur.

Gülhane hastanesindeki stajını tamamladıktan sonra, askeri tıbbiyeye müfettiş tayin edilen Işık, 1936’da İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ni bitirerek Türkiye’nin ilk kimya yüksek mühendisi olmuştur. 27 Mayıs 1960 ihtilalini takiben ise kıdemli albay rütbesiyle emekliye sevk edilmiştir.

Arapça, Farsça, Fransızca ve Almanca dillerine hakim olan Hüseyin Hilmi Işık Efendi, Vefa, İstanbul İmam-Hatip, Cağaloğlu ve Bakırköy Kız Meslek Liselerinde, ayrıca olgunlaşma kurslarında kimya, fizik, matematik, Almanca ve Fransızca dersleri vermiş, 1962 yılında ise Yeşilköy’de Merkez Eczanesini açmıştır.

Hüseyin Hilmi Işık 1929 yılında Süleymaniye Medresesi müderrislerinden Abdülhakîm Arvâsî’ ile tanışmış ve 14 sene boyunca kendisinden ders almıştır. Hocasının vefatından sonra ise oğlu Kadıköy müftüsü Ahmet Mekki Üçışık’tan ilim öğrenmeye devam etmiştir. 1953 yılında ise kendisinden ders okutma ve kitap yazma hususunda mutlak icazetname almış ve çok sayıda kitap telif etmiştir. Bazı kitaplarında Sıddık Gümüş müstear ismini kullanmıştır.

26 Ekim 2001 tarihinde vefat ederek Eyüp Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Eyüp Sultan’da toprağa verilen Hüseyin Hilmi Işık Efendi’ye Allah’tan rahmet dileriz...

Sayın Adnan Oktar’ın Röportajlarından Hüseyin Hilmi Işık Hocamızın Mehdiyet hakkında açıklamaları

ADNAN OKTAR: ... “İnsana Allah-u Teala’nın sevgisine kavuşturan yol ikidir.” Bunu Hüseyin Hilmi Işık Hocamız söylüyor, Saadet-i Ebediyye’de. Hüseyin Hilmi Işık Hocamız, o da benim mürşidimdir, o da Nakşibendi şeyhidir.

O, çok değer verdiğim bir şahıstır, lise yıllarında, üniversite yıllarında sürekli onun kitapları ile biz ilgilenirdik, okurduk, bilgilenirdik, maşaAllah. Çok samimi, çok candan, muhterem, mübarek bir insandır.

Bakın diyor ki: “Birisi nübüvvet yolu olup, aslın aslına kavuşturur.” Bak; aslın aslına kavuşturur. “Ashab-ı Kiram’ın hepsi bu yoldan vasıl oldular. Sonra gelenler pek az zevat da bu yoldan ermiştir.”

“Bu yolda sebebe vasıtaya,” yani mürşide, şeyhe ihtiyaç yoktur. Tarikate ihtiyaç yok. Bakın; “sebebe vasıtaya lüzum yoktur” diyor. Şeyh yok, mürşid yok. Yani tarikat yok.

“Bir kamil ve mükemmilin sohbetinde kemale geldikten sonra”, yani bir şeyh efendinin, mesela değerli bir şeyh efendinin herhangi bir sohbetinde; çay sohbeti olabilir, yemek sohbeti olabilir, onun sohbetinde bir dakika, iki dakika bile bulunmuş olsa, “Sohbetinde kemale geldikten sonra kemale gelir” diyor Allah. Yani kalbinde bir hareketlenme oluyor. “Kemale geldikten sonra, feyzini aslından alıp ilerler”.

Şeyh Efendiden almıyor artık, “aslından alıp ilerler” diyor...

Dolayısı ile bütün tarikatlar Hz. Mehdi (a.s.)’da toplanıyor. Başta Nakşibendi Tarikati olmak üzere, en büyük Nakşibendi halifesi olacaktır Hz. Mehdi (a.s.) ve büyük Şazeli ve en büyük Kadiri ve 12 imamın da halifesi olacaktır, inşaAllah. Ve bütün insanlığa sevgi, saadet, mutluluk, bereket, bolluk, huzur, güven, neşe ve sevinç verecektir, inşaAllah... (Sayın Adnan Oktar`ın 7 Ekim 2010 tarihli Kaçkar Tv ve Kahramanmaraş Aksu röportajından)

Hüseyin Hilmi Işık Hocamız Mektubat Tercümesi’nde Hz. Mehdi (a.s)’ın 2. Binde geleceğini ortaya koymaktadır

ADNAN OKTAR: ... Şimdi bu kitap Mektubat Tercümesi. Rahmetli Hüseyin Hilmi Işık Hocamızın, tercüme ettiği eser. Şimdi bu kitabın 344. sayfasını açıyoruz.

“Bu ümmetin sonu, Peygamberimiz (s.a.v.)’in vefatından bin sene sonra yani ikinci bin ile yani 1011 Hicri senesinde başlamıştır. İkinci bin başında, İslamiyet’ini kuvvetlendirmektedir. Bu sözümüzü ispat etmek için kuvvetli şahit olarak, Hz. İsa (a.s) ve Hz. Mehdi (a.s)’a gösteririz.”

Bakın “Bu ümmetin sonu, Peygamberimiz (s.a.v.)’in vefatından bin sene sonra” diyor Hüseyin Hilmi Işık. Bak “vefatından bin sene sonra yani ikinci bin ile”, onun aklının almaması ihtimaline karşı Hocamız bir de parantez içinde açıklamada yapmış, “yani 1011 Hicri” parantezi kapatmış, yani 1011 Hicri senesinde başlamıştır. Nasıl oluyormuş? 1011’de başlıyormuş. İkinci bin başında, “İslamiyet’i kuvvetlendirmektedir”. Allah-u Teala bu dini, kıyamete kadar değiştirmeyeceğini, din karşıtlarının çalışmalarına rağmen bozulmadan koruyacağı için,” diyor, çok güzel bir üslubu vardır Hocamızın, “gelenlerin tazelikleri, kuvvetleri sondakilerde görülmekte, böylece ikinci bin başında İslamiyet’i kuvvetlendirmektedir. Bu sözümüzü ispat etmek için kuvvete şahit olarak, İsa aleyna bina aleyhissalatu vesselam.” İkinci binde İsa (a.s.) geliyor.(Sayın Adnan Oktar`ın 13 Ocak 2011 tarihli Kaçkar Tv ve Kahramanmaraş Aksu Tv röportajından)
(makale harun yahya)

Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 86. sayı (Ağustos 2011) 59. sayfada yayınlanmıştır.