MALCOM X

Dünyanın dört bucağından on binlerce hacı ile birlikteydim. Mavi gözlü sarışınlardan siyah derili Afrikalı’ya kadar bütün renkler kaynaşmıştı. Fakat hepsi insanların birlikteliğinin, tek bir ruh halinin ibadeti içinde idiler. Bu benim Amerika’da siyah ile beyaz arasında göremediğim, fakat görülmesi kaçınılmaz olan ve olanaklı olan bir manzaraydı. Amerika, İslâm’ı tanımalı, anlamalı ve bilmelidir. Çünkü sadece bu din, toplumdaki ırk, renk, insanlar arasındaki ayrımı kökten reddetmektedir.

İslâm ülkelerine yaptığım gezilerde konuştuğum insanlar ve hatta beraber yemek yediğim beyaz Amerikalılar kafalarındaki beyaz ayırımcılığın İslâm ile tanıştıktan sonra yok olduğunu söylediler. İnsanların renklerine bakılmaksızın birlikte iç içe oldukları böylesine içtenlikli ve gerçek bir kardeşlik bir manzarasını bundan önce hiç görmemiştim. Kutsal yerlerde geçirdiğim günlerde Müslüman kardeşlerimle Tek ve aynı Allah’a ibadet ve dua ederken, onlarla birlikte aynı tabaktan yedim, aynı bardaktan içtim, aynı kilimin üstünde uyudum.

Gözleri mavilerin en mavisi, saçları sarıların en sarısı ve derileri beyazların en beyazı idi. Biz gerçekten kardeşlerdik, kardeştik. Çünkü inançlarımız Tek Allah’a idi ve aramızda renkler kalmamış ve beyaz renk, Amerika’da var olan tutum ve davranışlarıyla düşüncelerimizden sökülüp atılmıştı. Bu kutsal topraklarda geçen her saat bana Amerika’daki siyah-beyaz çatışmasına yaklaşımda çok daha güçlü bir iç zenginliği kazandırıyor.