PASİF İMAJİNASYON

Bu konu, diğer bir âlemi teşkil eder ki, biz bununla meşgul olacağız. Pasif imajinasyon, imajinasyonun bazı elemanlarını kullanmak suretiyle normalüstü yeteneklerin ortaya çıkmasını sağlayabilir. Pasif imajinasyon, imajların kendiliğinden meydana gelmesidir. Önce doğal bağlar ile kendiliğinden meydana gelebilir (imaj çağrışımı). Çünki her imaj, kendisi ile zaman ve mekân içinde ilgili olan diğer birtakım imajları görünür hâle getirmek eğilimindedir. Meselâ hiçbir iradî çaba gösterilmese, bahçedeki çimenlik, yan tarafta bir bank olduğu fikrini uyandırır. Böylece, imajlar birbirine yakın olanları uyandırır. Şiddet ve bağlantılar sebebiyle gruplanırlar. Ve eğer hiçbir objektif olay girmez ise, bütün şuur sahasını kucaklayan, birbiriyle az çok ilgili sahneleri oluştururlar. Bu durum, asıl prensibi pasif bir imajinasyon oyunu olan rüya gibidir.
İmajların kendiliğinden meydana gelmesinin başka bir sebebi, telepati yoluyladır. Bazı psişik şartlarda imaj, bize tesir eden yabancı bir kimseden yayılır. O anda o imaj, kendi imajlarımızla karışır. Ve iki şuuraltı arasında kendiliğinden bir bağ yaratır. Bu sebeple bazı aşklar, önseziler, çevrenin idraki, durugörü, fikir aktarımları ve diğer normalüstü olaylar ortaya çıkmaktadır. Bu ilk bilgilerle, normalüstü yeteneğin gelişmesine izin veren prensibi anlayabiliriz:
1. Düşünce sakin olmalıdır. İmajı soyutlayabilecek tarzda aktif imajinasyonun faaliyetine engel olmalıdır. Yani aktif imajinasyon bir imajı devamlı olarak işler, onu türlü şekillere sokar. Halbuki imajı soyutlayarak onu sabit, hareketsiz, aynı şekilde tutabiliriz. İmajı bozacak hiçbir tesir ona ulaşmamaktadır.
2) Şuuraltını avlamak için bu imajların şiddetini arttırmak gerekir.
3) Uygun olan çağrışımı yaratarak imajı yönlendirmek gereklidir. Bu çağrışımın (fikir ya da imaj) yapısı imajın ilk istikametine bağlı olan yeni bir saha içine, şuura çekip getiren akımlara sebep olur. Sonuç olarak, mümkün olan istikamet tarzları ve idrak çeşitleri ortaya çıkar, yeni yetenekler oluşur. Olup biten şeyler sanki sapma ve dönme derecesine göre yalnız bir tek anahtarla açılabilen, çeşitli kilitleri olan bir kapıyla kapatılmış bir dünyaya giriştir. Kapı, şahsî fikirlerle yüklü beyindir (medyomun beynidir). Anahtar somut (objektif eşya) kelimelerle uygun bir tarzda yönetilen bir imajdır. Prensip gayet basittir ve hemen hemen hiç yanılmaz. Akıl, genellikle, zekâmızın çalışışında mevcut bulunan bir karışıklık ve dağınıklık içindedir. Aktif imajinasyon ile pasif imajinasyon oyunundan zevk duymak bizi şaşkın hâle getirir. Fikirlerimizin keşmekeşliği, niteliği anlaşılmamış olan titreşimleri terk etmez. Ve ince titreşimler rastgele şuur sahamıza nüfuz eder. Beynimiz tıka basa dolu bir ambar gibidir. Öyle bir ambar ki baca deliği eşyalarla tıkanmıştır. Dışarıyı görmek ne mümkün. Bütün mesele bu karışıklığı düzenlemek, ışığın gireceği baca yolunu açmak ve buradan çıkacak olanlara yardım maksadıyla diğerlerini kenara çekmektir.