İstanbulspor’dan geldiğinde futbol nosyonu zayıftı.Bu yüzden Galatasaray takımına biraz zor intibak etti.Ama sonra futbol bilgisini ilerletti. Almanların ünlü futbolcusu Hamburglu Hrubesh’e benzetilirdi.Havadan top kapışları, hasmını yıpratan sarjları ve ceza sahası içindeki sert şutları ile bu benzetiş pek de haksız sayılmazdı.

Ama bir de gol kaçırma huyu vardı ki, attığı müthiş gollerin yanında bunlar da azımsanmayacak dereceydi. Bizzat kendi ifadesine göre her gol kaçırdığında Başkan Selahattin Beyazıt ” Bu da kaçırılırmıydı ? ” diye kendisine takıldıkça verecek cevap bulamazmış. Nitekim kaçırdığı goller için şöyle derdi: “Gol atmak elbette güzel de ya kaçırmak? Onun da ayrı bir üzüntüsü var. Üstelik ben çok akıl almaz golleri kaçırdım. Herkesin ‘tamam bu iş bitti’ dediği sırada topu dışarı vururdum. Bir Vefa maçında top tam altıpasta ayağıma geldi, hiç durmadan vurdum, direğin hemen dibinden dışarı çıktı…”

Gökmen Özdenak terbiyeli insandı, saygılı ve mütevazi idi. Kusurlarını bir çırpıda söylemekten çekinmezdi. Ama bir de gününde olduğu zamanlar vardı ki, seyircileri hayretler içinde bırakan goller atardı. Kafa ile attığı sayısız muhteşem golleri vardı. Saha içindeki sevapları ve günahları teraziye konsa elbetteki sevapları çok daha ağır basar.