Bilim bunca gelişmenin arasında aşka kayıtsız kalamazdı elbette! Bilim adamları aşkı da laboratuvara soktular ve bakın neler buldular! Fiziksel olarak neden ve nasıl aşık oluyoruz hiç düşündün mü?
Öncelikle aşağıdaki belirtilere göz at. Ve aşık olup olmadığı öğren!
- Onu görünce kalbin çok fazla çarpmaya başlıyor.
- Son günlerde
içindeki sevinç
mutluluk duygusu arttı.
- Hayata
olaylara daha umursamaz bakıyorsun.
- Arkadaşların gözlerinin pırıl pırıl baktığını ve son günlerde yüzüne bir canlılık geldiğini söylüyorlar.
Eğer bu belirtileri taşıyorsan
aşık olduğun şüphe götürmez bir gerçek! Aşık olduğumuzda hepimiz benzer duygular yaşarız; ayaklarımız yerden kesilir
aklımız başımızdan gider
hep onu düşünür
hep onun hakkında konuşmak isteriz. Bunlar aşık olan herkesin bildiği ve binlerce yıldır yaşanan süregelen duygular. Farklı olan ise
artık tüm bunların sebebinin biliniyor olması! Aşık olunca insanların neden “tuhaflaştığı”
bilimsel gerçeklerle kanıtlandı! Üstelik suçlu
kalbimiz değil beynimiz çıktı!
Neden?
Aşkı
duygularımızın
düşüncelerimizin
alışkanlıklarımızın
yetişme tarzımızın ve daha birçok şeyin etkilediğini zaten biliyorduk ama hormonlarla olan ilişkisini yeni öğrendik. Ve hemen Tanı İletişim ve Danışmanlık Hizmetleri’nden Psikolog Işın Akı ile görüştük. Işın Hanım
özellikle son birkaç yıldır aşk araştırmalarını yakından takip ediyor. Bakın bize neler anlattı.
Vücuda çeşitli maddeleri salgılayarak bizim sağlıklı
mutlu yaşamamızı sağlayan salgılara
hormon deniyor.
Aşık olduğumuzda gösterdiğimiz dengesiz davranışlarımızın sebebi
vücudumuzun salgıladığı feronom maddesiymiş! Aşk
vücutta feronom maddesinin salgılanmasıyla başlıyormuş. Aşkın kokusu olarak tanımlanan bu madde
beynin ilgili bölümlerini uyarıyor ve aşk doğuyor!
Feronom
vücudumuzun salgıladığı hormonlardan sadece biri. Feronom’a “aşk hormonu” da deniliyor. Aşıkların
her dakika aşık oldukları kişiden söz etmeleri bu hormondan kaynaklanıyor. Aşık olunduğunda vücudun fazla feronom salgılamasıyla kişilerin fiziksel yapılarında ve davranışlarında değişiklikler oluşmaya başlıyor. Kalp çarpıntısı
gözlerin parlaması gibi değişiklikler oluyor ve “O da beni seviyor mudur”
“Acaba şimdi nerededir” gibi sorular artmaya başlıyor. Obssesive yani takıntılı kişi davranışları gözlemleniyor.
Aşkın yerini sevgiye bırakması da hormonlarla ilgili. Zamanla serotoninin azalması
oksitoksinin artmasıyla
aşk yerini zamanla sevgi ve şefkate bırakıyor.
Yaz aylarında insanların daha sık aşık olmasının da bilimsel bazı sebepleri var. Özellikle bahar ve yaz aylarında
güneş ışınları insanların hormonel sistemini etkiliyor ve bu durumda aşk daha yoğun hissediliyor. Melanosit denen vücuda renk veren hücreler de
bu aylarda artıyor.
Tanı İletişim ve Danışmanlık Hizmetleri
aşk acısını gidermekte de yardımcı oluyor. Aşk acısını gidermek için yararlanılan teknikler ise NLP (Neuro Linguistic Programming - Sinir Dili Programı)
Neurofeedback ve Bilişsel Terapi.
Aşk acısını dindir
Işın Hanım
şu sıralar mevsimin de etkisiyle kendilerine en çok aşk acısı çekenlerin başvurduğunu söylüyor ve bu acının nedenlerini
uyguladıkları yöntemleri şöyle özetliyor: “Aşk acısı çeken biri
sevgilisini unutamamıştır
her gördüğü şeyde
her olayda ondan bir parça bulur. Bir yandan yaşadıklarına inanamaz. ‘Gerçekten bu aşk bitti mi’
‘Onsuz ne yaparım’ gibi duygulara kapılır. Bizim yaptığımız
bunun altında yatan nedenleri analiz etmek. Kişinin kendine güvensizliği mi var
ailesinin ona yüklediği baskılar mı var
hayata mı güvenmiyor?.. Önce sorunun nedenlerini bulup sonra NLP veya Bilişsel Terapi ile bunu ortadan kaldırıyoruz. Olaya bakış açınızı değiştirdiğiniz zaman olaylar daha farklı gelişiyor. Mesela vapurdan denize baktığınızı düşünün. Denizde çöp görüyorsunuz. Aynı çöpe bir kaptan kamarasından
bir sahilden bir de uzaydan bakın. Hepsinde gözünüze ne kadar farklı görünür. İşte
biz danışmaya gelen kişilere de o olaya kuşbakışı bakmalarını sağlıyoruz. Bu çok kolay olmuyor. Çünkü doğru ya da yanlış öğrendiğimiz her şey
tecrübelerimizi oluşturur. Çocukluğunuzdan itibaren
‘Hayır
yapamazsın’
‘Kahvaltını etmezsen derslerin iyi geçmez’ gibi
günde 10 olumsuz ileti aldığınızı düşünün. Bir yılın sonunda 3600 olumsuz iletiyle dolu oluyorsunuz! 14 yaşına geldiğinizi düşünürsek kafanızda 48-50.000 tane olumsuz ileti olur. Bunları değiştirmek tabii ki güç oluyor. Öğrendiğimiz olumsuz şeylerin yerine olumlularını koymak çok önemli. Bizim danışmalarda uyguladığımız yöntem
kişinin geçmişle ilgili iç engellerini
önyargılarını
olumsuz düşüncelerini ortadan kaldırmak. NLP’de de
Bilişsel Terapi’de de bunu yapıyoR
%85-90 olumlu sonuç alıyoruz Eğer kişi çok patolojik durumdaysa ilaca da başvuruyoruz. Öyle kişiler oluyor ki
mesela çayında eski sevgilisinin resmini görüyor
eve giremiyor.”
Bunları oku!
* Eğer aşkın kimyasını merak ediyor
aşka bir de bilimsel boyutundan bakmak istiyorsan işte sana önerebileceğimiz bazı kitaplar: Sınırsız Güç
Anthony Rabbins
İnkılap Kitabevi İnsan Olmak
Prof. Dr. Engin Geçtan
Remzi Kitabevi Erdem ve Mutluluk
Erich Fromm
İş Bankası Yayınları Üç Psikolojik Soru
Doç. Dr. Kadir Özer
Sistem Yayınları