Üslûp; edebiyat yapıtının en önemli niteliğidir. Edebiyat tasvirini, coğraf*ya tasvirinden ayıran üslûptur. Ancak, üslûbun olduğu yerde, edebiyat olayın*dan söz açabiliriz. Üslûp, edebiyat türleri gibi anlatım yolları edebiyatta biçim anlamına gelir.

Yaşıyan dilin kaynak alınması, halk diliyle sıkı ilişki güzel deyiş için ilk koşuldur. Üslûp; sanatçının özel yapış yolu; yazarın duyuş, düşünüş ayrılığı; cümlelerinin uzunluğu, kısalığı; kelimeleri seçişi, yazısının âhengindeki ayrılık*lardır. Üslûp için; ifade tarzı, usul, tarz, yol da denilebilir. Üslûp, insanın özün*den doğar. Edebî eserler, ancak üslûpların kuvvetile ölümsüzlüğe erişirler.

Sanat eserlerinde, kompozisyonlarda; insanın düşünüşlerine, duygularına, hayallerine, heyecanlarına verdiği biçim üslûp'tur. Güzel yazı yazmanın en önemli niteliği üslûpta kendini gösterir, yazı yazmak sanatı, kusursuz yazmak hüneri, istenen üslûp, eksersizle elde edilebilir. Tıpkı yüzmenin yüzerek öğre*nildiği gibi. Gerçekler karşısında bulunan bir sanatçının gerçekleri kavrayışın*dan ve anlatımından ortaya çıkan üslûp, sanatın da kendisi sayılır. Sanatçı üs*lûbu derecesinde kişiliğini kazanır.

Yazarın kişiselliği, yaradılışı, ırkı, kullandığı dilin yapısı, anlatılmak iste*nen konu, yazarın olgunluk derecesi, eserin yazıldığı zaman, okuyucunun an*layışı, eserin yayımlanmasındaki sebepler, üslûp üzerinde son derece etki ya*ratır. Her yazarın kendine göre bir üslûbu vardır. Bir yazının, hangi yazarın kaleminden çıktığını gösteren bir sanat ve anlatım özelliği üslûptur. Bir sanat*çının, bir sanat türünün bir devrin anlatış tarzı da olan üslûp eskiden yüksek, orta ve sade olmak üzere üçe ayrılırdı. Bugün böyle bir kaygı yoktur. Yazarın kullandığı kelimeler, cümle kuruşundaki özellikler, sanat endişesi bize üslûbu hakkında gerekli fikri vermektedir.

Pascal: «İnsan tabiî üslûbu gördüğü vakit hem şaşırır, hem memnun olur; çünkü bir yazar göreceğim diye beklerken, karşısında bir insan bulmuş olur.» der. Chesterfield'e göre : «Üslûp; düşüncelerin elbisesidir.»