Bu ontolojik kavramlardan konumuzla doğrudan ilşkili özel bir kavram, SİSTEM kavramıdır. Biz bazı etkileşen ve birlikte var olan bazı nesneleri SİSTEM olarak algılıyoruz ve bunların bazı sistemik özelliklere sahip olduklarını düşünüyoruz. Örneğin toplumlardaki aile,okul, hastane, ordu, sanayi nesneleri karmaşık bir etkileşme ve bütünleşme ilişkileri içinde bir kültür, eğitim, sağlık, savunma ve ekonomi sistemlerini oluşturmaktadır. kimse bu nesneleri bir sistem olarak tasarımlamaz ve yaratmaz fakat bu nesneler zaman içinde toplum için en yaralı olacak biçimlerde bütünleşerek sistemleşirler.

Bir sistem ortaklaşa bir amacı gerçekleştirmek üzere bir bütün olarak davranan ilişkili parçalardan oluşan bir bütündür. Bir sistem dış çevreden girdi alır ve bunları bir şekilde dönüştürerek bunları tekrar çevreye verir.
Bütün sistemleri kapsayan ve açıklayan GENEL SİSTEM KURAMI (General Systems Theory), biyomedikal kökenli ve çeşitli bilim dallarında uzmanlık çalışmaları yapmış Ludwig von Bertalanffy tarfından 1968 yılında bir kitap ile ortaya konmuş ve bu yaklaşım işletmecilik çervrelerinde belirli bir ilgiyle karşılanmakla birlikte beklenilen açıklama ve yorumlama gücünü ortaya koyamamıştır. Bir kaç üstün yetenekli matematik, fizik ve enformatik bilimadamının katkıları bu yaklaşıma evrensel bir açıklama gücü getirememiştir. Genel Sistem Teorisi, sistemlerin gerçek bir ontolojik tanımlanması yerine, matematize edilerek aşırı basitleştirilmesi anlayışına dayanmaktadır.

Genel Sistem Kuramında bir sistemi belirleyen beş temel eleman söz konusudur.
Girdiler, Yapı/Dönüşüm, Çıktılar, Geri Besleme ve Çevre.
İşletmecilik açısından girdiler maddi, beşeri, finansal veya enformatik kaynaklardır.
Dönüşüm süreci yönetimin işletmecilik prosedürlerini uygulayarak bu girdileri mal ve hizmet şekline dönüştürmesidir. Çıktılar organizasyon tarafından mal ve hizmetlerdir. Geri besleme çıktılardan sağlanan enformasyon yardımı ile girdilerin yeniden düzenlenmesidir. Çevre ise işletmenin içinde yer aldığı sosyal, ekonomik, politik olgulardır. Genel Sistem Kuramı bu kavramların dinamik bir süreç içinde, etkileşimli bir bütün olarak ele alınmasını öne sürmektedir. Buna karşılık yaklaşımın açıklayıcı gücü kuramdan değil yorumcunun kavramlaştırma, bütünleştirme ve yorumlama yeteneklerinden kaynaklanmaktadır.

SOSYOTEKNİK SİSTEM

Sosyoteknik sistemler yapısında insan, kültür ve teknoloji olan sistemlerdir. İnsansanlar birbirleriyle haberleşir, aile, klan, kabile, ordu, işletme gibi yoplulukları oluşturur, toplumu, ekonomiyi , kültürü üretir veya tüketir ve bir sosyoteknik sistem oluştururlar. Bu sosyotekn,k s,stemler amaçları ve yapısına göre basit veya karmaşık olabilirler. Şimdi her sosyoteknik sistemi belirleyen bazı postulaları belirleyebiliriz.

Temel Sistem Postulaları
1. Her sosyal birim bir sistemdir (object) .
2. Her sosyal birim daha geniş bir sosyal sistem (mega object) in bir parçasıdır.
3. Bütün sosyal sistemler sınırsız olarak karmaşıktır.
Bu postulalar sosyoteknik sistemleri karmaşık yapılar olarak kabul etmekte ve bu karmaşıklığın analizi ve kontrol altına alınması daha güçlü entellektüel araçlar gerektirmektedir.

KAPALI VE AÇIK SİSTEMLER, HOMEOSTATSİS VE ENTROPİ MAKSİMİZASYONU

Sistemler çevreleri ile etkileşimlerine göre kapalı ve açık sistemler olarak oluşurlar. Çevresi de bir sistem olan ve bu sistemle made, enerji ve enformasyon alışverişinde olan bir sistem AÇIK sistemdir. madde, enerji ve enformasyon alışverişi yapabileceği bir çevresi olmayan sistemler ise KAPALI sistemlerdir. Bu tanıma göre açıklık ve kapalılığın göreceli bir durum olacağı açıktır. Her sistem zorunlu olarak bir miktar açık olacaktır. Açık sistemler çevreleri ile etkileşimlerine göre dinamik bir reaksiyon verirler ve uyumsal (adaptive) bir davranış sürecine girerler. Bu uyumsal süreç giderek statikleşme eğilimi gösterir ve sistemler kendi içlerinde ve aralarında bir denge konumuna gelirler. Bu konuma HOMEOSTASİS adı verilir ve sistemler bu konumu korumaya kararlı gibi davranırlar. Bu kararlılığın nedeni ENTROPİNİN MAKSİMİZASYONU ilkesidir ve fizik olarak sistemler arasındaki serbest enerjinin normal dağılıma sahip olması (Merkez Limit Teoremi) eğilimidir. evrensel bir doğa kanunu olarak sistemlerarsı madde, enerji ve enformasyon değişimleri giderek normal dağılıma uyma özelliği göstermekte ve bu eğilim sistemlerarsı ilişkilerde bir dengeye ulaşılmasını sağlamaktadır.