Gençtim ve daha yirmiydim beni vurduklarında
Yaşım kadar erkendim hayatta
Şırnak’ın karlı dağlarında yirmi yaşındaydım
Silahım kadar ağırdı buralarda hayat
Askerdeydim...
Dağlarda soğuktu umutlar ve bembeyazdı
Ama ben taş gibi sapasağlamdım
Yarim kadar uzaklardan gelirdi silah sesleri
Başını silahına dayamış her asker gibi
Benimde aklımdaydı sevdiklerim
Annem babam ve de yarim
Hep aklımdaydı...
Aylar sonra elimize ulaşan mektupları
Kutsal birer emanet gibi koynumuzda taşırdık
Annem özlediğini yazmıştı mektubunda
Ve gecelerce ağladığını
Üzülme anacığım vatan uğruna helaldir hepsi
Üzülme hasrette helal,ölmekte
Alt tarafı sayılı gündü,elbet geçerdi
Tek tek saydığımda günleri daha yirmi yaşındaydım
Asker ocağı adam olmayı öğretmişti
Sabretmeyi katmıştı yüreğime
Yüreğime sevdanı yazmayı öğrenmiştim
Ana bak ben çakı gibi,aslan gibi,cengaver gibi
Karlı dağlarda askerdim...
Bir çatışmaydı anacığım
Kurşunların kahpe olduğunu öğrendim
Tam kalbimden tam sevdamın ortasından vurduklarında
En çok ona üzüldüm
En çok ona ağladım
Sevdamı vurdular
Ve çok beklediğim tezkeremi
On gün kala
Bayrağa sarılı bir tabutta verdiler
Oysa şırnağın karlı dağlarında yirmi yaşındaydım
Yirmi yaşında çakı gibi bir askerdim...