Han Tiyatrosu İzmir’deki tiyatro salonlarının yüksek kira bedelleri nedeniyle bu sene düzenli olarak perde açmamayı ve kendi yerleşik salonunu oluşturmaya karar vermişti.
Bu kararın sonucunda bugün şehrin merkezinde Alsancak’ta Romen Konsolosluğu’nun karşısında, içinde modern tiyatronun gereklerini bulunduran;

Tiyatro
Eğitim
Kafe
unsurlarını içinde barındıracak olan 450 m2 bir alana, kiralamak suretiyle sahip olmuştur.
Ancak;
Tiyatro koltukları
Sahne
Ses Sistemi
Işık Sistemi
Kulis
Fuaye
Kafe
Derslik

gibi alanların oluşturulması ve İzmirli yetişkin, genç ve çocuklara kaliteli bir sanatsal hizmet sunabilmesi için 300.000TL’ye ihtiyaç duyulmaktadır.
Han Tiyatrosu sahip ve yöneticilerinin kendi olanak ve emekleriyle bugüne taşımış oldukları tiyatronun artık İzmirli sanatsever ve sanatsever iş adamlarının desteğine ihtiyacı vardır.
Tadil edilecek olan salonun yalnızca tiyatro gösterisi amaçlı değil aynı zamanda;

Toplantı
Konferans
Panel
Dinleti
Söyleşi
amacıyla da kullanılabileceği gözden uzak tutulmamalıdır.

İzmir’in 100 koltuk kapasiteli (Melek Ökte Sahnesi 134 kişi - Konak Dt 200 kişi) konforlu bir salona, oda tiyatrosundan daha da öte bir mekana sahip olabilmesi için ‘ Bir koltuk da sen al.’ ya da ‘ Senin de bir koltuğun olsun.’ kampanyası İzmir’deki ulusal gazeteler aracılığıyla başlatılmış bulunmaktadır.
Yardımlar nakti olabileceği gibi ayni de olabilecektir. İzmir’in değerli firmalarına şimdiden teşekkür ederiz.

Saygılarımızla
Han Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni
Rüçhan GÜREL

İletişim:0232-4645286
0507-3032289
e-mail: [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]
[Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]

HAN TİYATROSU’NUN SERÜVENİ

İzmir’de tiyatro kurmak mı? Herhalde deli bu dediler, baktılar kararlıyım deli değil olsa olsa parayı harcayacak yer bulamamış kendini beğenmiş bir mirasyedidir, dediler. Baktılar ki ne hanlarım var ne hamamlarım güldüler alay etiler, eeeeeeeee gençlik, cahillik işte dediler. Bu ülkede tiyatro yapmak bir dertken, kız başıma hele hele İzmir’de tiyatro yapmak akıl karı değildi. Öyle ya bu kentte rakı,roka,balık muhabbetinden öteye gidilemezdi? Yıllarca kimler denemişti de havasını almış, unutulmuş gitmişti. Madem kararlıydım işte meydan, hadi yap dediler ama tiyatro okuyan bir son sınıf öğrencisi olarak etim ne budum neydi benim? Sırtımı yıllardır devlet tiyatrosunda emek harcamış eşime dayadım, onun ustalıklarını ve bankalarda geçerli olan adını kullanarak krediler çektim. Borçlarla başlayan bir tiyatro serüvenine 5 Kasım 2007’de merhaba dedim. Dedim demesine ya daha başlamadan sönüverdi hayallerim. Bir müzik kursunun yerinde sığıntı gibi başladığımız atölyemiz; 10 Kasım’da İzmir’in meşhur sel sularına teslim olmuş, kostümler,dekorlar suda telef olmuştu. İsyan ettim ilk başta! Ama başka ne yapabilirdim ki; bildiğim en iyi iş buydu! Su berekettir dedim ve tekrar yola koyuldum, provalar yapılmaya, atölyemizde her yaştan insan eğitimler almaya başlamıştı. İzmir’in daha henüz küçük bir bebeği olan Han Tiyatrosu, emeklemeye başlamıştı ve her emeklemenin sonunda er geç ayakları üzerinde durmak vardı. Dedim ya hanlarımız hamamlarımız yok diye ama istedim ki gönüllerin Han’ı olacak bir tiyatrom olsun. Bir çocuk oyunuyla merhaba dedik ve açılan perdeyi kapatmamaya ant içtik! Çocuk oyununu bir yetişkin oyunu takip etti. İzmir bu, kendinden olanı sever yalnızca, hemen içine almaz adamı, bekler, ölçer biçer sonra kabul eder dedik, boş koltukları görmeksizin oynamaya, kemeri sıkarak bizle çalışanlara az da olsa kazandırmaya çalıştık. İlk yıl borçsuz olarak kapattık ya sezonu artık bizden kralı yoktu.

İşte Han Tiyatrosu böyle var oldu derken ikinci sezon için vızır vızır çalışmaya başladık, İzmir komedi sever dediler biz ağır bir dramla başladık sezona, ardından İzmir’e yaraşır bir oyun yapalım dedik. İşte bu noktada doğdu İzmir’in Kurtuluşunu anlatan Kordon’da Nal Sesleri. Oyunumuz Kuvay-i Milliye’nin 90. yılı etkinlikleri içine alınarak tüm okullara izletilmeye başlandı. Biz bu ülke nasıl kurtarıldı unutulmasın hatırlansın istemiştik yoksa ne kuruluş yılını bildik Kuvayi Milliye’nin ne 90.yılı olduğunu. Han Tiyatrosu, bu oyunla gözyaşları içinde ayakta alkışlanırken, minik seyirciler için yaptığı oyunuyla Küçük Hanımları ve Beyleri güldürmeye onlara tiyatroyu sevdirmeye çalıştı. Böylece tam 10.000 seyirciye ulaştı. Tüm bu çabalar sürüp giderken atölyemizde dersler işleniyor her geçen gün yeni bir genç, sanat eğitimi almak için kapımızı çalıyordu. Bizler de hem kendi oyuncularımızı hem de seyircimizi yetiştirmenin sevinci içinde daha iyiyi, daha doğruyu kovalayıp duruyorduk. Fakat, ateş pahası sahne kiralarına yetişemiyor, düzenli perde açamıyorduk. Artık yeni bir hedef vardı yolda, kendi sahnemizi oluşturmak. Yok artık deseler de biz bu hayalin güzelliğine inanarak yılmadık er ya da geç nasılsa olur dedik.

Ve şimdi; kuruluşumuzun üçüncü yılında içinde sahnesi, fuayesi ve dersliğiyle tam bir kültür merkezi olacak bir mekanı kiraladık. İzmir’e hem iyi bir sahne kazandırmak hem de düzenli perde açıp her yaştan insana oyunlar oynamak, yetiştirdiğimiz öğrencileri tiyatroya kazandırmak için kolları sıvadık. Bu mekanın eksiklerini, pürüzlerini, engellerini yıktık. Hayalimizdeki sahneyi yapmak için bekliyoruz. Neyi mi? İzmir’in bize sahip çıkmasını, sanatseverlerin, iş adamlarının ve özellikle iş kadınlarının, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle bu sahneyi inşa etmek istiyoruz. İzmir’in yerleşik bir tiyatrosu olmasını, burada bizim gibi özel tiyatroların temsiller vermesini, kültürel etkinliklerin düzenlenmesini hayal ediyoruz. Şimdi buradan sesleniyorum: İzmir sadece turizm şehri olmamalıdır diyenler, ne duruyorsunuz, haydi siz de taşın altına elinizi sokun, bu salonda bir koltuk da sizin olsun!

Han Tiyatrosu Kurucusu
Yazar-Dramaturg
Emel BALA GÜREL