porno escort diyarbakır iskenderun escort
Sayfa 3/5 İlkİlk 12345 SonSon
49 sonuçtan 21 ile 30 arası

Konu: SavaşLarımız...

  1. #21
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart


    Preveze Deniz Savaşı (Preveze Zaferi)
    Kaptan-ı deryâ Barbaros Hayreddin Paşanın, Andrea Doria komutasındaki Haçlı donanması ile yaptığı deniz savaşı. 27 Eylül 1538de Adriyatik Denizinin Arta Körfezi kıyısında, Preveze Kalesi önündeki açık sularda yapılmış ve Osmanlı donanmasının zaferiyle sonuçlanmıştır. Başlangıçta
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]'nin emrinde olmayan [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] ve arkadaşlarının, Akdeniz hâkimiyetinde rolü çok büyüktür. Bu kahraman Türk denizcileri, Cezayir ve Tunusta yerleşmeye çalışan Avrupalıları oralardan söktüler ve denizlerin arslanı oldular. [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], bu kahramanlara asker ve top göndererek yardım etti. [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], Macaristanda zaferler kazanırken, onlar da aynı yılda, yani 1525te Akdenizin kuzey sahillerini vuruyor, Hıristiyan donanmalarını zapt ediyorlardı. İmparator Şarlkenin Barbarosa karşı gönderdiği Kaptan Andrea Doria mağlup olarak, Septe Boğazını aştı. Türk denizcileri, İspanyolların zulmüne uğrayan yetmiş bin Endülüslü Müslümanı Kuzey Afrika sahiline çıkardı. Bu büyük zafer üzerine Kanunî, Barbarosu, 1533te İstanbula davet etti. Barbaros, gelirken, birçok zafer daha kazandı. Padişah onu merasimle karşılattı. Kendisini ve devletini [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]ın emrine veren büyük denizci, Kanunî tarafından, Cezayir [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]liğine tayin olundu.
    Diğer taraftan Almanya İmparatorluğu ve İspanya Krallığı, Papalık ve Venedik hükümetleri, Müslüman Türkleri Akdenizden atmak için, Osmanlı Devletine karşı ittifak kurdular. Bunun üzerine Kanunî, 1537-38 kışında yeni bir donanma hazırlanmasını emretti. Dört elle işe başlayan
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Barbaros Hayreddin Paşa, daha hazırlıklarını bitirmeden Mısırdan yola çıkan hazinenin muhafazası için, kırk gemiyle denize açılmak mecburiyetinde kaldı. Mısırdan gelecek gemileri vurmak için, Girit sularında kırk gemiyle pusuya yattığı haber alınan Andrea Doria, Barbarosun geldiğini duyunca kaçtı. Fakat [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], geri dönmeyip, Şira, Patnos, Naksos vs. adalarını aldı. Bu esnada tamamlanan doksan gemi de donanmaya katıldı. Mısırdan gelen [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] komutasındaki yirmi parça gemi de Barbarosun gemileri arasına katıldı. Gemi sayısı, yüz elliye ulaştı.
    Girit Adası kalelerini zorlayıp bir hayli ganimet alan Barbaros Hayreddin Paşa, kürekçi ve asker ikmali yaptı. Barbaros komutasındaki Osmanlı donanması, İstanköy Adasında ikmal ve istirahatla meşgulken Hıristiyan ittifakı da gittikçe güçlendi. Barbarosun korkusundan, Akdeniz kıyılarındaki koylara hapsedilmiş bir vaziyete giren Haçlı devletleri, Osmanlılara karşı sıkı birlik kurdular. İrili ufaklı filolardan muazzam bir Haçlı donanması meydana getirdiler.
    Bu Haçlı donanmasının başına getirilen ünlü Cenevizli amiral Andrea Doria, Osmanlıya tâbi Mora Yarımadası kıyısındaki Prevezeye taarruz ederek kaleyi kuşattı. Haberi alan Barbaros,
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] komutasında yirmi gemilik bir gönüllü filosu gönderdi. Zanta sularında kırk gemilik düşman karakol filosuna rastlayan Turgut Reis, hemen dönüp Barbarosu haberdar etti. Zantadaki düşman filosu da Andrea Doriaya Osmanlı donanmasının yaklaşmakta olduğunu haber verdi. Barbarosun yaklaştığını öğrenen Andrea Doria, Preveze muhasarasını kaldırıp, donanmasını toplamak üzere kuzeye çekildi. Venedike ait Kefalonya Adasını bombardıman eden Hayreddin Paşa, Prevezeye varıp kaleyi tamir ettirdi ve sağlamlaştırdı.
    Denizlerdeki Müslüman hakimiyetini ortadan kaldırmak için bir araya gelmiş olan müttefik Haçlı donanması, Korfu civarında toplanarak, Osmanlı donanmasını nasıl yeneceklerini tartıştılar. Kara harekâtı teklifine karşı olan Andrea Dorianın isteği kabul edildi. Haçlı donanmasının mevcudu, 162
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] ve 140 bârça olup tamamı 302 idi. Bu gemilerde 2500 top ve 60 000 asker vardı. Türk donanması ise, kürekli, yani [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] sınıfından olarak 122 parçadan ibaretti. Gemilerin baş tarafında, üçer adet uzun menzilli 166 adet top bulunuyordu. Ayrıca donanmada, gemi mürettebatı yanında [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] ve [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]lerden olmak üzere toplam 20 000 asker bulunuyordu. Görüldüğü gibi Türk donanması, adet itibariyle düşmana nazaran üçte bir ve top itibariyle on altıda birdi. Bundan başka, Türk donanmasında sekiz bin cenkçi askere karşı, müttefiklerin gemilerinde altmış bin silahlı asker bulunuyordu.
    Müttefik donanması, henüz Preveze önüne gelmeden evvel, Barbaros, kumandanları toplayarak görüştü. Kumandanlardan Sinan Reis ile sancakbeyleri, düşman donanmasının Akceom Burnuna asker çıkarma tehlikesine karşı, orasının tahkim edilmesini söyledilerse de, Barbaros buna lüzum olmadığını beyan etti. Fakat, kumandanların ısrarı üzerine, teklife muvafakat ederek oraya bir miktar asker çıkardı. Kendisi gemi kaptanlarına lâzım gelen talimatı verdi.
    Gerçekten de Akceoma asker çıkarılması, çok isabetli oldu. Preveze önüne gelen müttefik donanması, Akceom sahiline keşif müfrezeleri gönderdiyse de, Türklerin tüfek atışıyla karşılaştıklarından geri döndüler.
    Nihayet, 27 Eylül günü, devrin iki muazzam donanması, karşı karşıya geldi. Osmanlı donanmasının merkezinde Kaptan-ı deryâ Barbaros Hayreddin Paşa; sağ kanadında Salih Reis; sol kanadında büyük coğrafya ve matematik âlimi, meşhur denizci
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]; ihtiyatta da, Turgut Reis, [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], Sadık, Güzelce reislerle gönüllüler vardı. Müttefik Haçlı donanmasının başında Avrupanın en meşhur amirali Andrea Doria ve Venedikli Marco Grimari ile Papalık donanma komutanı Vicent Capallo bulunuyordu. [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], çeşitli devlet ve milletlerden meydana geliyordu. Aralarında Türk düşmanlığı hissinden ve Haçlı dayanışmasından başka, birliği teşkil eden unsur yoktu. Osmanlılar ise kumandanlarına son derece hürmetkâr olup, maneviyatları pek yüksekti.
    Muharebe başlamadan önce Barbaros Hayreddin Paşa, bütün reisleri, Kaptan-ı deryâ baştardasına toplayıp, gemi, silâh ve sayıca fazla olan düşman donanmasının tâbiye üstünlüğünün saf dışı edileceğini anlattı. Galip gelindiği takdirde Akdenizde mutlak bir Osmanlı hakimiyetinin tesis edileceğini ifade edip, maneviyatlarını yükseltti. Gemilere üçer top yerleştirip, hilâl şeklinde muharebe nizamına soktu.
    Haçlı komutanı Andrea Dorianın yaptığı harp nizamında Venedik ve Papa filoları önden gidiyor, İspanya ve Ceneviz filoları onları takip ediyordu. Rüzgâr, Haçlı donanmasının arkasından esiyor, Osmanlı donanmasına adım atma fırsatı vermiyordu. Preveze önündeki limanın girişini kapatarak Osmanlı donanmasının çıkışını engellemek isteyen Haçlı donanması, kuvvetli rüzgârı arkasına alıp Prevezeye doğru hareket etti. Hava çok sisliydi. Rüzgârın Osmanlı donanması lehine yön değiştirmesi ve sisin dağılması ile, Haçlı donanması kendisini Türklerin önünde buldu. Barbaros Hayreddin Paşa, kırk gemilik bir filoyla Haçlı müttefik donanmasına saldırıp, onları ikiye ayırdı. Andrea Doria, geri çekilerek, Korfu Adasına döndü. Müttefik donanma amirallerinin ısrarı ile, gemileri üç saf halinde tertip edip, tekrar taarruza geçti. Haçlı donanmasının en önünde, büyük savaş gemileri olan
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]larla karakalar, ikincisinde kadırgalar, üçüncüsünde de küçük gemiler arka arkaya dizilmişti. Andrea Doria, birinci safı kendisine siper alıp, ikinci safta savaşı idare ediyordu. Her türlü manevra imkânı olan Osmanlı gemileri önünde can derdine düşen Venedik kaptanı, geriden gelen Andrea Doriadan yardım istedi. Fakat Haçlı gemilerini yakalamakta usta olan Barbaros, bu fırsatı kaçırmayıp, bazısını batırıp, kimisini de esir aldı. Geri kalanlar kaçtı. Andrea Doria, durumun kötüye gittiğini görünce, müttefiklerinin imdat istemelerine bakmayarak, selâmeti kaçmakta buldu. Barbaros Hayreddin Paşa, batırdıklarından başka yirmi dokuz gemi ve üç bine yakın Haçlı askerini esir aldı. Osmanlılar ise, dört yüz şehit ve sekiz yüz yaralı verdi. Bir Osmanlı gemisi de hasar görmüştü.
    Aldığı gemileri tamir edip, yaraları sardıktan sonra, kaçan düşmanı aramak için yola çıkan Barbaros, Korfu Adasına, sonra Avlonyaya gitti. Fakat, Haçlıları yakalayamadı. Kışın yaklaşması üzerine, Prevezeye, Turgut Reisi bırakarak İstanbula döndü.
    Preveze Zaferi, Boğdan Seferinden dönüşte, Barbarosun oğlu başkanlığında gönderilen bir heyet vasıtasıyla, Yanboluda iken Sultan Süleyman Hana arz edildi. Bu zafer haberine çok sevinen Sultan Süleyman Han, Barbaros ve arkadaşlarına duadan sonra, kaptan paşa
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]larına yüz bin akçe zam yaptı ve bütün ülkelere fetihnâmeler gönderdi.
    Preveze Zaferinden sonra Akdeniz, Türk gölü hâline geldi. Her biri birer deniz kurdu olan Osmanlı
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]lerine denizler dar gelip, okyanuslara açıldılar. Avrupa krallarının desteğindeki deniz korsanlığının önüne geçilip, deniz seyahati, ticareti ve sahildeki halkın emniyet ve huzuru sağlandı. Kuzey Afrikadaki İslâm devletleri, Avrupa devletlerinin tecavüzlerinden korundu. Denizden hac yolu emniyet altına alınarak, hacılar, korsan taarruzundan emin olarak hac yaptılar.

  2. #22
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart


    Hint (Hind) Seferleri
    Osmanlıların, Hint Denizindeki Portekiz hakimiyetini kırmak için giriştikleri deniz seferleri. On beşinci asrın son yıllarında Portekizliler, Ümit Burnunu geçip Hindistan kıyılarına ulaşan deniz yolunu keşfettiler. Bu durum, Hindistan ticaretinin yolunu değiştirdi. O zamana kadar Hindistandan yüklenen mallar, Basra Körfezi ve Kızıldeniz yoluyla İskenderiye veya Suriye limanlarına geliyor, Venedik gemileri ile Avrupaya ulaşıyordu. Hint ticaretinin Portekizlilerin eline geçmesi,
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]'ın ekonomisini sarstı. Ancak Portekizlilerin hakimiyetinin kırılması için yaptıkları çalışmalar, donanmaların güçsüz olması sebebiyle, yetersiz kaldı. Mısır ve Suriye [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]'ın eline geçince (1517), Kızıldeniz ve Basra Körfezi ağızlarının Portekizlilerde bulunması siyasî ve iktisadî yönden mahzurluydu. Mısır [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Hadım Süleyman Paşanın teklifi ile, 1530da Süveyşte bir donanma inşasına başlandı. Süleyman Paşa, donanmayı 1532 yılı başlarında sefere çıkacak hâle getirdi. Ancak Süleyman Paşa, Alman ve Irakeyn seferlerine katılmak emri aldığı için, Hindistan Seferi gecikti. 1535te, Gücerât Hükümdarı Bahadır Şah, İstanbula gönderdiği elçi ile, padişahtan Portekizlilere karşı yardım istedi. Mısır Beylerbeyi Hadım Süleyman Paşa, Hindistan sularına kuvvetli bir sefer yapmakla görevlendirildi.
    Hadım Süleyman Paşanın komutasındaki
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], 1538 Haziranında hareket etti. İlk olarak Kızıldenizin kapısı olan Adeni zaptetti. Süleyman Paşa, Hindistana Diyu şehrine ulaştığında, Bahadır Şah, Portekizlilerce öldürülmüş ve yerine yeğeni Üçüncü Mahmud geçirilmişti. Mahmud, Portekizlileri tutuyordu. Süleyman Paşa, Diyu şehrini muhasara etti. Fakat yirmi gün sonra, Portekiz donanmasının yardıma gelme tehlikesi üzerine kuşatmayı kaldırıp geri döndü. Yemende Zebîdi ele geçirdi. Yemen Beylerbeyliği kuruldu (1540). Bu sefer neticesinde, Hint Okyanusundaki Portekiz üslerine, kuvvetli bir korku verilmiş oldu.
    Portekizliler, Osmanlıların Hint sularında güçlü bir donanma ile görünmesini, iktisadî ve dinî vaziyetleri için çok tehlikeli gördüler. Portekizin yeni genel valisi, 1541 yılı başlarında, güçlü bir donanma ile, Kızıldenizdeki Osmanlı donanmasını yok etmek üzere yola çıktı. Ancak bu sefer, bir miktar coğrafya bilgisi öğrenmenin yanında Kızıldenizde Osmanlı tahkimatının artmasından başka bir işe yaramadı. Portekizlilerin bu seferden sonra başlayan barış teşebbüsleri, Osmanlıların işlerine yaradı. Doğu Afrika ve Güney Arabistan limanları, Portekiz baskısından kurtuldu. Osmanlı gemileri, huzuru temin etti. 1500lü yılların başından beri, Portekiz baskısıyla aksamış olan Mısır-Hindistan ticareti, Osmanlıların Kızıldeniz ve Hind Okyanusunda güçlenmeye başlaması üzerine tekrar canlandı. Ayrıca Osmanlılar, Hint Okyanusuna Basra Körfezinden de yeni bir yol açmayı planlıyorlardı. Bu arada Aden, Portekiz taraftarı yerli bir emîrin eline geçti ise de, Yemen Beylerbeyi Ferhad Paşa tarafından geri alındı (1548). Osmanlıların Kızıldenizden sonra Basra Körfezinden Portekizlileri atma çalışmaları, iki devletin arasını açtı. Osmanlılar, bir Hint Seferine karar verdiler.
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], Hint Kaptanlığına tayin edildi. Basra Beylerbeyi Kubad Paşaya da 15 000 asker ve gemilerle hazır bulunması emredildi. Pîrî Reis, Maskatı vurduktan sonra, Hürmüzü kuşattı (1552). Ancak Basradan kuvvet almadan bu işe girişmesi, başarısız kalmasına sebep oldu. Üç [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] dışında, askerlerini Basrada bırakıp, Süveyş limanına döndü. Hürmüz kuşatmasındaki tedbirsizliği, Pîrî Reisin idamına sebep oldu.
    Pîrî Reisin idamından sonra, Hint Kaptanlığına Katif Sancak beyi
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] atandı (1552). Pîrî Reisin başlattığı seferi sonuçlandırmak ve Basradan aldığı donanmayı Süveyşe götürmek için yola çıktı. Ancak, Hürmüz Boğazında, Portekiz donanması ile yaptığı mücadelede çok zayiat verip Basraya geri döndü.
    Basrada yeniden hazırlanan Osmanlı donanması,
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]in komutasında yola çıktı (1554). Hürmüz Boğazını geçtikten sonra, Umman kıyılarında karşılaştığı Portekiz donanmasını bozguna uğrattı. Üslerine yakın olan Portekizliler, hazırlanıp yeniden saldırdılar. Yapılan savaşta her iki taraf da çok zayiat verdi. Portekizlilerin yanında dalgalar ve fırtınalarla da uğraşan Seydi Ali Reis, elinde kalan dokuz gemi ile Gücerat Sultanına sığındı. Yorucu bir yolculuktan sonra İstanbula döndü (1556). Bu hadiselerden sonra küçük çapta bazı çarpışmalar olduğu görülmektedir. Açe Sultanı Alâeddinin isteğiyle (1565) yola çıkarılan [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] komutasındaki donanma, Yemende çıkan isyan üzerine bir yıl tehir edilip, bilâhare, Seyyid Kemal Reis komutasında Açeye yardım gönderildi.
    Hint Seferleri sonunda, önceden Portekiz denetiminde olan Kızıldeniz, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu sularında, artık, Osmanlıların mevcudiyeti tartışılmaz hâle geldi. Bilhassa, bölgedeki Portekiz idaresinin sarsılmaya başlaması, tutumlarının yumuşamasına yol açtı ve Osmanlı ile Portekizli idareciler, anlaşma zemini aramaya başladılar. Nitekim, 1560-1566 yılları arasında Akdenizde ticarî faaliyetler canlandı; Kızıldeniz ve Basra Körfezi de daha işlek hâle geldi. Bu düzen, on yedinci yüzyılın başlarına kadar devam etti.

  3. #23
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart


    Uyvar Seferi
    Osmanlı Devletinin, Avusturya imparatorluğuna karşı yaptığı sefer (26 Mart - 13 Eylül 1663).
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] ile Avusturya arasındaki Erdel meselesi, sürekli bir anlaşmazlık konusuydu. Erdel sınırındaki sancakbeyi ve valilerin devamlı şikâyeti ve Avusturya kuvvetlerinin sınır boyundaki saldırıları, Avusturya'ya savaş açılmasına sebep oldu. [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], Serdar-ı ekremliğe tayin edildi. [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Hanı Mehmed Giray da sefere çağırıldı. Ordu, İstanbul'dan Edirne yoluyla Belgrad'a geldi. Belgrad'da Avusturya elçileri Reninger ve Baron de Goes, imparatorlarının barış isteğini bildirdiler. Fakat Osmanlı Devletinin barış için ileri sürdüğü şartlar kabul edilmeyince, Sultan [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], sefere devam edilmesini emretti. Fazıl Ahmed Paşa, Avusturya başvekiline bir mektup göndererek, Kanije karşısında yeni yapılan kalelerin yıkılmasını, Erdel'den Avusturya askerinin çekilmesini istedi. Osmanlı ordusu, başvekilin cevabını beklemeden Zemlin tarafına geçti. Cephane ve diğer malzemenin bir kısmı ince donanma ile yola çıkarıldı. Ordu, Drava ırmağı kıyısındaki Osijek (Eszek) kasabasına vardığında, Avusturya başvekilinin cevabı geldi. Mektupta, Osmanlıların yanına gönderilen elçilerin barış yapmağa yetkili oldukları bildiriliyordu. Elçiler, bunun üzerine Fazıl Ahmed Paşa ile tekrar görüştüler. Ancak, bir anlaşmaya varılamadı.
    Avusturya imparatoru Leopold, İsveç'ten yardım istedi. Osmanlılar, hemen harekete geçtiler. Budin valisi Sarı Hüseyin Paşa, Vezsprem taraflarına akın yaparak çok sayıda esir ve ganimet elde etti. Ordu, Budin'e geldiği zaman, Ahmed Giray kumandasındaki Kırım süvarileri, Osmanlı kuvvetlerine katıldı. 16 Temmuz 1663'te Budin'de toplanan savaş meclisinde, Uyvar üstüne yürünmesi uygun görüldü. 30 Temmuz 1663'te Osmanlı ordusu, Budin'den hareket ederek Tuna'nın sol kıyısındaki Ciğerdelen sahrasına geçti. Avusturyalılar, Osmanlı ordugâhına baskın yapmak istedilerse de başarılı olamadılar; 6000 ölü ve 1000 kadar esir vererek kaleye çekilmek zorunda kaldılar. Ciğerdelen'den hareket eden Osmanlı ordusu, 15 Ağustos 1633'te Uyvar kalesini kuşattı. Kalenin teslimi istendi; fakat olumlu karşılık alınamadı. Avusturyalı general Montecuccoli'nin, Uyvar'a yardıma geldiği öğrenildi; Kaplan Mustafa Paşa kumandasında
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], Kazak, Eflak ve Boğdanlılardan meydana gelen 80 000 kişilik bir kuvvet, bunları yenilgiye uğrattı. Kuşatmanın 38. gününde (13 Eylül 1663) kale kumandanı bir elçi yollayarak, teslim olacaklarını bildirdi.
    Avusturyalıların teslim şartları şunlardı: 1. Mal ve canlarına zarar gelmeyecek; 2. Ağırlıklarının taşınması için araba verilecek; 3. Osmanlı ordusunun içinden geçilmeyecek; 4. Kaleyi iyi savunduklarına dair ellerine mektup verilecek; 5. Yanlarında yiyecek bulundurulacak; 6. Yaralılara bakılarak, iyileşenler geri yollanacak; 7. Kaleden bayrak açıp, trampet çalınarak çıkılacaktı. Teslim şartları uygun bulundu. Kaplan Mustafa Paşa, kaledekileri Komarno adasına götürdü. Yerli halka aman verildi. Kale, iyice onarılarak içine yeteri kadar asker ve malzeme konuldu.

  4. #24
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart


    Rodos'un Fethi
    Kanunî Sultan Süleyman Hanın, Rodos şövalyelerinin elindeki Rodos ada ve şehrini, 29 Aralık 1522de ele geçirmesi.
    Anadolunun güneybatısında bulunan Rodos Adası, ilk olarak 672'de, Emevîler zamanında, Bizanslılardan alındı. Ada, 680de tekrar Bizanslılara geçti. Daha sonra Akkadan kovulan Hospitalier şövalyeleri, buraya yerleştiler (1291). Hıristiyanların en kuvvetli ileri karakolu oldu. Anadolu ve Mısıra yönelik
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]nde üs olarak kullanıldı. Fethi için, birçok seferler düzenlendiyse de muvaffak olunamadı. [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] zamanında fethe yaklaşıldı ise de, yine muvaffak olunamadı (1480). [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]ın, Rodos şövalyelerinin eline geçmesi, onları daha da azgınlaştırdı. [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]'dan sonra tahta geçen [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Hanın [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]yle, Rodosun önemi daha da arttı. Anadoludan Mısıra giden deniz yollarının emniyetinin tam olarak temin edilmesi, artık katî bir zaruret hâlini almıştı. Yavuz Selim Han, bu maksatla hazırlıklara girişilmesini emretti. Ömrünün vefa etmemesi yüzünden, Rodosun fethi, oğlu [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Hana kaldı.
    Kanunî,
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]ı fethettikten sonra, Avrupalıların kendi içişleriyle uğraşmalarından da istifade ederek, Rodosu fethetmeye karar verdi.
    Kanunînin bu niyetini öğrenen şövalyelerin başı Vilye dö Lil Adam, hazırlık yaparak, şövalyeleri topladı ve yiyecek stoku yaptı.
    Seferin serdarlığına İkinci
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Mustafa Paşa tayin edildi. 300 harp ve 400 nakliye gemisinden meydana gelen [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]nın sevk ve idaresi ise, [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]'nın yanında yetişen meşhur amiral [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]e verildi. 4 Haziran 1522de, İstanbuldan donanmayla harekete geçen Mustafa Paşa, 24 Haziranda Rodosa geldi. Kanunî Sultan Süleyman ise, 16 Haziranda [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] ve [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] askerleriyle birlikte, İstanbuldan kara yoluyla harekete geçti.
    Mustafa Paşa, Rodosa gelince, gemi kaptanlarıyla ve Kurdoğlu Muslihiddin Reisle görüşerek, adanın yardımına gelmesi muhtemel Avrupa gemilerine karşı, limanın icap eden yerlerine muhafaza gemileri koyduktan sonra, Öküzburnu mevkiinden karaya asker çıkardı. Rodos şehrinin etrafına metrisler kazılıp, getirilen büyük muhasara topları yerleştirildi.
    Kanunî, Kütahya yoluyla Marmarise, oradan da gemilerle Rodosa çıktı (28 Temmuz). Teslim teklifinin şövalyeler tarafından reddi üzerine, Ağustosun birinci günü kale dövülmeye başlandı.
    Bütün Ağustos ayı, karşılıklı top ateşi ve yine karşılıklı lağım açmakla geçti. Açılan top ateşiyle, kalede mühim tahribat yapılmasına rağmen, bu tahribat kısa zamanda düşman tarafından kapatılıyordu.
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]nın, devamlı, Rodos burçlarının altına açtıkları lağımlar, Avrupanın en meşhur mühendisi olup, şövalyelere yardıma gelen Gariele Martinengonun mukabil lağımlarıyla karşılaşıyor ve yer altında korkunç boğuşmalar oluyordu.
    Bu sırada, 4 Eylül günü, İleki Adasının da Kara Mahmud Reis tarafından zaptı haberi geldi. Kahraman Reis, kendisi de ön saflarda çarpışırken şehit olmuş, fakat ada ele geçirilmişti. 6 Eylülde ise, Rodosun kuzeybatısında bulunan İncirli Adası teslim oldu.
    Mısır Beylerbeyliğine tayin edilen Mustafa Paşanın yerine, Ahmed Paşa serdar oldu.
    Bu günlerde Rodos Kalesinin İngiliz Burcunun güney kısmı, başarılı bir Türk lağımı ile havaya uçuruldu. Şövalyelerin topçu generaliyle Üstad-ı âzamın (Rodos şövalyelerinin başı) alemdarı da ölüler arasındaydı. Eylülün 12sinde yapılan bir hücumda, bu burca beş zafer bayrağı dikildi. 24 Eylülde yapılan umumî hücumda
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Ağası Bâli Ağa, İspanyol Burcuna girip, Türk bayrağını, burcun tepesine diktiyse de netice alınamadı.
    10 Aralığa kadar, şiddetli top atışları, lağımlar ve sık sık tekrarlanan umumî hücumlarla, kale iyice yıpratıldı. 18 Aralıkta yapılan bir umumî hücumda şövalyeler, şehir içindeki istihkam ve hendeklerin arkasına çekilmeye mecbur kaldılar ve artık mukavemet etmenin imkânsızlığını da anladıklarından, kaleyi teslim etmeyi kabul ettiler (20 Aralık 1522).
    Teslim şartları arasında; şövalyelerin eşya ve top dışındaki silahlarını alıp, on gün içinde Rodostan ayrılmaları; bu günler zarfında şehirdeki istihkâmların 4000 yeniçeri tarafından emniyete alınması ve asıl kuvvetlerin iki kilometre mesafede beklemesi yer alıyordu. Kalenin boşaltma işlemlerinden sonra şövalyeler, Üstâd-ı âzam gemilerine binip gittiler. Rodos Kalesiyle beraber Oniki Adanın tamamı ve şövalyelere ait olan Bodrum da Osmanlı Devletine bırakılmıştı. Osmanlı Devletine, 20 000den fazla şehide mâl olan bu fetihten sonra, Kanunî Sultan Süleyman Han, 29 Aralıkta şehre girip kaleyi gezdi. 2 Ocak Cuma günü ise, camiye çevrilen Saint Jean Kilisesinde Cuma namazını kıldı. Nâmına okunan hutbeyi dinledi. Aynı gün, adadan ayrılıp Marmarise geçti.
    3 Ocak günü Aydın, Midilli, Karasi, Menteşe, Saruhan sancakbeylerine, Anadolu
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Kasım Paşanın nezaretinde Rodostaki inşaat, imar ve iskân işleri bitinceye kadar adada kalmalarını emredip, İstanbula döndü. Rodosa derhal Türk göçmenleri yerleştirilmeye başlandı. Ada bir sancak yapılıp, Cezâyir-i Bahr-i Sefîd [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]ine bağlandı. Sancakbeyi olarak Mehmed Bey tayin edildi. Bundan sonra birçok cami, [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], mektep, [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] ve yol yapılıp ada imar edildi.

  5. #25
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart


    Cerbe Deniz Savaşı
    1560ta vuku bulan ve Haçlı donanmasının hezimetiyle sonuçlanan, deniz savaşı.
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] yenilgisinin izlerini silmek isteyen Avrupalılar, Türkleri, Batı Akdenizden çıkarabilmek için, [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]'i Cerbede vurup askerini imha etmek gayesindeydiler. Ancak bu sayede Tunus ve Trablus, İspanyanın eline geçerdi. Türklerin burayı yeniden ele geçirmeleri ise, yılları alırdı.
    Mehdiye Kalesinin yıkılmasından sonra Turgut Paşanın elindeki en müstahkem kale, Cerbe Kalesiydi. Turgut Paşa, bilhassa son yıllarda burasını iyice tahkim etmişti. Cerbe Adası, Trablusla Tunusun arasında bulunduğundan, buradan her iki ülkenin de kontrolü kolay oluyordu. Bunun içindir ki,
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]'ın ilk saldırı noktası, Cerbe Adası idi. Cerbede yenilen Türklerin, Trablusu savunmaları zor olacaktı. Cerbede, bin kişilik bir Türk kuvveti vardı. Turgut Paşanın esas kuvvetleri Trablusta bulunuyordu ve bunların güçlü Haçlı donanmasına bir şey yapamayacakları meydandaydı.
    Nitekim Haçlıların,
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]'a karşı hazırlanmış ve kesin bir zafer kazanmayı aklına koymuş olan iki yüz parçadan mürekkep müttefik donanması, ihtiyat olduğundan epey zamandır sefere çıkmayan Jan Andrea Doria kumandasında Cerbe önüne geldi. Turgut Paşa, bu muazzam kuvvete karşı koyamayacağını anlayarak Trablusa çekilirken, acele olarak Mora sancakbeyi vasıtasıyla durumu İstanbula bildirdi.
    Cerbeyi almaya muvaffak olan İspanyol ve müttefikleri,
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]na karşı acele orayı tahkim ettiler. Buna karşı [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] kumandasındaki Osmanlı donanması Cerbe Adası önüne geldi ve işte burada tarihte meşhur Cerbe Muharebesi yapıldı.
    Haçlı donanmasının başında, başkumandan Andrea Doria bulunuyordu. Donanma iki yüz gemiden müteşekkil olup, buna 30 bin asker yüklenmişti. 22 yıldan beri, Prevezeden sonra, Hıristiyan âlemi böyle bir armadayı bir arada görmemişti.
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Piyâle Paşa komutasındaki Türk donanmasında ise [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] ve Turgut Paşa (Reis) gibi tecrübeli kaptanlar bulunuyordu. Donanma, 120 parçadan müteşekkildi. Bu tecrübeli deniz serdarları, yaptıkları harp dîvânında, düşmanı imha için, Prevezede kullanılan taktiği uygulamaya karar verdiler.
    Piyâle Paşa ve tecrübeli komutanları, Haçlı armadasını, 14 Mayıs 1560 sabahı, pek az bir zayiatla, birkaç saatte perişan ettiler. Düşman askerinin 20 bini imha edildi. Bu muharebe, Andrea Dorianın Prevezede
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]tan yediği silleden sonra, müttefiklere vurulmuş ağır bir darbe oldu. Müttefik kuvvetlerin 60 büyük gemisi batırıldı. Büyükamiral Andrea Doria, yaralı ve perişan bir halde, alelade bir kayıkla, hayatını zor kurtardı.
    Zaferi müteakip muhasara edilen Cerbe Kalesi, kısa sürede tekrar fethedildi. Kaledeki İspanyol Generali Alvaro bir gemiye atlayarak kaçmışsa da, Turgut Paşa tarafından takip edilerek esir alındı. Adanın idaresi, Turgut Paşaya verildi.
    Cerbede Türk zayiatı, Prevezede olduğu gibi, hayrete değer derecede az olmuştur. Ancak birkaç küçük Türk gemisi batmış ve şehitlerin sayısı bini bulmamıştır.

  6. #26
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart


    Estergon'un Fethi
    10 Ağustos 1543te, Macar Krallığının en önemli şehrinin, Osmanlılar tarafından Yaptı. Estergon şehri, Budinin 45 km kuzeybatısında, Tuna kıyısında Vaç dirseğinin kuzeyinde yer almaktadır. Onuncu yüzyılın sonlarında Hıristiyanlığı benimseyen Macar Krallığının başkenti oldu (996). Dördüncü Kral Bela, 12. yüzyılın ortalarında, başkenti Budine taşıdı ise de, şehir, dînî merkez olma hüviyetini devam ettirdi. Taç giyme merasimleri yine burada yapıldı. Estergonu ilk fetheden Osmanlı hükümdarı,
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]'dır. Budini fethettikten sonra, 1529da, [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]yı kuşatmak üzere Avrupaya hareket eden [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], Semendire Sancakbeyi Yahya Paşazâde Mehmed Beye, öncü birlikleriyle ilerlemesini söyledi. Mehmed Bey ve emrindeki kuvvetler, yolları üzerindeki Estergon Kalesini kuşattılar. Kale müdafîleri karşılarında Osmanlı askerini görünce, silah atmaksızın kaleyi teslim ettilerse de, bu hal kısa sürdü ve 1531de elimizden çıktı.
    Estergonun kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmesi, Kanunî Sultan Süleyman Hanın, 1543te Avrupaya yaptığı
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] adıyla meşhur onuncu seferinde gerçekleşti.
    Kanunî Sultan Süleyman Han, Estergonun fethi için, muhteşem ordusu ile 1543 yılı Nisan ayının sonlarında, Edirneden yola çıktı ve Temmuz sonlarında Estergona geldi. 29 Temmuzda kaleyi muhasara etti. Avusturyalılar, Budini kaybettikten sonra Estergona önem vermişler, büyük ölçüde tahkim etmişlerdi.
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], bu pek muhkem olan kaleye fetihten önce, bir elçi heyeti gönderip, onları İslam'a davet etti. Teklifi reddedilince cizye vermelerini, yoksa kan döküleceğini bildirdi. Bu teklifin de reddedilmesi üzerine, muhasara başladı. 6 Ağustostan sonra daha da şiddetlendi. On iki günlük bir kuşatmadan sonra düşman emân dileyerek 10 Ağustos 1543te teslim oldu. Camiye çevrilen büyük kilisede ilk Cuma namazını kılan Sultan, kaleyi yeniden tahkim ettirdi. Estergonu sancakbeyliği hâline getirerek, Budin [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]liğine bağladı. Bundan sonraki tarihlerde Estergon, serhat kalelerimizin en mühimlerinden olmuştur. 140 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kalan Estergon şehri, 1683 Avusturya Savaşı sırasında kesin olarak kaybedildi.

  7. #27
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart


    Zigetvar (Sigetvar veya Szigetvar) Seferi
    Kanunî Sultan Süleyman'ın son seferi; adını, kuşatılan Zigetvar kalesinden alır (1566). 1562'de Avusturya ile
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] arasında bir antlaşma yapıldı. Sekiz yıl süreli olan bu antlaşmaya göre, İmparator Ferdinand, Erdel'i Osmanlılara bırakıyor ve elindeki Macaristan toprakları için, yıllık 30 bin duka vergiyi kabul ediyordu.
    Bir süre sonra hudutlarda ve Macaristan'da bazı anlaşmazlıklar çıktı. Avusturya, bu anlaşmazlıkları bahane ederek, gerekli vergiyi iki yıl üst üste göndermedi. 1564'te Ferdinand öldü. Sadrazam Semiz Ali Paşa, Avusturya elçisinden birikmiş vergiyi ve geriye kalan altı yıllık antlaşma süresinin yenilenmesini istedi. Yeni imparator Maximilian II ise, paranın ödenmesini, anlaşmazlıkların çözülmesine bırakmayı uygun gördü.
    Bu arada, Osmanlı himayesinde bulunan Erdel beyi Zsigmond, imparatorla aralarında anlaşmazlık konusu olan Çatmar veya Zatmar şehrini zaptetti. İmparator da Erdel'e saldırarak, Tokaj ve Serenç (Szerencs) taraflarını aldı. Budin
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], Erdel Beyine yardım etti. Bu meseleleri görüşmek için gelen Avusturya elçisine, [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], barışın sekiz yıl uzatılabileceğini, ancak Osmanlı Devletinin Tisa (Tizsa) nehri ötesindeki bütün topraklarını korumak arzusunda olduğunu bildirdi. Elçinin yeni talimat almak üzere Viyana'ya döndüğü sırada, yeni bir savaşa taraftar olmayan veziriâzam Semiz Ali Paşa öldü ve yerine [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] getirildi (1565). Yeni sadrazam, Avusturya elçisinden Tokaj ve Serenç'in iadesini istedi. 1566 başlarında imparator, Hosszuthoty'yi elçi olarak İstanbul'a gönderdi. Yeni elçi, birikmiş olan vergileri getirmediği gibi, Kruppa kalesinin Avusturya'ya geri verilmesini istedi. Bu sebeple Avusturya'ya karşı, Sokullu'nun da teşvikiyle savaş açıldı.
    Seferden iki ay önce,
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Pertev Paşa, serdarlıkla Vidin ve Semendire sipahileri, Eflak, Kırım, Boğdan kuvvetleriyle birleşerek, hududa yakın Gyula'yı (Göle) ve Zatmar ile Tokaj kalelerini almak için önden gönderildi. [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] ve Osmanlı ordusu, 1 Mayıs 1566'da İstanbul'dan hareket etti; Belgrad yoluyla Macaristan'a geldi. Erdel kralı, Zemlin'de (Zemun) orduya katıldı. Ağustos başlarında, Zigetvar kuşatması başladı. Kale kumandanı, Miklos Zrinyi (Zrinski) idi. Önce eski şehir topla dövüldü. Zrinyi, yeni şehri koruyamayacağını anlayınca yıktırdı. Türkler, hendekleri toprakla doldurup, yeni şehir enkazı üzerinden eski şehri aldılar. Kont Zrinyi, kaleye çekildi. Kuşatmanın on beşinci günü, sadrazamın yönettiği hücumda, büyük kayıplara uğrandı. Kanuni, gönderdiği [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]da, kuşatmanın uzaması ve kayıpların fazlalığından duyduğu üzüntüyü belirtti. Bundan sonra Zrinyi, teslim teklifini kabul etmedi. Hücumlar arttırıldı. Kont Zrinyi, kaleden çıkış hareketinde bulundu, vuruldu. Nihayet 34 günlük kuşatmadan sonra kale ele geçirildi (7 Eylül 1566).
    Kuşatmanın son gününde
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Han, kalenin alınışını öğrenemeden vefat etti. Sokullu, padişahın ölümünü ordudan gizledi. Kütahya valisi [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]'e haber gönderip durumu bildirdi.
    Vezir Pertev Paşa kumandasında gönderilen kuvvetler de Gyula (Göle) kalesini ele geçirdiler.

  8. #28
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart


    Malta Seferi
    Maltadaki Hıristiyan korsanlara karşı 1565 yılında yapılan Osmanlı seferi. Öteden beri, Maltada üslenen Saint-Jean Şövalyeleri,
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] gemilerine rahat vermiyorlar, korsanlık yapmaktan bir türlü vazgeçmiyorlardı. İstanbula kıymetli ticaret eşyası götüren büyük bir Osmanlı gemisine el koymaları, bardağı taşıran son damla oldu. 250 parça gemi ile [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], 35 000 kara askeriyle beşinci [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Mustafa Paşa, İstanbuldan yola çıkarıldı. Maltada orduya iltihak etmesi kararlaştırılan Trablusgarp Beylerbeyi [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], başkomutanlığa tayin edildi. İstanbuldan yola çıkan ordu, Maltaya varınca, Turgut Reis beklenmeksizin kuşatma başlatıldı. [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] da 6 gemi ve 1000 askerle İskenderiyeden gelip, orduya katıldı. Kuşatmanın onuncu günü, 23 gemi ve 2000 leventle gelen Turgut Reis, başkomutanlığı ele aldı. Kuşatmanın yirmi beşinci günü, kaleden atılan bir top güllesi isabetiyle, Turgut Reis şehit oldu. Osmanlı askeri, umumî bir saldırı ile St. Elmo Kalesini ele geçirdi. Adanın teslimi için gönderilen heyete menfî cevap verilmesi üzerine, St. Ange, St. Michel ve Le Bourg kaleleri kuşatıldı. Cezayir Beylerbeyi [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]'nın da, 27 gemi ve 2500 kişilik bir kuvvetle gelmesi, Osmanlılara ayrı bir şevk verdi. St. Michel Kalesinin Castilla Burcu ele geçirildi. Üç buçuk aylık kuşatma sonunda, St. Jean şövalyelerinin çok zor duruma düştüğü bir sırada, İspanyollar, adanın işgal altında olmayan bir bölümüne 25 bin kişilik bir yardım kuvveti çıkardılar. Mustafa Paşa, iki ateş arasında kalmamak için, ağırlıklarını yükleyip kuşatmayı kaldırdı. Başarısızlığa üzülen [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]ın emri ile, [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], İstanbul limanına gece karanlığında girdi.

  9. #29
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart


    Hotin Seferi
    Lehistan (Polonya) üzerine yapılan Osmanlı seferi (1621). Leh kumandanları Zolkiewski ve Koniecpolsk, Hotin kalesinde, Dalmaçyalı Boğdan voyvodası Gaspar Gratiani'ye bağlı kuvvetlerle birleşerek Tuna'ya inmeğe başladılar. Ancak, Kantemir Mirza'nın adamları, Eflaklılar ve Erdellilerce desteklenen Özi valisi İskender Paşa'ya, Prut üzerinde Tutora'da (Çuçora) yenildiler (1620). Bu başarı üzerine II. Osman Han (Genç Osman), Lehistan seferine çıkmağa karar verdi. İranlılar tarafından kuşatılan Bağdat'ın geri alınması bile ikinci plana bırakılarak, büyük hazırlık yapıldı. [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], savaş makineleri, deve ve filler bulunan 200 000 kişilik Osmanlı ordusunun başında İstanbul'dan hareket etti (21 Mayıs 1621). Ordudaki 12 000 kadar [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], genç [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]tan memnun değildi. Polonyalıların elindeki Hotin kalesini, Leh kumandanı Kalinowski koruyordu. [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Hanı Canibek'in de katıldığı [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] ordusu, Hotin önlerine geldi (21 Ağustos 1621) ve kaleyi kuşattı. Dniester üzerine kurulan köprüler, bağlantıyı kolaylaştırdı. Nureddin kumandasındaki [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], Kamaniçe'ye (Kamieniec) ve daha ötelere akınlar yaparak, Hotin'in, çevresiyle ilgisini kestiler.
    Hotin önündeki vuruşmalar çok kanlı oldu. Fakat bir sonuç alınamadı. Dördüncü hücumda, Budin [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Karakaş Mehmed Paşa şehit oldu; onu Doğancı Ali Paşa takip etti. Bu arada sadrazam [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], görevinden alınarak, yerine Diyarbekir valisi Dilaver Paşa getirildi. Beşinci ve altıncı saldırılar da başarı kazanamayınca, toplanan [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], kışı da Hotin önlerinde geçirmek isteyen Genç Osman'a rağmen barışa karar verdi. Osmanlılarca aracı seçilen Eflak voyvodası Radu Mihnea ile Polonyalılarca tam yetkili olarak görevlendirilen Zielenski, barış antlaşmasını yaptılar (9 Ekim 1621). Antlaşmaya göre Kazak ve Tatar akınları yasaklanıyor, Hotin, Boğdan'a veriliyordu. Sefer dönüşü II. Osman Han, yenilginin acısını gidermek için Boğdan topraklarından, merkezi Reni şehri olan bazı parçalar aldı.
    Sonuç itibariyle, bu seferde, yeniçerilerin gayretsizliği yüzünden, askerî bir başarı sağlanamadı, fakat Boğdan'ın emniyeti sağlanmış oldu.

  10. #30
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart


    Haçova Savaşı (Haçova Zaferi)
    Sultan Üçüncü Mehmed Han kumandasındaki Osmanlı ordusunun, Avusturya Arşidükü Maksimilyanın kumanda ettiği Alman, Macar, İspanyol, Leh, Çek, Slovak, İtalyan, Hollanda ve Belçika ordularına karşı kazandığı kesin zafer. 1595 yılında Sultan [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] (1595-1603) tahta geçtiği zaman Osmanlı kuvvetleri, Avusturya ve Alman kuvvetleri karşısında arka arkaya mağlubiyetler alıyordu. Bilhassa Estergonun düşman eline düşmesi, bütün yurtta derin bir üzüntüye yol açmıştı. Boğdan ve Eflâkta durum tamamen [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] aleyhine olduğu gibi, Osmanlılara ait olan İbrahil, Kili, Silistre, Yergöği, Rusçuk, Akkirman ve Varna da elden gitmek üzereydi. Bu sebeple Sultan Üçüncü Mehmed Han, hocası Sâdeddin Efendinin de tavsiyesiyle, bizzat Avusturya seferine çıktı. [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Hanın ölümünden, 30 yıl geçtiği halde hiçbir [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], ordusuna bizzat başkomutanlık etmemişti.
    21 Haziran 1596da [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]yla beraber hareket eden Sultan Üçüncü Mehmed Han, 11 Ekim 1596da Eğri Kalesini teslim aldı. Kale muhafazasına, [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Beylerbeyi [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]'yı bırakarak kendisi, Macarların Kereşdeş dedikleri Haçovaya geldi. Osmanlı ordusu Haçovaya geldiği zaman burada imparatorun kardeşi Arşidük Maksimilyanın kuvvetleriyle karşılaştı. Arşidükün kumandası altında gerek Alman, Macar ve gerekse diğer devlet ve milletlerden toplanmış büyük bir ordu vardı. Kırım Hanı [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]ın, biraderi Fetih Giray ile gönderdiği [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] kuvvetlerinin de birlikte bulunduğu Osmanlı ordusu, 100.000 kişi civarındayken, düşman ordusu 300.000 kişiye yaklaşıyordu. Düşman kuvvetlerinin Osmanlı ordusuna âni baskın yapmasından endişe edildiğinden, Cafer Paşa kumandasında on beş bin kişilik bir öncü kuvveti gönderildi. Cafer Paşa, bu kuvvetin azlığından bahisle sonucun kötü olabileceğini bildirdi. Fakat [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] İbrahim Paşaya dinletemedi. Aslında düşman, Cafer Paşanın tahmininden de çoktu.
    Cafer Paşa, aldığı emri yerine getirmek için, düşman üzerine korkusuzca baskın yaptı. Ancak, elindeki 15 000 kişilik kuvvet, muazzam düşman kuvveti karşısında eriyordu. Cafer Paşa; Alnımızın yazısı bu imiş diyerek korkusuzca ve yüz döndürmeden çarpışıyordu. [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Beylerbeyi, kuvvetleriyle geri çekildi. Muharebeden çekilmeyen Cafer Paşayı ise, yanındaki tecrübeli hudut komutanları, zorlukla savaş alanından uzaklaştırdılar. Bütün ağırlık ve toplar düşman eline geçti.
    Karşılaşılan bu hezimet dolayısıyla son derece üzülen Sultan Üçüncü Mehmed Han, derhal harp meclisini topladı ve ne suretle hareket edeceğine dair ordu görüşmesi yapıldı. Padişahın kumandayı veziriâzama bırakıp geri çekilmesinin uygun olacağı düşüncesine karşı Hoca Sâdeddin Efendi:
    Bu büyük bir iştir. Hasan Paşa, İbrahim Paşa ve gayrisi ile olur biter iş değildir; bizzat saadetlü padişahın, askere baş olup gitmesi lâzımdır dedi.
    Ertesi sabah (26 Ekim), iki tarafın kuvvetleri harp vaziyeti alıp birbirine yanaştı. Osmanlı ordusunun merkezinde, Üçüncü Sultan Mehmed [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] vardı. Başının üzerinde [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] dalgalanıyordu. Padişahın sağında [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]ler, solunda kadıaskerler ([Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]ler) ile Hocası Sâdeddin Efendi bulunmakta idi. Sol kolda Anadolu, Karaman, Halep, Maraş [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]leri ve sağ kolda Rumeli ve Temeşvar beylerbeyleri kuvvetleri vardı.
    Muharebenin başlamasıyla birlikte düşman birlikleri, Padişahın bulunduğu merkez kısmını sardılar. Düşman ateşi tehlikesine düşen Padişah, [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]ına çekilerek, sırtına Peygamber efendimizin hırka-i şerîfini giyip eline mızrağını aldı. Sağ koldaki Rumeli [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Hasan Paşanın kuvvetleri dağıldı. Böylece, düşman kuvveti ordunun içine daldı. Yağmaya başladı. Düşman, Türk cephane sandıklarının üzerine çıkmış, dans ediyordu. Vaziyet, tehlikeli bir hâl almıştı. Yerinden kıpırdamadığı halde bu durumu bizzat gören [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] Mehmed Han, yanında bulunan hocası Sâdeddin Efendiye; [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!], şimdiden sonra ne yapmamız gerek? diye sorunca, metanetini kaybetmeyen Hoca Efendi:
    Pâdişâhım, lâzım olan, yerinizde sebat ve karar etmektir. Cengin hâli budur. Ecdâdınız zamanında olan, tabur muhârebeleri, çoğunlukla böyle vâki olmuştur. Mûcizât-ı Muhammedî ile inşâallahü teâlâ fırsat ve nusret ehl-i İslâmındır. Hâtırınızı hoş tutun dedi.
    Artık panik başlamış ve düşman kuvvetleri, çadırlar arasına kadar girmiş, ordugâhı zaptetmişlerdi. Düşmanın böyle çadırlar arasına girdiğini gören at oğlanı (yani seyis), aşçı, deveci, katırcı, karakollukçu denilen hademe grubu, bu çadırları zapteden düşman üzerine kazma, kürek, balta ve odun gibi şeylerle hücuma geçerken, aynı zamanda Düşman kaçıyor! diye bağırarak askerleri geri döndürmeyi başardılar. Bu sırada, ön kol kumandanı [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] de gizlendiği pusudan çıkarak süvarileriyle hücuma geçti ve Osmanlı ordusunun sağ kolunu bozmuş olan yirmi bin düşmanı bataklıklara sokarak imha etti. Bu hengâmede, Sultan Üçüncü Mehmed Hanı dimdik atının üzerinde, Hoca Efendiyi de onun yanıbaşında, atının gemlerini tutmuş gören [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] ve [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] atlıları, zaferi kazandığını sanan düşmana, dehşetli bir darbe indirdiler. Düşmanın elli bin kadarı öldürüldü. Böylece, kaybolmuş sayılan Haçova Savaşı, büyük bir zaferle neticelendi. On bin duka altın ile beraber, en güzel Alman toplarının yüzde doksan beşi ele geçti.
    Haçova Meydan Muharebesinde, Osmanlı ordusu, [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]tan sonra en büyük imha hareketini gerçekleştirmiştir. Tarihçi Hammer, bu savaş için; Hoca Sâdeddinin cesaret ve tesiriyle kazanılan, Mohaç ve [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]la mukayese edilen parlak zafer... diye bahsetmektedir. Sultan Üçüncü Mehmed Han, bu seferin sonunda Eğri Fatihi unvanını almıştır.

Sayfa 3/5 İlkİlk 12345 SonSon

Sistem Bilgileri

Bu sistem vBulletin® alt yapısına sahiptir!
Telif hakları, Jelsoft Enterprises Ltd'e aittir. Copyright © 2024

Uyarı

5651 Sayılı Kanun'un 4.cü maddesine göre üyeler yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Yer sağlayıcı olarak hizmet veren sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler ile ilgili iletişime geçilmesi halinde size dönüş yapacaktır.

gaziantep escort bayan gaziantep escort deneme bonusu veren siteler bahissitelerivip.com deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler mjsanaokulu.com Maltepe Escort deneme bonusu deneme bonusu veren siteler maltepe escort kartal escort ataşehir escort pendik escort ankara escort sincan escort eryaman escort bayan ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort eryaman escort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort Antalya Seo tesbih yetişkin sohbet kameralı sohbet aresbet casino siteleri Grandpashabet moldebet efesbet efesbet giriş getirbet efesbet deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2021 grandpashabet bahis siteleri bahis siteleri bonus veren siteler bahis siteleri canlı casino siteleri deneme bonusu En güvenilir bahis siteleri ankara olgun escort mimarsinanokullari.com