Her fotoğraf makinesi temel olarak ışık geçirmez bir kutudur. Bir fotoğraf makinesinin ön kısmında, resmi çekilen konudan yansıyan ışığın içeri girmesine olanak sağlayan ve genellikle açıklığı değişebilir bir diyaframı olan objektif; arkasında ise, görüntünün kalıcı bir kaydını yapabilen, ışığa duyarlı bir film vardır.

En basitinden en gelişmişine dek bütün fotoğraf makinelerinin dört temel ortak parçası vardır: objektif, diyafram, obtüratör ve vizör.

Konudan gelen ışık önce objektifte toplanır ve odaklanır. Sonra, diyaframdan, yani objektifin içindeki bir diskin ortasından geçerek obtüratöre ulaşır. Fotoğraf makinelerinin çoğunda obtüratör filmin tam önüne yerleştirilmiştir. Obtüratör fotoğraf çekerken belli bir süre açık kalarak objektiften gelen ışığın film üzerine düşmesini sağlar. Vizör makineyi konuya odaklamaya yönelik bir düzenektir.

Fotoğraf makinesi çeşitleri


* Kompakt
* 35mm SLR (Single Lens Reflex)
* Anında Görüntü Veren (Polaroid)
* Roll Film Kullanan SLR Makinalar
* 120 TLR (Twin Lens Reflex) Makinalar
* Plan (Sheet) Film Kullanan Makinalar
* Sayısal (Digital) Fotoğraf Makinaları

Fotoğraf makinesi seçimi

Kompakt ve SLR arasında bir seçim yapmadan önce çekeceğiniz resim türüne karar vermeniz iyi olur. Eğer yalnız genel amaçlı çekim yapacaksanız (manzara, aile fotoğrafları gibi) en iyi seçim bir kompakt makine olacaktır.

Ancak çok özel bir görüntü yakalamak için (yakın plan, uzaktaki bir nesne gibi) çeşitli objektif ve aksesuar kullanılacaksa SLR'ler daha doğru seçimdir. SLR'nin başka üstünlüğü de görüntüyü çerçevelemekteki hassaslığıdır - vizördeki görüntü, objektifin gördüğünün aynısıdır. Kompakt makinelerde paralaks hatası vardır.



"Doğru pozlandırma"

Pozlandırmayı üç etken belirler: filmin ışığı olan duyarlılığı ya da "hızı" (Uluslararası Standartlar Organizasyonu [ISO] tarafından verilen sayılarla belirlenir) objektif diyaframının açıklığı (f sayısı ile ayarlıdır); ve obtüratörün açık kalma süresi ya da "enstantane" (saniyenin kesirleri olarak ölçülür: 1/1000 sn vb.). Doğru pozlandırmanın elde edilmesi, özellikler fotoğrafçılığa yeni başlayanlar için oldukça zordur. Bu konuda, zaman zaman deneyimli profesyoneller bile hata yapabilir. Öte yandan günümüzün yarı ya da tam otomatik pozlandırma programlı fotoğraf makineleri diyafram ve enstantaneyi otomatik olarak ayarlar ve genellikle iyi verirler. Buna karşın belirli bir konuyu çekerken etkin bir görüntü elde edebilmek için tek bir enstantane ve diyafram açıklığı birleşimine bağlı kalmak gerekmez. Bu yüzden fotoğraf makinesi seçerken, pozlandırması elle (manuel olarak) ayaralanabilen, hiç değilse bir diyafram ya da enstantane öncelikli pozlandırma programı olan bir makine tercih edilmelidir.

Doğru poz değerini sizin hesaplamanız gerekir. Çünkü çekeceğiniz fotografın duygusunu hangi poz değerlerinin daha iyi vereceğini sizden daha iyi kimse bilemez. Çektiğiniz fotografın en önemli bölümü görülmesini istediğinizden daha açık görünüyorsa fazla pozlandırdınız daha koyu görünüyorsa az pozlandırdınız demektir.
f 2 2.8 4 5.6 8 11 16 22
enstantane 1/1000 1/500 1/250 1/125 1/60 1/30 1/15 1/8

Yukarıdaki tablodaki f ve enstantane değerlerinden eşit miktarda ışık geçer. Yani f:5.6 1/125 değerlerinde geçen ışık miktarı f:8 1/60, f:11 1/30 veya f:16 1/15 değerlerinde geçen ışık miktarları aynıdır.

Pozlandırmada önemli olan hangi değerleri seçeceğimiz. Yukarıdaki tabloda düşük enstantane ve f değerlerini (f:22 1/18) seçersek. Bize alan derinliği fazla olan bir görüntü sunacaktır. Ama 1/8 lik poz süresi makinayı oynatmadan tutmamız gerektiğini söyleyecektir. Bu durumda elle yapılacak çekimlerde görüntünün bozulmasına neden olacaktır. Yine yukarıdaki tabloda f:2 1/1000 değerlerinde yapacağımız çekimde diyafram açıklığı en büyük değerde olmasına karşın 1/1000 lik poz süresi film düzlemine düşecek ışık miktarının yeterli olmadığı durumu yaratacak bu da konumuzun görüntüsünün fotografta belli belirsiz çıkmasına neden olacaktır. Çekeceğimiz konu ne kadar hareketli ise o derece yüksek enstantane değerleri kullanarak hareketi dondurabiliriz.

Bazı fotoğraf makinelerinin kademesiz enstantane ayarları verdır; yani, belirtilen sayıların arasında da enstantane ayarı yapmak mümkündür.

Evde kuracağınız bir fotoğraf stüdyosu, aydınlatma tekniklerinin ince noktalarını keşfetmek için en iyi yerdir. Boş bir yatak odası, garaj ya da tavan arasına sahip olacak kadar şanslıysanız hemen işe koyulabilirsiniz. Eğer her an kullanabileceğiniz boş bir makanınız yoksa, evdeki odalardan birini zaman zaman bir stüdyo olarak da kullanabilirsiniz.

Fotoğraf stüdyosu yapmak için gereken odanın büyüklüğü, ne çekmek istediğinize bağlıdır. Örneğin, esas ilgi alanınız doğada bulunan küçük nesneler veya natürmortsa, 9-10 metrekarelik bir oda yeterlidir. Öte yandan, tam boy portreler çekecekseniz ihtiyacınız olan yer daha büyük olacaktır. Belki 18-20 metrekare.

Farklı türden çekimler yapılan bir stüdyo belli bir esneklik gerektirecektir. Bu yüzden böyle bir stüdyonun biçimi ince uzun değil, kareye yakın olmalıdır. Rahat bir dikdörtgen ya da kare biçimi stüdyo içinde çalışırken ışıklarınızı sadece konunun önüne ve arkasına değil, yanlarına da yerleştirebilirsiniz.

2.75m veya daha yüksek bir tavan, esnekliği artırması açısından tercih edilir. Yüksek tavan, ışıkların ya da reflektörlerin konunun oldukça yukarısına konabilmesine ve uzun fon dekorları kullanabilmesine imkan verir.

Normal olarak flaş ya da lamba gibi yapay ışık kullanacaksınız. Buna rağmen, eğer evdeki stüdyonuzda güneş ışığının girdiği büyük bir pencere varsa, böyle güzel bir olanağı da kullanmanız gerekir. Gün ışığı filmi ve flaş, pencereden gelen ışıkla birlikte kullanılabilir, çünkü hepsinin renk ısısı aynıdır. Yine de, yapay ışığın tek başına kullanılması gerekli olan durumlarda pancur ya da ışık geçirmeyen perdeler şarttır.

Duvarların ve tavanın rengi özellikle önemlidir. Beyaz tonlu yüzeyler ışığı en çok yansıtan yüzeylerdir. Bu nedenle, genel aydınlatma açısından en iyi seçimdirler. Dahası, istenmeyen renk sıçramalarından korkmadan, ışığı beyaz duvarlar ve tavandan konunuzun üstüne yansıtma özgürlüğünüz olacaktır. Açık renk de olsa duvarlarda sakın parlak boya kullanmayın; böyle boyalı yüzeyler, ışık vurunca istenmeyen parlak noktalar oluşturur.

Göz önüne almanız gereken diğer önemli hususlar: titreşimleri üç - ayak üstüne konmuş makineye iletmeyen, iyi ve sağlam bir döşeme; yeteri kadar raf ve depo alanı; modeller için iyi aydınlatılmış bir makyaj köşesi ve ışık üniteleri için çok sayıda elektrik prizi. Başka bir seçenek de çok prizli bir uzatma kablosu alıp, ışıkların fişlerini buraya takmaktır.

Depo: Küçük aksesuar, dekorlar vb. için düşündüğünüzden daha fazla yere ihtiyacınız olur. Bu nedenle, mümkün olduğu kadar çok raf ve dolap yapın.

Makyaj köşesi: Bu bir ev stüdyosu için şart değildir; ama; eğer modellerle çalışmak istiyorsanız, böyle bir köşe oldukça yararlı olacaktır.

Fotofludlar: İki ya da üç fotoflud çok genel aydınlatma imkanı verir. Fotofludlar ışığın yayılmasını sağlar

Reflektörler: Bunlar basit beyaz kartonlar ya da daha parlak ve keskin bir ışık elde etmek için mutfak folyosuyla kaplanmış tahtalar olabilir.

Fon perdeleri: Çeşitli renklerde fon kağıtları ve perdeleri bulundurun.

Kapakçıklar: Çeşitli büyüklük ve biçimlerdeki kapakçıklar farklı etkiler üretmek için stüdyo ışıklarına takılabilir.

Stüdyo flaşı: Amatör stüdyo flaşları daha ucuzdur. Elektrikle çalışırlar. Ayrıca istendiğinde kullanılabilecek özel güç üniteleri de vardır. Sıradan bir flaşla aynı renk ısısına sahiptirler.

Masa: Sağlam yapılmış bir masa küçük nesneleri koymak için gereklidir.

Mat - beyaz duvarlar ve tavan: Işığı yansıtan bir yüzey olarak kullanıldığı zaman bu tür yüzeyler renk parlaması ya da renk sıçraması yapmaz

Döşeme: Sert, kaymayan bir döşeme, makinenin oturduğu sehpa ve yerde duran ışıklarınız için sağlam bir taban oluşturur.

Pencere: Stüdyonuzda doğal gün ışığı girmesine imkan verir. Ama, sadece yapay ışık isteniyorsa pancurlar ya storlarla kapatılabilir.

Prizli uzatma kabloları: Ana prize takılır; bütün ışık ihtiayçlarınız için yeterli priz vardır