Psidya sınırları içinde yer alan İbradı' nın kuruluş tarihi tam olarak bilinmiyor. Ancak, İbradı ve çevresinde bulunan kalıntılardan Roma devrine uzandığı tahmin ediliyor Örneğin, İbradı'ya 2 km. mesafede kurulu Ormana Belediyesi ile 7 km. mesafedeki Ürünlü Köyü' nün arasında Roma dönemi Erimna Antik Kenti'nin kalıntıları mevcuttur. Kentin Nekropolü ise Ormana'yı çevreleyen kayalık sırtlardır. Yine Ormana'ya 11 km. uzaklıkta Çukurviran Köyü çevresinde Helenistik dönemlere ait kalıntılar görülmektedir. İbradı kervan yolunun Kesikbel mevkiinde bulunan Selçuklu Kervansarayından geriye sadece temel taşları kalmıştır. Evliya Çelebi, ünlü Seyahatnamesinde ibradı'nın 17. Asırda oldukça mamur ve mühim bir belde olduğunu yazar. İbradı'ya 3 km mesafedeki Ardınçınar (ormana)'da çok eski devirlerden kalma bazı kitabelerle bunların kalıntıları, 8 km mesafede Ürünlü (Unurla) civarında yer altı mağaraları ve gölü mevcuttur. ALTINBEŞİK DÜDENSUYU MAĞARASI (ÜRÜNLÜ- İBRADI) Altınbeşik Düdensuyu mağarası ilk kez 1966 yılında, Türkiye Sepoloji Derneği Kurucu ve Onur Başkanı Dr. Temuçin Aygen tarafından bölgede Oyma pınar barajı ile ilgili araştırmalar yaptığı sırada bulunmuş ve adını bir üst kısmında yer alan Altınbeşik tepesinden almıştır. Ve 1966-18967 yıllarında İngiliz ve Fransız mağaracılar ile ilk denemeler yapılarak kamuoyuna tanıtılmıştır. Türkiye'nin en büyük dünyanın üçüncü büyük mağarasıdır. Ülkemizin uluslar arası çapta, bilimsel önemi bulunan bu bağara içinden çıkan su, yeraltından Beyşehir Gölü ile irtibatlıdır. Beyşehir Gölü'nün kuzeyindeki Mada adasında bulunan bir düdene kaçan su üzerinde yapılan boya deneyi, Altınbeyik Düden suyu mağarasından çıkan ve Manavgat Çayına karışan suyu boyamış ve böylece bu yer altı ilişkisi kanıtlanmıştır. Altınbeşik Düden suyu mağarası iki kat üzerine yayılmıştır. Mağaraya 200mt uzunlukta bir ayeraltı gölü üzerinden botla girilmektedir. Bu gölün sonunda şahane güzellikte traverten oluşumları vardır. Göl sonundan 44 mt'lik dikey bir traverten oluşumu üzerinden ikinci kata çıkılmakta ve oradada 130mt uzunlukta ince uzun sığ bir göl başlamaktadır. İkinci katın sonuna kadar küçük gölükcükler ve orta kısmındada göçük yapan çok büyük ve yüksek bir salondaki kalker blokları üzerinden, 1,5km kadar ilerlenebilmektedir. Mağaranın bu bölümü kısmen fosil durumuna geçmiştir, üst kat sağ ve sol cihetlerde bulunan yan kolların hepsi henüz araştırılmamıştır. 1985 yılında Ürünlü köyüne gelip mağara önünde kamp kuran 10 kişilik bir Japon mağara grubunun, 1 ,göl sonundaki 44 metrelik duvar önünden, memba şeklinde çıkansuya dalış yaparak sifonun arka tarafına geçtikleri ve kumsal bir zemin üzerinden birçok gölleri geçerek dağın içine doğru 3500mt. İlerledikleri bildirildikten, 1992 Ekim Ayı'nda Dr. Temuçin Aygen başkanlığında Orta Doğu Teknik Üniversitesi su altı dalış ekibine mensup, mağara sifonlarına dalış yapan dalgıçlar, Altınbeşik Düdensuyu mağarası içindeki yer altı gölüne dalış yapmışlar, fakat arkaya geçit veren sifonun ağzını bulamamışlardır. Altınbeşik Düdensuyu mağarasındaki araştırmalar henüz bitmemiştir. Zaten mağara turizme açıldığında da bütün sistemin dolaşılması mevzubahis değildir. Yukarıdaki ikinci katın ortalarına kadar mağaranın en fazla 1km kısmı turizme hazırlanacaktır. Altınbeşik Düden suyu mağarasın a Manavgat'tan iki yolla gidilebilir. 1,yol dağ yolu olup Avason (yayla alanı) Tefekli çeşmesi, Moiz'in hanı yolundan direkt Ürülü köyüne varan yol 55km'dir. 2,yol ise; Alanya yolundan ayrılan Konya yolu olup, Akseki'ye 5km kala sapan ibradı, Ormana içinden geçerek, Ürünlü köyüne varan yoldur. Bunun uzunluğu ise 150km'dir ürünlü köyünden itibaren mağaraya araç yolu açılmıştır. Mağaranın denizden yüksekliği 450 metre, Ürünlü köyünün ise 750- 800 metredir. Altınbeşik Düden suyu halen aktif bir sistem olduğundan, bu durumu gözetilerek turizme açılmıştır. Yağışlı günlerde Düden patlaması olmakta ve mağaradan çok büyük su çıkmaktadır.