Kambriyen, en erken dönemlerde yaşamış hayvanların dahi son derece kompleks yapılarla ortaya çıkmış olduklarını gösteren bir dönemdir. Son 25 yıl içinde Kambriyen dönemiyle ilgili biligilerde önemli bir artış yaşanmış, Kambriyen patlamasının sıra dışı özellikleri bilim adamlarının büyük ilgisini çekmiştir. Modern bilimin ışığında elde edilen bu bilgiler, Allah’ın kusursuz yaratmasının bu döneme ait delillerini oluşturmaktadır. Bizzat Darwin’in teorisi için “ciddi bir zorluk” olarak tanımladığı bu olay, modern bilimin bulgularıyla evrim teorisinin sonunu getirmiştir.

Bilimsel bulguların ortaya çıkardığı pek çok gerçek, evrim teorisini tek başına çöküntüye uğratmaya yeterlidir. Ancak teoriyi temelinden yok eden öyle bir gerçek vardır ki, Darwinistlerin açıklamaktan yoksun kaldığı hemen her konuyu kapsamaktadır: Bu, günümüzden yaklaşık 530 milyon yıl önce, tüm yeryüzünde büyük bir ihtişam içinde sergilenen canlı çeşitliliği ve kompleksliğidir.

Henüz tek hücreli canlıların yaşamakta olduğu bir ortamda, birbirinden kompleks canlılar, sözde atalarına dair hiçbir kalıntıya sahip olmadan, adeta evrim teorisinin geçersizliğini ilan edercesine aniden var olmuşlardır.

Fosil kayıtları o kadar güçlüdür ve olay evrimciler açısından o kadar dramatiktir ki, bilim adamları bu dönemi Kambriyen Patlaması veya "Biyolojik Big Bang" olarak adlandırırlar. O dönemden bu yana, bu canlıların "atası" olabilecek, Kambriyen öncesi döneme ait yeni fosiller bulma arayışını sürdürmektedirler. Ancak çabalar sürekli olarak tek bir gerçeği göstermektedir: Ani, kusursuz, birbirinden farklı ve kompleks bir yaratılış...

Neden Kambriyen Patlaması Denilmektedir?

Kambriyen döneminde tüm çok hücreli grupların ortaya çıkışı öylesine ani ve geniş çaplı olmuştur ki, bilim adamları buna "Kambriyen patlaması" adını vermişlerdir.

Kambriyen Öncesi Yeryüzü (Prekambriyen Devri)

Darwinistlerin Kambriyen öncesi döneme ait yeni fosiller bulmak için yaptıkları araştırmalara göre; 550 milyon yıldan daha yaşlı olmayan Kambriyen kayaları en eski hayvan fosillerini içeriyordu: Arthropodlar, yumuşakçalar, brachiopodlar ve diğerleri. Bunların aşağısında hiçbir hayvan fosili yoktu. Darwin'in kendisi de kabul etmiştir ki, doğal seleksiyon ile evrim teorisi, bütün bu canlıların türedikleri önceki popülasyonları (nesilleri) içine alan bir tarihe sahip olmalıydı. Bilim adamları sayısız önerilerle geldiler; onlara göre sözde canlıların evrimindeki bu kritik aralıkta bulunan fosilleri barındıran kayalıklar aşınmış veya metamorfoza uğramıştı.

Evrimcilerin Daima Karşılaştıkları Gerçek: Fosil Kayıtlarındaki Boşluk

Kambriyen canlılarının özellikleri keşfedildikçe, Kambriyen canlılarının hayali evrimsel atalarının bulunmasının umulduğu Prekambriyen devri çok daha büyük bir öneme sahip oldu. Ancak zamanla artan araştırmalar, daha da artan bulgular, bu dönem ile ilgili olarak yalnızca şu bilgileri veriyordu: Prekambriyen döneminde tek hücreli canlılardan başkası yaşamamıştı. Yapılan detaylı araştırmalar, bundan fazlasını göstermiyordu. Bulunan fosiller, yumuşak bedenlerinden örnekler bırakmış olan bu canlılara aitti. Fosiller, kompleks canlıların hayali evrimsel ataları ile ilgili herhangi bir bilgi vermiyor, durumu evrimciler açısından çok daha zorlaştırıyordu. Kaliforniya Üniversitesi'nden Botanik Profesörü evrimci Daniel I. Axelrod, Prekambriyen kayalıklarının, aradıkları fosilleri vermediği gerçeğini şu şekilde açıklıyordu:

“Jeoloji ve evrimin çözülmemiş en büyük problemlerinden biri, tüm kıtalardaki alt Kambriyen kayalarında çeşitli, çok hücreli deniz omurgasızlarının ortaya çıkışı ve çok daha uzun bir dönem boyunca bunların kayalıklarda olmayışıdır.” (I. Axelrod, “Early Cambrian Marine Fauna,” Science, sayı 128, 4 Temmuz 1958, s. 7
[Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!])

Söz konusu bulguların açığa çıkardığı gerçek şudur: Evrimcilerin sürekli olarak karşılaştıkları fosil kayıtlarındaki boşluk, Prekambriyen yataklarında tekrar karşılarına çıkmıştır. Bu durum ise son derece doğaldır, çünkü ara geçiş fosilleri hiç bir zaman varolmamıştır.

Fosil kayıtları, Darwin'e mutluluktan çok hüzün getirdi. Hiçbir şey onu, neredeyse tüm kompleks dizaynların ortaya çıktığı Kambriyen patlamasından daha çok rahatsız etmedi. (Stephen J. Gould, paleontolog, Harvard Üniversitesi)( Stephen J. Gould, The Panda’s Thumb, 1980, s. 238-239)

Genomik Komplekslik


* Kambriyen döneminde aniden ortaya çıkan anatomik komplekslikler, canlıların DNA'sındaki genetik bilgi seviyesinde de bir patlama anlamına gelmektedir.

* Prekambriyen'de var olan tek hücreli bir ökaryot (tek hücreli organizma), bir çekirdek ve birçok organelle kendi içinde çok özelleşmiş, kompleks bir yapıdır. (Henüz bu yapıdaki komplekslik seviyesi dahi evrim teorisini çürütmeye yeterlidir Detaylı bilgi için bkz. Harun Yahya, Hayatın Gerçek Kökeni, Vural Yayıncılık, İstanbul, 2000) Ancak yine de tek hücreli ökaryot, nihayet tek bir tip hücreyi temsil etmektedir.

* Moleküler biyologlar, tek hücreli bir organizmanın, yaşamının devamı için ihtiyaç duyduğu proteinleri üretebilmek için en az 300 ila 500 gen (yaklaşık 318.000 ila 562.000 nükleotid) taşıması gerektiğini tahmin etmektedirler. (Stephen C. Meyer, Paul A. Nelson, Paul Chien, “The Cambrian Explosion: Biology’s Big Bang”,
[Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!])
Daha kompleks tek hücreliler, 1 milyon nükleotid gerektirirler. Ancak kompleks bir hayvanın yaşamını devam ettirmesi, bundan binlerce kez daha fazla miktarda kodlanmış talimat gerektirir.

* Bir meyve sineği olan Drosophilia melanogaster'in genomunda 120 milyon kadar nükleotid bulunmaktadır. Dolayısıyla tek hücreliden çok hücreliye geçiş, komplekslikte veya bilgi içeriğinde önemli miktarda artış gerektirir.

* Kompleks bilgisayar yazılımları binlerce kişi tarafından yazılmış ve test edilmiş ürünlerdir. Çok hücrelilerdeki genomik komplekslik ise, insanoğlunun ürettiği herhangi bir yazılımdan çok daha komplekstir. Kuşkusuz en ileri teknolojilerle dahi üretilmesi mümkün olmayan bir yazılımın, günümüzden 530 milyon yıl kadar önce, Kambriyen canlılarının DNA'sında "aniden" belirmesi hiçbir tesadüfle açıklanamaz. Bunu iddia etmek, insanoğlunun ulaştığı en ileri bilgisayar teknolojilerinin bir hurdalığa isabet eden yıldırımla ortaya çıkabileceğini iddia etmek gibi olur.



Kısacası Kambriyen canlılarının kökeni konusunda, tesadüf iddiasına ve amaçsız doğa olaylarına başvurmak tamamen akıl dışıdır.

Komplekslik, Canlılar İlk Yaratıldığı Andan İtibaren Vardır

Darwinist teori açısından bakıldığında, Kambriyen dönemi, sergilediği biyolojik komplekslik seviyesi için fazlasıyla "erken" bir dönemdir. Çünkü Darwinist teorinin iddiası, canlıların sahip oldukları kompleks yapıları, uzun zaman dilimlerinde, kademeli olarak kazandıkları şeklindedir. Buna göre yaşam formları, hayali evrimsel tarihlerinin başında "ilkel" özelliklere sahip olmalı, kompleks özellikler ancak uzun bir evrim sürecinden sonra kazanılmış olmalıdır.

Oysa hayvanların tarihi, bunun tam tersi bir tablo ortaya koymaktadır. İlk hayvanlar, günümüz hayvanlarıyla aynı beden yapısını; göz, duyarga, ayak, ağız, mide gibi kompleks organları paylaşmaktadırlar. Dolayısıyla "komplekslik", hayvanların tarihinde "geç" değil, "erken" gelen bir özelliktir. Daha doğru bir deyişle, en başlangıçta vardır. Hayvanlar, bu mükemmel halleri ile yaratılmışlardır.

Darwin'in Hayali Hayat Ağacının Geçersizliği Anlaşıldı

Darwin'e göre, canlılık tek bir atadan gelmiş, küçük ve aşamalı değişimlerle türler belirmiş olmalıydı. Tek bir filumdan çeşitlenerek gelişen "hayat ağacı" kavramı, bu tez üzerine şekillenmişti. Ama Darwin'in hayat ağacı, bir aldatmacadan ibaretti. Günümüz filumları da dahil olmak üzere 50 farklı filum, yaşam tarihinin daha ilk başında fosil kayıtlarında kendini gösteriyordu. Darwin'in hayat ağacı silinip gitmişti.

Evrim Bir Aldatmacadır, Kambriyen Patlaması Bunu Açıkça İlan Eder

Şimdiye kadar Kambriyen ile ilgili olarak anlatılanlar şunu açıkça göstermektedir: Canlılar, Kambriyen kayalıklarında, bundan yaklaşık 530 milyon yıl önce, hiçbir ataları olmadan, hiçbir şekilde birbirlerinden evrimleşmeden, oldukları halleriyle aniden ve kusursuzca var olmuşlardır. İsveçli bilim adamı Dr. Jan Bergstrom'un belirttiği gibi, "Kambriyen geçişi bir evrim değil, bir devrimdir." (Duane T. Gish, Evolution: The Fossils Still Say No!, Institude of Creation Research, California, 1985, s. 59)

Bunun gösterdiği gerçek şudur: Bundan 530 milyon yıl önce, yeryüzünde bir yaratılış mucizesi sergilenmiştir. Birbirinden farklı 50 filumun içerdiği birbirinden farklı binlerce türün sayısız bireyi, gözleri, sinir sistemleri, solungaçları, avlarına ulaşabilecekleri uzantıları, yürüyecek ayakları, muhteşem kabukları ve bunun gibi yüzlerce özellikleriyle birlikte yoktan var edilmişlerdir. Bu canlıların yapıları, kusursuz birer yaratılış harikasıdır, olağanüstü detayların milyonlarca yıl önce sergilendiği benzersiz bir sanat eseridir. Bu eserin sahibi, bu canlıların tümünün Yaratıcısı, alemlerin Rabbi olan Yüce Allah'tır. O bir şeyi dilediği an, onun için emri yalnızca "Ol" demesidir.

“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca "Ol" der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117)

İşte evrimcilerin yıllardır yanıldıkları ve anlamak istemedikleri gerçek budur. Bu gerçeğin farkına varamadıkça, olmayan ara geçiş formlarını aramaya devam edecek, sahtekarlıklarla insanları aldatmayı sürdürecek ve boş bir hayalin peşinden koşmak için tüm ömürlerini harcayacaklardır.