porno escort diyarbakır iskenderun escort
4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Karahanlılar (840-1212)

  1. #1
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Unhappy Karahanlılar (840-1212)

    Karahanlılar (840-1212)
    Devletin Adı, Kökeni ve Kuruluşu
    Doğu ve Batı Türkistan’da hüküm sürmüş olan Karahanlılar ilk Türkfslam devletidir. Bu devleti Karluk, Çiğil ve Yağma Türkleri kurmuştur, tik yerleştikleri yer, Kaşgar’ın batı ve güneybatısı olan ili ve IsıkGöl yöresiydi. Karluklar önceleri,(744-840) Uygur birliğine dahil olup Türkmen ismiyle anılmışlardır. Uygurların, Kırgız baskısı sonucu yıkılmalarından (840) sonra, Karluklar ikiye ayrıldı.

    Bir kısmı. Büyük Kağan’ın yönetiminde doğudaki KaraOrdu şehrine, bir kısmı da Şerik Kağan yönetiminde batıdaki Kaşgar ve Taraz’a yerleşti (Türklerde, Büyük Kağan, Kağan, Buğra Han, Togan Han, İlig Han, Arslan Han, Tafgaç Han ve Kara Han birer unvan olup, hükümdarlara ve prenslere verilen rütbe ve büyüklüğü ifade ederdi). Doğuda yerleşen Büyük Hakan’a “Arslan Karahan” deniliyordu.

    Karahanlılar, ilk devirlerinden itibaren, Samanoğullarıyla savaşlara girişliler. Oğulcak’ın Taraz tahtına geçmesiyle Samanoğulları ile Karahanlıların mücadelesi kızıştı. Oğulcak başlangıçta Samanoğlu İsmail’ e yenilip, başkentini Taraz’dan. Kaşgar’a taşıdı (893). Ülkenin içindeki karışıklıklardan faydalanarak akınlarına devam etti.

    Bu sırada Karahanlılara sığınan Samanoğlu prenslerinden biri, Oğulcak’ın yeğeni Satuk ile dost olup, ona Müslümanlığı kabul ettirdi (920). Böylece Müslümanlık, Karahanlılar ülkesinde yayılmaya başladı. Karahanlılar yeni bir döneme girdiler. Samanoğulları, Islamiycti kabul eden Karahanlılara yanaştılar. Müslüman olunca, Abdülkerim adını alan Satuk Buğra Han, amcasının yerine geçti ve boyunun Müslümanlaşmasını sağladı.

    Karahanlı Devleti’nin Büyümesi
    Karahanlıların kurucuları ve ilk devirleri bilinmemektedir. Ancak KaraHan sanını taşıyan ilk hükümdarları, Bilge Kül Kadir Han’dır.İlk Türkİslam devletinin kurucusu olarak tarihe geçen Abdülkerim Satuk Buğra Han, Balasagun şehrini kendine merkez yaptı. Abdülkerim Satuk Buğra Han önce mensup olduğu boyun, daha sonra da diğer boyların İslam dinine girmelerini sağladı.

    Doğu Karahan’ın Büyük Kağan ile arası açıldı. Müslüman gönüllülerinin de yardımını alarak Balasagun civarında, Büyük Kağan’ı mağlûp ederek büyük bir şöhret kazandı. Abdülkerim Satuk Buğra Han 955 yılında öldü. Yerine geçen oğlu Musa bin Abdülkerim Baytaş, doğu kağanı Arslan Han’ı mağlûp etti. KaraHanlı sülalesinin doğu kolunu ortadan kaldırarak İslamiyeti bütün ülkeye yaydı.

    Karahanlılarda devlet yönetimi, hükümdar ailesine mensup beylerin çeşitli kentlerde hüküm sürdüğü, federal bir yönetim tarzıydı. Bu sebeple aynı anda KaraHan unvanına sahip birkaç hükümdar bulunuyordu. Bunlara bağlı küçük prenslikler vardı. Karahanlılarda Buhara, Kaşgar, Balasagun, Semerkant gibi şehirler başkent olmuştur. Karahanlılar, tslam kaynaklarında da “alAfrasyab” Alp Er Tunga veya Mülük al Hakaniye adları ile anıldı (960).

    Daha sonra başa geçen Arslan İlik Nasr, Samanoğullan ülkesine saldırarak onların başkenti Buhara’yı kan dökmeden aldı (992) ve Samanoğullan Dcvleti’ne son verdi. Maveraünnehir’i de ülkesine katan Nasr’ın karşısına, Gazncli Sultan Mahmut çıktı. Onu kendisiyle anlaşmaya zorladı.

    Kızlarından birini Sultan Mahmut’a vererek onunla, Amuderya’nın iki ülke arasında sınır sayılması şartıyla anlaştı (1001). Samanoğullarının bütün topraklarına sahip olmak isteyen Nasr, Büyük Kağan’ dan yardım almasına rağmen, Sultan Mahmut’un fillerle takviye edilmiş ordularına yenildi

    Karahanlı Devleti’nin Zayıflaması ve Yıkılması:
    Arslan İlik Nasr’ın, Gazncli Sultan Mahmut’un ordusuna yenilmesi (1008) hükümdar ailesinin arasını açü. İç mücadele başladı. Bu sırada Harzem, Gaznclilcrin eline geçti.

    Karahanlı büyüklerinden Yusuf Kadir Han Büyük Kağan olunca (1025), kardeşleri Ahmet ve Ali ona karşı geldiler. Yusuf daha evvelki taht mücadelesinde yardım gördüğü Gazneli Sultan Mahmut’tan yardım istedi ve hakimiyetini sürdürdü. Bir süre sonra Gazneli Sultan Mahmut’un yardımıyla Maveraünnehir kendisinden alınınca, Buhara’ya yerleşen Karahanlı prenslerinden Ali Tekin harekete geçti.

    Tahta geçerken Ali Tekin’dcn yardım gören Gazneli Sultan Mesut, babasının siyasetine ve ülkesinin çıkarlarına uygun düştüğü için, Yusuf Kadir Han’ın çocuklannın tarafını tuttu. Bir süre sonraMaveraünnehir ve Horasan, Selçukluların eline geçince Karahanlılar tekrar birbirine düştü. Ülke, Doğu ve Batı Karahanlılar olmak üzere ikiye ayrıldı (10411042). Doğu ve Batı Karahanlı devletleri arasında, Hocend sınır kabul edildi ise de, sınır anlaşmazlıklan yüzünden savaşlar devam etti.

    Selçukluların kuvvetlenmesiyle Karahanlı prensler, Selçukluların valisi durumuna düştüler. XII. yüzyıl başlarında batıdan Selçuklu ve Harzemşahlar, doğudan Karahitaylar arasında kaldılar. Doğu Karahanlılar, Karahitay egemenliğine girdiler (1130). Batı Karahanlılar ise önce Selçukluların, Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra da, Harzemşahların himayesine girdiler. Daha sonra Cengiz’e bağlanarak ortadan kalktılar (1211-1212).

    Gazneliler (963-1187)
    Devletin Kökeni ve Kuruluşu
    Gazneliler Devleti’ni kuran Alp Tekin, Samanoğulları hizmetinde çalıştı ve savaşlarda gösterdiği başarılardan dolayı, önce ordu komutanlığı, daha sonra da Herat valiliğine atandı (955).Samanoğlu hükümdarı I. Abdülmelik’in kendisine bıraktığı vasiyete uygun olarak, Abdülmelik’in oğlunun tahta geçme meselesi yüzünden; yeni hükümdar olan Mansur bin Nuh ile arası açıldı.

    Alp Tekin, vasiyete aykırı hareket eden yeni hükümdarın kendisine zarar vereceğini anlayınca; kendisine bağlı 4000 Türk atlısıyla Gazne’ye geldi. Lavık adlı yerli hükümdarı yenerek şehri zaptetti (963). Ölünceye kadar hüküm süren Alp Tekin’in kurduğu bu devlete, Gazne şehrinden dolayı Gazneliler Devleti denilmiştir.
    Onun ölümünden sonra, yerine oğlu Ebuishak ibrahim geçtiyse de, devletin idaresi, Alp Tekin’in güvendiği devlet adamı ve komutan Bilge Tekin ile damadı Scbük Tekin’in elindeydi. Adı gibi Bilge bir kişi olan Bilge Tekin’in Hindistan’ın Cerdi kalesinin kuşatmasında şehit olması üzerine, ülkeyi Sebük Tekin yönetmeye başladı.

    Çok iyi bir devlet adamı ve cesur bir kumandan olan Scbük Tekin (977997), kısa zamanda ülkesinin sınırlarını genişleterek, Peşaver, Kabil, Kandahar’ı aldı. Afganistan’a sahip oldu. Hint racalarını yenerek Hindistan’a girdi. Pencap bölgesinin en büyük hükümdarı olan Cipal’i yenerek, Indus nehri dolaylarını aldı.

    Daha sonra Horasan bölgesini aldı. Horasan ve Maveraünnehir’dcki isyanları bastırdı. Ölünce yerine önce küçük oğlu ismail geçti ise de, halk tarafından çok sevilen ve kendisinden çok şey beklenen ağabeyi Mahmut, kardeşini mağlûp ederek tahttan indirdi ve yerine geçti (997).

    Gaznelilerin Parlak Devri ve Sultan Mahmut (997-1030)
    Müslüman Türklerin en büyük kumandanlarından biri olan Sultan Mahmut’un ilk işi babasının çok yumuşak davrandığı Samanoğullarından, önce Sistan, daha sonra da Horasan’ı almak oldu.Bundan sonra bütün kuvvetiyle babasının başlattığı Hindistan seferlerine devam etti. Büyük zaferler elde etti. İslam dininin yayılması politikasını ilke edindi.

    Hindistan’a yaptığı 17 sefer sonunda pek çok ganimet topladı. Pencap’ı, Indus ve Ganj yöresinde bir çok şehirleri ve kaleleri aldı. Afganlılara Müslümanlığı kabul ettirdi (1018). Bağdat’ taki Abbasi halifesinden takdir aldı. Kendisi de halifeye büyük yakınlık gösterdi. Ünü bütün İslam dünyasına yayıldı.
    Sultan Mahmut, Karahanlılar ve Harzemşahlarla uğraştı. Kendisine Selçuklu tehlikesini işaret eden Yusuf Kadir Han’ın tavsiyelerini tuttu. Selçuklu tehlikesini önlemek için hile ile Arslan Yabgu’yu yanına çağırdı. Onu hapsetti ve kuvvetlerini dağıttı.

    Bundan sonra, Buveyhoğulları üzerine yürüyerek onlardan Acem Irakı’nı aldı. Oğlu Mesut’u İsfahan ve Rey valiliğine atadı. Bir süre sonra öldü (1030). Öldüğünde Gazneliler Devleti onun gayretiyle bir imparatorluk haline gelmişti. Ölünce yerine oğlu Muhammet (Ebu Ahmet Muhammet) geçti.

    Gazneliler Devleti’nin Sarsılması ve Yıkılması
    997 yılından beri Cürcan genel valisi olan Muhammet’in gö/.lcri kör idi. Tahla çıkışından sonra hanedan mensupları arasında başlayan mücadele, Karahanlı Ali Tckin’den yardım gören Isfahan ve Rey (Tahran) genel valisi Mesut’un galibiyetiyle sonuçlandı. Mesut beş ay saltanat süren ağabeyini azledip yerine geçti.

    (1030-1040). Sultan Mesut, Hindistan’daki isyanları bastırma gayreti ve oraya yaptığı seferin dönüşünde, Selçukluların iyice kuvvetlendiğini ve Gazneliler için büyük bir tehlike haline geldiklerini gördü.Bunun üzerine büyük bir ordu toplayarak Horasan’a doğru yürüyen Sultan Mesut, Dandanakan mevkiinde Tuğrul ve Çağrı beylerin komutasındaki Selçuklu ordusuna yenildi (1040).

    Dandanakan Savaşı’nda yenilen Gaznelilerin Hindistan’a kadar olan bütün topraklan Selçukluların eline geçti. Ümitsizliğe kapılıp Hindistan’a kadar çekilen Sultan Mesut, kör kardeşi Muhammet’in adamlan tarafından önce zincire vuruldu. Daha sonra öldürüldü (1041).Mesut’un oğlu Mevdud, amcasını yenerek tahtı ele geçirdi. Sultan Mevdud (10411048) devletin çöküşünü durduramadı. Ölümünden sonra çöküş hızlandı. Melikşah zamanında Gazneliler, Selçuklulara bağlı bir duruma geldi.

    Gazneliler 150 yıla yakın bir süre Afganistan ve Hindistan’da hüküm sürdüler ama gün geçtikçe zayıfladılar. Afgan yerlilerinden olan Gurlular, önce Gaznc’yi alarak onların Afganistan’daki hakimiyetlerine son verdiler. Sonra da son merkezleri olan Lahoru da alarak Gazneliler Devleti’ne son verdiler. Gaznelilerin Türkİslam tarihinde oynadıkları en büyük rol Kuzey Hindistan fetihlerine sebep olmaları ve İslam dininin Hindistan’da yayılmasını sağlamalarıydı. (1187)

    Tulunoğulları ve Akşitler
    Tulunoğulları (868-905)
    Tulün Devleti’nin kurucusu olan Tulün, Buhara’daki Samanoğulları valisi Nuh tarafından, Abbasi halifesine (Mc’mun) armağan olarak gönderilmiş bir Türk idi. (Tulün, Türkçedeki dolun veya dolunaydan gelir.)
    Bir devlet adamında bulunması gereken bütün meziyetlere sahip olan Tulün, hem Me’mun hem de ondan sonra gelen halifeler tarafından takdir edilerek yüksek mevkilere getirildi.

    Tulun’un 854 yılında ordu kumandanı iken ölmesi üzerine aynı meziyetlere sahip olan oğlu Ahmet, babasının yerine getirildi. 868 yılında Mısır’da durumun karışması üzerine halife (Mu’ tez Billah) tarafından kendisine geniş yetkiler verilerek, Mısır valiliğine atandı. Kısa sürede duruma hakim oldu. Durumu uygun görerek aynı yıl içinde (868) (bazı tarihçilere göre 880 yılında) istiklalini ilan ederek, sadece ismen halifeye bağlı olan ilk vali oldu.

    Fustat (eski Kahire) şehrini kendisine başkent yapan Tulunoğlu Ahmet, bir devlet kurdu. Çaresiz kalan Abbasi halifesi bu devleti tasdik etti.Mısır’dan elde ettiği geliri Mısır’a harcayan, maliyeyi düzelten Tulunoğlu Ahmet, ülkesini dış tehlikelere karşı korumak için kuvvetli bir ordu kurdu. İmar faaliyetine girişerek ülkeyi bayındır bir hale getirdi. Mısır’ın dışında Filistin, Suriye ve Irak’ın kuzeyini kendine bağladı.

    On altı yıl ülkeyi çok iyi idare eden Tulunoğlu Ahmet, üzerine gönderilen Abbasi ordusunu mağlûp ederek; Suriye’nin, Hama ve Humus şehirlerini zapt etli. Adana’ya kadar ilerledi. Onun zamanında ülke, servet ve ihtişama kavuştu. Fustat şehri zengin ve büyük bir ticaret merkezi oldu.Tulunoğlu Ahmet’in 884′tc ölümünden sonra, yerine oğlu Humaravcyh geçti.

    Halifenin bir ordusunu yenerek Cezire ve Musul’u aldı. Humaravcyh’in 895′te öldürülmesinden sonra, başa geçen oğlu Harun ve diğer idareciler zamanında, ülke iyi idare edilemedi. Mısır’da iç isyanlar ve karışıklıklar çıktı.Bu durumu haber alan halife, Tulunoğulları üzerine bir ordu göndererek Mısır’ı zaptetti. Tulunoğulları Devleti’ne son verdi (905).

    Akşitler (935-969)
    Tulunoğulları Devleti’nin Abbasiler tarafından yıkılmasından sonra Mısır ve Suriye, oluz yıl süreyle (905935), valilerle idare edildi.

    Tulunoğullarından sonra Mısır’da kurulan ikinci Türk devleti de Akşitlerdir (İhşitler). Akşitler Devleti’nin kurucusu Muhammet Akşit, Türkistan’ın Fergana Akşitlerindendir. Babası Togaç Bey, Şam valisi iken Abbasi halifelerinden Muktedir Billah’ın gazabına uğrayarak hapsedilmiş ve ölmüştü.

    Muhammet Bin Togaç, babasının felaketine sebep olan olayı tamir etmiş ve halifenin gözüne girmeyi başarmıştı. Bunun sonucu olarak, 930 yılında Şam’a vali olarak tayin edilmişti. Bir sonraki halife (Kahir Billah) zamanında Mısır’a vali olarak atandı (933). Halifelik makamına geçen Razi Billah’ın aciz oluşundan, ordudaki Türk asker grubunun desteğine dayanarak istiklalini ilan etti (935).

    Mısır’daki durumunu güçlendirdikten sonra, atalarının Fergana hükümdarları olduğunu ispat etmesi üzerine, halifeden İhşit (Akşit) lakabını aldı (939).Abbasi halifelerinin acz ve zaaflarından faydalanarak 941′de Suriye’yi. 942 tarihinde de Mekke ve Medine’yi ülkesine kattı. On iki yıl hükümdarlık yapan Muhammet Akşid, 946 yılında öldü.

    Yerine önce büyük oğlu Ebu Kasım Enucur (946960), daha sonra da diğer oğlu Ebu Hasan Ali (960966) geçti. Onun ölümünden sonra yerine oğlu Ahmet geçti. Bu üç hükümdar döneminde devlet işlerini Kbu’l Misk Kafur adlı Habeşli bir köle idare etti. Çok iyi bir devlet adamı olan Kafurun ölümünden sonra, ülkede karışıklıklar çıktı. Fatımiler Mısır’ı istila ederek otuz dört yıl kadar yaşayan Akşit (İhşit) Devleti’ne son verdiler (969).

    Tulunoğullan ve Akşitlerin Türklslam tarihindeki yeri ve önemi büyüktür. Mısır, Tulunoğulları zamanında en parlak dönemini yaşadı. Tulunoğlu Ahmet’in uyguladığı adalet, hem halkın sosyal refahının artmasını sağlamış; hem başka devletler için örnek teşkil etmiş ve hem de uzun bir süre Mısır halkının hafızasından silinmemiştir.Tulunoğlu Ahmet, cesareti ve kahramanlığı kadar, sosyal adaleti ile de Türk hükümdarlarını temsil ediyordu.

    Samanoğullan (874-999)
    Türk olmadıkları halde, Türklerin islam alemine geçişinde köprü görevi yapan Samanoğullan, İran’da İslam devleti kuran hanedanlardan birine mensup olup Afganistan’ın Belh bölgesinden idiler.
    Emeviler ve Abbasiler zamanında sadık hizmetleriyle tanınan Samanoğullan Fergana, Semerkant, Şaş ve Herat’ta valilik yaptılar. Abbasi Halifesi El Mu’temed döneminde (875). Maveraünnehir eyalet valiliğini alan Samanoğulu Nasr bin Ahmet, kardeşi İsmail’i Buhara valiliğine getirdi.

    Abbasilere bağlı olup hürmette kusur etmeden, IX. yüzyılın ortalanna doğru yarı bağımsız hale geldiler. Parlak dönemlerinde Maveraünnehir, Horasan, Sistan, Kırman, Rey, Cürcan ve Taberistan’ı sınırlarına dahil ettiler. Bu bölgeleri bir asra yakın ellerinde tutan Samanoğullarının orduları Türklerden meydana gelmişti.
    Samanoğullarının Türk asıllı komutanlarından AlpTigin X. yüzyılın ortalarında Gazneliler Dcvlcti’ni kurdu.
    X. yüzyılın sonlarına doğru çıkan iç karışıklıklar devleti sarstı. Doğudan Karahanlı, güneyden Gaznelilcrin saldırılarına karşı koyamadı. Gazneliler Horasan’ı, Karahanlılar da Maveraünnchir’i alınca Samanoğulları Devleti tarihe karıştı (999).

    Büyük Selçuklu İmparatorluğu
    Oğuzlar
    Oğuz Adı ve Anlamı: Oğuz ismi; Türkçede boy kabile manasına gelen “Ok” ve eski çoğul eklerinden “z” ekiyle yapılmıştır. Arap kaynaklarında “Guz” Bizans kaynaklarında “Uz” olarak geçer.Oğuz adına, ilk defa Yenisey Kitabeleri’nde rastlanmıştır. Burada geçen “Altı Oğuz budun” Oğuzların VI. yüzyılda, altı boy olduğunu belirtir. Efsaneye göre Oğuz Han’ın neslinden türeyen Oğuzlar, önce Bozoklar ve Uçoklar olmak üzere iki kola ayrılır. Her kol da 12 boya ayrılır.

    Hepsi 24 Oğuz boyu adı altında toplanır .Oğuzlar X. yüzyılda Müslümanlığı kabul ettikten sonra, Türkmen ismiyle de anılmışlardır.Tarihte Oğuzlar: Efsaneye göre Oğuz Han’ın neslinden türeyen Oğuzlar, Bozoklar (sağ) ve Uçoklar (sol) diye iki kola, her kol da 12 boya ayrılır. Bozoklar, Oğuz’ un üç büyük oğlundan (Gün Han, Ay Han, Yıldız Han), Uçoklar ise Oğuz’un üç küçük oğlundan (Gök Han, Dağ Han ve Deniz Han) türedi.

    Oğuz Boyları
    Tarih boyunca siyasi üstünlük Bozuklarda olup, tarihte Türk hükümdarları, daha çok Bozok kolundan (Kayı, Yazır, Afşar ve Begdili boylarından) yetişmiştir. Üçok kolundan ise hükümdar ailesi Eymur ve Kınık boylarından çıkmıştır.

    X. Yüzyılda Oğuzların Durumu ve Bulundukları Yerlerdeki Yaşayışları
    Islamiyetten önce bir çok Türk devleti kuran Oğuzlar, Göktürk tmparatorluğu’ nun yıkılmasından sonra, çeşitli yerlere dağılmışlardır. X. asırda Hazar Denizi’nin doğusundan, Sirderya’nın (Seyhun) ortalarına kadar uzanan sahalarda yaşıyorlardı. Oğuzların batısında Türk Hazarlar ve Bulgarlar, doğusunda Karluklar, kuzeyinde Kimekler (Kıpçaklar), güneyinde ise islam dünyası bulunuyordu.

    Oğuzlarda aileler obaları, obalar boylan, boylar da birleşip Oğuzclini meydana getirirdi. Boyların başında “Bey” adı veriİen unvanlı kişiler bulunur ve kendilerine has bir damgaları olurdu. Geniş alaniarda, dağınık yaşayan Oğuzlar, bir tehlike anında çok çabuk toparlanabiliyorlardı.

    Oğuz Yabgu Devleti
    X. yüzyılın başında Oğuzlar devleti bağımsız bir görünümdedir. Oğuzların başında Yabgu unvanını taşıyan bir hükümdar bulunmaktaydı. Kuruluşu ve egemenlik alanı, kesin olarak bilinmeyen Oğuz Yabgu Devleti’nde Yabgu, bizzat devletin idaresi ile meşgul olmamakta; onun namına devlet ileri gelenleri, devletin iç ve dış işlerini idare etmekteydi.

    Yabgu’nun kışlağı veya devletin başkenti, Seyhun Irmağı’mn denize döküldüğü yere yakın olan ve Yenikent (Cankent harabeleri) olarak bilinen yerdi. Yönetimde, Yabgu’dan sonra onun vekili ve Başkomutan olan Subaşı geliyordu. Bunun dışında tarhan, yinal, tugracı gibi yüksek devlet memuriyetleri vardı.
    Otoriter ve merkeziyetçi bir tutum veya yetkilerin tek bir elde toplanması yerine “ortak bir sorumluluk sistemi” diyebileceğimiz bu sistem, devletin bütün bünyesine hakimdi.

    Kısacası Oğuzlarda devlet bir bakıma demokratik prensiplere göre idare edilmekteydi. Ama devlet büyüklerine sonsuz bir saygı gösterilir ve emirlerine itaat edilirdi.Oğuzlar genel yaşayışları ve devlet gelenekleri yönünden Göktürkler benzerdi. Göçebe bir hayat sürdükleri için küçüğünden büyüğüne kadar bütün Oğuzlar savaşa hazırdı. Eli silah tutan herkes askerdi. Disiplinli ve planlı bir hayata alışmışlardı. Üstün basan sağlamalarının sebebi buydu.

    X.yy. sonlarında Oğuz Yabgu Devleti’nin yıkılmasından sonra Oğuzlar dağılma Oğuzların Göçleri

    Oğuzlar X. yüzyılın sonlarında iki kola ayrıldılar. Hazar Dcnizi’ne yakın olanlar, Peçenekleri izleyerek Karadeniz kıyılarından Tuna boylarına doğru indiler. Zamanla Bizans’ı tehdit etmeye başladılar.
    Çoğunluğu oluşturan ve Aral Gölü ile Seyhun boylarında oturanlar ise, Samanoğullanna hizmet etmiş, bu devletin yıkılmasından sonra Karahanlılarla savaşmışlardı.

    Karahanhların baskıları üzerine Horasan’ı aşmış ve Gaznelilcrle savaşmaya başlamışlardır. Cenkçi, mert ve yiğit olan bu Oğuz kolunun düşmanı da çoktu.X. yüzyıl sonlarıyla XI. yüzyılın başlarında, Oğuz boy beylerinden ünlü Subaşı Dukak’ın oğlu Selçuk Bey ile torunları, dağınık bir halde bulunan Oğuz boylarını etraflarında topladılar. Bir Türkİslam devleti olan Selçuklu Devlcti’ni kurdular.

    Büyük Selçuklu Devleti’nin Kuruluşu ve Genişlemesi
    Selçuklu Devleti’nin Kuruluşu:
    Selçuk Bey: Selçuklu Devleti’ne adını vermiş olan Selçuk Bey, Oğuzların Üçoklar koluna mensup olan Kınık Boyu’ndan Dukak adlı nüfuzlu bir boy beyi ve kumandanın oğludur. Cesareti ve devlet işlerindeki mahareti ile tanınmış olan Dukak, Oğuz Devleti’ndan Subaşı idi.

    Dukak’ın ölümü üzerine, babasının bütün özelliklerini kendisinde toplayan ve üstün vasıflarıyla Yabgu’nun dikkatini çeken Selçuk, 1718 yaşlarında olmasına rağmen Oğuz Devleti Subaşılığı’na tayin edildi. Bu görevde gösterdiği üstün başarılardan sonra Selçuk, hem halkın hem de hükümdarın tasvibini kazandı.

    Genç, dinamik ve atılgan olan Selçuk, zayıf bir hükümdar olan Yabgu’nun yerine, devletin başına geçmek istiyordu. Bu amaçla otoritesini sağlamlaştırarak orduyu disiplin altına aldı. Sarayda Yabgu’nun yanıbaşına oturduğu için Hatun ve onun başarılarını kıskananlar, harekete geçerek Sclçuk’u oruıdan kaldırma çareleri aramaya başladılar.

    Hayatını tehlikede gören Selçuk Bey memleketi terk etmeye karar verdi. Emrindeki memurları, halkı ve sürüleriyle birlikte Yenikent’ten kaçıp Cent şehrine geldi. Yabgu’nun kendisini orada da rahat bırakmayacağını anlayan Selçuk Bey, Müslüman oldu. Oğuz Yabgu’su ile ilgisini keserek onun vergi memurlarını kovdu. Müslümanların, Müslüman olmayan bir devlete vergi vermeyeceğini söyledi. Buradaki Oğuz Devleti’nin hakimiyetine son verdi. Yabgu, Cent’e bir ordu göndererek Selçuk Bey’i cezalandırmak istedi. Fakat kesin bir sonuç alamadı.

    Bu olaylar Selçuk Bey’in şöhretinin her tarafa yayılmasını sağladı. Oğuz kitleleri ona katıldı. Samanoğullanna başvurarak kendisine, halkına ve sürülerine bir yurt talebinde bulundu. Kendisine Buhara yalanında bulunan Nur kasabası yurtluk olarak verildi. Kendisi de Samanoğullanna yardım etti. Samanoğullan Devleti’nin yıkılarak topraklarının Karahanlılar ve Gazneliler arasında paylaşılması Oğuzların durumunu güçleştirdi.

    Henüz kurulu bir devlet nizamına sahip olmayan, fakat bunu gerçekleştirmek isteyen Selçukluları, bir taraftan Karahanlılar, diğer taraftan Oğuz Devleti’ne bağlı olan Oğuz boylan sıkıştırmaya başladı. Gazneliler de Horasan’ı aldı. Bu sırada ihtiyarladığı için idareyi oğlu Arslan Yabgu’ya bırakmış olan Selçuk Bey 107 yaşında öldü.

    Arslan Bey (Yabgu): Selçuk Bey’in ölümü üzerine Arslan Bey bütün Selçuklu ailesinin şefi oldu. Ama Oğuzlar tam bir birlik içinde olmadıklan için, bir kısmı Yabgu unvanını kullanan Arslan Bey’in; bir kısmı da, Müslüman olmayan Oğuzlann üzerine yapılan savaşta şehit düşen Selçuk Bey’in büyük oğlu Mikail’in çocuklan olan Çağrı ve Tuğrul beylerin etrafında toplandılar.

    Ancak, Maveraünnehir’de büyük bir güç sahibi olan Arslan Yabgu, kızını Karahanh prenslerinden Ali Tekin’e vererek anlaştı. Bu ittifakla, Karahanlılar ve Gazneliler tehlikesini önlemeye çalıştı (1012). Selçuklu Türklerinin kendisi için gittikçe büyüyen bir tehlike haline geldiğini gören Gazneli Sultan Mahmut da Karahanh Yusuf Kadir Han ile anlaştı (1025).

    Arkasından Hint seferlerini bahane ederek Arslan Yabgu’yu yanına davet etti. Arslan Yabgu gerekli tedbirleri almadan yanına gidince Sultan Mahmut onu tutuklattı. Hindistan’daki Kalencer Kalesi’ne hapsetti (1025). Yedi yıllık bir esaretten sonra Arslan Yabgu 1032′de öldü.Bu olaydan sonra (1025) asıl Selçuklu Devleti’nin kurucuları olan Tuğrul ve Çağn beyler başa geçerek Selçuklu Türklerini yönetmeye başladılar.

    Tuğrul ve Çağrı Beyler
    Kendime bir saray yapıp da yanında bir cami inşa etmezsem Allah’tan utanınm.”
    Tuğrul Bey
    Selçuk Bey’in ölümünden sonra, Cent, Maveraünnehir ve Buhara civarına inen Selçuklular ile birlikte olan Tuğrul ve Çağn beyler, amcalan Arslan’ın şefliğini kabul ettiler. Ama Maveraünnehir’de kendilerine bağlı kuvvetler edindiler ve kısa zamanda önemli bir güce sahip oldular.

    Amcalan Arslan Yabgu’nun tutuklanmasına kadar, Maveraünnehir hükümdan İlik Nasr, Karahanh hUkümdan Buğra Han ile yer ve yurt edinme konusunda karşı karşıya geldiler. Bütün mücadelelerden galip çıkarak kuvvet ve servetlerini önemli derecede artırdılar. Bu ara Çağrı Bey, Rum gazasına çıktı Vaspurakan Ermenilerini yendi. Gürcü Kralının gözü korktuğu için Çağn Beyle savaşa yanaşmadı.

    Dandanakan Savaşı (1040)
    Sultan Mesut’un 100 000 kişilik tam teçhizatlı ordusuna karşı Selçuklular ancak 20 000 kişilik bir orduya sahipti. Büyük bir dikkatle Sultan Mesut’un hareketini izleyen Serahs Emiri Çağrı Bey, Gazneli ordusu hakkında bir fikir edinmek maksadıyla Ulya Abat’ta onlarla savaşa tutuştu. Bu çarpışmada Sultan Mesut, Selçukluların öncü kuvvetlerini yendi (NisanMayıs 1039).

    Tuğrul Bey ve İbrahim Ymal düşman yaklaşmadan çekilmenin doğru olacağını söylediler. Gazne ordusunun manevra kabiliyetinin olmadığını bilen ve çekilmenin doğuracağı sakıncaları tahmin eden Subaşı Çağrı Bey; hafif bir orduya sahip oldukları için yıpratma savaşları ile başarıya ulaşacaklarını ileri sürdü. Savaşa karar verildi. Sultan Mesut, ordusunun ilk günlerden beri yiyecek, su ve ot sıkıntısı ile Selçukluların hafif birliklerini gözönüne alarak yeni bir düzenleme yaptı.

    Ordusunu çöl harekatı için hazırladıktan sonra önce Tûs şehrini, daha sonra Nişabur’u zaptetti (1039). Selçuklular önce Baverd’e, oradan Ferave’ye oradan da çöllere çekilerek kıtlık ve açlıktan kınlan Gazne ordusunu güç duruma soktular. Ordu bitkin bir durumda Serahs’a vardı (14 Mayıs 1040). Kumandanların Herat’a çekilmek istemelerine rağmen Mesut, Merv’c hareket etti.

    Selçukluların öncü ordusu, Gazne ordusu ile ilk defa 22 Mayıs 1040′ta karşılaştı. Gazncliler bunları uzaklaştırdılar. Hafif süvarilerden oluşan Selçuklular, Gazne ordusuna saldırıyorlardı. Selçuklular hücumda, Gazncliler savunmadaydılar. Üstelik Selçuklular çekildikleri yerlerde bulunan su kuyulannı taş ve toprakla dolduruyorlardı.

    Sultan Mesut, kuyuları ve suları bol olan Dandanakan Kalesi’ne (McrvSerahs arası) yöneldi. Fakat Selçuklular buradaki kuyuları da doldurmuşlardı. Sultan Mesut beş fersah (5 km) ilerdeki havuza ulaşıp susuzluktan bitkin duruma düşen ordusunun durumunu düzeltmek için acele harekete geçti.Aceleden ordunun düzeni bozuldu. Selçuklular da harp nizamında hazır bekledikleri için aniden saldırıya geçtiler. Dandanakan’da üç gün savaş oldu.

    Yorgunluk, susuzluk ve açlık çeken Gazne ordusunun kumandanları arasındaki fikir ayrılıkları ile Çağrı Bey’in harikulade harp stratejisi ve saldırıları, onları bozguna uğratmaya yetmişti. Gazne ordusu dağıldı. Ortada yalnız Sultan Mesut, oğlu, kardeşi ve birkaç büyük kumandan kalmıştı.Onlar da atlanıp Merv Ovası’ndaki Berkdiz Kalesi’ne kaçtılar.

    Selçuklular, kumandanları Çağrı Bey’in sevk ve idaresinde parlak bir zafer kazandılar. Gazne ordusunun ağırlık ve hazineleri Selçukluların eline geçti (2328 Mayıs 1040).Selçuklular savaş alanında derhal çadır ve taht kurup Tuğrul Bcy’i tahta oturttular. Bütün beyler onu hükümdar olarak selamladılar.

    Dandanakan Savaşı’nın Türk Tarihindeki Önemi
    Dandanakan Savaşı, Türk tarihinin Malazgirt Zaferi ve istanbul’un Fcthi’ndcn sonra en önemli olayıdır. Çünkü bin yıl önce kapalı kıtalarda dolaşan Türkler, Dandanakan’la açık denizlere inme imkanını bulmuşlardır. Türk tarihi için bir dönüm noktası olan Dandanakan Savaşı’nın sonuçları şöyle sıralanabilir:

    1-Selçukluların bundan sonra kurdukları devletin en önemli unsurlardan biri olan üzerinde yaşayacakları bir vatanları olmuştu. Bu vatanın adı Horasan, başkenti ise Nişabur’dur.
    2-Halk, Gaznelilerin yönetiminden çok daha iyi bir yönetim için uğraşan yeni Selçuklu hanedanının hakimiyetini kolaylıkla tanımıştı.
    3-Savaşın kazanılmasından sonra, devletin tanzimi kararlaştırılmış; devletin temsil yetkisi Tuğrul Bey’e verilmiştir. Ancak üçlü liderlik sistemi devam etmiştir.
    4-Selçuklular, savaşın kazanılmasında rol oynayan Türk kölemenlere (gulamlara) iltifat etmiş ve onları devlet yönetiminde önemli görevlere getirilmişlerdir.
    5-Selçukluların bu savaştan sonra bütün halk tabakaları nezdindeki nüfuz ve prestiji çok yükselmiştir.
    6-Selçuklular Bağdat Abbasi halifesi Ka’m biEmirullah’a mektup yazarak yazılı diplomasi yoluyla Gaznelilerle savaşmalarının sebeplerini ve kendi haklılıklarını ortaya koydular. Bu mektupta Gazneli Sultan Mahmut’un Selçukluların reisi Arslan Yabgu’yu sebepsiz yere esir etmesi ve ölümüne sebep olması; yerine geçen oğlu Sultan Mesut’un halkı iyi yönetmediği ve halkın kendilerinden yardım ve himaye istediği; bu sebeplerin Selçuklulara gaza ve cihadı terk ettirerek, gözlerini İran’a çevirmelerine ve devlet kurmalarına sebep olduğu anlatılıyordu.
    7-Selçukluların kurduğu devlet, Abbasi halifesincede kabul görmüştür.
    8-Selçuklularda Türk cihan hakimiyeti ülküsü gelişmeye başlamıştır.

    Selçuklu Devleti’nin Büyümesi ve Gelişmesi
    Tuğrul Bey toplanan kurultayda söylediği nutukta, devletin, ailenin müşterek sorumluluğu altında bulunduğunu ve aile birliğini korumanın ilk plandaki iş olduğunu belirtti. Kurultayda alınan bir kararla, Abbasi halifesi Ka’m biEmirullah’a bir mektup yazıldı.

    Bu mektupta Selçukluların gaza ve cihad yolundaki çalışmaları, halifeye bağlılıkları, Gaznelilerin kendilerine yaptıkları haksızlıklar, Arslan Yabgu’nun haksız yere hapsedilmesi dile getirildi. Devlet kurmalarının haklı gerekçesi anlatıldı ve halife tarafından tanınmak isteğinde bulunuldu.

    Bundan sonra ülkenin idaresi düzene konuldu. Çağrı Bey, Mcrv merkez olmak üzere Horasan’ın bir kısmını aldı. Musa Yabgu, Bust, Herat ve Sistan yöresine tayin edildi.Çağrı Bey’in büyük oğlu Kavurt, Tabas vilayeti ile Kırman yöresine gitmiş ve ilk bağlı devlet olan Kirman Selçuklu Devlcti’ni kurmuştur.Halifeye gönderilen mektubun cevabı bir süre sonra gelmişti. Halife, yazdığı mektupta onu ve kurduğu devleti tanıyor; kendisine baskı yapan Büveyhoğullarından (Şiiler) kurtarmasını rica ediyordu.

    O ara girişilen fetihlerde Tuğrul Bey; Tabaristan, Gürcan, Kazvin, İsfahan bölgelerini alıp Bizanslıların elindeki Anadolu’ya yürüdü. Muradiye ve Erciş alındı. Tuğrul ve Çağrı beyler ayrıca Harzem’dcki Gürgenç’i kuşatarak, eski düşmanları Şah Mclik’i yendiler. Çağrı Bey, Belh şehrini ve bütün Horasan’ı ele geçirdi.
    Daha sonra Alparslan, Süleyman, Yakuti, Kavurt, Hasan, İbrahim Ymal ve Kutalmış gibi gözde Selçuklu prensleri başarılı seferler düzenlediler. Kuzeyde Gürcan ve Harzem bölgelerini sınırlarının içine alarak fetih hareketlerini hızlandırdılar.

    Arslan Yabgu’nun oğlu Kutalmış ve İbrahim Yınal beylerin yönetiminde bir ordu Bizans, Gürcü ve Ermeni kuvvetleriyle Pasinler Ovası’nda karşılaştı. Bizans, Gürcü ve Ermeni ordusunun komutanı General Liparit olup, General Kalakalan ile General Araon yardımcılarıydı.

    Pasin Ovası’nda geçtiği için Pasinler Savaşı diye adlandırılan bu önemli savaşta Selçuklu ordusu Bizans hakimiyetindeki Gürcü ve Ermenileri bozguna uğratarak bol miktarda ganimet ve esir aldı (1049). Pasinler Savaşı, Anadolu’nun Türkler tarafından fethinin öncüsü ve müjdesidir.

    Bu savaşta Bizans ordusunun başkomutanı Liparit, 100 000 esir ve 15 000 araba dolusu büyük ganimet, Yınal Bey tarafından Rey’e Sultan Tuğrul Bey’e götürüldü. Bizans İmparatoru, Tuğrul Bey’e fidye ve elçiler göndererek General Liparit’in serbest bırakılması isteğinde bulundu. Tuğrul Bey fidyeyi almadan General Liparit’i serbest bıraktı. Ancak, imparatordan İstanbul’daki caminin onarımını ve hutbe okunmasını istedi. Bu isteği yerine getirildi.

    Bu zaferden sonra Bizans İmparatoru Doğu Anadolu’daki savunmaya çok önem verdi ve buralara büyük kuvvetler yığdı.Şii Büveyhoğullarının huzursuzluk çıkarmaları ve Abbasi halifesini rahatsız etmeleri üzerine halife, Tuğrul Bey’i Bağdat’a davet etti. Tuğrul Bey, halifenin davetini kabul ederek Bağdat’a gitti (1055). Büyük bir törenle karşılandı. Halife onu yanıbaşına oturtarak iki kılıç kuşandırdı.

    Devletin direği (Rüknüddevle) sanını verdi. Tuğrul Bey’ in korkusundan Basra taraflarına çekilen Büveyhoğullan, onun Bağdat’tan ayrıldığını öğrenince tekrar halifeyi sıkıştırmaya başladılar. Tuğrul Bey tekrar Bağdat’a dönerek (1057) BüveyhoğuUannı tamamen ortadan kaldırdı. Halife kendisine ilk verdiği sanlara ek olarak dinin direği (Rükneddin) sanını ekledi. Abbasilerin Selçuklu himayesine girmesiyle, bütün islam dünyası Selçukluların koruyuculuğu altına girmiş oluyordu.

    Ancak, Tuğrul Bey, halifeye yardım ve iyilik yapmanın yanında halifelerin yalnız dini görevlerle ilgilenmeleri kanaatinde olduğundan, onlann siyasi egemenliklerine son verdi. Abbasi halifesini himaye ederek Türklslam dünyasının savunmasını üzerine aldı.Tuğrul Bey, halifenin kızı ile evlendikten kısa bir süre sonra, 70 yaşında iken güneş çarpmasından öldü (1063).

    Büyük Selçuklu Devleti’nin Yükselmesi, Sultan Alparslan ve Malazgirt Meydan Savaşı (1063-1072)
    Tuğrul Bey ölünce, veziri Amid’ül Mülk Kunduri, onun vasiyeti üzerine yeğeni ve oğul edindiği Çağrı Bey’in büyük oğlu Süleyman’ı tahta oturttu (1063). Fakat bir çok büyük meydan savaşında gösterdiği cesaret ve harp oyunlan ile şöhret bulmuş kumandan Alparslan, ordu ve halifenin desteğiyle harekete geçti, Süleyman’ın sultanlığını tanımayarak Kazvin’de kendi adına hutbe okuttu. Kısa zamanda, duruma hakim olan Alparslan, başkent Rey’e gelerek tahta oturdu (1064). Vezir Kunduri’yi azlederek, yerine kendi veziri olan Nizam’ ül Mülk’ü devletin veziri yaptı.

    Alparslan, saltanatının ilk yıllannda kardeşi Kavurt ile Arslan Yabgu’nun oğlu Kutalmış’m isyanlan ile uğraştı. Kendisine mahsus bir taktik dehası ile kuvvetli bir orduya sahip olan Kutalmış’a saldırdı. Yenilen Kutalmış kaçarken atı yere kapaklandı. Attan düşüp öldü. Alparslan, Kutalmış’m oğullan Süleyman Şah ve Mansûr Bey ile kardeşi Kavurt’u da affetti.

    Bu beylere nasihat ederek gaza ile görevlendirdi.Alparslan, içişlerini düzene koyduktan sonra fetihlere girişti. Gürcistan’ı vergiye bağladı.Ani şehrini ve Kars’ı aldı. Güney Kafkasya’yı tamamen hakimiyeti altına aldı. Daha önce, Anadolu’ya gönderilen Selçuklu beyleriyle Pasinler Savaşı’nda güçlü Bizans ordusunun yenilmesi sağlanmış ve Anadolu fethinin ilk işareti verilmişti.

    Halife kendisine “Ebu1Feth” sanını verdi. Affettiği kardeşi Kavurt tekrar isyan edince, Anadolu’nun fethini kumandanlarına bırakarak Doğu’ya yöneldi. Kavurt’un isyanını bastırdıktan sonra Maveraünnehir’e komşu bir çok ülkeyi ele geçirdi ve tekrar Batıya, Bizans sınırına döndü.Bu sırada, Tuğrul Bey zamanında Anadolu’ya başlayan Türk akınlarına da Kutalmışoğlu Süleyman, Afşin Bey, Artuk Bey ve Gümüş Tegin adlı Selçuklu beyleri düzenli bir şekilde devam ediyorlardı.

    Selçuklu sultanları, kendilerini İslam’ın ve halifeliğin koruyucusu olarak görüyorlardı. Bu sebeple Alparslan, Mısır’ı ele geçirerek Abbasi halifeliğini tehdit eden, İslam dünyasında ikilik çıkaran Şii Fatımi Halifeliği’ne son vermek, İslam ülkelerini elinde toplamak ve Anadolu’yu fethettikten sonra, denizlere dayanmak istiyordu.

    Bu amaçla Alparslan, Malazgirt’i aldı ve güneye yönelerek Dicle Nehri dolaylarındaki bazı kaleleri ele geçirdi. Amid’den (Diyarbakır) Suriye’ye ilerlerken, Bizans İmparatoru Romen Diyojen’in (Romanos Diogenes) Doğu Anadolu’ya doğru ilerlediğini öğrendi.

    Malazgirt Meydan Savaşı (26 Ağustos 1071)
    “Ey askerlerim!… Eğer şehid olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman ruhum göklere çıkacaktır. Melikşah’ı yerime tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız. Zaferi kazanırsak önümüzde çok hayırlı günler olacaktır.

    Sultan Alparslan’ın vasiyetinden
    Türklerin Anadolu’da ilerledikleri dönemde, Bizans’ın başındaki İmparatoriçe Eudokya (Eudaxia), imparatorluğun başında askerlikten iyi anlıyan cesur bir kumandanın bulunması gerektiğini anladı. Bu sebeple Romen Diyojen ile evlendi.

    İmparator olan Romen Diyojen, Türkleri Anadolu’dan atmak için Rum, Rus, Gürcü, Frank, Ermeni, Uz ve Peçeneklerden oluşan 200 000 kişilik bir orduyla Türklere karşı harekete geçti ve Malazgirt’e geldi.
    Bizans ordusunun Malazgirt’e girdiğini öğrenen Alparslan, Suriye’den Doğu Anadolu’ya geldi. Sultan Alparslan’ın ordusu; sonradan katılanlarla birlikte 50 000 kişilik bir orduydu.

    Türk ordusunun miktarı çok az olmakla birlikte, çeşitli savaşlarda tecrübe kazanmış kumandan ve askerlerden meydana gelmişti.Alparslan, savaşa başlamadan önce Bizans İmparatoruna elçiler göndererek, kan dökülmemesi ve sulh yapılması için teklifte bulundu. Fakat Romen Diyojen Alparslan’ın korktuğunu sanarak gönderdiği elçiye (SavTekin), sulh görüşmelerine Rey’de başlayabileceğini bildirdi.

    Görüşmeler sırasında Türk elçilerine, askerlerini İsfahan’da, atlarım da Hemedan’da kışlatmak istediğini söyleyince; Sultan’ın cesareti ve hazır cevaplığı ile namlı elçisi SavTekin: “Atlarınızın Hemedan’da kışlayacağı doğru; ama sizin nerde kışlayacağınızı bilemem.” demişti.Alparslan, imparatorun sulha yanaşmadığını anlayınca, savaşa başlamadan önce, ordusundaki yaşlı askerleri geri gönderdi. Cuma namazından sonra askerlerine hitap etti.

    Alparslan giydiği beyaz elbisesiyle şehit olursa düştüğü yere gömülmesini, kendisindensonra oğlu Melikşah’ı tahta oturtmalarını söyledi. Türklerde bir gelenek ve uğur alameti olan atının kuyruğunu kendi eliyle bağladı. Oku ve yayını bırakıp savaş aleti olarak yakın vuruşma silahlan olan kılıç ve gürzünü kuşandı.
    Öğleden sonra iki ordu vuruşabilecek mesafeye kadar yakınlaşmca, Bizans ordusunda ücretli olarak bulunan gayrimüslim Türklerden Peçenek ve Uzlar, Bizans ordusundan ayrıldılar. Bunların Türk saflarına katılması Bizans ordusunda moral bozukluğuna sebep oldu.

    Alparslan’ın çizdiği harp stratejisine uygun olarak savaş, Türk atlılarının ok taarruzu ile başladı. Bizans ordusunun safları bozulmayınca Türk ordusu savaş ede ede geri çekilmeye başladı. Türklerin taarruz gücünü yitirdiğini sanan Romen Diyojen, onları pervasızca takip etti. Ağırlıklarından uzaklaşınca, Bizans kuvvetleri gizlice pusuya yerleştirilmiş Türk birlikleri tarafından imha edilmeye başlandı.

    İmparator geri çekilme emri verince, prens ve komutanlanndan bir kısmı ordunun bozulduğunu sanarak muharebe alanını terk etmeye başladı. Durumu çok iyi izleyen Sultan Alparslan bütün kuvvetleriyle saldınya geçti. Çember içine düşen Bizans ordusu imha edildi. Türklerin bozkır taktiği, Alparslan’ın dahi harp stratejisi, kahramanlığına rağmen bir şey yapamayan Romen Diyojen’in maiyetiyle birlikte esir edilmesine yetti (26 Ağustos 1071).

    1-Bizans ve Türk ordusunun savaş öncesi düzeni.
    2-Sultan Alparslan’ın merkezdeki öncü kuvvetlerinin taarruzu.
    3-Merkezdeki öncü kuvvetlerin savaş ede ede geri çekilme taktiği ve Bizans ordusunun karşı taarruzu.
    4-Sağ ve sol cenahtaki kuvvetlerin harekete geçişi ve düşmanın yanm ay içine alınarak mağlup edilmesi.

    Alparslan, Bizans İmparatorunu bir misafir gibi karşılayarak Türk devlet adamlarına has bir vakar ve yakınlık gösterdi. Birkaç defa elçi göndermesine rağmen sulh teklifinin geri çevrildiğini hatırlatıp, “Ben esir olsaydım, sen bana ne yapardın?” diye sordu. Diyojen: “Düşmana yapılması gerekeni yapardım.” dedi. Diyojen, öldürülmeyi ve zincire vurularak şehir şehir teşhir edilmeyi beklerken Alparslan, büyüklük göstererek imparatoru bağışladı ve onunla antlaşma yaptı.

    Bu antlaşmaya göre Diyojen, Bizans’taki bütün Müslüman esirleri serbest bırakacak; Urfa ve Antakya’yı Türklere verecek; ağır bir savaş tazminatı ve Selçuklu Devleti’ne her yıl vergi ödeyecekti. İmparator kendisine gösterilen bu büyüklük ve insanlık örneği karşısında ağladı.

    şah’ın ölümü değildi. Öteden beri, Selçuklu ailesindeki hanedan mensuplarının tahla geçme isteklerinden kaynaklanan taht mücadeleleri, Atabeylıkler Melikşah’ın eşi Terken Hatunun siyasi ihtirasları, Batınilerin ülkede çıkardıkları karışıklıklar, Hristiyan Avrupa’nın harekete geçerek Haçlı Seferleri düzenlemesi ve Abbasi halifelerinin eski siyasi güçlerine kavuşma istekleri, dağılmayı hızlandıran diğer sebeplerdi.
    Melikşah’ın ölümüyle Selçuklu Devleti’nin iç durumu karıştı.

    Taht kavgaları başladı. Büyük Sultan’a bağlı olan Suriye, Kirman ve Anadolu Selçukluları merkezden ayrılarak bağımsızlıklarını ilan ettiler.Merkezde bulunan Irakİran ve Horasan’da Melikşah’ın oğullan arasında taht kavgaları başladı. Önce Melikşah’ın Karahanh prensesi olan karısı Terken Hatun harekete geçerek, 5 yaşındaki oğlu Mahmut’u sultan ilan etti. Fakat Berkyaruk onu tanımayarak tahta oturdu. Bir taraftan amcası Tutuş, diğer taraftan Batınilcrle uğraştı.

    Halife aracılığıyla kardeşleri Mehmet Tapar ve Sencer ile anlaştı.Kardeşlerin en küçüğü Mahmut, çiçek hastalığına yakalanarak öldü. Bir süre sonra, hayatı güçlükler içinde geçen ve görünüşte Büyük Sultan olarak tanınan Berkyaruk da genç yaşta öldü (1104). Yerine Mehmet Tapar sultan oldu ve İsfahan’da tahtına oturdu (1105-1118). Mehmet Tapar, Batıniler ve Haçlılarla uğraşarak ülkede düzeni sağlamaya çalıştı. Onun ölümünden sonra Sultan Sencer, Selçuklu Devleti’nin tahtına oturdu.

    Sultan Sencer (1118-1157)
    Sencer, Selçuklu Devleti’nin son büyük hükümdarıdır. Fetret Devri’nin (kardeşler arasındaki taht kavgası) sonrasında tahta geçen Sencer, Horasan Mclikliği sırasında Berkyaruk’un tarafını tutmuş; devletin otoritesinin sağlanması için harekete geçerek Karahanlıları kendine bağlamış ve Harzem’i yönetimi altına almıştı.Sencer, 1118′de Horasan’da, sultanlığını ilan etti. Karahanlılar, Gaznclilcr ve Gurlulara hakimiyetini kabul ettirdi.

    Harzemşah Atsız, Sencer’c üç defa karşı geldi. Fakat sonunda yenildi. Karahıtaylara karşı, Karahanlılara yardım için doğuya ilerleyen Sencer, Scmerkant yakanında yapılan Katvan Savaşı’nda yenildi (1141).
    Katvan yenilgisi Selçuklu tarihinin bir dönüm noktası oldu. AfganGurlular bu durumdan faydalanarak bağımsızlıklarını ilan edip Horasan’a saldırdılar. Fakat Sultan Sencer onları yendi ve hükümdarlarını zincire vurdurdu (1152). Sonra onu bağışladı.

    Selçuklu Devleti’nin kurulmasında büyük rolleri olan Oğuzlar: bu devletin yıkımına da sebep oldular. Selçuklu memurlarının kendilerine iyi davranmamaları üzerine ayaklanan Oğuzlar, üzerlerine yürüyen Scncer’in ordusunu yenerek onu esir aldılar. Görünüşte Sultan Sencer’e çok iyi davranan ve saygı gösteren Oğuzlar: geceleri onu demir kafese koyarak canından bezdirdiler ve tahammül edilmez bir esaret hayatı yaşattılar. Oğuzların elinde üç yıllık bir esaret hayatı geçirdikten sonra, zamanında Oğuzlarla savaşıp esir düşmesine sebep olan Müeyyed AyAba harekete geçerek bir sürek avı esnasında sultanı kurtarıp esaret hayatına son verdi.

    Sultan Sencer, esaretten kurtulduktan sonra pek uzun yaşamadı ve 1157 yılında öldü. Sultan Sencer’in ölümüyle Büyük Selçuklu Devleti parçalandı. İsmen büyük sultanlığa bağlı olan Selçuklu devletleri, bu tarihten itibaren bağımsız birer devlet haline geldiler.

    Bunların isimlerini ve kuruldukları yerleri şöylece sıralayabiliriz:
    1-Anadolu Selçukluları: Anadolu’da kuruldu. Başkentleri önce İznik’ti. Sonra Konya oldu.
    2-Kirman Selçukluları: İran’ın güneyinde Kirman, Mckran yöresinde kuruldu.
    3-Suriye Selçukluları: Suriye’de kuruldu. Bir ara Güneydoğu Anadolu bölgesinde Meyyafarikin’e (Silvan) kadar uzandı. Başkentleri Şam idi. Sonraları Şam ve Halep Selçukluları olmak üzere ikiye ayrıldılar.
    4-Irak Selçukluları: Azerbeycan, Acem Irak’ı (İsfahanHcmcdan) arası, yani Fars bölgesinde kuruldu. Başkentleri Hemcdan idi.
    5-Horasan Selçukluları: Harzem, Horasan, Maveraünnehir ve Afganistan yöresinde kuruldu. Başkentleri Merv idi.;

    Bu devletlerin dışında çeşitli bölgelerde bulunan nüfuzlu aileler ve atabeyler, bazı küçük devletler kurmuşlardır ki; Salgurlular (tran/Şiraz), Zengiler (Musul /Halep/ Suriye), Börüoğulları (Şam), BeğTeginoğulları (Harran/Urfa/Hakkari/F.rbin, İldenizoğulları Atabeylikleri (Azerbeycan/Tebriz) ile Diyarbakır ve Mardin çevresinde Artukoğulları Beyliği, Harzem bölgesinde de Harzemşahlar Devleti bunlardandır.
    Www.DuslerForum.ORG

    Not: Kontrol Panelinizden Bu Alanı Değiştirebilirsiniz.
    ( msn / rekLam / video / Link / yaSaktır)

  2. #2
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    1907

    Standart ---> Karahanlılar (840-1212)

    Karahanlılar, daha önceki Türk devletlerinden farklı olarak, hükümdarların ve halkının çoğunluğunun Müslümanlığı seçtiği ilk Türk devletidir. Bu sebeple Türk tarihi içerisinde Karahanlıların özel bir yeri ve önemi vardır. Hâkaniye ve İlig-Hanlar adlarıyla da anılan Karahanlı Devleti, başta Karluklar olmak üzere Çiğil, Yağma ve Tuhsı gibi Türk Boylarına dayanıyordu. Karluklar, Balasagun merkez olmak üzere Yedi-su bölgesinde bir devlet kurmuşlardı. Karluk yabgusu, bağlı bulunduğu Uygur Hakanlığı'nın 840 yılında Kırgızlar tarafından yıkılması üzerine istiklâlini ilân etti. Kendisini Türk hakanlarının yasal halefi sayan yabgu Karahan unvanını aldı.
    Karahanlıların ilk hükümdarı olarak Bilinen Bilge Kül Kadir Han, Maverâünnehir'deki Sâmanî devleti ile mücadelelerde bulundu. Oğullarından Arslan Han ulu hakan olarak Balasagun'da, Oğulcak Kadir Han ise Talas'ta oturdular. Kadir Han 893'te başkenti Kaşgar'a nakletti. Bu dönemde yeğeni Satuk Buğra Han Müslümanlarla temas kurdu ve Karahanlı Devleti'nin başına geçince de İslâmiyet'i resmî din olarak kabul etti (920). Bu tarihten sonra Abdülkerim Satuk Buğra han adıyla anıldı. Ancak Karahanlı sınırları içersindeki halkın tamamıyla İslâmiyet'i seçmesi Satuk Buğra Han'ın oğlu Baytaş zamanında gerçekleşmiştir.

    Karahanlı Hükümdarı Ebu Nasr Ahmed zamanında, kardeşi İlig Nasr tarafından Samaniler devletine son verildi (999). Ebu Nasr Ahmed Abbasi halifesi tarafından bir İslâm hükümdarı olarak tanınan ilk Karahanlı hanı olmuştur. Karahanlı Devleti'nin sınırları Balasagun, Özkent ve Tarım Havzası'nın batı kısmı ile Karakurum dağları dolaylarına kadar genişlemişti. Güneyde Gazneliler ile komşu oldular ve mücadele ettiler. Ancak hanedan arasında çıkan anlaşmazlık neticesinde devlet Doğu ve Batı olmak üzere ikiye ayrıldı (1042). Doğu Karahanlıların başında Tamgaç Buğra Han; Batı Karahanlıların başında ise Ahmet Arslan Han bulunuyordu.
    Doğu Karahanlı Devleti (1042-1211): Doğu Karahanlı Devleti'nin sınırları Kaşgar, Fergana, Balkaş gölü civarına kadar uzanmaktaydı. Devletin merkezi zaman zaman Balasagun, Talas ve Kaşgar şehirleri olmuştur. Doğu Karahanlı Devleti'nin ilk hükümdarı sayılan Tamgaç Buğra Han âdil ve dindar bir kişi olarak tanınmaktaydı. Yusuf Has Hacib'in yazdığı Kutadgu Bilig bu hükümdara sunulmuştur. Doğu Karahanlı Devleti 1090 yılında Selçuklulara bağlandı. Devlet 1133 yılında Moğol asıllı Karahıtayların hâkimiyetine girdi. Bu durum 1211'e kadar devam etti. Bölgenin tamamı Cengiz Han tarafından istilâ edildi.
    Batı Karahanlı Devleti (1042-1212):Batı Karahanlıların sınırları batıda Aral gölünden doğuda Çimkent ve Özkent'e kadar uzanmaktaydı. Devletin başkenti önceleri Özkent idi. Daha sonra Semerkant ve Buhara devletin merkezleri olmuştur. İlk hükümdarları Ahmet Arslan Han idi.
    Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah bir Karahanlı prensesi ile evlenerek iki devlet arasında akrabalık kurdu ve böylece Karahanlıları kendisine bağladı (1089). Selçukluların Katavan Savaşı'nda yenilmesiyle beraber Batı Karahanlılar da Karahitay hâkimiyetine girmişti (1141). Harezmşahlar bölgedeki Moğol hâkimiyetine son vermiş, son Karahanlı hükümdarı Osman Han'ı da ortadan kaldırarak, bu devleti yıkmışlardır (1212).
    [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]
    FENERBAHCE

  3. #3
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart ---> Karahanlılar (840-1212)

    rwrwrwer
    Www.DuslerForum.ORG

    Not: Kontrol Panelinizden Bu Alanı Değiştirebilirsiniz.
    ( msn / rekLam / video / Link / yaSaktır)

  4. #4
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart Karahanlı Devleti

    Karahanlı Devleti Hakkında - Karahanlı Devleti Özellikleri - Karahanlı Devleti Tarihi


    (840 - 1212)

    -Karahanlılar Devleti, Uygurların dağılmasından sonra Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri tarafından Doğu ve Batı Türkistan'da kurulmuştur (840).

    -Karahanlı hükümdarlarından Satuk Buğra Han'ın etkisiyle Karahanlılar arasında İslâmiyet'in yayılması hızlanmış ve Karahanlılar Orta Asya'da ilk Müslüman Türk devleti haline gelmiştir.

    -Türklerin İslâmiyet'e geçişlerinde ve Türk kültürüyle İslâm kültürünün kaynaşmasında etkili olan Karahanlıların parçalanmasında taht kavgaları etkili olmuştur.

    Kültür ve uygarlık alanında ilerleyen Karahanlılar;

    -Türkçeye önem vermişler ve resmi dil olarak kullanmışlardır.

    -Türk dilini ve kültürünü devam ettiren Karahanlılar ilk Türk - İslâm eserlerini ortaya koymuşlardır.

    -En önemli eserleri, Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig ve Kaşgarlı Mahmut'un Divan'ı Lügati't Türk adlı eserleridir.

    -Türk - İslâm tarihinde ilk medreseleri kurarak eğitime önem vermişlerdir.

    -Türk tarihinde ilk kervansarayları kurarak ticareti geliştirmişlerdir.

    -Merkez Balasagun olmak üzere, 840 yılında Karluk, Yağma ve Çiğil Türkleri tarafından kuruldu.

    -Devletin kurucusu ve ilk hükümdarı Bilge Kül Kadir Han'dır.

    -920 yılında Saltuk Buğra Han zamanında İslamiyet'i kabul ettiler.

    UYARI : Karahanlılar, İslamiyet'i resmi dini olarak ilk kez kabul eden Türk devletidir. Bu devlet Türk kültürü ile İslam değerlerinin sentezini yapmıştır.

    -Türkler'in yaşadığı topraklar üzerinde kurulan bir devlet olduğu için Türkçe'yi resmi dil olarak kabul ettiler.

    -1042 yılında, Doğu Karahanlılar ve Batı Karahanlılar olmak üzere ikiye ayrıldılar.
    Bozkurt - > Alpha

Sistem Bilgileri

Bu sistem vBulletin® alt yapısına sahiptir!
Telif hakları, Jelsoft Enterprises Ltd'e aittir. Copyright © 2024

Uyarı

5651 Sayılı Kanun'un 4.cü maddesine göre üyeler yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Yer sağlayıcı olarak hizmet veren sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler ile ilgili iletişime geçilmesi halinde size dönüş yapacaktır.

gaziantep escort bayan gaziantep escort deneme bonusu veren siteler bahissitelerivip.com deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler mjsanaokulu.com Maltepe Escort deneme bonusu deneme bonusu veren siteler maltepe escort kartal escort ataşehir escort pendik escort ankara escort sincan escort eryaman escort bayan ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort eryaman escort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort Antalya Seo tesbih yetişkin sohbet kameralı sohbet aresbet casino siteleri Grandpashabet moldebet efesbet efesbet giriş getirbet efesbet deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2021 grandpashabet bahis siteleri bahis siteleri bonus veren siteler bahis siteleri canlı casino siteleri deneme bonusu En güvenilir bahis siteleri ankara olgun escort mimarsinanokullari.com