Bugün günlerden ne, zamanın neresindeyim bilmiyorum...

Az önce yağmur dindi, yavaş yavaş gece oluyor... Tam da güzün ortasında, üşüyorum bir başıma... En sevdigim mevsim, yalnızlık artık!.. İçim acıyor, Aldığım her nefes, ok gibi saplanıp kalıyor boğazımda...

Gittin..!

Sana kızmamak, ağlamamak, sarılmamak, gitme dememek için zor tuttum kendimi, sanma ki sende gurur olduğundan, Gitmeliydin..!

Bitti...

Şimdi geceler nasıl geçer? En korkuncu bu benim için. Gündüz hayat var, ses, ısık, renk... Ya gece? Karanlık, ıssız, sessiz... İşe yarar mı kaçıp gitmek, ama kendinden kaçamaz ki insan... Hadi her köşesine elinin değdigi bu evi terkettim, hadi tüm yollarından beraber geçtigimiz bu şehirden de vazgeçtim... Gözlerinden nasil geçeyim! Hatırlar mısın şimdi? Sadece benim duyduğum bir şiir söylerdi o gözler.

Ah sevgilim ah! Nereye giderim..? Kaçsam da herkesten, bıraksam da herşeyi, gidecek sensiz bir kuytu kaldı mı ki dünyamda benim?

Aynı sen bir kızımız, aynı ben bir oğlumuz olacaktı değil mi?... Söz vermiştik çocuklarımızı herkesten farklı ve iyi yetiştireceğimize... Onların yanında öpüşmekten utanmayacaktik ki, onlar da sevgilerini göstermekten utanmasınlar büyüdüklerinde... Ah sevdiğim... Daha yeni konuşmadik mı üç günlük dünya bu diye... Neyin kavgası, neyin hırsı bu?... Öylesine teslim oldun ki doymak bilmez benliğine, geri dönüşsüz bıraktın beni de sonunda... Ama biliyorum; gitmeliydin...

Sen benim alınyazımdın... Başımıza ne gelse bitmemişti aşkımız.. Onca sınavdan geçtik, uçurumların kıyısından döndük, inadına sevdik.. Şimdi sen orada eski fotoğraflarımıza bakıyorsun... Bense burada gökyüzünden bir çift ıslak bakış dileniyorum bir kez daha göreyim o maviliği diye... Yaşayıp gidiyoruz böylece, yaşamak denirse buna..

Hayatta olmanın -değdiği- anlar vardır sevdiceğim, en değerli anlardır onlar...

Benim için, geceleri kollarında yatıyorken, uykuya daldığımı sandığında saçlarıma bir başka dokunmandı, beni kızdırdıktan sonra elimi tutup sıcak bir öpücük kondurmandı üzerine... Bana "bebeğim" deyişinde son heceyi vurgulayışındı... zamansız yollara düşmemizdi beraber, yol üstü lokantalarında mola verdiğimizde içtiğimiz çayın tadıydı, yaktığımız sigaranın dumanıydı...

Seviştiğimiz anlarda, "iyi" anlarımızda "herşeyim" deyişindi, beni öpmeden önce dudağını ısırışındı belli belirsiz ki, bundan anlardım beni ne çok istediğini... El ele yürürken başparmağınla elimi hafif hafif okşayışındı -hava ne denli soğuk olursa olsun ellerin her daim sıcacıktı-... Havaalanına yakın bir yerde durup uçakları izleyişimizdi, bir şişe şarap ve iki kadehle... Bulduğumuz yavru kedileri beslerken paylaştığımız keyifti, sokak sokak dolaşmaktı birlikte keşfettiğimiz yeni şehirleri, birlikte kaybolmaktı yollarda gece vakti, kar yağdığında çocuksu bir heyecanla sokaklara fırlamaktı saat kaç olursa olsun.! Banyodan çıktığında ıslak saçlarının kokusunu içime çekmekti... Sana sımsıkı sarılıp; "iyi ki hayattayım" dediğim anlar... Kim anlayabilir ki bunlari senden, benden başka?

Sen ve ben, Biz... Biz diye birsey yok artık... Yıllar yılı gözümden sakındığım aşkımızdan geriye ne kaldı? Binlerce anı... Unutamazsam onları, yok olacakmışım gibi geliyor. Unutamazsam seni...Hücre hücre dağılıp gidecek bedenim sanki... Canım yanıyor, canımdan can kopup gitti...

Şairin dedigi gibi, ölüm gibi birsey oluyor ama ölünmüyor sevdiğim... En zoru da bu ya! Sığamıyorum şu dört duvarın arasına, sanki uykudayım, bütün yaşananlar ise sadece kötü bir rüya, haykırmak istiyorum "neredesin" diye ama çıkmıyor sesim... Sanki bütün kelimeleri tüketmişim, kalmamış artık söyleyecek sözüm... Uyanmak istiyorum bu kabustan, gözlerimi açıp, şuracıkta, en sevdigin kırmızı koltukta uzanmış görmek istiyorum seni... Nefreti, öfkeyi, ayrılığı bilmediğimiz, tanımadığımız günlerdeki gibi...

Kokuna, tenine böylesi alışmışken nasıl dokunacağım bir başkasına, nasil sevecegim yeniden... Hiç hazır değilim kalbimin deniz gözlü efendisi, bakma sen benim güçlü göründüğüme... Sen iyi hisset diyedir, benim de hayata tutunmaya çalısmam bir köşesinden, sen yoluna devam et diyedir, benim de gittiğim yoldan dönmemem...

Dokunsan yıkılacak bir sırça köşktür yüreğim artık; bahçesinde tomurcuklanan sevda güllerini gidişinle yaktığın... Sakın gelme, sakın sevme beni bir daha. Sevgin buysa, dayanamam yeniden yerle bir olmaya.

Alışmalıyım sensizlige bu ölüm sessizliğine, bu kapkaranlık yokluğa...