Merhaba yeni günlüğüm. Bilir misin beni forumlara ilk bulaştıran yine böyle bir günlüktü. O gün bugündür hep bir yerlerde bir günlüğe sığınırken buluyorum kendimi. Ve gariptir mutluyken pek iyi ifade edemiyorum kendimi. Halihazırda, ne mutluyum ne de mutsuz. Bu da yazabilmem için yetiyor sanırım.
Şu sıralar, omzumdaki birçok yükten kurtuldum. Hani ipi kopmuş bir balon gibiyim. Evet hala yakalamak isteyen olurdu belki de, o kadar rüzgara kaptırdım ki kendimi. Artık beni, ben bile durduramam.
Dün kendim gibi bir solcuyla tanıştım. Siyaset yapacak değilim zira biliyorum çoğu yerde sorun oluyor bu. Amacım başta farklı birşeydi. Ortak arkadaşımızdan bahsettikten sonra anladım ki "Arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.." cümlesi belki de bir defaya mahsus yanlışlanabilirmiş. Kendimden utandığımı söylesem hiçte yanlış olmaz. Telefonu kapatırken, "Allah'a emanetsin..." demek kaçıncı boyutta insanlıktır acaba? Belki çok zamandır güzel şeyler işitmediğim için kuş kadar olsa da gökyüzü kadar sancısı olan yüreğim hemen atladı bu söze. Ama zaman zaman, benimde iyi hissetmeye hakkım var. İyi insanlarla konuşup, hesapsızca konuşabilmek ihtiyacım benimde var.
Üstelik sıradan erkekler gibi ilk konuşmadan itibaren niyetini belli eden bir tarzı da yoktu. Ne olursa olsun iyi arkadaş olabileceğimi düşünüyorum. Gerisini kadere bırakmak en doğrusu olacaktır.
Hayli tezat olacak belki ama, zaten ben zıtlıkların insanıyım. Bugün iyiden iyiye dağıtma düşüncem var kardeşlerimle. Açılımına çokta girmek istemiyorum. Bugünü de kendimden düşününce nefret edeceğim şekilde, gitmiş bir kafayla geçirmek istiyorum. Zira kafamda tonla ağırlık var hala. Alkolle uzaklaştırmak istiyorum.
Belki sonra yine kendimi sevdiğim ben olurum.
Şimdilik sana yazacaklarım bu kadar. Fakat emin ol, daha sık göreceksin beni şefkatli kollarında. Aç ve bekle beni.