-YIKICI DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI-
Kimi çocuklar başkalarına ciddi rahatsızlık veren; işlevsel olmayan ve toplumsal doğrulara aykırı davranışlar sergilerler. Bu çocuklar; sebepsiz yere sürekli olumsuz davranışlarda bulunur, duygularını kontrol edemez ve çabuk sinirlenirler. Yıkıcı davranış bozuklukları; karşıt olma- karşı gelme bozukluğu ve davranım bozukluğu olarak ikiye ayrılır.
Karşıt olma- karşı gelme bozukluğunda çocuklar yetişkinlerin liderliklerine direnç gösterirler, söylediklerini yapmazlar ya da düzeltmelere ve yasaklara öfkeyle tepki gösterirler. Erişkinlerle tartışır, onların kurallarına ya da isteklerine uymayı reddederler.
Çocukların yetişkinlere karşı gelmesi normaldir. Çocuğun yalan söylemesi, kavga etmesi ve başkalarıyla alay etmesi çocuk gelişiminde karşılaşılabilcek davranışlardır.
Çocuk birşey duymamış gibi yapabilir ya da söylenilenin tam tersini yapabilir. Bunların kabul edilebilir normal bir davranış mı olduğu veya karşı gelme bozukluğu mu olduğu olumsuz davranışların ağırlığı, başkaldırmanın şiddeti, yineleyici ve ısrarlı bir şekilde olması ile anlaşılır.
Karşı gelme bozukluğu olan çocuklar başkalarını kasıtlı rahatsız eder, kendi hatalarından başkalarını sorumlu tutar, nefret dolu davranır, kin tutar ve sürekli başkalarının sınırlarını zorlar. Bu çocukları eğitmek zordur, direnç gösterirler ancak şiddet uygulamazlar.
Davranım bozukluğu yaşayan çocuklar da; başkalarına şiddet uygulama, tehdit etme, kavga başlatma, hırsızlık, okuldan ya da evden kaçma, hayvana ve insana acımasız davranma, başkalarını cinselliğe zorlama, yangın çıkarma ve gasp gibi belirtiler vardır. Aynı zamanda; otorite figürleri ile sıkca çatışmaya girerler, sürekli sorun yaratır ve cezadan ders almazlar. Davranışlarıyla yüzleştirildiklerinde utanma ya da mahcup olma tepkisi olmaz. Kısacası başkalarının hak ve hukuklarına zarar verir, duygularına saygı göstermez, sosyal değerleri ya da kuralları ihlal ederler. Davranım bozukluğunun belirtileri ne kadar erken başlarsa hastalığın seyri de o kadar kötüdür.
-NEDENLERİ-
Geçmişte yıkıcı davranış bozukluklarının sebebi; kalıtsal ya da ailenin eğitim eksikliğinden kaynaklandığı düşünülürken, günümüzde hem doğuştan bir yatkınlık hem de çevresel faktörlerin etkisi olduğu bilinmektedir.
Ailenin çocuk eğitiminde aşırı denetleyici olması, katı disiplin uygulaması ya da aşırı ilgisizlik, red ve ihmal, bakım ve eğitimde tutarsızlık, sınır konulmaması, denetimde eksiklik, kuralsız yetiştirme, ağır cezaların verilmesi, bakıcının sıkça değişmesi, kurumlarda yetişme, fiziksel ya da cinsel sömürü, suçlu çocuklarla arkadaşlık etme ve ailesel anormallik varlığı yıkıcı davranış bozuklukların gelişimine yol açabilir. Birçok risk faktörü bir arada göründüğü zaman çocukta davranım bozukluğu oluşabilir.
Çocuklar kendi isteklerini ısrarcı ve yıkıcı davranışlarla gerçekleştirdikleri zaman, bu davranışı devam ettirirler ve başkaları tarafından engellenmeye dayanamazlar. Çocuklarını eğiten anne ve babaların tutarsız davranışları çocuğun bu şekilde davranmasına ve bu davranışını sürdürmesine sebep olabilir. Çocukla sağlıklı ilişki geliştiremeyen anne ve babaların çoğu kez kendilerinin psikiyatrik sorunları (depresyon..) veya anti-sosyal kişilikleri vardır. Çoğu zaman alkol, uyuşturucu kullanan, evlilik sorunları yaşayan, ilgisiz davranan, kanunen suç işlemiş kişilerin ve geniş ailelerin çocukları risk altındadır. Hamilelik döneminde annenin sigara içmesi, küçük yaşta cinsel istismara ve şiddete maruz kalınması ya da ihmal edilmesi çocuğun %25 suç işleme ihtimalini arttırır.
Sosyo-ekonomik olarak yetersiz olan ailelerin çocukları, isteklerini kolay elde etmek için toplum tarafından kabul görmeyen yollardan gidermeye çalışırlar. Bu çocukların yaşadıkları sosyokültürel çevrede bu olumsuz davranışlar onaylanıyor olabilir ve böyle bir durumda çocuğun davranışı müzminleşir.
Başlama yaşı nedir?
Çocuklarda yıkıcı davranım bozukluğunun ilk belirtileri beş-altı yaşlarında olur ve genelde 10 yaş civarında belirgin hal alır. Eğer belirtiler 18 yaş üstünde ise antisosyal kişilik bozukluğu söz konusudur.
Kimler risk altındadır?
Dikkat eksikliği ve hiperaktif bozukluğu olan, öğrenme güçlüğü yaşayan, zeka geriliği, madde bağımlılığı ve duygusal problem yaşayan çocuklar risk altındadır.
TEDAVİ..
Çocuklukta agresif davranışlar mutlaka ciddiye alınmalıdır, kendiliğinden geçmez. Ne yazık ki, aileler özellikle böyle sorunlarda profesyonel yardım almakta geç kalırlar.
Her ne kadar davranım bozukluğu olan birey tedaviye sıcak bakmasa da bireyin çevresindekiler ve/veya konunun uzmanı profesyoneller, böyle bir sorun yaşayan çocuğu ya da ergeni motive etmek için çaba göstermelidirler. En azından aileye doğru yaklaşım öğretilmelidir.
Tedavi; Her yönden aynı anda yapılması gerekir. Aileye ve öğretmene çocuğu daha pozitif yönlendirmeleri için destek verilmelidir. İyi bir aile-okul işbirliği ve denetim ile birlikte psikoterapi iyi sonuç vermektedir.
Çocukların tedavisinde, aile; çocuğun eğitimiyle ilgili danışmanlık almalıdır.
İlaç tedavisine; tehlikeli durumlara maruz kalınıyorsa, şiddet varsa, EEG bozuklukları ve psikoterapi yetersiz geliyorsa başlanmalıdır. Aynı zamanda dikkat eksikliği ve hiperaktif bozukluğu, depresyon ve kaygı bozukluğu gibi davranım bozukluğuna eşlik eden başka bir rahatsızlık varsa ilaç tedavisi başlatılmalıdır.
Ergenlerin tedavisinde, aile terapisi ve davranış terapisi kombinasyonu iyi sonuç vermektedir.