Bilimsel edebiyat olabilir mi? Bilimsel edebiyat terimi muhakkak ki, bir çok okumuşları itirazcı bir duruma itecek, öfkelendirecek bir terimdir. Çünkü bir bilimsel edebiyatın kurulması, dekadan batı kültürü için gittikçe daha karakteristik bir hal alan bir bölmenin yıkılması demektir.

Fakat şimdiden bazı memleketlerde, bilimsel edebiyatın olup olamıyacağı meselesi artık bir mesele olmaktan çıkmış ve hem edebiyat eleştiricisi, hem de edebiyat tarihçisi sıfatlarını içine alan «.edebiyat bilgini» sözü gündelik dilde kullanılır, yaygın bir söz haline gelmiştir.Bununla beraber, edebiyat biliminden bahsederken, bir edebiyat eserinin en ince teferruatına kadar izah edilebileceğini söylemek istediğimiz sanılmamalıdır. Bir ranat eseri, bilimsel bir olaydan değişik olarak, türünde tek olan ve tekrarlanmasına imkân bulunmayan bir olaydır. Bu itibarla, o, yalnız zarurete değil, olağanlığa da bağlı bulunur. Fakat, yine de bir dehanın başlıca karakteristiği zarurî olmasıdır.

Müsbet bir izahın, her şeyden önce spesifik olması gerektiğine göre, bilimsel edebiyatın objesini, kısaca, tarif etmekle başlamak yerinde olur.Bir edebiyat eseri nedir? Söz gelişi, o, nereden itibaren edebiyat eseri olur veya böyle olmaktan çıkar? En dakik tarifin bile bu hususta bir belirsizlik izi bırakacağı açıktır. Edebiyattın sahası geniş ve çeşitlidir; ve sınırları belirsizdir. Bunun için herhangi bir tarifin şematik bir şekilde anlaşılması icabeder.
Bir formül araştırıyorsak, bunu sırf, iadede bir kolaylık olsun diye yapıyoruz. Bu itibarla, bu tarifin basitçe tefsir edilmemesi veya mekanik bir tarzda tatbikinden kaçınılması lâzım gelir.Edebiyatın objesi, insan hayatının iyi ifadesi (expressif) bir dille temsil edilmesidir (representation).Her edebî eser, hayatı kendi tarzında temsil eder (represente). Fakat bu temsil ediş tarzları son derece çeşitlidir. Bir şiir, bir roman, veya bir tiyatro piyesiyle yapılmasına, insan hayatının yazarca temsil edilmek istenen yanma, nihayet yazarın mizacı ve üslûbu ile içinde yaşadığı ve tasvir ettiği devre göre bu temsil az veya çok deforme, az veya çok araçlı bir biçimde olacaktır.Edebiyat eseri, şöyle veya böyle, daima insan hayatım temsil eder.

Meselâ bir manzara tasviri daima bir aktif beşeri unsurun varlığını gösterir; tabiat daima bir hassasiyet süzgeci vasıtasile temsil edilir. Edebî tasvirin coğrafî tasvirden farkı budur. Edebî tasvirde bir üslûp bulunur.Bunun gibi, dinî, felsefî, ilmî ve siyasî fikirlerin ifadesi de, bir üslûbu tazammun e'rt'ği takdirde, edebiyattan sayılır. Musikiden ve plâstik sanatlardan farklı olarak edebî temsil, dil vasıtasile, ama iyi ifadeli olmağa özenen dil vasıtasiyle yapılır. Ancak üslûbun bulunduğu bir yerde edebî olaydan bahsedilebilir. Yahut, umumî bir deyişle, edebî olay ancak dil vasıtasiyle yapılmış artistik bir temsilin bulunduğu yerde vardır. Edebiyat, fikirleri imajlar halinde sunar. Fikir de, tabiatiyle gerçek bir olayın, beşerî bir olayın temsili olup, her halde, son tahlilde, sosyaldir.

Gerçek yazar, olaylar arasında en manâlı olanlarını seçmek kabiliyetiyle, fikirlerinin değeriyle (fikir kelimesi burada sırf enteîlektüel mânasiyle kullanılmıştır) sivrilir. Bütün kaynaklardan faydalanılarak kullanılan dil vasıtasiyle fikirler, imajlar halini ahr.Edebî çalışma, hem manalı olan olayın seçilmesi, hem de bu manâlı olayın uygun hır biçimde ifade edilmesi işidir. «Söylenecek şey» ancak imaj şeklini aldıktan sonra edebiyat sahasına dahil olabilir. «Söylenecek şey» ancak artistik bir tarzda ifade edildiği zaman edebî bir «varlık» kazanır. Şu halde, edebî olayın spesifik yanı nedir? sualine şu cevabı vermek gerekir : Edebî olayın özellik yanı muhteva ile onun ifadesinin birliğidir. İfade ediliş tarzından tecrit edildiği takdirde varlığıîü kaybeden her muhteva edebiyat sahasının malıdır.