Cehennem sıcağında buz kristalleri

Her varlığın bir ömrü var. Küçük büyük her canlı bir gün ölümü tadıyor. Uzayın karanlıklarında parıldayan yıldızlar da zamanı gelince ölümle yüzleşiyor.

Fakat onların ölümü, tıpkı hayatta oldukları gibi son derece şatafatlı bir şekilde gerçekleşiyor.

Yıldızlar, ömürleri bittiğinde bünyelerinde bulunan gazı uzaya boşaltırlar. Bu gösterişli boşaltma işlemi bin ilâ on bin yıl gibi bir sürede sona erer.

Ölüm esnasında karanlıklarda oluşan rengarenk dev gaz bulutlarına “nebula (bulutsu)” ismi verilir. Bug Nebulası da uzayda bilinen yaklaşık 1600 nebuladan sadece birisi.

Uzayın karanlık bir köşesinde kanatlarını açıp adeta bir sanat gösterisi yapıyormuş gibi duran Bug Nebulası, bilinen en parlak ve en sıcak nebuladır.

Diğer nebulalar gibi, onun da etrafı rengarenk gaz bulutlarıyla çevrili. Bu gaz bulutlarının kaynağı dev kanatların ortasındaki ilginç yıldızdan geliyor.

Kırmızılı sarılı dev gaz bulutlarından oluşan kargaşanın ortasında bulunan yıldızın sıcaklığı tam 250 bin santigrat derecedir. Bug nebulası kimyasal bileşimi açısından da uzayın en ilginç cisimlerinden biri.

Nebulanın etrafındaki toz bulutunun içinde, kristal şeklinde hidrokarbonlar, karbonatlar, buz tanecikleri ve demir bulunuyor.

Manchester Üniversitesi Uzay ve Teknoloji Enstitüsü'nde (UMIST) bir grup astronomla birlikte bu devasa cismin sırlarını araştıran Albert Zijlstra, “Bug Nebulası'nda asıl bizim ilgimizi çeken nokta, bu cehennem sıcaklığında mineraller ve buz kristallerinin birlikte bir karışım oluşturması.

Bu kadar karışık bir kompozisyon nasıl meydana gelebilir, anlamak zor” diyor.

Aslında cehennem sıcaklığında buz kristallerinin muhafaza edilmesini anlayabilmek, içi ateş dolu bir kürenin (dünyanın) incecik bir tabakasında kelebeğinden zürafasına, kardeleninden kaktüsüne kadar trilyonlarca canlıya hayat bahşedilmesindeki mucizeyi anlamak kadar zor...

Ancak en zor anlaşılan bir sanat eserinin Sanatkârı bilinince ve tanınca o eser çok rahat anlaşılır.