Gökbilimciler, daha fazla bilgi edinmek için, ALMA'yı (Atacama Large Milimeter/submilimeter Array-Şili’de bulunan astronomik interferometre radyo teleskopları) kullanarak bu büyük gaz ve toz bulutuna bakma imkânına eriştiler. Boomerang Bulutsusu, daha önce Dünya’daki teleskoplar ve Hubble Uzay Teleskobu aracılığıyla da görüntülenmişti ve görünür ışıkta papyonu (ya da iki kesişmiş bumerangı) andırıyor. ALMA’nın yüksek çözünürlü özellikleri kullanılarak, Bumerang Bulutsusu’nun gerçek şekli ortaya çıktı.
NASA’da çalışan bir bilim insanı, araştırmacı ve aynı zamanda Astrophysical Journal adlı yayının başyazarı olan Raghvendra Sahai, “Bulutsu, dünyadan teleskoplarla bumerang şeklinde ya da iki lob da diyebileceğimiz şekilde görünüyor; ancak sanılandan çok daha büyük ve hızla evrene genişliyor.”

Bulutsunun etrafında, ALMA sayesinde, yıldızı çevreleyen kalın toz parçaları kemeri de bulundu; bu, bazı ışık dalgalarının içinden geçmesini önlüyor ve bulutsunun papyon şekli almasını sağlıyor.

Peki bulutsu neden bu derece soğuk? Gökbilimciler, onun gittikçe daha da soğuduğunu söylüyorlar. Bulutsunun merkezinde bulunan, güneşi andıran yıldız, ömrünün sonuna yaklaştıkça, hızla dışa taşan gazla birlikte bulutsuyu genişletiyor. Bu genişleme soğuk etkisi yaratıyor, bunu buzdolabınızın dondurmanız erimesini önleyen gazın genişlemesi olarak da düşünebilirsiniz. Ancak, nebuladaki gaz saatte 500.000 km ilerliyor. Bir Kelvin’de Bumerang Bulutsusu, güneş sistemimizdeki bilinen en soğuk yerden bile daha soğuk.
Yeni bir araştırma, bulutsunun dış kenarlarının, dış gaz genişlemesi yavaşladıkça daha çok ısındığını gösteriyor. Sahai, “Bu, yıldızların nasıl öldüğünü ve gezegen bulutsuları haline geldiklerini anlamamız açısından önemli,” diyor. “ALMA’yı kullanarak, güneş gibi yıldızların yaşamlarının nasıl sona erdiğini anlayabiliyoruz.” Bumerang Bulutsusu, Dünya’dan 5000 ışık yılı uzaklığında, Samanyolu galaksisinin içerisinde yer alıyor.