O, zamanının çoğunu kütüphanede çalışarak geçirirdi. Yine böyle çalıştığı bir gün baktım hafif hafif mırıldanıyordu,

'Mani oluyor halimi takrire hicabım. Üzme yetişir, üzme firakınla harabım, mahvoldu sukunum beni terkeyledi habım...'

Allahım o ne güzel, o ne içli bir söyleyiş, ne ulvi dakikalardı. Ben ve büyük Atatürk... Yalnız ikimiz ve onun hafif nemli gözleri ve o güzel sesiyle şarkıyı okuyuşu. Tanrım bu kime nasip olurdu. Yüce Allahıma bu büyük insanla beni tanıştırdığı, onun emrinde çalıştırdığı için nasıl teşekkür etsem, ne dualar etsem, neler neler yapabilsem. Allahım, sana şükürler olsun.

Şarkıyı bitirdi ve bana döndü. Buz gibi kalmıştım. "Nuri evladım, sevgi ve aşık olmak ne güzel duygu. Tanrı nelere kadir, bizlere ne güzel duygular veriyor, ne güzel bir beste ve şarkı, değil mi?" deyince ağzımdan sadece "Evet Paşam" çıktığını zar zor hatırlıyorum. Halbuki neler neler söylemek isterdim, ama nerede...

Nuri Ulusu'nun Anıları