Yıllar önce… bu şehirdeki bir adamı sevmişti kadın… şehir ruhunu adamdan alıyordu sanki… ve adamıştı kendini yoksunluğa kadın onun için… her dokunuşu için vardı sanki hayat… soluklarını içine sadece onu daha fazla hissetmek için çeker gibiydi… sonra daha fazla sevdi kadın daha da küçüldü… sevdikçe devasa bir sonsuzluğun içinde erir gibiydi…

sonra sonra yıllar sonra gitti adam… yok oldu kadın, nefes alamaz oldu… ve kaçmaya başladı… adanmış düşüncelerini, kahırlarını kazır oldu beynine… daha çok ağladı… daha çok sevdi daha da küçüldü… ama anlamadı adam… umursamadı… yaşamı küçük bir oyuncak sanıyordu… kırılınca yenisini alabileceğini… küçüldü kadın büyüdü adam… büyüdüğünü hissetmedi ama… yalan naatların doruklarında dolaştı… olmadığı birini yaşadı… olmadığı gibi yaşlandı…

sonra bir kahraman gönderdi tanrı… ellerinden tuttu kahramanın… evet aşık olmadı ama büyüdü kadın…

ruhunu pazarlayan düşlerin ortasından çıkıp gitti bu şehirden… her gidişinde bir not yazdı geriye dönüp okunsun diye… her dönüşünde daha da affetmiş buldu kendini…

ve affetti kadın.. affetmek unutmaktır, bilirdi…

sonra sonra gerçekten unuttu kadın… ama bir tek şeyi bilemedi… anlayamadı… kaybedenin kim olduğunu… başka ruhları denedi… başka kahramanlara dokundu… ve hepsini bir öncekinden daha kolay unuttu…

bu şehrin ortasındaydı kadın koynunda başka bir adam… bu şehrin göbeğindeydi adam başka bir tenin dibinde… uzansa dokunabilecek gibiydiler… dokunmadılar…

kadın merak etti… ya hiç gitmeseydi adam… yada hiç küçülmeseydi kadın… şimdikinden daha mutlu olabilirler miydi?… boş ver dedi zaten umursamazın tekisin sen… hep öyle derlerdi…

başka bedenlere sarılmış bir zaman önce yaşadı adam ve yaşlandı kadın olmadan… ve başka birine aşık olduğunu sanarak yok olup gitti kadın… teninde başka bir adam, koynunda başka bir kadın… kadın büyüdü adam küçüldü…

sonsuz bir duvar yıkıldı umursanmayacak bakışlar dibinde… uykusuz gecelerin silinmiş gözyaşlarına sarıldı kadın… daha da üzüldü…

birlikte büyüdüğü o adamın aslında o kadar da güçlü olmadığını biliyordu… ama onu koruyamazdı… durdu düşündü kadın… kendi kendine ağlamayacağına söz vermişti… ağlamadı… döndü gitti sadece… ve bir daha adamı görmedi…

gitti kadın… gitti adam…
binlerce mum dikilirmiş bir aşkın dibinde ve en son mum sönünceye kadar devam edermiş ruhlardaki aydınlık… bir solukta bütün mumları söndürdü kadın… söz vermişti… yutkundu… ağlamadı…

Herhangi bir şehir…
Herhangi bir zaman…
Herhangi bir adam…
Herhangi bir kadın…