Allah seni yanımdan eksik etmesin kardeşim
@[Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]
Allah seni yanımdan eksik etmesin kardeşim
@[Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]
@[Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]
çookk anlamlıı
İnsanlar Konuşur,
Boşa Konuşur.
İnsanları Susturamazsın Moruk.
Hepsi Konuşur.
~
Canım,Ciğerim,Herşeylerim.
Sevda,Eda,Birgül,Rabia,Selin.
'-DamLa Nickli Üyeden Alıntı [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]
Bu sene şampiyon görelim sizi!
ölmeden mezara koymayin bizi!
korkutmaz bizleri musalla taşi
ölümüne seviyoruz biz Beşiktaş'ı!!!
~
Sen neredeysen ordayız biz
ne dağlar engel ne de deniz
sonunda ölüm bile olsa
son nefeste bil ki sen deriz
Beşiktaşlıyız Beşiktaşlı
kimse anlayamaz bu aşkı
bekçisiyiz kopsa kıyamet
siyah! beyaz! bize emanet
~
biber gazı mı şalgam suyu mu ne isterseniz sıkın bize
yanında rakı biraz da meze çevik kuvvet BEYAZ desene !
~
Gün doğdu hep uyandık statlara dayandık
Beşiktaş’ın uğrunada bayraklara sarıldık
semtimiz erkek semti aşık eder herkesi
üzerimden eksilmesin bayrağımın gölgesi
işte biz kötü günde hep omuz omuzayız
övünmek gibi olmasın biz Karakartallıyız
Konu Pâye tarafından (25 Ağustos 2013 Saat 16:27 ) değiştirilmiştir.
Beşiktaşlı 'Baba'
Girilmez yazılı tabelanın tam altındaydı. Ameliyathane-nin o çirkin yüzlü kapısı o ana kadar ona hiç bu kadar soysuz gelmemişti. Başını iki küçük elinin arasına almış, oracığa çömelivermişti. Gözlerinden akan yaşlar Kızılırmak'ın deli suları gibiydi. Varsın aksındı. Hatta hiç durmasındı. Ama doktor amca müjdeli haberi bir an evvel versindi. "Baban kurtuldu" desindi. 11 yaşındaki o gencecik yüreği şimdi bir ayrı çarpıyordu. Çaresizlik durağında beklemek onu bir hayli yıpratmıştı. Şöyle bir ayağa kalkar oldu. Acıktığını hissetmişti. Ellerine baktı... Kan içindeydi. Üzerinde babasının ona 100. yılda aldığı nostalji formalarından vardı. O günü hiç unutamıyordu. Babası iş çıkışı "store"a uğramış, akşam yemeğinde ona sürpriz yapmıştı. Heyecandan sabaha kadar formayla dolaşmış, hiç uyumamıştı. Ya şimdi! Babası azraille çatışıyordu. Üstündeki formanın armasını öptü, gözlerini kapadı, ağzından iki üç kelime döküldü: "Seninle ağladık, senle güldük biz..." Sonra bir duygu sağanağı patladı. Bir türlü gözlerine dolan yaşlara hakim olamıyordu. Formasının alt kısmıyla gözlerini sildi. "Ne vardı sanki balkona çıkacak" diye kendi kendine hayıflandı. Fenerbahçe maçının atmosferinden etkilenmişti babası... Konya maçından sonra eve geldiğinde şampiyon oldukları sene diktirdiği bayrağı sandıktan çıkarmış, bir güzel ütülemişti. Bayrağı caddeye asacaktı. Ama ip eksikti. Onu da ertesi gün işten gelirken alacaktı. Bu işleri iyi biliyordu. 1982 şampiyonluğunda İstanbul'u bayrak delisi yapmışlardı. Antrenmanlıydı. İpi alıp geldiğinde bir yandan çocuğu ile konuşuyor, maaşını aldığında 1 numaralı Pancu formasını alacağını taahhüt ediyordu. İşte o anda balkonun en bakımsız ve çürük yeri çökmüştü. Babası gözü önünde Beşiktaş bayrağıyla aşağı düşüyordu. Bayrağın balkon demirlerine takılması düşüş hızını kesmişti. Hastaneye nasıl gelmişlerdi hatırlamıyordu. Birden irkildi. Babası hâlâ çatışıyor muydu azraille? Doktor hâlâ neden "müjde" dememişti? Babası da annesi gibi onu terk mi edecekti? Hüzünler hiç bitmez miydi? Ve kapı açıldı... Doktor karşısında dimdik duran çocuğa ağlamaklı bir sesle ancak "Kimin kimsen yok mu?" diyebildi. "Kurtaramadık" diyememişti bile. Avucunda doktorluğuna lanet edercesine sıktığı bir kağıt parçası vardı. Sessizce uzatıverdi çocuğa... Ufacık elleriyle buruşuk kağıdı düzeltti. Kağıtta; "Sevdamız uğruna canlar verdik biz Siyahın zindan olsun beyaz aydınlık Herkese nasip olmaz Beşiktaşlılık" yazıyordu...
İşte Budur BEŞİKTAŞ'lılık
Doğduğu anda başlar Beşiktaşlının aşkı. Beşiktaşlı, doğduğunda hayatı siyah beyaz görür. Bir bebeğin gözünü açtığında ilk algıladığı renkler siyah beyazdır. Sonra tanır diğer renkleri. Beşiktaşa karşı duyulan aşkta doğumla başlar, işte o yüzden Beşiktaşlı olunmaz, Beşiktaşlı doğulur. Beşiktaşlılık, çocukluğunda mahallede top oynarken kendini Metin, Ali, Feyyaz yapmaktır ya da kapalıda açılan bir pankarta, çocukça akılla yapılan yorumdur. Bir babanın "Yarın ben oğluma ne diyeceğim?" sorusunda gizlidir Beşiktaşlılık. İlk aşkı Beşiktaşla yaşıyan insan, unutamaz ilk aşkını hayatı boyunca. İnsan büyüdükçe aşkıda büyür Beşiktaş'ına. Bu aşk, Beşiktaşa geldiğinde kalbinin kıpır kıpır atmasıdır, bazen Çarşıda yürümektir, bazen de Kazanda delikanlılığa ilk adımdır. Kolkola yürümektir Çarşıdan İnönüye, bazen helal parayı kazanmaktır Köyiçinde. Maç sonrası sonuca bakmaksızın aşkını beklemektir Fulyada, bazen de her şeyi Köyiçinde başlatmaktır inadına.
Rakipleri masa başında kazandıkları şampiyonluk sayılarıyla övünürken, şerefiyle kazandığı ikinciliklerle mutlu olabilmektir, Beşiktaşlılık,
Ulu önderin kulubü sadece bir kere ziyaret etmesiyle övünmeyip, kurtuluş savaşı yıllarında her gün Beşiktaşın antremanlarını izlediğini, gün aşırı kulüp binasını ziyaret ettiğini Beşiktaşa ithafen yazdıklarının kulüp binasının girişinde asılı olduğunu bilip, Atatürk bizim takımı tutuyordu diyenlere gülebilmektir, Beşiktaşlılık,
Ulu önderin kurduğu Cumhuriyete sonuna kadar sahip çıkıp, kendi kendine cumhuriyet kuranlara "Nerede sizin Atatürkçülüğünüz?" diyebilmektir, Beşiktaşlılık,
Halkın takımı olmaktır, Beşiktaşlılık,
Vefalı olmaktır, köy takımına elendikten sonra İnönüdeki ilk maçta stadı doldurup aşkını tazelemektir, Beşiktaşlılık,
Yaratıcı zekasıyla besteleriyle, tezahüratlarıyla, pankartlarıyla diğer takımların kendini bire bir taklit etmesini izlemektir, Beşiktaşlılık,
Rakip takımın taraftarına, dünya yıldızı dediği futbolcusuna, deplasmanda "Korkak Tavuk" dedirtecek zekaya sahip olmaktır, Beşiktaşlılık,
Yıllarca hasreti çekilmiş olan şampiyonluğa çok yaklaşıldığı bir anda takım öndeyken ezeli rakibinden talihsizce gol yiyip şampiyonuğu hediye eden kalecisini, tesislerde dövmek yerine alkışlayıp bağrına basabilmektir, Beşiktaşlılık,
Vefalı taraftar sıfatını Türkiyede başlatan ve hala da taşıyan tek taraftar topluluğu olma gururudur, Beşiktaşlılık,
Siyahla beyazı, ölümle yaşamı ayıran çizgi de bağdaştırmaktır, Beşiktaşlılık
Kulüp başkanının dedikleriyle hareket etmeyip kendi başkanına "O koltuk kutsaldır nasip olmaz herkese" diyebilmektir, Beşiktaşlılık,
Halkın takımı olmanın verdiği gururla, alın teriyle kazanılan parayla dalga geçenlere, "Hepimiz Kapıcıyız" diyip "Silah mı satsaydık?"diye sorabilmektir, Beşiktaşlılık,
Rakipleri masa başında kazandıkları şampiyonlukları ile taktıkları yıldızlarla övünürken, Türkiyede sadece taşıma hakkı kendisine verilen milletimizin uğruna şehit düştüğü ay yıldızımızı gururla taşıdığını bilip, bizim ay yıldızımız yeter diyebilmektir, Beşiktaşlılık,
Takım böyle tutulur diyenlere, ilk kurulan takım olmanın gururuyla bakabilmektir , Beşiktaşlılık,
Tesiste futbolcusunu dövmek yerine, kötü oynayan takımını sahaya arkasını dönerek, maçtan sonra stadı terketmeyip şarkılarla türkülerle protesto etmektir, Beşiktaşlılık
Bir gün herkesi Beşiktaşlı yapmak gibi kompleksli bir düşünce yerine "Beşiktaşlı olmanın ayrıcalığını Beşiktaş ruhuyla yaşayabilmektir", Beşiktaşlılık,
Nihat, Sergen, Metin ,Ali, Feyyaz, Rıza gibi yüzlerce futbolcuyu kendi özkaynak düzeninde yetiştirip Türk futboluna kazandırmaktır, Beşiktaşlılık,
Sportif Başarıların bilincinde olup, mazisiyle övünürken, yıldız savaşı yapan rakiplerine yukarıdaki ahlaki ve etik değerleri sayabilmektir, Beşiktaşlılık,
Bütün bu sayılanları bir cümlede toplayıp, "Beşiktaş Sen Bizim Herşeyimizsin" diyebilmektir, Beşiktaşlılık,
Herkes Beşiktaşlı olamaz, zaten ahlak ister, değer ister, tabi biraz da yürek...
Emeğine sağlıkkk. Hepsini okumak biraz zor ama zamanla okuruz artık +
@[Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] teşekkür ettim
@[Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!] ah okursun okursunn
Bu Asla Veda Değil
Şerefinle Hakkınla
Tarih yazdın burada
Süleyman Başkanınla
Şampiyonluk yolunda
Metin Ali Feyyaz’la
Kanat açtık göklere
Gurur Onur Asalet
Şeref Bey Stadında
*****************
Bu asla veda değil
Biz yine geleceğiz
Halaylarla türkülerle
Yer gök inleteceğiz
Kalbim kurusun benim
Unutursam ben seni
Seviyorum Beşiktaşım
Evvel ezelden beri
*****************
Ne zaferler kahırlar
Yaşadık biz burada
Yağmur çamur demeden
Dolmabahçe yolunda
Ayrılık vakti geldi
Sen üzülme Kartalım
Gurur Onur Asalet
Şeref Bey Stadında
*****************
Bu asla veda değil
Biz yine geleceğiz
Halaylarla türkülerle
Yer gök inleteceğiz
Kalbim kurusun benim
Unutursam ben seni
Seviyorum Beşiktaşım
Evvel ezelden beri
Söz-Beste
çArşı
Konu Pâye tarafından (25 Ağustos 2013 Saat 23:46 ) değiştirilmiştir.
“FEDA” derken kime seslendiniz?
“beni suçlayanların üzerinizde nasıl bir izlenim bıraktıklarını bilmiyorum.
O denli kandırıcıydı ki sözleri,
kendi payıma ben onları dinlerken az kalsın unutuyordum kim olduğumu.” Sokrat
Kapalı
harçlığını ayıran öğrencidir demediniz;
pazar filesini eksilten memurdur,
öğretmendir, emeklidir,
konfeksiyonda iplik yutan sigortasız işçidir,
evlatlarını görmeye vakit bulamayan taksicidir
demediniz.
yazardır, çizerdir, sanatçıdır
demediniz.
pazarcıdır, avukattır, doktordur,
köyiçinde esnaf, gözleri ama bir bilge
evlatlarına titreyen bir annedir,
uzaklara dalan bir babadır demediniz.
izlediğin filmi çeken yönetmen,
hücrede sonucu merak eden tutsak,
satırlarını mırıldandığın şairdir demediniz.
sahiden bu kadar az mıyız biz ?
Kapalı
tinercidir dediniz,
serseridir, ayyaştır, avaredir .
çapulcudur, ittir-kopuktur
dediniz.
beleşçidir, rantçıdır
hamasi laflarınızı,
niyeti belli amellerinizi bunların ardına sakladınız.
sahiden bu kadar çok muyuz biz ?
Beşiktaş kaybettiği zaman birimiz en az bir diğerimiz kadar üzülen,
kazandığı zaman en az bir diğerimiz kadar sevinen insanlarız.
bizler çok olan tarafta değil, haklının yanında olduk.
peki siz kendi ayrıstırmanızda “FEDA” derken kime seslendiniz?
bizi “çok” bulduğunuz tarafa mı yoksa “az” kıldığınız tarafa mı?
vicdan yanlış ve doğrunun ne olduğunu bize hissettiren iç sesimiz ise
kendinize bir kulak verin.
biraz dinleyin içinizi.
bir katre olsun vicdan sahibi olun,
bir ses çıksın içinizde.
halkın şairi Emirhan Oğuz abimizin dediği gibi;
“..ama ne cikar
******** desinler bize donersek yolumuzdan
bu topu Baba hakkina Baba Hakki hakkina
siyaha beyaza boyamali
değil mi ki yer siyah gök beyaz
Beşiktaş’ım alemlerin kralı”
BEŞİKTAŞ SEVGİSİ
Tartı ile tartılmaz, para ile alınmaz, metre ile ölçülmez duygudur. siyah-beyazdır. sevinmek için sevmemektir.
-
beşiktaşk başka birşeydir. sevinmek için sevmemektir
-
hemen hemen her yerde ne kadar tutkulu olduğu vurgulanan sevgidir.
"beşiktaşlı olunmaz, beşiktaşlı doğulur!"
"siyah beyaz akar kanımız"
ayrıca "çıldırt bizi delirt bizi kartalım"
-
Kelimelerle anlatılmaz, hiçbir sevgiye , aşka benzemez..kalbin en büyük bölümünü o kaplar..
sevdim seni bir kere
başkasını sevemem
deli diyorlar bana
desinler değişemem ' dir...siyahımız zindan, beyazımız aydınlık!
-
Çocuklukta tanışılan, o günden beri çok şey değişse de çok şeye kusulup, çok şeyden vazgeçilse de hep baki kalan ve bünyeyle beraber gitgide büyüyendir.
[Kartalın Hikayesi]Her Kanadı Olan Kuş Değildir ..
Fi tarihinde bütün kuşlar Kafdağı’nın ardından yuva yapmaları için dağıtıldığında, bir çoğu gördüğü ilk ağaca çöreklendi. Daha güvenli olduğu için ağaç kovuklarını tercih edenler de oldu. Kümese doluşanların haddi hesabı belli değildi zaten. İçlerinden biri ne ağaca baktı ne kovuğa ne kümese ne de bir başka şeye… Düşünmeden yükseldi. Dağlar, bayırlar geçti. En sert, en yalçın, en tehlikeli dağa ulaştı ve oraya yaptı yuvasını. Sonra tekrar Kafdağı’nda toplandılar.
Zi tarihinde, bu sefer avlanmaları için tekrar salıverildiler. Çoğu bulduğu ilk leşi av saydı, kimi sinek kovaladı, kimi de çöplükleri falan eşeledi. Fi tarihinde yuvasını zirvelerdeki sert kayaların arasına yapan o kuş, ne leşe baktı ne sinek kovaladı ne çöpleri eşeledi. Aldı başını ve adam gibi avlanmaya gitti. Gözüne kestirdiğinin ayaklarını yerden kesiyordu. Sonra tekrar toplandılar Kafdağı’nın eteklerinde.
Bi tarihinde uçmaları için tekrar salıverildi bütün kuşlar Kafdağı’ndan. Kimi dala budağa kondu, kimi sadece yürüdü, kimi uçan şeylerin üzerine yapıştı, yorulmadan uçtu. İçlerinden biri, fi tarihinde akıl almaz dağlara yuva yapan, zi tarihinde avını canlı, mertçe yakalayan o kuş yükseldi. En tepelere çıktı. Zirveleri zorladı. Onun üzerinde uçan şeylere tahammülü yok gibi uçuyordu adeta. Sonra felek emir verdi, tekrar Kafdağı’nın arkasında toplandı bütün kuşlar. Zirveleri zorlayan, avlanırken asaletine zarar vermeyen o kuş hariç, hepsi toplandı. Felek çok kızdı bu duruma ve daha sonra özel olarak davet etti o kuşu. Sert bir şekilde sordu:
- Neden bütün kuşlar emrime itaat edip geldiği halde sen büyük toplantıya gelmedin? dedi.
- Siz kuşları çağırmıştınız efendim; ama onların yaptıklarına bakınca görüyorum ki ben bir kuş değilim. Ben kartalım, dedi.
Bu açıklamasından sonra felek hak verdi kartala. Kainatta kendi seviyesinde hiçbir kuş bulamadığı için hayatı boyunca hep yalnız uçmak zorunda kaldı kuşların şahı kartal.