Kanunun Amacı ve Genel Değerlendirmesi.

Türkiye’de ilk defa İş Sağlığı ve Güvenliği konusunu kapsamlı bir şekilde ele alan kanun,
20.06.2012 tarhinde kabul edilerek, 30.06.2012 tarihli 28339 sayılı Resmi Gazetede yayımlandı.
Kanunda yeralan bazı konular esasen 4857 Sayılı İş Kanununda 5.Bölüm içersinde
“İş Sağlığı ve Güvenliği” ana başlığında 77 ve 89 maddeleri arasında biçimlendirilerek uygulanmataydı.
Anılan İş kanununda yeralan maddelerin uygulaması ise yine 07.04.2004 tarih ve 25426 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan İş Sağılğı ve Güvenliği Kuralları hakkındaki yönetmelikle sağlanmataydı.

Yeni İş Sağılğı ve Güvenliği Kanunun İş Hayatının Düzenlenmesine Etkileri;

Kanunun amacı, “İşyerlerinde iş sağlığı ve Güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve
güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, sorumluluk, yetki ,
hak ve yükümlülüklerini düzenlemektir “ olarak belirtilmiştir. Kanunun kapsamı ve etki alanı,
yeniden tanımlanarak genişletilmiştir. Önceki İş Kanunu içerisindeki tanımda, en belirgin
ve önce çıkan özellik, sanayiden sayılan ve devamlı olarak en az 50 işçi çalıştıran ve
6 aydan fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerini kapsamaktaydı. 6331 sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanunu bu tanımı müstakil bir kanun haline getirerek kapsamını genişletmiştir.
Bu tanım ile birlikte, artık 50 çalışan sınırı ve işin 6 aydan fazla sürekliliği temel tanım olmaktan çıkrılarak
“Kamu ve Özel sektöre ait tüm işyerleri ve işlere uygulanacaktır” denilmiştir. Böylece,
etki alanı genişleyen kanunun içerisine İş Kanunu, Deniz İş Kanunu, Meslek Eğitim Kanunu,
Devlet Memurları Kanunu, Borçlar Kanunu çalışanlarına, bu işyerlerinin ve işverenleri ile
işveren vekillerine, çırak ve stajyerlere de dahil olmak üzere tüm çalışanlarına ve falliyet
konularına bakılmaksızın uygulanacaktır. Kanun yalnızca, Afet ve Acil durum birimlerinin müdahale faaliyetlerini,
Ev hizmetleri, yanında başkaca kimseyi çalıştırmayan esnaf ile iyileştirme kapsamında
çalışan tutuklu ve hükümlüleri kapsam dışında tutmaktadır.

II – Kanunun İşveren ile Çalışanların Görev,Yetki ve Yükümlülükleri Bakımından Değerlendirilmesi.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu bütün iş kollarında işçi çalıştıran işverenlere, iş güvenliği sağılığı
ve konusunda genel bir sorumluluk yüklemiştir. Kanunun esas hedefi, çalışma hayatını objektif
ölçülere göre sevk ve idare ederek, mesleki risklerin önlenmesini, eğitim ve bilgi verilerek hertürlü
tedbirin alınmasının sağlanması.Bu konular ile ilgili organizasyonların yapılmasını, gerekli araç ve
gereçlerin temini ile sağlık ve güvenlik tedbirlerinin günlük iş hayatına ve değişen şartlara
adaptasyonun etkin ve uyumlu biçimde sağlanması için çalışmalar yapmasıdır.

İşveren ,çalışanlarına görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu belirler. İşyerinde çalışma düzenini tehlikeye sokacak Risk seviyesini belirler, İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadağını izler, süreçleri denetler ve varsa uygunsuzlukları giderir. İşyerinde alınan bu tedbirler için, işyeri dışından uzman kişi ve kuruluşlardan hizmet alınması işverenin bizatihi sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.

Kanun, işverenin işyerinde çalışanların sağlığı ve güvenliği konularında alacağı hertürlü tedbir
için katlandığı maliyetleri çalışanlarına yansıtamayacağını açıkça hüküm altına almıştır.

a- İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi Çalıştırma Yükümlülüğü

Yeni İSG Kanunun 6,7 ve 8.maddelerinde tüm işverenler işyerlerinde, İş Güvenliği Uzmanı,
İşyeri Hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirmek zorundadır ilkesini benimsemiştir.
Bu ilkeye göre, İşverenler tehlike sınıfları gözönüne alınarak, çok teklikeli işyerlerinde
A sınıfı, tehlikeli işyerlerinde B sınıfı ve Az Teklike işyerlerinde ise C sınıfı belgeye sahip
İş Güvenliği Uzmanı ile İşyeri Hekimi çalıştırmakla yükümlü kılnmıştır. Eğer işverenler,
İş Güvenliği Uzmanı ve İş Yeri Hekimini tam gün istihdam edeceklerse ayrıca “işyeri sağlık
ve güvenlik birimi” de kurmak ve işyeri hekiminin yanında çalışmak üzere diğer sağlık personelini
de görevlendirmek zorundadırlar. İş Güveliği Uzmanı ve İş Yeri Hekimilerinin çalışma şartları
ve süreleri ile ilgili kapsamlı açıklamalar ile Kanunun uygulama esasları ile ilgili tebliğ, yönetmelikler
Bakanlık tarafından ilerideki günlerde yayınlanacaktır.

b- Sağlık Gözetimi, İş Kazası ve Meslek Hastalıklarının Kayıt ve
Bildirimi ile Çalışanların Aktif İş Hayatına Uyumunun Sağlanması.


6331 Sayılı İSG Kanunu, işyerlerinde Aktif, dinamik ve çalışanlarında katılımı ile sağlık gözetimi,
meslek hastalıklarının oluş biçimi, kayıtlarının tutulması ve işveren tarafından ilgili sağlık
kuruluşlarına bildirilmesi konusunda etkin bir işyeri yönetimi modeli benimsemiştir.
Buna göre; çalışanların sağlık muayenelerinin takibi konusunda özellikle işçilerin işe girişlerinde,
iş değişiklikleri ile işten uzak kalmaları nedeniyle tekrar işe başlamalarında ve işin devamı süresince,
çalışanların ve işin niteliği ile işyerinin tehlike sınıfına göre Bakanlıkça belirlenen düzenli aralıklarla
bu muayenelerin yapılması zorunlu kılınmıştır.
Tehlikeli ve Çok Tehlikeli sınıflarda yeralan işyerleri ise çalışanlarını işe kabul etmeden yapacakları
işe uygun olduklarını belirten sağlık raporlarını almadan işbaşı yaptıramayacaktır.
Sağlık gözetiminden doğan tüm maliyetler ve yapılan giderler işveren tarafından karşılanacak olup,
hiçbir şart ve suretle çalışandan talep edilmeyecektir.

c- Çalışanların Eğitimi, Bilgilendirilmesi ile Görüşlerinin Alınması ve Katılımlarının Sağlanması.

İşveren, çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini sağlar.
Bu eğitimin temel amacı, işin ve çalışanların iş tecrübe ve becerileri de gözönüne alınır.
Ayrıca teknolojik gelişme ve bu gelişmelere parelel yenlikler ile makine ve diğer iş ekipmanlarının
çalışanın güvenliğini tehlikeye atmayacak şekilde eğitim verir yada verdirir.
Bu eğitimler ortaya çıkan yeni risklere uygun olarak yenilenir,
gerekli görüldüğünde düzenli ve periyodik aralıklarla tekrarlanır.
Çalışanların temsilcileri özel olarak eğitilir.
İşyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için çalışanların ve işçi
temsilcilerinin işin gereklerine göre bilgilendirilir.
Koruyucu ve önleyici tedbirler ile işyerinde karşılaşılacak sağlık ve
güvenlik risklerini ortadan kaldıracak önlemler alınır.
Bununla ilgili işyerlerinde işçi temsilcisi seçilmesi yada atanması yasal zorunluluk haline getirilmiştir.

Tehlikeli ve çok tehlikeli işyerlerinde çalışacaklar için yapacakları iş ile ilgili
mesleki eğitimin belgelendirilmesi şartı aranacaktır.
Tehlikeli ve Çok tehlikeli işlerde çalışanların eğitim süreçleri metod
ve yöntemleri ile formasyon süreçleri belgelere dayandırılmalıdır.
Çalışanları ile geçiçi iş ilişkisi kursalar dahi iş sağlığı ve güvenliği
risklerine karşı çalışanların bilgilendirilmesi zorunludur.
İşveren çalışanların işyerlerindeki çalışma düzenine uyması konusunda
katılımı sağlamak ve çalışanların görüşlerine başvurmak zorundadır.
İşveren çalışanalarını muhtemel risklerden korumak amacıyla görşlerine
başvurmak, teklif getirme haklarınının sağlanması, bu konulardaki görüşlerinin alınmasının sağlamalıdır.
İşveren işyerinin farklı bölümlerindeki riskler ile çalışan sayılarını gözönüne
alarak ve dengeli dağıtıma özen göstermek kaydı ile çalışanların kendi
aralarında yapacağı seçimle, seçim koşullarında belirlenemeyen durumlarda
atama yapılarak oransal sayılarda çalışan temsilcisi görevlendirilir.

Buna Göre;
2 ile 50 arasında , 1
51 ile 100 arasında, 2
101 ile 500 arasında, 3
501 ile 1000 arasında 4
1001 ile 2000 arasında 5

2000 ve üzeri çalışanı bulunan işyerlerinde 6 temsilci görevlendirilir.


d- Risk Değerlendirmesi, Acil Durum Planları, Yangınla Mücadele ve İlk Yardım.

Risk değerlendirmesi 4857 sayılı iş kanununda yer almayıp,
ilk olarak bu kanunda etkin ve belirleyici bir şekilde dile getirilmiştir.
Kanun ile işveren, iş sağlığı ve güvenliği kapsamında risk
değerlendirmeleri yapmak ya da yaptırmak sorumluluğunda bırakılmıştır.
Özellikle belirli iş sahalarında çalışanların üst seviyedeki risklerden etkilenme durumları,
kullanılacak iş ekipmanları ile kimyasal etkilerin tespiti, işyeri düzeninin sağlanması,
özel politika gerektiren çalışanların bulunması halinde (Genç, yaşlı, gebe, engelli vb.) bunların
durumlarının tespiti ile çalışma oratamlarına adaptasyonlarının sağlanması.
Bunun için İşverenlerin önlem ve çalışmalarını sağlamak üzere ,
önümüzdeki süreçte çıkarılacak yönetmelik doğrultusunda isterlerse kendi
bünyelerinde ya da dışarıdan hizmet almak suretiyle gerçekleştireceklerdir.

İşverenler, işyerlerinin kendine özgü büyüklükleri, nitelikleri ve taşıdığı özellikleri
gözönüne alarak (çalışan sayısı, işyerinin büyüklüğü, yapılan işin niteliği,
işyerinin özel yangın ya da koruyucu önlemlere etki dereceleri )
acil durum eylem planı hazırlar.
Koruyucu önlemlerle beraber, tahliye, yangınla mücadele, ilk yardım ve benzeri
konularda uygun donanıma sahip ve bu konularda eğitimli yeterli sayıda personel görevlendirir.
Araç gereç sağlar, tatbikat yaptırır. Ekipmanların heran hazır bulundurmaları sağlanır.
Bu konularda (İlk yardım, acil müdahale, kurtarma ve yangınla mücadele)
işyeri dışındaki uzman kuruluşlarla gerekli iletişim metodları belirler.

Kanun bu konularda işverene özellikle ve belirlenmiş sorumluluklar yüklediği gibi
çalışanlara da bu konuda önemli sorumluluklar getirmiştir.
Çalışanlar iş sağlığı ve güvenliği konularında, aldıkları eğitim ile işverenin bu
konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin, diğer çalışanların işyerindeki
hareketlerinden dolayı diğer çalışanların sağlık ve güvenliğini tehlikeye atmamakla sorumludurlar.

e- Diğer Konular ve yaptırımlar.

İş sağlığı ve Güvenliği Kurulu; İşveren 50 ve daha fazla çalışanı olan ve 6 aydan
fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği kurulu oluşturur.
Asıl İşveren – Alt İşveren tarafından ayrı ayrı kurul oluşturulmuş ise, kararların uygulanması
konusunda asıl işveren işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevlendirilir.

Aynı çalışma sahası içerisinde birden fazla işverenin faaliyeti olması durumunda,
iş sağlığı ve güvenliği konularında işbirliği yapılır.
Tüm risklerin ortak alan içerisinde değerlendirilerek “ Risklerden korunulması” çalışmaları koordine edilir.
İşverenler birbirlerini ve çalışan temsilcilerini bu riskler konusunda bilgilendirilir.

Ayrıca, TRT ile ulusal ,bölgesel ve yerel yayın yapan televizyon ve radyolardan
ayda en az 60 dakika iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitici ve uyarıcı yayın
yapılması kanuni zorunluluk haline geltirilmiştir.

İş teftiş ve inceleme sırasında işyerinde tespit edilen ve kanuna ve
yönetmeliklere aykırı durumların meydana gelmesi nedeniyle tespit edilen
eksiklikler tamamlanıncaya kadar işin tamamı yada bir kısmı durdurlabilecektir.
Bu zaman aralığı için çalışanların ücretleri tam olarak zamanında ödenmeye
devam edilecektir.

Cezai yaptırımlar

Kanunun 29.maddesinde belirtilen “ Büyük Kaza Önleme politika belgesi “ hazırlamayan işverenlere 50.000,00 TL ,
“ Güvenlik Raporu” hazırlayıp Bakanlığın değerlendirmesine sunmayan ve faaliyetlerini yürüten işyerlerine,
Bakanlıkça izin verilmeyen işyerlerini açan veya faaliyeti durdurulan işyerlerinde faaliyete
devam eden işverene 80.000,00 TL idari para cezası uygulanır.

İş Sağlığı ve Güvenliği konularına aykırılık tespit edilen maddelerle ilgili, işçi sayısı ve
aykırılığın yapıldığı ay sayıları gözönüne alınarak artan idari para cezaları uygulanır.

Kanun maddelerinin uygulama esasları ileriki günlerde çıkarılmasını beklediğimiz
yönetmelik ve tebliğlerle şekillendirileceği aşikardır.

SONUÇ: İş hayatımıza ilk defa yeni bir düzenleme olarak girecek olan
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu işletmeler, eksikliklerini Kanunun yürürlülüğe
gireceği tarihler de gözönüne alınarak gözden geçirmelidirler.
Özellikle, İş Güvenliği Uzmanı, İşyeri Hekimi ile diğer işyeri sağlık personelini
görevlendirmeleri bakımından kapsamlı bir çalışma yapmalı, varsa eksiklikler giderilmelidir.
Kanuna uygun bir iş yönetim çizelgesi hazırlanmalı gerekli personel istihdamı sağlanmalı yada
Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi Firmaları ile “Hizmet Satın Alma” yolunun tercih edilip edilmeyeceği açıklığa kavuşturulmalıdır.