Madonna Louise Veronica Ciccone Ritchie, (d. 16 Ağustos 1958, Bay City, Michigan). ABD'li şarkıcı, müzisyen, dansçı, aktris, prodüktör, yazar ve moda ikonu'dur. Madonna, Pop Müziğin Kraliçesi olarak bilinmektedir. Yüksek enerjili sahne performansları ile ünlü olan sanatçı, çalışmalarında; erotik, politik ve dini temaları kullanmasıyla da tanınır.
2000 yılında, 130 milyonluk albüm satışı ile "Tüm zamanların en başarılı solo kadın sanatçısı" sıfatıyla Guinness rekorlar kitabına girmiştir. Sanatçının plak şirketi Warner Bros, 2005 yılında, Madonna'nın albüm satışlarının 200 milyonu geçtiğini hesaplamıştır. Aynı yıl içerisinde albüm satış rakamı en resmi kurum olan IFPI tarafından da doğrulanmıştır.(IFPI 2005 Raporu]]'na göre; 1982 ile 2005 yılları arasında 275.000.000'dan fazla yasal kayıt satışlarıyla tüm zamanların en çok satanlar sıralamasında dördüncü olarak yer alan Madonna (ilk üç: Beatles, Elvis Presley, Michael Jackson) "Tüm zamanların en çok satan kadın sanatçısı" unvanına sahiptir. Bunlara ek olarak, Eylül 2007'de, Guinness Rekorlar'ı Madonna'yı "Tüm zamanların en başarılı kadın müzisyeni" olarak teyit etmiştir.
Madonna ilk single'ı "Everybody"yi 1982 yılında yayınlamıştır. Dünya çapındaki ilk büyük hiti 1983 yılında yayımlanan "Holiday" şarkısıdır. 1984'te yayınladığı "Borderline"'dan bu yana 37 şarkısı "Billboard Hot 100" listesinde TOP 10'a girerek Elvis Presley'nin rekorunu egale etmiştir. "Billboard Hot 100" listesinde 12 şarkısı 1 numara olmuş, "Billboard Hot 100 Dance" listesinde 38 şarkısı zirveye yerleşmiştir. İngiltere'de 61 şarkısı TOP 10'a giren ve bunlardan 12'si 1 numara olan tek kadın sanatçıdır. 2006 yılında, Guinness Rekorlar Kitabı Madonna'nın "Tüm zamanların en çok kazanan kadın sanatçısı" olduğunu, buna ek olarak, Billboard; Madonna'nın 2006 yılındaki Confessions Tour'nu, "Tüm zamanların en çok kâr elde eden kadın turnesi" olarak duyurmuştur.
Sanat kariyerinde, 25 yılını geride bırakan süperstar, 7 Grammy, 1 Altın Küre, 2 Brit, 30 Billboard ve 24 MTV Video Muzik Ödülü yanı sıra müzik endüstrisindeki pek çok prestijli ödülleri de kazanmıştır. İngiltere Hall Of Fame'e kurucu üye olarak kabul edilen ilk kadın sanatçı olan Madonna, 10 Mart 2008'de Rock and Roll Hall Of Fame'e giren ilk kadın pop sanatçı olmuştur.
Kraliçenin Biyografisi
Çocukluk ve Gençlik yılları
Madonna Louise Veronica Ciccone 16 Ağustos 1958'de Bay City, Michigan'da dünyaya geldi. Babası İtalyan asıllı Sylvio Ciccone (genellikle 'Tony' olarak hitap ediliyor) ve Kanada'nın Fransız kesiminden olan anne Madonna Fortin kızları Madonna'ya 'Nonnie' diye hitap ediyordu. Madonna 6 çocuklu ailenin 3. çocuğuydu. Katı bir Katolik olan baba Tony çocuklarını da bu inanca göre yetiştiriyordu. Çocuklarının herbirini bir müzik enstrümanı çalmayı öğrenmeye zorunlu tutuyordu. Katolik okullarında okuyan ve her gün kiliseye gitme zorunluluğu olan Madonna, müzik yerine dans eğitimi almak istiyordu. Bu konuda ısrar ederek ailesini ikna etmeyi başardı. Annesi 1963'te, Madonna henüz 5 yaşındayken göğüs kanseri sebebiyle öldü. Bunun üzerine baba Tony Ciccone kardeşleri ve ev işleriyle ilgilenme görevini Madonna'ya verdi. Kısa bir süre sonra hizmetçi olarak tuttuğu Joan Gustafson'la evlendi ve ondan iki çoçuğu daha oldu. Annesine duyduğu sevgi nedeniyle üvey annesiyle iyi geçinemeyen Madonna, babasının ilgisini çekmek için sergilediği enteresan davranışlar(garip giyinmek, okulda ilgi çekmek için ponpon kızların lideri olmak gibi) ve kariyerinde yer eden çoğu çılgınlığın da babasıyla arasındaki sevgi ve nefret ilişkisinden kaynaklandığı rivayet edilir. Ciccone ailesi Madonna lise çağındayken Rochester'a taşındı. Madonna liseyi burada bitirdi. En büyük hayali ünlü bir dansçı olmaktı. Michigan Üniversitesi dans elemelerine katıldı ve burs kazanmayı başardı. Küçük yaşlarda bale eğitimi aldığı için son derece disiplinli olan bu eğitim ortamında başarılı olmakta zorlanmadı. Dans hocası Christopher Flynn, Madonna'nın en büyük ilham kaynağıydı. İlerleyen yıllarda yaptığı açıklamalarda kendisini bir gay club'a götüren ilk kişinin hocası olduğunu ve o gece sonunda dünyaya bakış açısının değiştiğini söylemişti. Madonna'yı şansını daha büyük bir şehirde denemesi yönünde ikna eden kişi de Christopher Flynn'dan başkası değildi.
New York
Madonna'nın olmaya duyduğu büyük özlem, babasının karşı çıkmasına rağmen üniversite öğrenimini yarıda bırakarak New York'a taşınmasına sebep oldu. 1978'de (19 yaşındayken) tek bir bavul ve cebinde 35 $'la New York'a adım atan Madonna kalacak bir yer bulduktan sonra çeşitli dans gruplarında şansını denemeye koyuldu. Ancak Madonna bir grup olarak değil, bireysel . Geçinebilmek için ilk etapta Dunkin Donuts ve Burger King gibi kafelerde alt düzeyde eleman olarak çalışan Madonna, ne kadar çalışırsa çalışsın yeterince para kazanamayacağını anladı. Bu dönemde modellik yapmaya başladı. Sanat öğrencilerine ve fotoğrafçılara çıplak pozlar verdi.
Madonna ilk şarkıcılık deneyimini erkek arkadaşı Dan Gilroy ve onun kardeşi Ed tarafından kurulan The Breakfast Club adlı grupla yaşadı. Dan Madonna'ya gitar ve davul çalmayı öğretti. Birlikte şarkı yazıp, New York'ta bir klüpte sahne alıyorlardı. 1980'de gruptan ayrıldı. Bundan bir yıl önce Patrick Hernandez(Born to be alive şarkısıyla anılır) kendisine vokalisti ve dansçısı olması için teklif getirir. Söz konusu teklif maddi açıdan son derece caziptir fakat Madonna'nın Hernandez'le birlikte çalıştığı sürece Paris'te yaşaması gerekmektedir. 6 ay Paris'te yaşayan Madonna, şehri son derece sıkıcı bulduğu için soluğu tekrar New York'ta alır. Burada illüstratör Martin Burgoyne ile birlikte yaşamaya başlar. (Söz konusu kişi ileriki yıllarda Madonna'nın ilk single'larının kapak tasarımını yapan kişi olmuştur)
Çıplak pozlar vererek garsonluktan daha iyi para biriktiren Madonna, 1979 yılında Jon Lewicki tarafından yönetilen A Certain Sacrifice adlı soft-porn bir filmde oynar. Bu film Madonna ünlü olduktan sonra tekrar gündeme gelecek ve video-kaset olarak piyasaya sürülecektir. Madonna'nın dansçılıktan kopup şarkıcılığa yönelmesindeki ilk ciddi adımı Stephen Bray ile birlikte kurduğu Emmy grubu ile attı. Madonna'nın vokalde bulunduğu grup, New York'ta kaydadeğer bir dinleyici kitlesi kazanmayı başardı. Ancak grup olayını fazlasıyla kuralcı bulan ve şarkıcılığa yalnız devan etme kararı hırslı ve yıldız adayı, Gothem Stüdyolarından bir yetkili olan Camille Barbon'a ulaştırdı. Madonna'yı daha önceden tanıyan ve sahne performansına hayran olan bu onu solo bir şarkıcı olarak bayan, hemen harekete geçerek firmasının bünyesine almak istiyordu. Büyük bir keşif yaptığını düşünen Camille, canlı performanslar, demo kayıtları ve promosyon çalışmaları için Gothem'in kesesinin sonuna karar açılmasını sağladı. Madonna ise Gothem ile bir anlaşmazlık içindeydi. Funky dans müziğinin patlayacağını ve rock müziğin önüne geçeceğini savunuyordu. Gothem ise Madonna'yı ısrarla bir rock yıldızı yapmak istiyordu. Neticede 1981'de Gothem'den ayrıldı ve yeni bir anlaşma için New York gece klüplerini arşınlamaya başladı. Arayış içinde olduğu bu dönemde Madonna "Danceteria" adlı gece klübünde tanıştığı Dj Mark Kamins sayesinde şeytanın bacağını kırdı. Kamins Madonna'nın demo çalışmalarından seçtiği 'Everybody' isimli şarkıyı klüpte çalmaya başladı. Müşteriler Madonna ve Stephen Bray, tarafından yazılan şarkıya bayıldı. Kamins'in bağlantıları sonucu Madonna Warner bros. şirketine bağlı olan Sire Records ile 5.000 $'lık bir anlaşma imzaladı.
İlk albüm
1982'de Everybody adlı single'ını yayınladı. Şarkı kısa sürede bir club hiti oldu fakat başarılı bir satış grafiği çizemedi. Single'ın kapağında Madonna'nın resmi yoktu. Bu yüzden merak uyandırdı ve çoğ insan onu sesinden dolayı zenci sandı. Hemen ardından Burning up single'ı geldi. Video formatlı ilk Madonna single'ı olan bu çalışmada club ve discoları cezbetti ama satış olarak yine hayal kırıklığı yaşattı. 1983'te kendi adını taşıyan debut albümü piyasaya sürüldü. (Söz konusu albüm 'the first album' adıyla 1985'te Avrupada piyasaya sürüldü) Albümün prodüksiyonunu o dönemki erkek arkadaşı Dj John 'Jeallybean' Bentinez yaptı. Bentinez'in imza attığı 'Holiday', dans listelerinde ilk sıraya yükselmeyi başararak, geleceğin mega starının ilk büyük başarısı oldu. 1985'te dansçılık ve şarkıcılıkta iddalı olduğu kadar oyunculuktada iddalı olduğunu gösterdi ve Susan Seidelman tarfından yönetilen New York komedisi 'Desperately Seeking Susan' filminde Rosanne Arquette ile birlikte rol aldı. Filmdeki performansıyla hayli iyi eleştiriler topladı.
Like A Virgin
'Desperately Seeking Susan' filminden kısa bir süre önce piyasaya sürülen ikinci Madonna albümü Like A Virgin adıyla ve içeriğiyle muhafazakar kesimin tepkisini topladı. Böylece dünya Madonna'nın ilk sansasyonuyla tanışmış oldu. Albümünle aynı adı taşıyan çıkış parçasının klibi İtalya, Venedik'te çekildi. Madonna klipte seksi dansları ve farklı giyim tarzıyla bir fenomen başlattı. Albüm dünya çapında 21 milyondan fazla sattı.Albümden çıkan single'ların tamamı top40 listesinin üst sıralarındaydı.Hatta bir parçası #1 numara iken diğeri #2 numarada arz-ı endam ediyordu.Madonna'nın artık uluslararası bir şöhreti ve büyük bir hayran kitlesi vardı. Modacılarda Madonna'dan yararlanmayı bildiler. Madonna mini etekleri, t-shirt üstü sütyenler, Madonna eldivenleri, yerel ve dini motifli aksesuarlar...
Yılın şüphesiz en büyük olayı ise Madonna'nın MTV Video Müzik Ödüllerinde sahneye dev bir pasta içinden gelinlikle çıkarak Like A Virgin'i seslendirmesiydi. Madonnna şovunun ilerleyen bölümlerinde yaptığı erotik şovla olay yarattı.
1984 sona ermeden önce Material Girl şarkısının video çekimlerine başladı. Söz konusu klip Madonna en büyük idollerinden birisi olan Marilyn Monroe'nun Diamonds are a girls best friend'deki performansına adanmıştı. Klipte Monroe kılığına giren Madonna'nın, elbisesinin çok büyük olduğu nedeniyle göğüslerinin dışarıya fırladığı söylencesi dilden dile dolaşmaya başladı. Şarkı yine bir numara oldu. Çekimler esnasında yıllar sonra hayatının tek aşkı olarak anacağı aktör Sean Penn ile tanışmıştı. İlk bakışta hiçbir ortak noktaları yok gibi görünen ikili, büyük bir aşk yaşamaya başladı. Sean Pean Hollywood'un asi çocuğuydu. Medya ilgisinden oldukça rahatsız oluyordu. Hatta bu ilgiye bazen sert tepkiler veriyordu. Madonna ise medya ilgisinden oldukça hoşnuttu ve sürekli gündemde olmak istiyordu. İkili medyaya büyük bir malzeme oldu. Magazin sayfalarından hiç eksik olmadılar. Tanıştıktan 6 ay sonra Madonna ve Sean Penn Malibu, California'da evlendiler. Ünlü konukların yer aldığı tören, helikopterle resim almaya çalışan paparazzilerin varlığı nedeniyle felakete dönüştü. Sean Penn'in sergilediği agresif tavırlar sebebiyle çifte 'The Poison Penns' lakabı takıldı.Aynı yıl "material girl" adlı single'ın #2 numaraya kadar çıkmasından sonra - ki o zamanın en popüler sanatçılarının ortak olarak söylediği "we are the world" single'ı #1 numaradaydı - Madonna kariyerinin ilk turnesi The Virgin Tour'a çıktı. Turne sadece ABD'yi kapsıyordu ama biletler piyasaya çıkar çıkmaz tükendi. Madonna benzeri fanlar konser salonlarını doldurdu. Radio City Music Hall konserinin 17, 672 bileti 34 dakikada satılarak rekor kırdı.Tüm şov bir saatten kısa sürmüş olsa da, gidenlerin yorumlarından anlaşıldığı kadarıyla Madonna’nın karizması ve enerjisi sayesinde unutulmaz bir şov olmuştur.Ön grup olarak The Beastie Boys sahne almıştır.Herşey yolunda giderken Madonna'nın zamanında parasızlık yüzünden çektirdiği resimler ve soft-porn film piyasaya sürüldü.Herkes olacakları merak ederken Madonna durumu gayet doğallıkla karşıladı.Medyaya nasıl tepki vereceğini iyi biliyordu.Bu sayede post-feminist bir hava yakaladı,genç kızlar ve kadınlar tafından desteklendi.Tüm genç kızlar artık onun gibi olmak istiyordu.Tüm dünya madonna benzeri kızlardan geçilmez olmuştu.Hatta Türkiye'de onun adını taşıyan, işportalarda satılan ayakkabılar bile yapıldı.
1985 yılı sona erdiğinde yılın hakkında en çok konuşulan ismi bu kızdan başkası değildi.Güçlü karakteri,seksiliği ve imajıyla kendinden söz ettirmeyi biliyordu.Her nekadar cinselliğiyle ön plana çıktığı için eleştirilsede Madonna popun kraliçesi olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyordu.
True Blue
Madonna 'Desperately Seeking Susan' filminin ardından Sean Penn ile başrolde oynadığı ikinci filmi olan 'Shangai Surprise' adlı filmin çekimleri için Amerika'dan ayrıldılar. Medyanın gündeminde yer almalarına rağmen ses getirmeyi başaramayan yapımda, Madonna'nın oyunculuğu sönük bulundu.İlk albüm bir sanatçı için çok önemlidir. İkinci albüm hala ilk albümün başarısından etkilenmiş olabilir ama üçüncü albümle, dinleyici beklentilerini yükseltir. Eğer eski albümlerine benzerse insanların ilgisini kaybedebilir. Yeni bir şey denerse beğenilmeme riski doğar.
Ve Madonna, kariyerinde ilk kez kendini yenileyecek, bir önceki albümünden tamamen farklı bir albümle izleyici karşısına çıkacaktı. Eski yapımcısı Steve Bray ile yeni keşfi Patrick Leonard ile çalışan Madonna 30 Haziran 1986′da dünyayı şaşırttı. 1985 yılındaki Sean Penn ile evliliği sonrası ilk Madonna albümü olan True Blue, ilk iki albüme göre daha olgun bir altyapıya sahipti. Albüm, dünya çapında 24 milyondan fazla satarak The Immaculate Collection'dan sonra en fazla satan Madonna Albümü unvanını taşımaktadır. Albüm 28 ülkede listelere ilk sıradan giriş yapmıştır.Hatta bu konuda bir dünya rekoru vardır. Kendisiyle özdeşleşen sarışın imajına da ilk kez bu dönemde bürünmüştür. Albümün kapağının iç kısmında dünyanın en cool adamına, Sean Penn'eyazmaktadır. Albümden sırasıyla Live To Tell, Papa Don't Preach, Open Your Heart, True Blue ve La isla Bonita gibi hitler çıkmıştır."True Blue" şarkısı tüm dünyada #1 numara olup 1986'nın dünya çapında en başarılı parçası oldu.1987'de "Open Your Heart" ve "La İsla Bonita" da tüm dünyada bir numarada #1 numara oldu.La isla bonita parçası sadece 1987 nin değil tüm 80'lerin en başarılı parçası olduğu açıklanmıştır.Ayrıca "Papa Don't Preach" ve "Live to tell" de İngiltere ve amerika gibi önemli listelerde zirveye çıktılar.Albümün neredeyse tüm parçaları hit haline geldi.Madonna'nın yaptığı özgür insan vurgularından sonra 1980'lerin sonuna yetişen gençler için Madonna örnek insan olup çıkıvermişti.1987'de Madonna yine oyunculuğa yönelmeye karar verdi. Yeni filmi Who's that girl?, aynı adı taşıyan soundtrack albümü sayesinde ilgi görmeyi başadı. Ama bir aktris olarak performansı vasatın altında bulundu. Madonna dünya çapında gerçekleştirdiği ilk turnesinin adına da filmi desteklemek adına Who's that girl Tour ismini verdi. Japonya'da başlayan turnede Madonna yaklaşık 2 milyon izleyici ile bir araya geldi. Japonya'da uçaktan iner inmez, hava alanında onu bekleyen 25. 000 Japonla karşılaştı. Konser başına 500.000 $ gelir elde ettiler. 13 Temmuz ABD konserinin gelirini AIDS le mücadele eden AMFAR'a bağışladı. Japonya'da Madonna pulları postaya verildi. İlk complication albümünü 1987'de piyasaya sürdü. 'You Can Dance' adını taşıyan albüm yayınlanan üç albümünün remixlerini içeriyordu.Bu remix albüm 7 milyonu aşan satış rakamıyla bir kadın sanatçıya ait en çok satan remix albüm,aynı zamanda tüm zamanların en çok satan ikinci remix albümü olmuştur.
Yılın, sonlarına doğru ise magazin basını Sean Pean ile Madonna'nın evliliklerinin çatırdamak üzere olduğunu duyacaktı. İşin aslı Madonna gerçektende Aralık 1987'de boşanma davası açmıştı fakat bir evlilik danışmanına danışmaya karar vermiş ve söz konusu terapilerin akabinde boşanma olayını askıya almıştı. Bu dönemde Madonna henüz tanıştığı John Kennedy Jr. arasında duygusal bir ilişki yaşandığı da kulaktan kulağa yayılmaya başlamıştı. 1988 Madonna için sakin geçti. Bu dönemde hiçbir albüm kaydına imza atmayan Madonna, Broadway'de sahnelenen 'Speed The Plow' adlı tiyatro oyununda oynadı. Etkinlik ilgi görmeyi başardı fakat Madonna'nın oyunculuğu yine son derece sönük bulundu. 88'in sonunda ise Madonna bu kez resmi olarak boşanma davası açtı. Sean Penn şükran gününde Madonna'ya dayak atmıştı.