Ali: Kuzey... Dün Cemreyle konuştuk. Uzun, uzun konuştuk.
Kuzey: Hayırdır bir derdimi var ?
Ali: Mutsuz... Yani bence.
Kuzey: Kıyamam ben ona. Güneyle mi hala ?
Ali: Biliyorsun oda öyle açık açık konuşmaz. Onunda dilinden anlamak zor, aynı senin gibi. Düşünüyorum da... Eskiden bari konuşmuş olsaydın benimle, o zaman söyleseydin belki.
Kuzey: Hayırdır çıkar bakayım ağzındaki baklayı.
Ali: Sen Cemreye, Güneyden önce aşık oldun kardeşim.
Kuzey: Ne diyorsun lan sen ?
Ali: Hemen çıkar dikenlerini. Kardeş mardeş dinleme hindi gibi kabart göğsünü hemen.
Kuzey: O zaman abuk subuk konuşma benle. Duydun mu beni?
Ali: Konuşurum. Çünkü doğru söylüyorum.
Kuzey: Bak Ali, senin kalbini kırarım.
Ali: Kırarsan kır be. Zaten bu külhanlık senin kalkanın. Ne zaman canın yanacak, o zaman sesin değişiyor. Yalan mı ? Yalansa yalan de. Sen önce Cemreyi hallet içinde.
Kuzey: Cemre benim kıymetlim... O kadar.
Ali: Kuzey, belki belki oda...
Kuzey: Cemre kardeşimin sevdiği kızdı, nişanlısıydı Ali. O kadar... Ben içimde onu bambaşka bir yere koydum. Ömür boyu yasak elma o bana. Ömür boyu da koyduğum yerde kalacak...