Bu gece
Yüreğime aralıksız batan sözlerinin acısıyla
öfkenin kuşatmasında yazıyorum sahipsiz kırılganlıklarımı…
Beni Dinle/me…
Ne öncesini ne de söyleyeceklerimi bu defa dinle/me…
Sana doğru attığım her adımda
üstüme yıkılan duvarın altında kalmaktan
(ç)atışma içinde geçen dakikaların
gece boyu sinirini taşımaktan yoruldu ruhum…
Oysa bu değildi içimde başlattığım seni kazanma savaşının sonu…
Böyle olmamalıydı..
Ümitleri tükenmeye yüz tutmuş ses boğumlarından
çıkamıyor nefesim…
İnadına zorluyorum onca haykırılmış sözlerin sonrasında tenimi…
Oysa özgürlük vaad etmiştim sana kendimi atarak zındanlara..
Zaman kıskaçlarını açmış yengeç gibi gelirken üstüme üstüme
Kekremsi bir rüyanın yorgun tadını yutkunuyorum
buruşturarak yüzümü…
Sessizliğin çığlıklarına düştüm…
Ne yana baksam sen bakıyorsun Kirpiklerimin penceresinden…
Şimdi hangi kuytunda susar avazım…
yoruldum…
Hiçbir hikayenin kahramanı olamayacak kadar uykum var…
Başımı koyduğum yastıkta
yokluğundan olma koca boşluklara düşüyorum hızla…
Gecenin yarısında ;
Yine bağdaş kurmuş oturuyorsun kan çanağı gözlerime…
Kapak resminde idam ilmeği olan
yeşilimsi bir kitabın hüzün sarısı sayfalarında arıyorum
yankısı (ç)alınmış sesimi…
Öykünüp ustama “sus(may)acak var “ diyorum yakılmış sesimle…
Sussam içimde (k)anarım seni…
Yine de sargısı boldur yaralarımın…
Uzak şehir özlemleri sürtse de bedenimi
İnadına bekliyorum geleceğimi(zi)…
Dört duvarımda yankılanan tüm acılarımı
ve küflenmiş alışkanlıklarımı tek hamlede
infaz edeceğim o gün…Bunu bil…
Yeter ki sen toplama valizini ve gitme…
Bırak inadına dağınık kalsın kızıl saçların…
Üzerine sinen ağırlıklarımla bu gece yarısı
Çatkapı arala acılarımı…
Döndür beni yaşam(ın)a…Bak öl(m)üyorum işte…
İçimdeki sevinçlerin senli sebeplerini desteliyorum yüreğimde…
Aşk’a beş kala sancılanıyorum yine doğumsuz coğrafyalarda…
Yüreğimdeki amansız savaşın
tenimde açtığı yaraları görmezden gelme..
”Kalbindeki sıcaklığa düşür beni”
(D)üşüyorum…