Dünyamızda işitme azlığı sorunu olan binlerce insan yaşamakta ve işitme cihazı ile birçoğu, yaşamlarını normal bir şekilde devam ettirmektedir. Son yapılan çalışmalar gösteriyor ki bugün dünya nüfusunsun %10'unda işitme problemi vardır.



Yaşamdaki en önemli duyu organlarımızdan biri de hiç şüphe yoktur ki kulağımızdır. Daha doğmadan annemizin karnındayken onun kalp atışlarını duyarak başlayan işitme süreci daha sonrasında yaşamdaki diğer sesleri duyup tanıyarak devam etmektedir.

İşitme engelli bireylerimizin büyük kısmı mevcut işitme sorununa zamanında müdahale edilmemiş, bu nedenle konuşmayı öğrenmemiş kişilerdir. Erken müdahale, uygun işitme cihazı ve sonrasında eğitim ile işitme engeli, engel olmaktan çıkıp bireyin topluma kazanımı gerçekleşmektedir.

İşitme azlığı, kişinin sosyal ilişkilerini olumsuz yönde etkilemekte, strese hatta yalnızlığa itebilmektedir. Bebek ve çocuklarda ise konuşmayı öğrenmesi, akademik ve sosyal gelişiminin yaşıtlarının gerisinde olması gibi çok daha ciddi sorunlara neden olmaktadır.

Kesin olmayan verilere göre ülkemizde 0–10 yaş arasındaki çocukların yaklaşık yüzde 1’i işitme kayıplıdır. Ancak bu çocukların çok azı işitme kaybı açısından zamanında fark edilmektedir. Üstelik bu çocukların büyük bir kısmı ileri veya çok ileri derecede işitme kayıplıdır. Halbuki işitme kaybı az olan çocuklar işitme cihazından daha fazla yararlandıkları halde, geç tanı nedeni ile akademik ve sosyal alanlarda geri kalmaktadırlar. Erken tanı ve uygun cihaz ile bu çocuklar topluma rahatlıkla kazandırılabilir.


İşitme Sorunu Bir Dakikada Tespit Ediliyor



Bugün yeni doğan bir çocuğun doğumdan 24 saat sonra işitme testi yapılabilmektedir. Doğar doğmaz bir bireyin işitme kayıplı olup olmadığı sadece bir dakika süren bir testle anlaşılabiliyor. Konuşma yetisi ancak çevrede konuşulanları duyarak, konuşma gelişimi ise ancak normal işitme ile mümkün olabilmektedir. İşitme kayıpları ise konuşmanın öğrenmesini engeller. Kaybın derecesi arttıkça konuşma üzerine olan olumsuz etkisi de artar ve giderek konuşmanın anlaşılabilirliği azalırken belli seviyedeki kayıplardan sonra konuşma kendiliğinden öğrenilemez. Konuşma öğrenildikten sonra oluşan kayıplarda ise durum biraz daha farklıdır. Sesler duyulmasa bile o sese ait beyinde boşluklar doldurulduğundan konuşma etkilenmese de kişinin çevresel etkileşimini olumsuz etkilenir. Yeni öğrenme döneminde bebekler ise ancak tüm sesleri duyarlarsa doğru olarak konuşmayı öğrenebilirler.

Bebek ve çocuklarda fark edilerek rehabilite edilmeyen işitme kayıpları; konuşma ve dil gecikmesine, konuşmanın bozulmasına, duygusal ve sosyal problemlere, okul başarısının düşmesine neden olur. Tanı geciktikçe olumsuz sonuçlar da artar. Bu nedenle erken tanı çok önemlidir. İşiterek konuşmayı öğrenme açısından ilk altı ay kritik bir dönem olduğundan, bebeklerdeki işitme kaybının yaşamın ilk üç ayı içinde belirlenmesi gerekmektedir. Ne denli ağır işitme kayıplı olursa olsun bir çocuğun yaşıtlarına yakın dönemde konuşabilmesi için, doğum sonrası ilk altı ayda tanısının konması, işitme cihazı kullanmaya başlaması ve eğitiminin başlatılması gerekir. Günümüzde işitme kaybının varlığını hangi yaş döneminde olursa olsun çocuğa hiç bir zarar vermeyen işitme testleri ile işitme kaybının olup olmadığı kolaylıkla anlaşılmaktadır.

İşitme kaybına neden olan koşulları 3 ana başlık altında incelenebilir;


1.Doğuştan ya da konuşmaya başlamadan önce meydana gelen işitme kayıpları: Bu dönemde işitme kaybına yol açabilen risk faktörleri; genetik yatkınlık, annenin hamileliği sırasında ototoksik ilaç kullanması, annenin hamileliği sırasında kızamık veya kabakulak gibi ateşli hastalıklar geçirmesi, annenin hamilelik sırasında röntgen ışınlarına maruz kalması, annenin bazı sistemik hastalıklarının bulunması, çocuğun kafasında biçim bozukluklarının bulunması, annenin hamileliği sırasında kaza, düşme vb. fiziksel travmaya uğraması.


2.Doğumdan sonra fakat konuşmayı öğrenme sırasında beliren işitme kayıpları: Bebek konuşmaya başlamış fakat lisan gelişimini tamamlamadan meydana gelen işitme kaybıdır. Bu dönemde etkisi gözlenen işitme kaybı risk faktörleri; düşük doğum kilosu (1500 gr dan az), kan uyuşmazlığı, doğum sırasında bebeğin oksijensiz kalması, doğum sırasında kafa travması geçirmesi, kan değişimi olması.


3.Doğum sonrası konuşmayı öğrendikten sonra beliren işitme kayıpları. Konuşma gelişimi tamamlandıktan sonra ortaya çıkan işitme kayıplarıdır. Doğum sonrası işitme kaybı risk faktörleri; çocuğun geçirdiği hastalıklar (kabakulak, menenjit vb.), çocuğun ateşli havale geçirmesi, çocuk için tedavi amaçlı ototoksik ilaç kullanılması, çocuğun kafa travması geçirmesi, çocuğun orta kulak enfeksiyonu geçirmesi, çocuğun genetik bozukluğunun olması, çocuğun yüksek şiddette gürültüye maruz kalması ve diğer bilinmeyen nedenler.

Bebek ve Çocuklarda İşitme Testleri



Saf ses işitme eşikleri belirlenen bir hastanın 500-1000-2000 Hz frekanslarındaki hava yolu eşiklerinin ortalamalarının her bir kulak için saptanması sonucunda o kulağın işitme kaybının düzeyi belirlenmiş olur. Bu ortalama 25 dB' den az ise normal sınırlarda sayılır. Bunun üzerindeki değerler ise işitme kaybı olarak tanımlanır.İşitme testleri subjekrif testler; oyun odyometrisi (3,5 yaşından sonra yapılır), odyometrik inceleme (5-6 yaşından sonra yapılır). Objektif testler ise; Timpanometri, refleks incelemesi, Beyin sapı odyometrisi (BERA) (ABR), Otoakustik emisyon testidir. Yapılan odyolojik incelemenin sonucunda eğer işitme kaybı tespit edilirse işitme kaybının derecelendirilmesi aşağıda belirtilen kriterlere göre yapılır.

Bu derecelendirme, her bir kulak için 500/1000/2000 Hz oktav frekanslarında elde edilen hava yolu eşiklerinin ortalamasına dayanılarak yapılır.

Normal İşitme: 25 dB HL’nin altındaki eşik ortalamasında .

Çok Hafif Tip İşitme Kaybı: 26 - 40 dB HL arasındaki eşiklerde Sadece hafif sesleri anlamada sorun olabilir.

Hafif Derecede İşitme Kaybı: 41 - 55 dB HL arasındaki eşiklerde Normal konuşma sesini anlamada sorun olabilir.

Orta Derecede İşitme Kaybı: 56 - 70 dB HL arasındaki eşiklerde konuşma sesi çok Yüksek bile olsa anlamada sıklıkla sorun yaşanır..

İleri Derecede İşitme Kaybı: 71 - 90 dB HL arasındaki eşiklerde Konuşanları anlamak için yüksek sesle bağırmak veya sesin amplifikasyonu zorunludur.

Çok ileri derecede İşitme Kaybı: 90 dB HL'yi aşan eşiklerde (Konuşulanları anlamak için sesin işitme cihazı aracılığıyla yükseltilmesi de iletişim için yeterli olmayabilir.