porno escort diyarbakır iskenderun escort
Sayfa 1/17 123456711 ... SonSon
162 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Tesadüf Üzerine

  1. #1
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart Tesadüf Üzerine

    Öncelikle merhaba.
    Forumda yeni bi şey başlatalım dedik, bir hikaye yazıyorum her gün bir part paylaşacağım sizlerle. Umarım okuyan olur, umarım görüp yazmaya karar verenler olur. Böylece forumumuzun yeteneklileri çıkar ortaya, çok da var.
    Not: Yeteneğim yok.





    *****




    Emre Gökçe.
    1993’te modern dansa tepki olarak doğdu… Bizlerden biraz farklıydı. Doğuştan şanslıydı herif.

    Elif Gökçe.
    1995’te imkanları kısıtlı çiftçilik yapan bir babayla dikiş nakış yapan annenin 4. Çocuğu olarak dünyaya geldi. Bizden biriydi.

    Birbirinden habersiz iki insandılar. Tek bağları soyadları. O da sadece ‘benzerlik’ti…


    8mart 2010, akşam 8suları.
    Bir aydır açılmayan facebook hesabını açtı Elif.



    Kimseyi kabul etmezdi, 35istek vardı hepsini teker teker reddederken, bi isim takıldı gözüne.
    ''Emre Gökçe''…

    Akrabadır belki diyerek kabul etti. Emre açık değildi. Biraz araştırdı bilgiler resimler derken, hiç biri bir şey çağrıştırmıyordu. Silmedi yine de, sayfasında gezerken beğenilerine bakılırsa kültürlü görünüyordu. Ortak noktaları çoktu. Queen Coldplay vs.den araya karışmış türk sanat müziğine kadar , takımdan tut sevdikleri filmlere kadar uyuyordu zevkleri. İlgisini çekmişti bizim Elif’in. Fotoğraflarına gelince, ağzı açık kalmıştı, kültürlü olduğu kadar yakışıklıydı, ama biraz züppe tipi vardı. Elif ne desek, hoşlanmazdı böyle tiplerden. Direk postayı koyardı ama bu sefer öyle olmadı, ilk önce beğenilerine bakmasından kaynaklı olsa gerek, tesellilerini düşünüyordu. Merak da etmişti. Kapattı bilgisayarı, her zamanki gibi yatağına geçti müzikçalarını aldı çıkan her şarkıda o aklına geliyordu.

    ‘Bu gece rahat uyuyamayacağım’dedi Elif…

    Sabah bahçelerindeki horozların ötüşüyle uyandı bütün aile. Annesi yumurtaları haşlıyor,evin ikinci çocuğu Zeynep’se yardım ediyordu annesine. Babası namazını kılıyor, 1 ve 3numaralı abiler de sabahın bu vaktinde bilgisayar başında yenişiyorlardı, bir aydır yoktu ya şimdi acısını çıkaracaklardı.
    Mutfaktaki Ayşe teyzemizden gelen ses:

    ‘’kazık kadar oldunuz, sırayla oynayın kaçmıyor bilgisayar’’…

    Elif önceden yokluğunu hissetmemişti hiç bilgisayarın, normalde de çok ilgilenmezdi. Arada bir girerdi. Ama şimdi farklıydı. Emre’nin açık olma ihtimalini düşünüyordu, akşam yoktu ya çocuk gündüz girer diye düşündü. Saatin erkenliğinin farkında olmadan, bilgisayarın başında duran abilerinden istedi. Hoş hiç de verecek gibi durmuyorlardı ya, iki kavga eden kardeşin arasına üçüncüsü de girmişti. Aralarında anlaşamazlarken neden versinler? Ama öyle olmadı, kardeşleri ilk kez onlardan bilgisayar istiyordu, önemli bi şey vardır ki istiyor diye düşünüp annelerinin de desteğiyle başından kalkıp bahçeye koştular derken top sesleri gelmeye başladı bile.

    ‘’Evladım yavaş oynayın’’…

    Hemen adresini şifresini yazdı derken girdi, fakat Emre kapalıydı.

    ‘’S alak Elif’’ dedi kendine, ‘’ k.çında pireler uçuşuyordur onun, ne de olsa şehirli çocuk gece alemlerine akıp öğlene kadar uyuyanlardandır. Ne umuyorsun ki’’…

    Sanki bir şey olacak gibi, tekrar profilinde dolaştı ve suratı asık bi şekilde kapattı. Kahvaltı sofrası hazırdı, herkes toplandı. Canı bir şey yemek istemiyordu. Az da olsa yedi ve kalktı. Saat daha 9du.

    ‘’off vakit de geçmiyor’’…

    Kim bilir kaçta girerdi, biraz kitap okuyayım dedi. Henri Charriere ‘Kelebek’. Sayfalar geçiyor, vakit bir türlü geçmiyordu. Ama kitap da eskisi gibi ilgisini çekmiyordu, boş boş bakıyordu cümlelere.

    Saate baktı, 10u çeyrek geçiyordu. N’apsam vakit geçsin diye düşünürken, annesi seslendi :

    ‘’bahçeyi yıkayıver teyzenler gelcekmiş’’

    Bu işten her gün nefret ederken, şimdi vakit geçmesi için her şeyi yapmaya razıydı. Bunu da halletti, yarım saat de böyle geçmişti. Annesine ikramlar için yardım etmeye koyuldu, şeker eksikti. Elif bakkala gitmeyi sevmez diye Zeynep’i yollardı annesi, bu sefer Elif atladı.

    ‘’ben giderim’’ …

    Ordan da 15 dk geçse onun için kardı. Gitti bakkalda komşularının kızı Dilek’le karşılaştı onunla biraz muhabbet ettiler, sonra şekeri alıp eve döndü. Bir yarım saat daha geçmişti. Keki çırptı fırına attı, aile arası günlük sohbet de geçti artık saat 12’ydi. ‘’Girmiştir heralde bir bakayım’’ dedi, açtı, açıktı. Hemen sohbet penceresini açtı tam yazcaktı ki

    ‘’Napıyosun Elif’’ dedi kendine, ‘’kızlar ağır olmalı’’

    Beklemeye karar verdi, 3dk 5dk 8 9 12 15 17 derken dayanamadı ve yazdı.

    ‘’tanıyamadım?’’

    3dk sonra cevap geldi.

    ‘’tanışmadığımız için olabilir mi ! ‘’




    *****





    Elif bi duraksadı. Çok sinir oldu, bir yandan da kendine söyleniyordu.

    ‘’Al Elif sana cevap , züppe herif işte , nolcak’’…

    Ne cevap vereceğini düşünüyordu, ne cevap verse de dumur olsaydı Emre. Hırs yaptı. Aradan dakikalar geçti , Elif dalmış ne cevap vereceğini düşünüyordu ki
    Emre’den bir yeni mesaj daha geldi.

    ‘’Sanırım yanlış bi başlangıç oldu.’’

    Elif hala ne diyeceğini bilemiyordu. Bir yanı ‘’Onu dumur etmeliyim’’ derken, diğer yanıysa ‘’Bırak bu sevdayı Elif, herif adım attı işte’’ diyordu. Diğer yanını seçti ve cevap verdi. Aslında düşünülmüş bi cevap değildi. Sadece o an onun için bi geçiştirmeydi.

    ‘’Tanımıyorum seni’’
    ‘’Ben de ‘’
    ‘’Eee o zaman?’’
    ‘’Eee si sağlık ’’

    Elif iyice sinirlendi, resmen dalga geçiyordu. ‘’Sakin olmalıyım sakin olmalıyım’’

    ‘’Normal konuşmaz mısın sen?’’
    ‘’Bugüne kadar anormal olduğumu söyleyen ilk kişisin. İlginç bir başlangıç, farklı eleştiriler, ilkler. İlginç gerçekten’’
    ‘’Söylemeyenler içinde tutmuşlardır kesin ! ‘’
    ‘’ (: çok tatlısın ‘’
    ‘’Bense bunu ilk kez duymuyorum. ‘’

    Verdiği cevap onu tatmin etmiş olacak ki Elif’in yüzünde gülümseme belirdi. Sonunda kendine göre Emre’ye ‘kapak’ yapmıştı. Emre’yse gülüyordu, Emre’nin de ilgisini çekmişti bizim köylü güzeli Elif. ‘agresif ve bir o kadar tatlı kız’… İlk kez kötü noktalarını yüzüne vuran biri olmuştu, o pohpohlanmaya alışkındı, Emre Gökçe dedin mi herkes düğme iliklerdi. Bu yaşında bi adı vardı onun, ne de olsa doğuştan şanslıydı herif, babadan zengindi. Para varsa güç sende, önüne insanları eğdirirsin ya, kendine bu yüzden güveniyordu çok, laf eden olsa arkasına güvenir hır gür çıkarırdı. Peki ama şimdi neden ses etmiyordu? Karşısında basit bi kız vardı.’’ Hayır hayır’’ dedi Emre, ‘’o basit değil’’

    İkisinin de aralarında karşı koyamadıkları bir şeyler olmuştu, Elif nefret ediyor, Emre’yse kime çattım ben diyordu , ‘’tatlı bela’’

    İkisi de dalıp gitmişti, tam 22dk geçmiş, Emre hala cevap vermemişti. Annesinden gelen sesle kendine geldi .

    ‘’Hasta mısın annecim bugün çok dalıp gidiyosun’’

    Hiç samimi değildi doğrusu. Oldu olası sevmezdi üzerinde kurulan şu soğuk ilgiyi. İlgilenmiş görüntüsünü demeli ya da. Hiç arkadaş olamamışlardı aile arasında, tek çocuktu, her istediği yapılıyordu, yediği önünde yemediği arkasındaydı. Her istediği yapılan insan mutsuz olur mu? Oluyordu, her şey samimiyetsizdi çünkü , resmi bi aileydiler. Aslında dışardan göründüğü gibi züppe biri değildi Emre. O da istiyordu küçük bi ev , bi kardeş, evde akşamları şirketin durumunun konuşulduğu değil de , aile arası gırgır şamata geçen zamanları istiyordu. Sabahları hizmetçinin kapıyı çalıp uyandırmasını değil de, kardeşinin sesiyle uyanmak, samimi bi sofraya oturmak. Bir yandan da diyordu , ‘’saçmalama Emre bak keyfine işte karışan yok eden yok kafan rahat’

    Doğrusu mu ? O da pek bilmiyordu ne istediğini.

    ‘’iyiyim anne’’…

    Sohbet penceresini yeniden açmış olacak ki , Elif’in çıkmış olduğunu gördü. Yüzü asıldı, profiline girdi, bilgilere vs.ye daha hiç bakmamıştı. Önce duvarında bi göz gezdirdi. Üç beş durum paylaşımı, beğenen 5 6 kişi vardı, samimi geliyordu. Emre değil miydi böyle insanlarla dalga geçen? Nedense şimdi ilginç gelmiyordu, ordan bilgilere bakayım dedi, girdi. Hayranı olduğu müzik gruplarının hayranıydı, en listesindeki filmleri beğenmişti.

    ‘’vay be bizim köylü kızına bak’’ …

    Ordan en can alıcı yere –resimlerine- girecekti ki , karşısına çıkan yazı.

    ‘’Elif sadece bazı bilgilerini herkese açık olarak paylaşıyor…’’

    ‘’Hah, Al bir de burdan yak’’ dedi kendi kendine.

    Bir yandan oflarken bir yandan profilinden çıkmış olacak ki, Elif açmıştı. Sohbet penrecesini açtı, kendisi yazacakken, Elif'in yazıyor olduğunu gördü.




    *****





    ‘’Hiç bi şey yazmamış olsan da ben yine de haber vermeden çıktığım için kusura bakma diyeyim.. Teyzemler geldi misafirliğe , karşılamak için aniden kapatmak durumunda kaldım, şimdi de kuzenimi oyalıcam, sonra konuşuruz ‘tabi yazarsan’ görüşürüz. ‘’

    Bu kız bir kere olsun iğnelemeden konuşamaz mıydı? Düşüncelerini dile getirecekken Elif çıktı. Sinirlensin mi , kızın mesaj beklediğini gelmemesine karşı ettiği sitemden bi şeyler mi çıkarsın kendine bilmiyordu. Şimdi çevrimdışıyken yazsa mıydı? Yoksa onun cevabını beklemeden kapattığı gibi, o da takmasa mıydı onu? Ama Elif uzun süre beklemişti bundan önce. O anki kararsızlıkla klavyeye sarıldı, düşünmeden yazdı.

    ‘’Ne cevap verceğimi bilemedim, bu zamana kadar beni yazdığı şey karşısında duraksatan kimse çıkmadı karşıma, ne diyeceğimi düşünüyordum… Hep iğnelemek zorunda mısın? Neye çattım ben ya. Neyse görüşmemek üzere. ’’

    Elif kuzeniyle uğraşıyor, kardeşleri her zamanki gibi bilgisayar başında oyun oynuyor, annesiyse teyzesiyle köyden ahbaplarının kızının dedikodusunu yapıyorlardı.

    ‘’Arzu devamlı şehre gidip geliyomuş diyolar, bulmuş heralde birini’’
    ‘’Bulmuştur valla, çok şey duyduk bizde, ama anası babası örtüyo kızının b.kunu , ne zaman konu kızına gelse değiştiriveriyolar ‘’
    ‘’Bulsa nolcek kıııı, ne oturmasını kalkmasını bilir, ne yemek yapmasını. Yarım dönüm bostan , yan gel Osman ! Ne zaman gitsem yayılmış yatıyor. Ondan gelin mi olur hiç, kocası iki günde boşayıverir valla’’
    ‘’Öyle anacım, iki karış bi sele arası yağlı dere, ben de çok denk geldim, gelince de hiç istifini bozmuyor vallahi ’’
    ‘’Amaaan neyse bırak sarı yellozu , Fatmagillerin gelin de hamileymiş duydun mu’’
    ‘’Hadi kııız valla mı, hiç duymadım bak naha kör olmasın emi hiç söylemiyolar’’
    ‘’Ben de Hasan’dan duydum kahvedeyken söylemiş Fatma’nın kocası, dede oluyom gayri demiş, bizim Hasan da yetiştirdi hemen ’’
    ‘’Gelsin de sorarım ben ona, insan söylemez mi kıı’’


    Diye devam eden konuşmalar sırasında, Ayşe teyzenin kocası Ahmet amca da eve gelmişti.

    ‘’Hanım hanım, bırakın artık elalemi çekiştirmeyi’’…

    Teyzeleri Ahmet amcanın gelmesiyle ‘kalkalım biz artık’ dedi

    ‘’Evde daha yemek hazır değil, yemeğin adı da belli değil, amaaan dolapta da bitti kışlıklar ne yapcem yaza kadar bilmiyom’’
    ‘’Kal Hasan’ı da arar Ahmet beraber yiyelim’’
    ‘’Yok Hasan yorgun geliyo şimdi , başka zaman haberli geliriz’’
    ‘’Peki madem kalkın ne diyelim, teklif var ısrar yok’’


    ‘’Görüşürüz Ahmet abi, görüşürüz Elif , gel her zaman, Buse de özlüyo seni abam nerde abam nerde diyo her gün’’

    Elif kocaman bi öpücük kondurduktan sonra Buse’yi teyzesine bırakır, kapıya kadar geçirirler, kapıların kapanmasıyla evi sessizlik bürür. Ayşe teyzeyle Elif mutfağa sofrayı kurmaya gider. Ahmet amcamız da namazını kılmaya. Yusuf’la Salih de hala bilgisayar başında oyuna dalmışlar gelenden gidenden haberleri yok hiç. Ahmet amcanın her zaman yaptığı gibi onlara sessizce yaklaşıp ellerini çırpmasıyla , kendilerine gelirler, korkuyla karışmış tebessüm belirir yüzlerinde.

    ‘’Hadi kalkın bakalım çocuklar, annenize sorun yardım etcek bi şey var mı yok mu koşun bakalım hadi’’

    Sofra hazır, Ahmet amcanın namazı bitirmesi beklenir, o arada bilgisayar başında da kimse yokken Elif ‘bi bakayım cevap gelmiş mi’ diye düşünür.

    Açar bakar ve bir yeni okunmamış mesaj!

    Aceleyle açacakken ani hareketle kendisinin de anlamadığı tıklamasından dolayı karşısına bir sürü sayfa çıkar ve bilgisayar kendi kendine kapanır , babası da namazı bitirmiştir.

    ‘’Elif Yusuf Salih Zeynep hadi sofraya’’…




    *****





    Elif bilgisayarın başından isteksizce kalktı ve mutfağa yöneldi, herkes masada oturuyordu. Güzel bi sofra kurulmuştu, çorba olarak Elif’in en sevdiği mercimek çorbası vardı, o yapıldığında sofra daha kurulmadan annesinin mutfakta bulunmadığı uygun anlarda kaşıklardı ama bu kez gözü bile görmüyordu çünkü gelen mesajı düşünüyordu. Acaba ne yazmıştı. Yemeğini çarçabuk bitirip bilgisayarın başına geçti. Bilgisayarı açmayı denedi, olmucağını düşünüp bi yandan da olması için dualar ediyordu. İlk denemede açılmıştı, şükür ki bozulmamıştı. Sadece biraz beklemesi gerekiyordu, güncelleştirmeye hazırlanıyordu bilgisayarı. O 5dakika bile geçmeyecek gibiydi. Güncelleştirmenin %95’ i 89’u 70’i 65’i 57’si 43’ü derken güncelleştirme bitmişti.

    ‘şükür’

    Hemen hesabını açmaya girişti, gelen kutusuna girdi.

    ‘’Ne cevap verceğimi bilemedim, bu zamana kadar beni yazdığı şey karşısında duraksatan kimse çıkmadı karşıma, ne diyeceğimi düşünüyordum… Hep iğnelemek zorunda mısın? Neye çattım ben ya. Neyse görüşmemek üzere. ’’

    Görüşmemek üzere ha ! Görüşmemek...

    Böyle başlayan bi mesajın sonu, nasıl böyle biterdi ki? Egosu tatmin olurken Elif’in, bi anda yerlerde buldu. Ona çok kızıyordu.

    ‘Bu kadar basitti işte, uyuz herif. Basit miydi be ..!’

    Aslında kendine kızıyordu.

    ‘İğnele Elif iğnele, gördün işte n’olcağını, oh olsun sana, s.laksın sen s.lak ! Alem çeker mi senin tribini bilmemneni. Takıntısız herif işte, daha kim olduğunu neden eklediğini bile sormadan göndermeyi başardın. Aferin Elif.’ Diye kendine söyleniyordu.
    Emre her akşam 9dan 11e kadar süren dans kursuna hiç aralık vermeden tam vaktinde gittiği gibi, bugün de öyle gitmişti. Annesi o saltanatlarına uygun bulduğu onlarca ‘modern’ olan tango, vals gibi dans türleriyle ilgilenmesini istemişti hep. Emre’ninse içinde halkoyunları aşkı yatıyordu. Bir roman, bir Ankaralı, bir Efe yatıyordu onun içinde. Dans ederken her şeyi unutuyordu. Sıkıntı dert hiç bi şeyi düşünmezdi. Hoş ! Sıkıntısı derdi de yoktu ya… Kendisini unutuyordu aslında, özünü. Ya da annesinin kabul etmediği özünü Emre yaşatıyordu. Hepimizin içinde vardır ya, bir roman havası çaldığında içiniz kıpırdar, bir misket havası çaldığında omuzlarınız oynamaya başlar, bir harmandalı çaldığında kahraman gibi hissedersiniz kendinizi. İşte bunları annesi bastırmaya çalışıp inkar ederken, Emre’yse özünün tüm gereğini yapıyor ve yaşıyordu. O şatafatlı, özünden soyutlanmış görünen ailenin bireyi değilmişcesine, kendini unutuyordu dans ederken. Bugünse durum biraz farklıydı, dans ederken kendisiyle yüzleşiyordu. Yanlış mı yapmıştı ki?

    ‘Görüşmemek üzere…’

    Kendini alamıyordu bunu düşünmekten, dans hocasından bugün iyi olmadığını, oyuna odaklanamayacağını söyleyip izin alıp çıktı.
    Sakin bi kafeye gitti çevresinden kimsenin olmamasını dileyerek. Bir göz attı masalara, bırak çevresinden birini, kimse yok denebilirdi. Cam kenarında bi yere oturmayı tercih etti, çok kimsenin tercih etmediği bi yer olmasına rağmen manzarası güzeldi. Dalıp gitmişti, düzeltebilir miydi yaptığı şeyi düşünüyordu. Bi anlık sinirle duyguların karmaşasıyla saçma sapan şeyler yazmıştı. O ana kadar geçen konuşmalarda Elif’in tavrına bakılırsa. İnatçı birine de benziyordu, diğer karakteristik özelliklerinin yanında bir bu eksikti çünkü, bununla birlikte kişiliği tamamlanırdı ama daha görmemişti bu özelliğini. Görmesine de çok kalmamıştı aslında…

    ‘Ne istersiniz?’

    Emre garsonun sorusuyla dalıp gittiği düşüncelerden kendine geldi.

    ‘Eve gitmek’…

    O zengin edasıyla, masaya 20lira bırakıp kafeden ayrıldı. Kafe eve yakındı, gitmesi çok zaman almazdı.

    Elife bakarsak, bir hışımla yazdığı mesajın üzerinde uzunca süre atsam mı atmasam mı diye düşünüp, atmıştı.

    ‘Eklemeseydin Emre bey, ben mi ekledim ! Amacının benimle dalga geçip o yukardan baktığın hayatında eğlence yaratmak olduğunu biliyodum. Ama evet sen neye çattığını bilmiyodun ! Şimdi git başka yerlerde eğlence ara kendine. Sana yalvarcam sanıyosan da yanılıyosun. Görüşmemek üzere dedin basitti dimi? Ama ben öyle değilim, bekleme yani bay kibir ! Güle güle. ’


    Şimdiyse ablasıyla muhabbet ediyorlardı. Emre de eve gelmişti, annesiyle babası evde yoktu, o kadim dostlarından biri sergilerine davet etmişti onları, annesinin ne giycem tasasından öğreniyordu Emre ailesinin ne gün nereye gideceğini.
    Her gün eve geldiğinde duş alıp kişisel bakımını yapardı. Şimdiyse önce bilgisayarın başına geçmeyi tercih etti. Hesabını açtı gelen kutusunda her zamanki gibi üç dört mesaj vardı, onun gözü Elif’in ne yazdığını arıyordu. Açtı, o da başta Elif gibi ona kızdı, sonraysa kendine söylenmeye başladı. İnsanlara yukardan bakan, dalga geçen biri görünümü vermişti Elif’e. Aslında Emre’nin bu huyları olsa da, Elif’e karşı asla olmamıştı. Ne deseydi şimdi? Ne cevap verebilirdi ki. Huylarını bir şekilde yansıtmıştı belli ki, hissettirmişti ona. Kendisiyle bir kez daha yüzleşmesini sağlamıştı, bizim deyişle o laf biraz koymuştu Emre’ye.

    ‘Bay kibir ha! Yine yaptın yapcağını be tatlı bela’ …

    Ona kızamıyordu n’aparsa yapsın, dönüp dolanıp kendinde buluyordu hatayı. Elif’in yaptıklarınıysa hep tatlılık olarak görüyordu. Hiç tanımadan, adından birkaç zevkinden başka bi şey bilmezken o bi anda hayatının odağı olmuştu. Sahi neden eklemişti ki onu ? Tabi ki soyad benzerliğinden. Ailesi hep bi köydeki akrabalarından bahsederdi Elif diye biri de geçiyordu aralarında. İki erkek kardeşin torunlarıydılar, bu kadar yakınken, hiç tanımıcak kadar uzak. Görüşmüyorlardı, ailesi her şeyi parayla kıyasladığı gibi, akrabalarını bile silebilcek kadar kibirli insanlardı. Emre merak ederdi hep. Elif Gökçe diye arama yaptığında bir sürü kişi çıkıyordu, nerden bilsin hangisi akrabaları. Bilgilerden illere baka baka 2kişiye düşürmüştü akrabası olduğu ihtimali olan ‘Elif Gökçe’leri.
    Birisi hala arkadaşlık isteğini kabul etmemişti, birisiyse bizim Elif’ti. Ailesi Niğde Bor’da olduklarını söylerdi, bizim Elifse Niğde Yeniköy’deydi. Yani akrabası değildi.

    Emre klavyeye sarıldı.

    ‘’İlk kez birilerine bi şeyleri açıklama gereği duyuyorum. Öncelikle sana kendimi yanlış aksettiğim için özür dilerim. Evet hayatı eğlenceden ibaret, dert sıkıntı düşünmeyen, halden anlamaz, hiç bi şeyi ciddiye almaz, kimseyi takmaz, hayatını yaşayan zengin kibirli bi insan olabilirim. Kendimle yüzleşmemi sağladın bunun için de teşekkür ederim. Dışardan böyle bi insan olarak görünsem de bu kadar duyarsız biri olmadığıma emin olabilirsin. İnsanların mutsuzluğuyla mutlu olduğum da mutsuz olduğum da oldu. Acımasız olabilirim, hep güçlü durmak bunu gerektirdi ve böyle oldum ama gerçekten birine değer veriyosam eğer onu incitcek her şeyden sakınırım. Sen de o insanlardansın, nasıl oldu bilmiyorum ama oldu ve asla dalga geçmek gibi bi amacım yoktu seninle. Üzgünüm böyle görmene neden olduğum için. Anlık sinirle görüşmek istemediğimi belirttim ve yine senden bi şey beklememiştim. Ne yalvartmak, ne senden eğlence yaratmaktı amacım, dediğim gibi sadece o an öyle hissedip yazdım. Şimdiyse böyle düşünmüyorum, tanımak tanışmak ve ilk kez kendimi birine anlatabilmek, özümü yaşayabilmek istiyorum. Sen farklısın ve ben bu farkı yaşamak istiyorum. Reddetmiceğini umuyorum. ‘görüşmek üzere’. ‘’



    *****



    Yazdığını defalarca okudu. Bir yanda son sese kadar açılmış müzik.



    Anladım gidiyorsun daha öncekiler gibi
    Hiç olmazsa son bir defa öp
    Bu kadar zor mu seni sevdim bir zamanlar demek
    Öyle zor ki yeniden sevmek

    Yalnızlık eski bir ezber
    Ayrılık alışkanlık
    Sensizlik bana dost bana eş
    Bu kadar mağrur olma
    İnan sen olmasan bile
    Hayat devam eder, doğar güneş

    Susma veda ederken
    Biraz gül, bir şey söyle giderken
    Gitme, hemen gitme kal
    Biraz dur, daha erken



    Duygu karmaşası içindeydi, yaptıklarına anlam veremiyordu. Bir yandan içinde güzel hisler, bi yandan Elif’in, bahanesini kabul etmiceğine dair tedirginlik vardı.

    Elif’in sohbeti bitmiş, ablası uyumak istediğini söylemişti. Elif de kardeşleri de dışarda oynarken bilgisayarın başına geçti. Muhabbet sırasında hep aklındaydı zaten, ablası ilginç haline anlam verememiş sormuştu ama anlatmamıştı Elif. Bir şeyler yazmasını beklemiyor, bir yandan da istiyordu. Bir yandan ona çok kızıyor asla affetmem diyor, bir yandan da onu ona çeken duygulara karşı koyamıyordu.

    Açtı hesabını , bir yeni mesaj. Heyecanlandı. Okunmamış mesaja doğru tıkladığında karşısına çıkan uzunca yazıya çok şaşırmıştı , daha bi heyecanlandı ve hemen başladı okumaya.

    ‘Öncelikle sana kendimi yanlış aksettiğim için özür dilerim.’

    Önemli…

    ‘Evet hayatı eğlenceden ibaret, dert sıkıntı düşünmeyen, halden anlamaz, hiç bi şeyi ciddiye almaz, kimseyi takmaz, hayatını yaşayan zengin kibirli bi insan olabilirim.’

    Evet öylesin…

    ‘Kendimle yüzleşmemi sağladın bunun için de teşekkür ederim.’

    Rica ederim hayret sen düşünür müydün böyle şeyleri…

    ’Dışardan böyle bi insan olarak görünsem de bu kadar duyarsız biri olmadığıma emin olabilirsin’

    Tabi tabi. Eminim öylesin…

    ‘Gerçekten birine değer veriyosam eğer onu incitcek her şeyden sakınırım. Sen de o insanlardansın.’

    Yalana bak…

    ‘Tanımak tanışmak ve ilk kez kendimi birine anlatabilmek, özümü yaşayabilmek istiyorum. Sen farklısın ve ben bu farkı yaşamak istiyorum. Reddetmiceğini umuyorum. ‘görüşmek üzere’

    Çok geç kaldın. Biraz daha oynayabilceğini mi sandın?..



    Böyle kendi kendine yorumluyordu yazdıklarını. Cevap vermicekti tabiiki. Sadece durumlarında her klasik Türk kızı gibi ona göndermeler yapcaktı, bir cevap vermemişken ondan yine mesaj bekleyecekti. Yazmadığı zamanlar için kızcaktı.

    ‘Bu kadar basitti işte, attın tuttun olmadı bırak dimi ya’ Diye düşüncelerle kendi kendini yicekti.

    Profiline girdi. Ne düşünüyorsun kısmına tıkladı.



    Ve paylaştı.

    Emre Elif’in hesabını açtığını görmüştü, mesaj bekliyordu. Ama sonra haberler bölümünde ‘Elif durumunu güncelledi’ gönderisiyle karşılaşınca cevap vermiceğini anladı. Önemsizmişim diye düşündü. Sonra durumuna bakıp yazdığının ona ima olduğunu anlayınca karışık duygular hissetti . Bi bakımdan onu kabul etmemişti üzüntülüydü ve hala ona inanmıyordu, ama onu takmıyor değildi buna seviniyordu. Kendini avutuyordu.

    Elif tekrar tekrar Emre’nin yazdığını okuyor, yumuşamaya başlayınca hemen sayfayı kapatıyordu. Yazmasını istediği için bunu bekleyerek 1buçuk saatini bilgisayarın başında geçirmişti. Emre de aynı şekilde.

    En son dayanamayıp yazdı.



    Ve ‘enter’ !




    *****




    Elif çılgına döndü bu yazı karşısında. Gerçekler bazen böyle yüzüne vurulunca sinirlendirebilir ya insanı. İşin içinde Elif’in inadı da girince tartışma kaçınılmaz oldu.

    ‘Ne münasebet ! Ne beklicekmişim senin yazını? Şimdi silip engelleyerim bile !’

    Sahi engelleyebilir miydi? Ya şimdi engelle o zaman dese! Napcaktı? Büyük bi endişeye kapılmıştı.

    ‘Allahım n’olur demesin demesin…’

    Bunu söylerken beklenen cevap gelmişti bile.

    ‘’Engelle o zaman ne duruyosun (:’’

    Hem de dalga geçer gibi yazmıştı. O da biliyordu engelleyemiceğini.

    ‘Kahretsin!’ dedi. İçinden söylediğini sanıyordu ki su içmek için uyanıp mutfağa gelmiş olan annesinin duyunca sesi yanına gelip ‘n’oldu kızım?’ demesiyle anladı sesli söylediğini.

    ‘Hiiiiç..’
    ‘’Hiç falan değil öyle geçiştirmeye çalışma , ben anlamaz mıyım kızımın halini , bir şey olmuş işte anlat bakalım hadii‘’
    Tatlı bi gülümseme belirdi annesinin yüzünde bunu söylerken. Sanki ‘evet kızın aşık oldu’ demesini bekliyordu. Munzur bi gülüştü.
    ‘’Hiç dedim ya anne ! Yok bi şey işte, oyun oynuyodum kaybedince öyle bi anlık çıkıvermiş ağzımdan. ‘’
    ‘’Öyle olsun bakalım. Sen de yat artık gözlerin yorulcak.’’
    ‘’Tamam anne..’’

    O sırada bi mesaj daha gelmişti.

    ‘’E hadi ama neyi bekliyosun (:’’

    İnat etti, onun beklentilerini karşılamıcaktı karşılamamalıydı. Peki ya kendisi n’olcaktı? Sırf onun tezini doğrulamamak için doğrusundan vazgeçiyordu. Bu düşüncelere izin vermek istemedi. Profiline tıkladı, şikayet et/engelle bölümüne tıkladı. Ve



    ...

    Emre de korku içindeydi ya inat edip engellerse diye, bunları düşünürken Elif’in çevrimdışı olduğunu farketti hemen profiline girmeyi denedi ama artık Elif Gökçe diye bi arkadaşı yoktu…

    ‘Kahretsin!’…

    Peki ya şimdi n’apcaktı?

    ‘Dersen öyle engeller tabi kız s alak Emre. Şimdi nasıl toparlıcaksın? Toparla bakalım hangi söz kurtarıyosa şimdis seni söyle. ‘ diye kendi kendine konuşuyordu.

    Elif mi? Onu engellediğinde profilini bi daha göremeyeceğinin bilincinde değildi, bakarım neler yaptığını neler ettiğini görürüm diyodu ama facebook her başa göre tarak vermiyodu. Gözleri doldu. Bi yandan söylediği, bi yandan ona olan siniri, bi yandan ona karşı hissettikleri ve bunun kabullenemeyişi… Hepsinin dışa vurumuydu o gözyaşı. Sadece konuşmalarını okuyabiliyordu artık.

    Bilgisayarı kapatıp odasına geçti. Elif, müzikçaları ve yıldızlar vardı artık sadece. Gecenin kasveti üzerine çökmüştü sanki, geceleri zaten sevmezdi ama bu geceki kadar değildi. İlk kez birine aşık olmuştu ve bunu kabullenemiyordu, kabullenmek istemiyordu. Hep görüyordu çevresinde üzgün yüzler, aşk ne kötü şeydi ! Oysaki onu kötü yapanın insanlar olduğunu bilmiyordu, en yüksek mertebeye çıkaracak olanın da. Nerden bilsin ki? İlk kez birine karşı bi şeyler hissediyordu, ne demek olduğunu yeni öğreniyordu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Zaten bu yüzdendir daha bir selam alıp vermeden, bi tanışma faslına girmeden bu kadar şey olmuştu.

    Öğreniyordu. ‘Büyük aşklar nefretle başlar’...




    *****




    Emre Elif’i düşünerek sabahlamış, Elifse kardeşlerinin yüklediği bi programdan Elif’in ne yaptığını, kiminle ne konuştuğunu, nereye kaç kere tıkladığına kadar izlemelerinin ve ailelerinin öğrenmelerinin sonucunda hayatı bir gecede kararmıştı resmen. Her şey tersine dönmüştü. Nasıl mı? Nasıl olduğunu o da anlamamıştı ama olay şöyle gerçekleşti:

    Annesinin bağırmasıyla uyandığında, babası Elif’in odasında volta atıyordu. Kalktığında ne olduğunu soramadan babasından bir tokat yedi. Hayatında bir fiske yememişti ailesinden. Şoke oldu. Ne diyeceğini bilemedi. Sadece eliyle yanağını tutup ağlamaya başladı. Konuşamıyordu, ‘baba n’aptım ben, neden vurdun’ diye soramıyordu. Annesinin söylenişini duyunca anladı her şeyi.

    ‘Biz size erkek bul diye mi aldık onu kız he erkeklerle konuş diye mi aldık ? Biz sıkılıyonuz , herkes de var siz de yok diye aldık , aman insanlara karşı eksikli kalmayın diye aldık, utanmasın çocuklar dedik, yoku var ettik de aldık , sen naptın kız napıverdiiiin? Yazık şu emeklerimize yazık. Tüh gözün kör olmasın e’mi. Çocuklar dedi de inanmayıverdim, yapmaz Elif’im dediiiim yapmaz. Elif meğer ne b.klar yiyomuş da haberimiz yokmuş. Pileyboylara mı gidecen kız sen he? Yukarlarda mı gözün he? Onlar sana bakar mı sanıyon? Namusuna göz dikerler kız senin ! Bi gecede n’olduğunu anlamayıverirsin kirletirler kız seni ! Utanmadın mı hiç? Doğru söyle geçen gün şehre indiydin, onla’n mı buluştun yoksa kız? ’

    16yaşındaydı ve bu zamana kadar hiç yemediği tokatın yanağındaki değil de o kalbindeki acısı, bu sözlerin üzerine tuz bazması o kadar canını yakmıştı ki. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Konuşsa kelimeler ağzından çıkamıyor, çıksa da zaten ne diyeceğini bilmiyordu. Tek bildiği ailesinden nefret ediyordu.

    ‘Susma kız konuş, ne haltlar yedin söyle ! Şerefimizi iki paralık ettin. Bizim çocuklarımız bizim yüzümüzü aka çıkarır derken, yüzümüzü düşürdün. Yazıklar olsun senin gibi evlada.'

    Bu sözlerle babası bi tokat daha atmıştı ona. Gözlerinin önünde kırdı bilgisayarı, telefonunu istedi. Açık bi şekilde. Kontrol etcekti, kime ne gitmiş kimden ne gelmiş.

    ‘Bende kalcak bundan sonra. Ben bakcam mesajlarına, bi gelsin o edepsizden de mesaj, bulayım da konuşayım bakayım ne oluyomuş kız kandırmak. Akrabayız dedi de eve çağırdı demi seni? Ş erefsiz ! Hastaneye gidiyoruz bugün dosdoğru!’

    Son söz tamamen yıkmıştı Elif’i. Dünyası başına yıkılmıştı sanki. Neyini gördüler de böylesine şeyler düşünüyorlardı. Bu kadar yobaz olabilir miydi insanlar? Oysa geçen gün kızına sorduğunda ne kadar güzel yaklaşmıştı annesi. Öyle yaklaşıp ağzından laf alıp sonra böyle davranacaklardı demek. Ya kardeşlerine ne demeliydi? Ondanmış meğer Elif her girmek istediğinde bilgisayarın başından kalkışları. Başı dönüyordu, o çirkin sözler yankılanıyordu yüreğinde, tek kelime edemiyordu, n’apcağını bilmiyordu. Tek bildiği o evden kurtulmak istediğiydi.





    *****




    Tabi ki bunların hepsi bi rüyaydı. Bilgisayarın başında uyuyakalmıştı, epeyce terlemişti gördüğü rüyadan. Uyanınca farketti. Gecenin bir yarısıydı, geri uyumak isterdi bu saatten sonra başka n’apcaktı ama uyuyamıcağını biliyordu. Bu korkunç bi rüyaydı. Mutfağa gitti su içmek için. Hala içinde bi korku vardı. Gerçek gibiydi rüyası, rüya olduğunu anladı uyanınca ama hala bi ‘oh’ çekemedi. Rahatlayamadı. Acaba o n’apıyo diye düşündü.

    Emre bilgisayar başında müzik dinliyor, o saatte facebook’ta karşılaşması ender olmayan arkadaşlarıyla makara yapıyordu. Mutluluk rolü oynasa mutlu olcakmış gibi , fakat nasılsın diye soranlara verdiği her iyiyim cevabında ne kadar kötü olduğunu aklındaki Elif bi kere daha yüzüne çarpıyordu.

    Çıkmaya karar verdi, o sırada eski takıntılarından birisi girdi ve yazdı. Nasılsın neler yapıyosun fasıllarından sonra kız aranmaya başladı. Eski günlerin konusunu açıp özlediğini belirtiyordu. Hiç çekemezdi onu normalde ama o an Elif’i bi süreliğine unutturduğunu farketti. Zaten Elif kendisi engellememiş miydi? O gitmemiş miydi?

    ‘Bırak suçluluk duygusunu Emre’ dedi kendine. Hiç bi şeyi düşünmeden yazdı Çağla’ya (eski kız arkadaşı).

    ‘Ya bi şey dicem yarın buluşsak ya. Eski günleri ya’d ederiz (: ’

    ‘Tabii.. Neden olmasın, akşam 10da bizim evde o zaman(:’

    ‘Hay hay (:’

    Elifse bilgisayarı kapatmış, odasında müzik dinliyordu. Bütün sözler yüreğine işliyordu sanki, her dinlediği şarkıda kendini buluyordu. Gözleri doluyor ama bi türlü dökemiyordu içindekileri. Böylesi daha da sinir ediyordu onu. Ezan sesini duydu. Kulaklığı çıkarıp, kalktı yataktan. Sabah ezanı da hep ürkütürdü onu. Bir de bayağı da sürerdi hani. Işığı yaktı, sanki ışık onu korucak gibiydi. Oturdu masasına bir şeyler karalamaya koyuldu.

    ‘Sevmek yetmez bazen… Sevmenin anlamı kalmaz. Öyle bi an gelir ki, düşünemez olursun. İnat mı gurur mu bilinmez, ama sevmek yetmez bazen…’

    Diye devam eden yazıyla kendini rahatlamaya çalışıyordu. Ezan bitti, tekrar yatağa geçeyim dedi. Sessizlik de huzursuz ediyordu hani. Sonra tam yatcakken, geri çıktı yatağından ve bilgisayarın olduğu odaya geçti. Engeli açmaya karar vermişti, yapamıcaktı böyle. Açtı bilgisayarı, girdi hesabına. Hesap, güvenlik, engellemeleri yönet derken engeli kaldırdı. Hala arkadaşı olarak kalcağını sanıyordu ama öyle olmadı. Ah Zuckerberg dedi içinden lanet ediyordu. Neyse bilgilerden çıkıp duvarına gircekti. Susadığını farketti, mutfağa gitti, kardeşi Zeynep de su içmek için uyanmıştı, mutfakta karşılaştı. Artık iki kardeş aynı evin içinde birbirlerinden habersizdi. Mutfakta karşılaşıp ayak üstü laflıcak kadar uzaklardı birbirlerine uzun zamandır.

    O sırada Emre de ne düşünüyorsunuz bölümüne
    ‘Yarın büyük gün beyler, Emre’yi rahatsız etmeyin. Anladınız siz hadi.. (:’
    Yazıp paylaştı. 3-5 beğeni, 2 yorum geldi bir dakika geçmeden. Beğenenlerin birisi Çağla’ydı. Az kaşar değildi o. Yorumlara gelirsek birisi en yakın kız arkadaşlarından Tuğçe, diğeriyse ortam budalası arkadaşlarından Mert’ti.

    ‘Emre yine alemlerde.. (:’

    ‘Vay aga, kim bu özele bekliyom

    Tuğçe’nin yorumunu beğenip, Mert’e de Çağla olduğunu söyledi. Aralarında geçen ‘hadi beline kuvvet’ tarzı iğrenç erkek muhabbetinden sonra Mert’in okulu bırakmasıyla devam etti muhabbet.

    Elif tekrar bilgisayarın başına dönmüş, Emre’nin duvarına tıklamıştı. Emre’nin duvarı herkese açıktı, Elif de dolayısıyla paylaşımını görebilecekti.






    Gözde Nihan H.

    Devamı sonra (:
    Konu Gözde' tarafından (05 Ağustos 2012 Saat 14:28 ) değiştirilmiştir.

  2. #2
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart ---> Tesadüf Üzerine

    ◄█▓▒░░ß3K!R░░▒▓█►
    Niyet ettiklerim olmuyorsa ya hakkım değildir yada hakkımda
    hayırlı değildir...

  3. #3
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Tesadüf Üzerine

    Alıntı doostum_ Nickli Üyeden Alıntı [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]
    (:

  4. #4
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart ---> Tesadüf Üzerine

    Muhtesemdi devamını merakla bekliyorum..
    Bin çile çektir bana da
    bir gülmeni esirgeme n’olur.

  5. #5
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Tesadüf Üzerine

    Alıntı SuqArbOy Nickli Üyeden Alıntı [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]
    Muhtesemdi devamını merakla bekliyorum..
    Beğenmene sevindim, teşekkür ederim (:

  6. #6
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    Essalâtü hayrün minen-nev

    Standart ---> Tesadüf Üzerine

    Yokkk artıkk yanlız tam heyecanlı yerinde bitmiş merak ettim +rep

  7. #7
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Tesadüf Üzerine

    Alıntı 35bucuk Nickli Üyeden Alıntı [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]
    Yokkk artıkk yanlız tam heyecanlı yerinde bitmiş merak ettim +rep
    Part lı hikayeler böyle oluyo yapcak bi şey yok
    Teşekkür ederim (:

  8. #8
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart ---> Tesadüf Üzerine

    Güzeldi. Devamını bekliyoruz.

  9. #9
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Tesadüf Üzerine

    Alıntı CaSPeR35 Nickli Üyeden Alıntı [Linkleri Görebilmek için ÜYE Olmalısınız!Hemen ÜYE OL!]
    Güzeldi. Devamını bekliyoruz.
    Teşekkürler.

  10. #10
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart ---> Tesadüf Üzerine

    Dizi gibi yapmışsın ya,tam heyecanlandım bitti.
    Güzel güzel,takipteyim. (:
    *

    21 sessiz, 8 sesli harfin bir anlam, olasılık dansı bu.
    Gerçeğin kendisi değil.
    Ancak gerçeği işaret edebilir.

Sayfa 1/17 123456711 ... SonSon

Sistem Bilgileri

Bu sistem vBulletin® alt yapısına sahiptir!
Telif hakları, Jelsoft Enterprises Ltd'e aittir. Copyright © 2024

Uyarı

5651 Sayılı Kanun'un 4.cü maddesine göre üyeler yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Yer sağlayıcı olarak hizmet veren sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler ile ilgili iletişime geçilmesi halinde size dönüş yapacaktır.

gaziantep escort bayan gaziantep escort deneme bonusu veren siteler bahissitelerivip.com deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler mjsanaokulu.com Maltepe Escort deneme bonusu deneme bonusu veren siteler maltepe escort kartal escort ataşehir escort pendik escort ankara escort sincan escort eryaman escort bayan ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort eryaman escort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort yetişkin sohbet kameralı sohbet aresbet casino siteleri Grandpashabet moldebet efesbet efesbet giriş getirbet efesbet deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2021 grandpashabet bahis siteleri bahis siteleri bonus veren siteler bahis siteleri canlı casino siteleri deneme bonusu En güvenilir bahis siteleri ankara olgun escort mimarsinanokullari.com