Vampirler Nasıl Bulunur?
Yasadığınız yerde bazı garip olaylar meydana gelmeye başladığında (Açıklanamayan ölümler, güçsüzleşen yada tenleri beyazlaşan insanlar, bilinmeyen yada çok güçlü bir varlık tarafindan saldırıya uğradığını iddia eden insanlar, bir varlık tarafindan kabuslarında saldırıya uğrayan ve soğuk terlerle yada çok güçsüz şekilde uyanan insanlar, olağanüstü işaretler) ve vampir olduğundan şüphe edilen bir insan öldüğünde, gidip onu mezarında
aramalısınız. Mezarından çıkarıp kalbine kazık saplayacağınız kişinin bir vampir olup olmadığına işaret eden bazı kesin deliller bulabilirsiniz.
-Mezarın üzerindeki toprakta bazı delikler.
-Asağıdaki özelliklerde cesetler:
- Tamamen açık gözler
- Al ten rengi
- Hiç bir çürüme belirtisi olmaması
- Uzamis tırnak vede saçlar
- Boyun çevresinde diş izleri
- Kan kaplı tabutlar
-İ yi derecede beslenmiş bedenler
Eğer bunlar ışığında bir vampirin izine rastlayamazsanız ya da birden çok vampir olduğundan şüpheleniyorsanız uygulayabileceğiniz 2 metod vardır.
-Bakir bir erkeğin mezarlık boyunca bir ata binmesini sağlayın. Eğer at bir mezarın üzerine gelir ve o noktadan öteye gitmezse bu orada bir vampirin yattığına işaret eder. Ya da
-Bir atı mezarlıkta dolaştırın. Üzerine gelmediği mezar bir vampirin mezarıdır.
(2 metod arasındaki fark, ilkinde atı bakir bir çocuğun kullanması, ikincisinde ise atın mezarlıkta tek başına dolaştırılmasidir.)
Bu noktadan sonra yapmanız gerekenler...
Mezarı buldunuz mu? Bu mükemmel. Şimdi bu lanetli yaratığı mezarında ölü olarak tutabilmemiz için neler yapabiliriz ona bakalım.
Her şeyden önce bilinmeyen cinayetlere kurban gidenler yada suç islemis kişiler genellikle kasabanın dışına gömülürler, yol kenarlarına yada yol birleşim yerlerine. Belkide bunun sebebi kasabadan uzak olarak onların bir vampir şeklinde geri dönmelerinden korkulunmasıdır.
Bir önlem olarak bazen vampir olmasından şüphelenilen cesetlere tahta kazıklar saplanır yada mezarlarına millenirler.
Cesedin başı gövdesinden ayrılarak bacaklarının arasına yerleştirilir yada bir kolunun altına konur.
Bacakları çaprazlamasına yerleştirilerek cesedin mezardan çıkması önlenebilir.
Ceset bir çok parçaya ayrılarak her biri ayrı gömülür yada tamamen yakılarak kül haline getirilir.
Cesedin kalbi sökülür.
Mezarın üzerine kaynamış su dökülür.
Bir cesedin vampir olmasını önlemek için çene, kol ve göğsüne haç konarak gömülür.
Ceset ters bir şekilde vede çok derine gömülür. Böylece mezardan çıkmak istediğinde doğru yolu bulamaz.
Ağzına sarmısak konur.
Eğer ısırılırsanız....
Eğer bir vampir tarafindan saldırıya uğradığınızı düşünüyorsanız yapabileceğiniz bir tek şey vardır.
Vampirin yakılmış bedeninin küllerini için. Bu vampir hastalığını önlediği gibi sizi ileride meydana gelebilecek vampir saldırılarından da koruyabilir.
Çocuklara yapılan saldırılarda yapılması gerekilenler...
- Çocugun başını rahibin cübbesine koyun ve yanında incil okuyun.
- Yükselme gününde kutsanmış bir haçı evin kapısına asın.
- Bir tutam tuz bulunan bir keseyi çocuğun boynuna asın.
- Evin menteşelerini kutsal suyla yıkayın.
Vampir, günbatımı ile şafak arasında dirilerek mezarından çıktığına, insanlara saldırıp kanlarını emdiğine inanılan hayali canavar. Vampir inancı çok eskilere dayanmaktadır.
Vampirler nereden geldi?
Vampir kültürü Babil’den kalan örneklere dayanır ve yüzyıllar boyunca değişimini inceleyen kapsamlı folklorik tarihsel araştırmalara konu teşkil eder. Kan emme ve öldükten sonra dirilme efsaneleri Ortaçağ’da yayıldı. 1200’lerde İngiltere’de Galli bir din adamı olan Walter Map bir vampirin bütün bir köy ahalisinin kanlarını emmek suretiyle öldürdüğünü iddia etti. Map’ın iddasına göre köyde sağ kalan son kişi kılıcını çekip kana susamış cehennem yaratığının kafasını ensesine kadar ikiye bölmüş ve tehlikeyi sona erdirmişti.
Sadece Hıristiyan Avrupada değil çeşitli toplumlarda vampir efsaneleri yaratıldı. Hindistan’da kimi kadınlar , uyurken kana susamış cinlerin saldırısına uğradıklarına inanırlar. 1001 Gece Masalları’nda dişi vampirlerle ilgili öyküler yer almaktadır. Yeni Gine’nin Camma kabilesinde Ovengua cini ya da Borneo adasındaki Dayak kabilesinde Buau adlı varlık da benzer inanışlara dayanan yaratıklardır.
Tarihçiler vampir kelimesinin Sırpça, Lehçe ya da Türkçe’den türetildiğini öne sürer. Bu efsanenin ayyuka çıktığı ve vampir avlarının düzenlendiği 1730’lu yıllarda Aydınlanmanın ünlü filozofu Voltaire konuya şöyle bir yorum getirir: “Gerçek kan emiciler mezarlarda değil, aramızda. Borsa spekülatörleri, tüccarlar ve işadamları halkın kanını hergün emmekteler. Bunlar kesinlikle ölmüyor ama yaşarken çürüyor.” Karl Marx’ın konuya yaklaşımı ise şu şekildedir: “Sermaye ölü emektir. Ancak canlı emeğin emilmesi ile vampirlere özgü biçimde hayat bulur. Ne kadar emerse o kadar hayat bulur.”
1820’lerde bir eleştirmen “Vampiri olmayan tiyatro yok“ diye veryansın etmiştir. Yazar Sheridan Lefanu‘nun 1872’de yazdığı “Carmilla” adlı öyküyle vampirler, aralarına ilk kez bir kadını almışlar buradan da vamp sözcüğünü türetmişlerdir.
Alıntı
