Yurdumuzda define arama usulleri büyük bir çeşitlilik göstermektedir. Bunlar şu şekilde özetlenebilir:

1- Basit, eski mezar kazanlar.

2- Eski harabeleri, höyükleri v.s. kazanlar.

3- Sihirli hazinelere inanıp onların tılsımlarını bulmaya çalışanlar.

4- Rüyalarında gördükleri hazineleri arayanlar.

5- Kayalarda v.s. define işaretlerinin anlamlarını çözerek define arayanlar.

6- Eski Grek ve Roma kalıntılarındaki kitabelerin şifreli define sırları olduğu inancı ile onları ebced hesabı veya harflerin taşıdığı gizli manaları çözmek için numeroloji dahil birçok mistik yollarla çözmeye çalışanlar.

7- Bakır çubuklar, çatal şeklinde çeşitli ağaç dallarından yapılmış aletler ile yerdeki hazineleri keşfetmeye çalışanlar.

8- Modern elektronik cihazlarla yerleri tarayanlar (Buna daha ziyade şehir definecileri arasında rastlanmaktadır).

9- Cinleri toplayarak onlardan hazine sırlarını öğrenmeye çalışanlar.

Bu konuda yurdumuzda yaptığım araştırmalarda elde ettiğim sonuçlar, halkımızı bu konuya bu kadar büyük bir merakla sevkeden amillerden başlıcasının, memleketimizin eski harabelerle dolu olması ve buralarda daima gömülü para bulunabileceği inancı teşkil ettiğidir.

Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü ilgilileri, son 20-30 yıl içinde 100.000’den fazla define arama müsaadesi verilmiş olduğunu fakat yapılan kazılardan hemen hiç bir şey elde edilemediğini beyan etmektedirler. Fakat halk arasında define inançları o kadar köklü olarak yerleşmiştir ki, onlar yerleri, cezaların son zamanlarda artırılmasına rağmen, ruhsatlı veya ruhsatsız kazmaya devam edeceklerdir.

Meseleyi psikolojik yönden inceleyenler, define ve hazine arama faaliyetinin insanın kendinin fevkinde, fakat daima ona erişmeyi ideal edindiği bir kıymeti arama faaliyetinin sembolik bir ifadesi olduğunu ileri sürmektedirler. Meselenin muhakkak ki mistik bir yönü vardır. Tanıdığım bazı defineciler, en büyük hazinenin insanın kendi içinde olduğunu, bunun da Allah’ın birliğini ve büyüklüğünü kavramaktan başka bir şey olmadığı kanısındadırlar.