CANLILARIN SAĞLADIĞI ÇEVRE HİZMETLERİ

Bu satırları okurken, milyonlarca türün ve sayısız canlının sizin asla altından kalkamayacağınız işleri kusursuz şekilde yaptığını hiç düşündünüz mü? Gerçek şu ki, en küçüğünden en büyüğüne çeşitli organizmalar üstlendikleri görevleri başarıyla gerçekleştirmeseler, ne siz ne de diğer canlılar var olabilirdi.

Son yıllarda canlıların gerçekleştirdikleri bazı çevre hizmetlerinin ekonomik değerini ölçmeye yönelik çalışmalar yapılmıştır. Bununla birlikte söz konusu hizmetlerin çoğu paha biçilemez değerdedir. Stanford Üniversitesi'nden Taylor Ricketts, atmosferdeki oksijen dengesini örnek vererek bu gerçeği şöyle vurgulamaktadır:

"Biyoçeşitliliğin değeri ölçülemeyecek kadar yüksektir. Eğer insan yaşamı bitkilerin oksijen üretimine bağlı ise, bu hizmetin değerini ölçmek anlamsızdır."
Oksijen Üretimi: Yaşam için gereken unsurlardan biri olan oksijen, yeşil bitkiler ve siyanobakteri adı verilen bakteriler tarafından sağlanır. İnsanlar, hayvanlar ve mikroorganizmalar tarafından tüketilen oksijen, bu canlıların gerçekleştirdiği fotosentez işlemiyle sürekli olarak yeniden üretilir ve denge korunur. Yeşil bitkiler yılda yaklaşık olarak 500 milyon ton oksijeni havaya verirler.

Atmosferdeki gazların ve yeryüzündeki ısının dengelenmesinde, yine yeşil bitkilerin ve bazı tek hücreli organizmaların hayati bir önemi vardır. Örneğin, doğadaki karbondioksit miktarı bitkilerce dengelenmediği takdirde, sera etkisi oluşur, yeryüzünün ısısı artar ve buzullarda erime meydana gelir. Bunun sonucunda bazı bölgeler sular altında kalırken, bazıları çölleşir, kısacası canlıların yaşamı tehlikeye girer.



Kelebekler, polenleri çiçeklerin erkek organlarından dişi organlarına taşıyarak bitkilerin döllenmesini sağlarlar.

Bitkilerin Döllenmesi: Ekosistem hizmetlerinden biri, çiçeklerin ve bitkilerin hayvanlar kanalıyla döllenmesidir. Çiçekli bitkilerin, yaklaşık 220.000 türü başarılı bir üreme için hayvanlara gereksinim duyarlar. Arılar, kelebekler, böcekler, yarasalar, kuşlar, sinekler, toplam olarak yüz binden fazla farklı hayvan türü bu işlemde görev alır; polenleri çiçeklerin erkek organlarından dişi organlarına taşırlar. Ormanlar, çayırlar, tarım alanları, bahçeler ve diğer ortamlardaki bitkilerin büyük bir bölümü polenlerini taşıyan hayvanlara bağımlıdır; bu hayvanlar olmazsa onlar da yok olurlar.

İnsanların yediği bitkisel besinlerin üçte biri hayvanlar tarafından döllenir. Geçtiğimiz yıllarda yapılan bir araştırmaya göre, bitkilerin hayvanlar ile döllenmesinin yıllık ekonomik değeri 200 milyar Amerikan Dolarıdır. Polen taşıyıcı hayvanların ne kadar önemli olduğu son yıllarda ABD'nin bazı bölgelerinde görülen meyve üretimindeki düşüş ile bir kez daha anlaşılmıştır; zira buralardaki yabani arı türlerinin yok olması ve bal arılarının sayıca azalması meyve rekoltesini olumsuz etkilemiştir.

Ayrıca binlerce tür hayvan, ağaç tohumlarını dağıtarak ağaçların üremelerine ve ormanların oluşumuna da büyük katkıda bulunur. Mesela, beyaz kabuklu bir çam türü (Pinus albicaulis), Nucifraga columbiana adlı bir kuş türünün yardımıyla çoğalır. Bu çam ağacının tohumları sıkıca kapalı kozalağının içindedir; adı geçen kuşun kozalağı açarak tohumları çıkarması ve onları gömmesiyle Pinus albicaulis nesli devam eder. Utah State Üniversitesi Orman Biyolojisi Profesörü Ronald Lanner "Birbirleri İçin Yapılmışlar: Kuşlar ile Çamların Ortakyaşarlığı" adlı kitabında, kuşların çam ormanlarının oluşumundaki hayati rolünü anlatır.



İnsanların yediği bitkisel besinlerin üçte biri arılar, kelebekler, böcekler, yarasalar, kuşlar, sinekler gibi toplam olarak yüz binden fazla farklı hayvan türü tarafından döllenir. Bitkilerin büyük bir bölümü bu hayvanlara bağımlıdır.



Dünyanın dengeli iklim yapısına sahip bir gezegen oluşunda, ağaçlar, bitkiler ve ormanların payı vardır. Bugün belirli bölgelerde sık sık yaşanan sel baskınları ve kuraklıklar ormanların tahrip edilmesinin bazı sonuçlarıdır.

Temizlik Hizmetleri: Çöpleriniz toplanmasaydı, evinizin kısa sürede nasıl bir hal alacağını tahmin edebilirsiniz. Aynı durum yeryüzü için de geçerlidir. Ağaçlardan düşen yapraklar, ölü hayvan ve bitkiler, çöpler ve sanayi atıkları yığılıp birikseydi, dünya üzerinde yaşam imkansız hale gelirdi. Böylesine olumsuz bir durum, karıncalar, termitler, akarlar, mantarlar, böcekler, omurgasız hayvanlar ve büyük ölçüde bakterilerin çalışmasıyla önlenir. Milyonlarca tür canlı, ölü organizmaları ve organik atıkları ayrıştırarak minerallere ve besleyici maddelere dönüştürürler. Çok çeşitli bakteri türleri adeta bir fabrikanın montaj hattındaki işçiler gibi, daha doğrusu kusursuz bir iş birliği içinde çalışırlar.

Örneğin, ölü hayvanlar veya hayvani atıklardaki azot, önce çürükçül bakteriler tarafından amonyağa dönüştürülür; amonyak ise, nitrit bakterilerince nitrite, sonra da nitrat bakterilerince nitrata dönüştürülür. Mükemmel işleyen bu sistem sayesinde, doğa temizlendiği ve organik maddeler tekrar geri kazanıldığı gibi, canlıların besin ihtiyacı karşılanır. Söz konusu canlıların her yıl işlediği ve yeniden değerlendirilmesini sağladığı maddenin 130 milyar ton kadar olduğu düşünülmektedir.

Çeşitli ağaç türlerinden oluşan ormanlar, yeryüzünün temizlenmesine büyük katkıda bulunurlar. Havanın yaklaşık %50'sini temizler ve dezenfekte ederler. Zehirli gazları ve kirli suları filtre ederek temizlerler. Bir hektar çam ormanı yılda 30-40 ton, bir hektar kayın ormanı ise yılda 68 ton toz emer.

Denizlerin arıtılmasında görev alan pek çok canlı vardır. Örneğin, midyeler suyu süzerek beslenirken çok önemli bir iş daha yaparlar: Benzersiz birer filtre gibi deniz suyunu süzerler. Günümüzde Kuzey Amerika'daki Chesapeake Körfezi'nde görülen bulanıklığın nedeni, buradaki midyelerin aşırı derecede avlanmasına bağlanmaktadır. Birkaç on yıl öncesine kadar Chesapeake'deki midyelerin, körfez suyunun tamamını her üç günde bir filtre ettiği hesaplanmaktadır. Bu körfezin 310 kilometre uzunluğunda ve 6-40 kilometre genişliğinde olduğu düşünülecek olursa, midyelerin yaptığı işin büyüklüğü daha iyi anlaşılır.

Bakteri ve bitkiler ise zehirli atıkların temizlenmesinde insanlara yardımcı olmaktadır. Bazı bitki türleri, örneğin hardal ailesine mensup olanlar, ağır metalleri topraktan çekerek kendi dokularında toplar, böylece toprağı zehirli maddelerden arındırırlar. Kurşun, bakır, cıva, kobalt gibi insan sağlığına zararlı metal ve atıkların yoğun oldukları alanların temizlenmesinde bitkilerden faydalanılmaktadır. Bazı bakteri türleri de, toprakta ve suda kirliliğe yol açan maddeleri bileşenlerine ayırma görevini üstlenirler; çevre ve insan sağlığı açısından tehlikeli birtakım atıkları ortadan kaldırabilirler. Söz gelimi, benzini ayrıştıran bakteri türleri hemen her çeşit toprakta bulunur. Mikroorganizmalar, 1989 yılında Alaska'da meydana gelen bir petrol tankeri kazası sonrasında, bu bölgedeki sahillerin temizlenmesinde kullanılmıştır.

Özetle, denizler, karalar ve atmosfer sürekli olarak canlılar tarafından temizlenir. Şu vaka, bu hizmetin ekonomik açıdan taşıdığı değerin büyüklüğünün kavranmasına yardımcı olabilir: Yakın geçmişte New York'ta su kalitesinin düşmesi üzerine yetkililer bir araştırma yaptılar. İki seçenek vardı: Bir su arıtım tesisi kurmak 6-8 milyar Amerikan Dolarına; buna karşın şehre su taşıyan ve bu suyu doğal olarak arıtan havzayı ıslah etmek ise 1-1.5 milyar dolara mal olacaktı. Bu sonuçları göz önünde bulunduran New York yetkilileri su havzasını ıslah etme kararı aldılar. Zira araştırma sonuçları bu sayede 10 yılda 6 milyar doların üstünde bir tasarruf elde edileceğini göstermekteydi.

İklimin Düzenlenmesi: Dünyanın dengeli bir iklim yapısına sahip bir gezegen oluşunda, ağaçlar, bitkiler ve ormanların payı vardır. Ormanlar havanın nemini sabit tutar; yaz sıcaklığını 5-8.5 derece azaltır, kış sıcaklığını ise 1.6-2.8 derece artırır, dolayısıyla sıcak ve soğuğu dengeler.

Ormanların tahrip edilmesi yeryüzündeki su dolaşımını ve iklim dengelerini olumsuz etkiler. Bugün belirli bölgelerde sık sık yaşanan sel baskınları ve kuraklıklar bu gelişmenin bazı sonuçlarıdır. National Geographic dergisinde ormanların ekolojik önemine ilişkin şöyle bir örnek verilir:

"Sözgelimi, Amazon Havzası'nda orman örtüsü, su çevrimini sağlayan temel etkendir ve yağmurların yarısı havza içinde oluşmaktadır. Yağmur ormanlarının yerinde çayırlar olsa, sıcaklık artar ve yağmurlar azalırdı. Bu da bütün bölgenin iklimini büyük ölçüde değiştirirdi."



Ağaçlar ve bitki örtüsü erozyonu engeller; toprağı, yağmur ve rüzgarın aşındırıcı etkisine karşı korurlar.

Toprağın Korunması: Ağaçlar ve bitki örtüsü erozyonu engeller; toprağı, yağmur ve rüzgarın aşındırıcı etkisine karşı korurlar. World Watch Enstitüsü'nün Başkanı Lester Brown'un şu sözleri düşünülürse, erozyonu önleyen ağaçlar ve ormanların önemi daha iyi anlaşılabilir:

"Ekilebilir topraklar yalnız tarımın değil uygarlığın kendisinin temelidir... Toprak kaybı, uygarlığın karşılaştığı en ciddi tehlikedir. Petrol rezervlerinin tükenmesi halinde uygarlık hayatta kalabilir; fakat toprağın üst tabakasının kaybıyla bu uygarlık ayakta kalamaz."

Toprağın Zenginleştirilmesi: Toprağın altı, küçük olmalarına karşın çok büyük görevler üstlenen canlı türleriyle doludur. İşte bu canlılar toprağın verimsizleşmesini engeller. Örneğin, solucanlar, karıncalar ve daha birçok hayvan türü toprağı alt üst ederek havalandırır ve zenginleştirirler. Bir hektarlık alandaki solucanlar, yılda 10 ton kadar toprağı yutar ve "öğüterek" daha verimli bir hale getirirler.

Sonuç olarak, burada incelenenler, canlılar tarafından gerçekleştirilen hizmetlerin çok küçük bir bölümüdür. Bununla birlikte söz konusu bilgilerin taşıdığı anlam oldukça açıktır: Bizim için düşünemeyeceğimiz kadar değerli işler yapan canlılar sayesinde hayatımızı sürdürürüz. Hayatımızı sürdürmemize vesile olan görkemli canlı çeşitliliğini kusursuz bir uyum içinde yaratan ise, alemlerin Rabbi olan Allah'tır.

Şüphesiz, biyolojik çeşitlilikten elde ettiklerimiz, Allah'ın insan için yarattığı sayısız nimetlerdendir. Allah'ın ihsan ettiği nimetlerin büyüklüğü bir ayette şöyle bildirilir:

Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür. (İbrahim Suresi, 34)
(makale harun yahya)