TÜM BEDENİMİZİ DENETLEYEN ENZİMLER



Pek çok sinir hücresi yuvarlak bir kütle ile son bulur. Bu yuvarlak bölge, asetilkolin adı verilen kimyasal moleküllere uygun hassas alıcılarla çevrelenmiştir. Sinirlerde bir uyarı oluştuğunda, asetilkolin bu boşluğa doğru ilerler ve hemen oradaki alıcılara bağlanarak uyarı iletimini gerçekleştirir. Bu işlemin sürekli devam etmemesi için o bölgede bulunan asetilkolin esteraz adı verilen bir enzim devreye girer ve asetilkolinin etkisini ortadan kaldırır. Bu enzim, günlük yaşamımıza sağlıklı olarak devam edebilmemiz için sinir sistemimizde yeralan önemli parçalardan bir tanesidir.

Bazı proteinler enzim yapısındadır ve hücre içinde sürekli olarak kimyasal reaksiyonlara katılarak vücudun metabolizmasına ait faaliyetleri düzenlerler. İnsan hücresinin içinde 3500'den fazla enzim bulunmaktadır. Bunlardan bir veya birkaç tanesinin eksik olması durumunda ise hücre içi faaliyetler tamamen birbirine karışabilir. Bunun sonucu ise hücrenin parçalanıp bozulması yani canlılığın sona ermesidir.

Enzimlerin en önemli görevi DNA molekülünün kopyalanmasına yardımcı olmaktır. Bunun dışında bu akıllı moleküller, nefes almamızı, ayakta durabilmemizi, yemek yiyebilmemizi, görmemizi, konuşmamızı, büyüyüp gelişmemizi sağlamak için hiç durmadan vücut içinde hareket halindedirler. DNA'da kayıtlı olan genetik kodlara göre ribozom adı verilen hücre organelinde üretilen büyük moleküller, vücut içinde gerekli mesajları gerekli yerlere gönderir, hangi işlem için hangi organın harekete geçmesi gerektiğini bilir, hücre içindeki fazla maddeleri ayıklar ve vücut içinde sürekli olarak bir işe koşarlar. Bu moleküller, becerikli birer "denetleyicidirler".

Bir enzim molekülünü diğer protein moleküllerinden ayıran tek fark sahip olduğu üç boyutlu şekildir. Eğer enzimler kendi özelliklerini belirleyen bu özel üç boyutlu şekle sahip olmasalardı, hücre içi işlemler, beyinden çeşitli organlara iletilen bilgiler ve hücre içi denetimler olmayacak ve hücreleri yaşatmak için gerekli pek çok işlem yapılamayacaktı.

Unutulmamalıdır ki, DNA'nın kopyalanması sırasında meydana gelen hataları düzeltecek tek bir enzimin var olmaması, ilgili genin işlevsiz kalmasına veya daha da kötüsü hatalı üretim yaparak kanser başlatmasına neden olabilir. Enzimlerin vücudun farklı yerlerine ulaşarak çeşitli işlemler gerçekleştirme yöntemleri de moleküler dünyadaki bir başka mucizedir. Enzimin kendisine ulaşıp haber taşıdığı, değişikliğe uğrattığı veya harekete geçirdiği molekülü tanıması gerekmektedir. Enzim, karşısındaki molekülün üzerinde bulunan çeşitli şekil ve yapılardan bu molekülün ne tip bir reaksiyona girebileceğini anlar. Artık yakından tanıdığı bu molekülde reaksiyon başlatır ve yapısında karakteristik değişiklikler meydana getirir. Önemli olan, bu enzimin birleşeceği molekülün üç boyutlu yapısıdır.

Molekülün sahip olduğu bu üç boyutlu karmaşık geometrik yapı, mükemmel bir şekilde enzimin moleküler yapısına uyum gösterir. Bu adeta kilide uyan anahtar gibidir. İki molekül birbirlerine kenetlendiklerinde bir kilit sistemi meydana gelir ve böylelikle birbirlerini etkileyebilirler. Bu kilit sistemi sayesinde enzim, molekülde meydana gelmesi gereken değişikliği yerine getirir. Hücrede binlerce farklı reaksiyon olur ve bunların gerçekleşebilmesi için binlerce farklı enzim mevcuttur.

Hücrelerimizin her birinde her dakika birkaç bin enzim reaksiyona girer. Bazen tek bir enzim tek bir saniyede 300 ayrı molekül ile bu birleşme işlemini gerçekleştirir. Bütün bu reaksiyonların gerçekleşebilmesi ve enzimlerin faaliyete geçebilmesi için vücut ısısının ve vücudun pH dengesinin de belli oranlarda olması gerekmektedir. Belirli bir ısının üzerinde iken enzimler parçalanırlar. Bu durum aynı zamanda bütün proteinlerin parçalanmasına neden olur. Dolayısıyla canlı bedeni bütün bu işlemlerin gerçekleşebilmesi için son derece hassas bir sisteme ve mekanizmaya sahip, özel olarak yaratılmış bir bedendir. Bu hassas oranlardaki herhangi bir dengesizlik, metabolizmanın tümüyle bozulmasına neden olabilir.
(makale harun yahya)