Ben genç olmayı her zaman asilikleedepsizlikle
şoke edici görünmekle özdeşleştirdim. İlk gençlik yıllarımda punk’ların saçlarını abuk sabuk taramalarının
kıyafetlerini düğme yerine çengelli iğnelerle tutturmalarının altında bir anlam aramıyordum. Bana göre onlar sadece genç gibi davranan gençlerdi. Sonradan öğrendim satır aralarını okumayı...
Şimdilerde mevzumuz emo’cu gençler ya? Ailelerin endişeyle izlediği emo’cu gençler...
Bandı geriye sarıp geçmişin gençlik kültürlerine bakarsak durumu daha iyi analiz edebiliriz.
II. Dünya Savaşı’nın sonundan beri gençler düşüncelerini özgürce söyledikleri ve sorunlara kendi bildikleri şekilde tepki verdikleri için; tarzlarıdeğer yargıları ve eylemleri nedeniyle yetişkinler tarafından eleştirildiler.
Oysa kültürün olduğu yerde baskın sınıfın baskın kültürüne karşı kendi davranışlarınıdeğerlerini ve hayat tarzlarını meşrulaştırma mücadelesine giren alt kültürler vardır.
Sınıf sıkıntısı
Punk’lar saçlarını dağıtıp kıyafetlerini çengelli iğnelerle süsleyerek saatlerce tuhaf müzikler eşliğinde dans eden amaçsız gençler gibi görünseler de aslında müzikleridavranışları ve kıyafetleri yoluyla yetişkinlere
devlete ve dünyaya bir şeyler anlatmak istiyorlardı.
Sadece punk’ların değilçiçek çocuklardan dazlaklara birçok gençlik kültürü mensubunun eylemleri yer yer hükümetlerin bile endişelenmesine neden oldu. Onlar bunun fazlasıyla farkındaydı. Zaten istedikleri de buydu. Dinleyenlere müzikleri
dinlemeyenlere ise kıyafetleri aracılığıyla ulaşıyorlardı. Onlara kulaklarını tıkayan konvansiyonel kitle onlara aynı zamanda gözlerini de yumamazdı ne de olsa.
Emo’culara burun kıvırmadan önce de dertlerinin ne olduğuna bakmak lazım.
Çünkü günümüze dek var olan bütün gençlik kültürleri o taşkınlıklarınacayipliklerin ardında dertlerini anlatmaya çalışıyordu.
Okuldan nefret edenbeklentilerini karşılamayan işlerde mutsuz oldukları için sıklıkla iş değiştiren
aileleriyle ve polisle geçinemeyen Teddy Boy’lar alt sınıfa mensup gençlerdi. Önceden üst sınıf erkeklere ait olan giyim tarzını kendilerine uyarlayarak statü elde etme isteklerini ortaya koydular.
İşçi sınıfından gençlerden oluşan Mod’lar jilet gibi giyinir ve hafta sonları için yaşardı. İş güç hayatta önem verdikleri son şeydiçok narsist ve kibirlilerdi. Onların derdi toplumdaki yerleriydi; tepkileri var olan sosyal sistemeydi.
Kavanoz dipli dünya
Hippi kültürü60’ların maddeci değerlerine
kapitalizme tepki olarak doğdu. Vietnam Savaşı’nı protesto ettiler
sade ve organik hayatlara öykündüler. Dinledikleri müzikten kıyafetlerine kadar bu her hallerinden anlaşılıyordu.
Yine işçi sınıfı gençlerinden oluşan dazlaklar agresif davranışlar sergileyerekaşırı erkeksi görünerek kendi sınıflarının değerlerine dikkat çekmeye çalıştılar.
70’lerin Glam rock’çıları ise farklı bir yol izlediler.Onlar bu dünyayı görmezden gelmeyisınıftan
seksten
taahhütten kaçıp fantezi ürünü bir geçmişe veya bilim-kurgu geleceğe kaçmayı seçtiler. Tarzları ve müzikleriyle verdikleri mesaj bu dünyayı ciddiye almamak gerektiğiydi.
Punk’lar ise stilleri ve davranışları yoluyla karamsarlıklarınıişsizlik sonucu yaşadıkları buhranları yansıtıyorlardı.
Yani 60 yıldır gençlerin derdi sistemle. Bunu ortaya koyuş şekilleri farklı olduğu kadar benzer de...
Şimdilerde evden kaçan iki emo’cu kız vesilesiyle Türkiye de emo akımını keşfetti.
Emo’cuların giyim tarzınadinledikleri müziğe
davranışlarına internetteki forumlarda ana avrat düz gidiyorlar. Ülkemizde kimse kimseye tahammül edemezken halkın emo’culara anlayışla bakmasını beklemek saflık olur
biliyoruz.
Yine de...
Sövüp dışlamak yerinedertleri neymiş diye bir bakmak daha doğru olmaz mı?