Ergenlik dönemi son derece karmaşık gelir insana, öyle ya çocukluk dönemini erişkinlikten ayıran ve anne babaların kulağına ürkütücü gelen ‘’Ergenlik Çağı’’.

Ergenlik süreci kız çocuklarda 9 – 12 yaşlarında başlar. Cinsiyet hormonlarının etkisiyle yaşanan büyüme 9
,5 – 14,5 yaşlarına kayar. Erkek çocuklarda ise 10 – 14 yaşları arasında, özellikle kemik yaşının 13 olduğu dönemde başlar ve büyüme patlaması 11 – 17 yaşları arasında gelişime devam eder.

Ergenlik döneminde böbreküstü bezleri olgunlaşır
, kıkırdakların kaynaşması, kemiklerin büyümesi ve olgunlaşmasının hızlanması büyümenin fizyolojik etkileri olarak göze çarpar. Bedenin biçim değiştirmesi ile eş zamanlı olarak duygular ve davranışlar da değişime başlar. Zaman zaman anne baba çocuğunun davranışlarına ve isteklerine anlam veremez hale gelir.

Bu çağ için aşırılıklar çağı desek pek yanlış olmaz aslında. Çünkü çocuklar bu dönemde duygularını üst düzeyde yaşarlar. Duygusal oldukları gibi zaman zaman saldırgan da olabilirler…


Kendilerini sosyal bir gruba dahil etme isteği
, kendi doğrularını kabullendirme ve herkesten farklı olma çabası özellikle gençleri bir karmaşa içine sürükler. Özellikle bu dönemde hoşgörü ve anlayışla yaklaşım sergilemek ilişkilerinizi daha güçlü hale getirecektir.

Ergenlik döneminde gençler kendi başlarına hareket etmek isterler
, bir nevi bağımsızlıklarını ilan etmek. Artık ‘’annem babam her şeyi bilir’’ yerine ‘’onlar nereden bilecek ki onların döneminde böyle değildi’’ düşüncesi hakim olur. Eğer anne baba durumun farkında değilse çatışma başlar. Anne baba otorite sağlamaya çalışırken çocuk yeni kimliğini kabul ettirmek için çaba sarf edecektir. Galip gelmek için her iki taraf ta ellerindeki tüm silahlarını kullanır.

Henüz fiziksel görünümdeki değişime alışmaya çalışan genç
, duygularındaki değişim için sürekli eleştirilip emirler ve cezalar almaya başlarsa, bu; aileden uzaklaşmasına ve koşulsuz kabul göreceği bir ortam arayışına itecektir onu.

Hele de duygu ve davranışlarındaki değişim anne babaları kızdırmaya başladığında aldığı tepkiler sevgisizlik şeklinde olursa. Her ne olursa olsun sevgisizlik ile hiçbir sorunun çözülemeyeceğini bir kenara not alalım lütfen.


Ergenlik döneminde çocuklarınıza yapacağınız en büyük iyilik onların kendilerini keşfetmelerine olanak tanımaktır. Onu tamamen kendi haline bırakın demiyorum
, bu çılgınlık olur. Ancak onun yerine her kararı siz verin de demiyorum. En sağlıklı olan iyi bir ekip olmaya çabalamaktır. Yeni bir şey denediğinde ve sonuç başarısız olduğunda, ‘’biz sana söylemiştik’’ yerine tekrar deneyebileceği ya da başarılı olabileceği farklı bir tercihe yönelmesi için yüreklendirin onu. Başarının da, başarısızlıkların da yanında olun ve her iki durumda da ona sıkı sıkı sarılın, sarılın ki duygularını paylaşacak farklı bir arayış içerisinde olmasın. Unutmayalım ki alkol ve madde bağımlılık yaşı her gecen gün düşmekte maalesef. Hal böyle iken; onların duygularını paylaşmak, geleceğini yok etmesini izlemekten daha doğru bir yol olacaktır.

Uzmanlar özellikle bu dönemde sporun çocuklar üzerinde olumlu etkileri olduğunu vurguluyor. Benim de uzun yıllar tecrübe ettiğim üzere
, spor; fiziksel ve ruhsal açıdan olduğu kadar, sosyal olarak da çocukların kimlik kazanımlarına yardımcı olmaktadır.

Spor; çocukların sağlıklı bir sosyal çevre edinmesine
, zamanını programlı kullanmasına, kötü alışkanlıklardan uzak durmasına, paylaşma ve birliktelik duygularını öğrenmesine, kendi emeğine olduğu kadar rakibinin emeğine saygı duymayı öğrenmesine, doğru beslenme ve dinlenme gibi alışkanlıkları kazanmasına yardımcı olur. En azından bizler Beşiktaş Kulübü alt yapısında çocuklarımızı bu bilinçle yetiştiriyoruz.

GÖNÜLLERİN ŞAMPİYONLARI;


Sezon hazırlıkları
, antrenmanlar ve yoğun maç temposu bazı takımlarımız için geride kaldı. Şerefli ikinciliklerin sahipleri olan U-18 ve U-15 takımlarımızı yürekten tebrik ediyorum. Maç periyotlarının yeni başladığı Minik Takımımıza da başarılar diliyorum. Bizler maç sonucunu değil, bu vatana faydalı olacak gençleri yetiştirdiğimizde kendimizi başarılı sayıyoruz. Sadece BJK değil, Türk sporunu bir adım öne taşıyacak olan gençleri yetiştirdiğimizde başarılı sayıyoruz. Bizler Cumali, Muhammed, Erkut, Kadir, Emir, Atınç, Furkan, Umut, Anıl, Sercan, Volkan, Cenk, Doğukan, Güven, Oğuz, Caner, Mertcan, Kemal, Cebrail, Ömer Faruk, Semih, Metehan, Hasan, Ömer gibi Türk futboluna uzun süre hizmet edecek gençleri yetiştirmeyi başarı sayıyoruz. Ve bizler Sezer, Erkan, Rasim, Ali, Samet gibi, gittikleri kulüplerde Beşiktaş Kulübü’ne yakışır şekilde hizmet eden gençleri yetiştirmeyi başarı sayıyoruz.

Beşiktaş forması ile sahanın her köşesinde ter akıtan tüm kardeşlerime kucak dolusu sevgiler…


Arzu Alkan/HABER1903