Beşiktaş hayata benzer hayatta futbola. Bir Beşiktaşlıya verilecek en ağır ceza Beşiktaş'ı yalnız bırakıp, birini diğerinden koparmaktır.
Belki sezonun en değerli maçı olan kupa mesaisi, 250-300 kişilik sevdalı eşliğinde soguğu hiçe sayarak Beşiktaş'ı uzaktan sevmek sevmelerin en güzelidir diye haykırmak için Simon Kuper'in kitap kapağına konu olan Beleştepe'de toplanmıştı. Sadece sevdalılar değil, seyyar satıcılar, Tv spikerleri, emniyet görevlileri hepsi oradaydı. Ve hepsi ısınmak için sahaya çıkan Siyah-Beyaz aşkı yarım yamalak seyretmek için, buradayız demek için omuzomuzaydı. Sevginin en karşılıksız, en yalın duruşuydu...

Tünelde görünen KARTALLAR sanki kapalıya koşar gibi Beleştepe'ye koşup selam verdiler. Yanımdaki Itır ablamı turist sanan yaşlı kartal amcam bunu görünce gözleri yaşlanıp "Allahım öbür dünyada da sana gelmek nasip olur inşallah..." diye iç geçirdi. İşte o vakit bizim için hayat durdu BEŞİKTAŞ başladı. Meşaleler, tezahuratlar, sohbetler eşliğinde kardeşce maç izledik. Kah izledik kah kaçırdık ama oradaydık... Önemli olanda buydu zaten. Orada olup BEŞİKTAŞ için soluk almaktı.

İlk yarı sadece kendi kalemizi gördük. Rüştü bizlerleydi. Bizden aldığı enerji ile panter kesildi. İkinci yarı kulaklarda radyolar eşliğinde 3 nefis gol gördük ve coştuk. Hayat geldi.

Sesimiz soluğumuzla Beşiktaş'a hayat verdiğimizi ve karşılığında hayata döndüğümüzü gördük. Dağılırken son defa üçlü çekmeden önce adam gibi HAYAT YAŞANMIYOR Kİ SENDE OLMASAN DEDİK. Semtin yolunu tuttuk...

Beşiktaş bireysel özgürlüktür gerisi de traş...Hayat durur o başlar, o başlayınca hayat başkalaşır...

- ÖZGÜR ÖZGÜLGÜN - HABER1903 -