15 Santimetrekare İçinde Bir Hayat ve Düşündürdükleri
Beyin ve gözlerin uyumu ile gerçekleşen görme olayının en önemli noktalarından biri, insanın doğumundan itibaren gördüğü her görüntünün beynin içinde, karanlık ve ıslak bir ortamda bulunan görme merkezinde meydana gelmesidir. Görme merkezinin toplam büyüklüğü ise 15 cm2’dir. İnsan hayatına ait her şey, çocukluğu, okuduğu okullar, evi, işi, ailesi, oturduğu semt, vatandaşı olduğu ülke, üzerinde yaşadığı dünya ve içinde bulunduğu evren, aynada gördüğü kendi vücuduna ait görüntü, hayat boyu gördüğü her ayrıntı, kısacası tüm hayatı, 15 cm2’lik bir alan üzerinde oluşur.
Eğer görme alanı denilen bu küçücük bölüm olmasa, insan bu sayılanlardan hiçbirini göremez, bunların yapılarının nasıl olduğunu hayalinde bile canlandıramazdı. Gözün bütün mükemmel ayrıntıları ile var olması da görmeye yetmeyecek, beyin ve beyindeki görme merkezi olmasa, göz hiçbir işe yaramayan, anlamsız, su dolu bir top olarak duracaktı. Kaldı ki kırk ayrı parçadan oluşan gözün her bir parçası görebilmek için mutlaka var olmalı ve işlevini yerine getirmelidir. Tek bir parça bile eksik olsa, sistem çalışmayacaktır. Bu yönüyle göz, evrimcileri çıkmaza sokan eksiksiz bir organdır.
Bütün bu anlatılanlar ‘görme’nin son derece kompleks bir olay olduğunu, bunun da mükemmel bir sistem ile gerçekleşebildiğini, asla tesadüfler sonucunda oluşamayacağını ortaya koyan delillerden yalnızca küçük bir kısmıdır. Böyle bir sistemin meydana gelmesi ancak çok büyük bir bilgi ve teknoloji ile mümkün olur. Bu üstün bilgi ve gücün sahibi alemlerin Rabbi Yüce Allah’tır. Bu gerçek, bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmektedir:
Ki O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden (sülale’den), basbayağı bir sudan yapmıştır. Sonra onu ‘düzeltip bir biçime soktu’ ve ona ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz? (Secde Suresi, 7-9)
Beynin Görmedeki Rolü
Beynin görme ile ilgili yaptığı görevler incelendiğinde göz ile ne kadar uyumlu bir yapıda yaratıldığı daha iyi anlaşılır:
* İki ayrı gözün retinasından gelen sinyallerin üst üste çakıştırılması.
* Bu görüntülerin karşılaştırılarak derinliğin algılanması.
* Çizgi ve sınırların fark edilmesi.
* Görme merkezinde renk analizi.
* Beyinde parlaklığın algılanması. (Beynin parlaklık düzeyini nasıl farkettiği hakkında çok az şey bilinir. Bununla beraber bunun kısmen parlaklığın görme alanındaki çizgi, sınır, hareket eden cisimler ve zıt renklerin neden olduğu görme kontrastlarının şiddetini artırmasından ileri geldiği sanılmaktadır.) (Arthur C. Guyton, Tıbbi Fizyoloji, 7.b., Merk Publishing, 1986, s. 1045)
* Gözbebeği çapının kontrolü.
* Göz hareketlerinin kaslarla kontrolü.
* Retinadan gelen görüntünün parçalanıp tekrar birleştirilmesi ve görsel hafızayla tamamlanması.
* Görüntünün ters çevrilmesi.
* Kör noktaya düşen görüntünün, boşluk olarak kalmaması için doldurulması.