“The King’s Speech” filmiyle Altın Küre’ye aday olan oyuncu Carter, Daphne Barak’ın sorularını yanıtladı


Helena Bonham Carter’ı yıllardır en kötü giyinenler listesine sokan ve küçük düşürücü yorumlara neden olan giyim tarzı, yakın geçmişte Vanity Fair’in en iyi giyinen kadınlar listesine de soktu. Bu, çoğu kişi için büyük sürpriz oldu. Helena’yı kişisel olarak tanımamışlar için. O hanım hanımcık, giyinmeyi seven ve büyümekten korkan bir kız. Büyük kahverengi gözleri insanı öyle bir yakalıyor ki Kenneth Branagh ve Tim Burton’ın neden ona âşık olduğunu anlıyorsunuz.

Yan yana iki ayrı evi paylaştığı Tim Burton ve iki çocuğuyla (çiftin 6 yaşında bir oğlu ve 2 yaşında bir kızları var) ilgili olarak çok şey yazıldı. İki ayrı evde yaşamak ve aynı aileyi paylaşmak... Ancak 30 yaşına kadar annesiyle yaşayan Helena için hayat böyle... Onun romantik hayatı!

Şimdi Helena Bonham Carter, “Kralın Konuşması” (The King’s Speech) filmindeki rolüyle Altın Küre’lerde en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülüne aday.

Oscar’a ve başka ödüllere daha önce de aday oldunuz. Bana bunun nasıl bir şey olduğunu anlatır mısınız?
Bu çok yorucu bir süreç.. Gerçekten yorucu. Ama aynı zamanda gurur okşayıcı. Bütün o medya ve röportajlar, kendinizi onlar tarafından kaçırılmış hissediyorsunuz sonra bir de o elbise konusu var! Ben “Ne giyeceksin” konusuna o kadar meraklı değilim... Sonra sürekli konuşmaya başlıyorsunuz -yani ben her zaman konuşmayı seviyorum ama bu normalden biraz daha fazla oluyor.

Oscar veya başka bir ödül sizin için ne ifade ediyor?
Benim gibi uzun yıllar düşük bütçeli, deneysel filmlerde oynayan biri Hollywood için birden daha cazip oldu. Oscar’a aday olduktan sonra “isim” oldum. Benim için anlamı şuydu: “O, romantik kızdan başka rolleri de oynayabilir”

Hayatınızı maddi anlamda nasıl değiştirdi?
Elbette değiştirdi. Aşırı ilgi görüyorsunuz ve ticari oluyorsunuz ama bunlar sadece iki ay sürüyor.

Oscar’lar açıklanmadan birkaç saniye önce ne oldu?
“The Wings of Dove” ile 1998’de oradaydınız. İsmim hiç okunmayacak gibi hissettim. Annem bana eşlik ediyordu. Tuvalete gitmem gerekti ve Geoffrey Rush’ı gördüm ve zamanın geldiğini anladım çünkü bir yıl öncesinin en iyi erkek oyuncusu en iyi kadın oyuncunun ödülünü veriyor. Bu, sıranın bana geldiği anlamına geliyordu.

Her şey çok çabuk oldu sonra, bittiğinde Helen Hunt’ı çağırdılar. Ben kazanmadım. Ama ayağa kalkıp sahneye gitmek ve o büyük konuşmayı yapmak zorunda olmadığım için çok rahatladım. Sadece bir şeyler içmek istiyordum. Şimdi de kaybeden konuşması için tasalanmak zorundaydım. Tören sonrasındaki partilere gittiğinizde herkes “Üzgünüm...” diyor. Çok yoğun anlardı ve geride kalmıştı. Bir şeyler içmeye gittim.

Ve kadınlar tuvaletine.
Evet, ikisi de.

‘ORİJİNALLİK DÜŞÜK BÜTÇELİ FİLMLERDE’
Aktörlerin ücretleri yedi haneli figürlere ulaştı.
Eğer başroldeki aktör filmin gişesinden de sorumluysa ve aldığı parayı geri getiriyorsa anlamlı. Ama beni kaygılandıran bütçe o kadar büyük oluyor ki film yapmak güçleşiyor. Ben daha düşük bütçelileri tercih ediyorum, parayı sevmediğim için değil orijinallik orada olduğu ve beni bu heyecanlandırdığı için.

Bir aktris olarak mesleğinizi nasıl tanımlarsınız?
Bu benim için çok önemli bir soru. Ben hâlâ bu işten para aldığım için hayrete düşüyorum. Öyle çok zevk alıyorum ki! Benim için giyinip tecrübe kazanmak müthiş bir olanak ve tabii tanışmak istediğim insanlarla tanışmak...

Romantik bir imaj yaratmayı başardınız?..
Romantik bir yanım mı var? Elbette var ama herkestekinden daha fazla değil. Aşırı romantik değilim. Oynadığım roller yüzünden insanlar öyle düşünüyor.

‘YAŞLANMAKTAN, ÖLÜMDEN VE HATA YAPMAKTAN KORKUYORUM’
Siz siyasi bir aileden geliyorsunuz. Hollywood’un bazı önde gelenleri siyasi görüşlerini açıkladılar. Bu konuda nasıl hissediyorsunuz?
Bir konuda tutkuluysanız neden olmasın? Ama bana sorulduğunda her zaman utanıyorum, neden benim görüşüm birçok başka işten daha önemli olsun! Ama dernekler farklı. Eğer benim adım para topluyorsa elbette varım. Vanessa Redgrave’e bakın. O siyasi olarak sesini o kadar yükseltti ki birçok iyi rolü kaybetti. Saygı duyulacak, hayranlık duyulacak bir şey ama yıllarca bedel ödedi.

Özellikle korktuğunuz bir şey var mıdır?
Ne demek istiyorsunuz?

Ölüm, yaşlanma, hata...
Evet yaşlanmaktan, ölümden ve kesinlikle hata yapmaktan ve reddedilmekten korkuyorum. Hepsinden.

Batıl inançlı biri misiniz?
Sıkça tahtaya vururum. Mümkün olduğu kadar sık.