porno escort diyarbakır iskenderun escort
Sayfa 3/7 İlkİlk 1234567 SonSon
64 sonuçtan 21 ile 30 arası

Konu: Dahiliye Hastalıkları Hakkında ßilgi - Tüm Yönleri İle Dahiliye

  1. #21
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Dahiliye Hastalıkları Hakkında ßilgi - Tüm Yönleri İle Dahiliye

    AMİPLİ DİZANTERİ

    Etyoloji:

    E histolytica ortalama 25-40 mikron büyüklüğünde vejetatif (trofozoit) formu ile ortalama 12-15 mikron büyüklüğünde kist formu bulunan bir protozoerdir Trofozoit şeklinde araba tekerleği gibi kromatin içeren bir çekirdek ve bir santral nukleolus vardır Sitoplazması ektoplasma ve granüler endoplasmadan oluşur Sitoplazma içinde vakuoller ve fagosite edilmiş eritrositler bulunur Kist şeklinde 1-4 adet nukleus vardır Vejetatif formun mikroskop altında incelendiğinde psödopatlar çıkararak yer değiştirdiği görülür Hareketi yavaştır Görebilmek için aynı hücreye 2-3 dakika bakmak gerekir Hücrenin bir tarafından parlak saydam zar şeklinde parmak gibi bir uzantı-psödopod-çıkar; sonra bütün sitoplazma bu psödopodun içine akar Tespit edilmiş ve trichrome boyası ile boyanmış preparatlarda E histolytica'nın çekirdek yapısını daha iyi görmek mümkündür Çekirdeğin tam ortasında karyosome denilen oluşumdan perifere doğru uzantılar şeklinde kromatin ağı görülür Çekirdek çevresinde bu ağ muntazam bir dağılım gösterir Kist çekirdekleri de aynı yapıdadır Kistlerde kromatoid cisimcikler vardır Dışkıda saprofit olarak bulunabilen Entamoeba coli'nin trofozoit şekillerinde fogosite edilmiş eritrosit bulunmaz Çekirdek yapısı düzgün değildir Karyosome eksantrik olup tam merkezde oturmaz Kist formlarında daha fazla sayıda çekirdek bulunur Entamoeba hartmanni'nin hem trofozoit ve hem de kistleri çok daha küçüktür (5-10 mikron) Entamoeba histolytica'nın ayrıca E dispar denilen non patojen suşları da vardır

    Epidemiyoloji:

    E histolytica ile infekte olanlar hem trofozoit hem de kist şekillerini dışkıları ile dışarıya atarlar Trofozoit şekil 15-20 dk sonra dejenere olur fakat kistler uzun süre dış ortama dayanıklıdır Özellikle sosyo-ekonomik yönden az gelişmiş ülkelerde kistlerin karıştığı suların içilmesi veya bu sularla sulanmış sebzelerin yenilmesi ile infeksiyon oral yoldan bulaşır Trofozoit şekil zaten mide asidine dayanıklı değildir Dünyanın her tarafında bulunan amipli dizanteri ülkemizde de oldukça sık görülür İnfekte olanların %90'ından fazlasının asemptomatik olarak aylarca dışkıları ile kist çıkarmaları bu hastalığın bulaşmasında önemli rol oynar Çünkü sadece semptomatik olanlar teşhis edilip tedavi edilmektedir Homoseksüeller arasında infeksiyon oranı yüksektir


    Patojenez:

    Kistler mide barajını aştıktan sonra ince barsakların alkalen ortamında vejetatif şekle geçme olanağı bulur Amibin proteas hyaluronidaz mukopolisakkaridaz enzimleri kolon mukozasına invaze olmasını kolaylaştırır Penetrasyon çoğunlukla mukoza altında kalıp musküler tabakayı aşmaz Lumene bakan yüzeyi dar fakat tabanı daha geniş ülserler gelişir Nekroz nedeni ile kılcal damarlar açılır ve kanama başlar Ödeme rağmen fazla PMN migrasyonu olmaz Çok ender olarak nekroz muskularis tabakayı da aşar ve barsak perforasyonu gelişebilir Kolondaki bakteriyel flora trofozoitlerin çoğalma ve penetrasyonunu kolaylaştırır sekonder infeksiyona neden olabilir Trofozoitler venöz dolaşımla karaciğere ulaşacak olursa ekseriya sağ lopta amip absesi meydana gelir Buradan direkt yolla sağ akciğere geçiş mümkündür Deri amibiazisi ekseriya perianal bölgede görülür Seyrek rastlanan bir invaziv şekildir Lezyonlar kondilomatöz veya ülseratif olup kanamaya çok müsaittir Yüzeyleri kirli yeşilimtrak sarı renkli bir eksuda ile örtülüdür Kolondaki lezyonun abdomende cilt altına fistülize olması sonucu o bölgede nekroz ve gangren gelişir Amibiasis'in bu cilt şekli tanısı güç klinik bir formdur Çok nadir görülür



    Klinik bulgular:

    İntestinal amibiazis genellikle akut dizanteri formu ile tanınır Ancak asemptomatik formu olabileceği gibi remisyonlarla aktivasyonun birbirini takip ettiği kronikleşen klinik formu da vardır Amipli dizanterili hastada dışkılama sayısı günde 10-15 kadardır Karnın alt kadranında geçici ağrılar olur Dışkı miktarı az taze kan ve parlak mukus içerir pü yok denecek kadar azdır Hastanın genellikle ateşi yoktur ancak bir kısım hastada 375-378 0C yi bulan ateş yükselmesi olabilir Kolondaki ülserlerin derin olmadığı hastalarda sulu veya şekilsiz kansız parlak mukuslu dışkılama olabilir Derin lezyonların perfore olup fulminant seyredebileceğini de unutmamak gerekir Amipli karaciğer absesi dizanterinin aksine yüksek ateşe neden olur Sağ hipokondriumda künt bir ağrı ve lökositöz vardır Eritrosit sedimentasyon hızı artmıştır Çok kez akciğer grafisi çekildiğinde diyafragmanın yükselmesi ile fark edilir Karaciğer palpasyonla hafif ağrılıdır Skleralarda subikter görülebilir Trans-----slarda (AST ALT) biraz yükselme saptanır Ama hiç bir zaman bir viral hepatitteki kadar yükselmez Alkalen fosfataz normalin üstünde bulunur Ultrasonografi ile kesin tanı konur Hastaların anamnezinde 3-4 hafta veya birkaç ay önce dizanteri bulunabileceği gibi bir yıl öncesine kadar hiç bir dizanteri hikayesi bulunmayabilir Ameboma E histolytica'nın yapabileceği kitle şeklinde lezyonlar olup anal bölgede veya çekum bölgesinde palpasyonla farkedilir Çok kez kolon kanseri zannedilir Tedavi görmemiş kronik şekli intermitant diyare ile seyreder



    Tanı:

    Amipli dizanteri basilli dizanteri ülseratif kolit psödomembranöz kolit kolon kanseri kolon tüberkülozu ile karışabilir Kesin ve en pratik tanı yöntemi dışkının lam lamel arasında mikroskop altında direkt incelenmesi ile konur Trofozoit şeklini daha önce görmemiş olanların yanılmaları çok kolaydır Kist şekilleri ise dışkıda bulunana artefaktlarla karıştırılabilir Preparatın dışkı verilir verilmez hazırlanması gerekir Amipe benzer hücreler 40 x objektif ile görüldükten sonra aynı alana sürekli 3-4 dk bakarak psödopod çıkarmasını beklemek gerekir Ayrıca kanlı mukuslu dışkı kısmından öze ile alınan küçük bir parçanın ince bir sürüntüsü yapılıp tespit edilir ve boyandıktan sonra immersiyon objektifi ile hem trofozoit hem de kistlerinin ince yapısının incelenmesi uygun olur Boyama için en çok Wheatley'in trichrome boyası tercih edilir Ayrıca kanlı-mukuslu dışkı parçasından tuzlu su içerisinde bir tüpte süspansiyon yapılır % 6'lık formalin ve ethyl acetate (%10 luk formalin 9 ml + 3 ml ethyl acetate) ilave edilip bir süre bekletildikten sonra santrifüj edilir Sedimentten bir damla alınıp üzerine %2'lik iyottan bir damla damlatılır mikroskop altında incelenir



    Bu preparatta kistlerin yapısı iyi görülür
    Ehistolytica için dışkı kültürü Robinson besiyerine yapılabilirse de pratikte pek yararı olmayan bir yöntemdir Pasif hemaglutinasyon testi ile antikor saptamak hastalığın endemik olmadığı ülkelerde tanı koydurabilir Sigmoidoskopi ile lezyonların görülmesi çok kez kesin tanı koymaya yetmez fakat alınacak kazıntı materyalinde Ehistolytica kolayca görülebilir



    Tedavi:

    Tedavide seçilecek kemoterapötikler Ehistolytica'nın yerleşim yeri ve invazyon yapıp yapmadığına göre değişebilir Metronidazole her türlü klinik şeklinde kullanılabilir fakat diloxanide furoate ve paromomycin yalnız barsak lumenindeki protozoere etki edip dokulara invaze olmuş şekline etki etmez

    Asemptomatik olup sadece dışkılarında kist görülenlere Diloxanide furoate erişkinde 500 mg x 3/gün veya Paromomycin 30 mg/kg/gün 10 gün süreyle verilebilir Ayrıca kistler için Diiodohydroxyquin 650 mg x 3/gün 20 gün süreyle önerilir

    Dizanterisinde ve karaciğer absesinde genellikle metronidazole tercih edilir Günlük total doz 30 mg/kg olup 3'e bölünerek 8 saat aralıklarla po ve 10 gün süre ile kullanılır Karaciğer absesi cerrahi konsültasyonu gerektirir Ya açılarak veya perkütan transhepatik drenaj sağlanmadan büyükçe bir absenin metronidazole ile tedavisi yeterli olmaz Ancak cerrahi girişim ile birlikte mutlaka metronidazole tedavisi de yapılmalıdır Dizanteri veya karaciğer absesinin tedavisinde metronidazole ile birlikte veya ondan sonra diloxanide furoate paromomycin veya diiodohydroxyquin kullanmayı önerenler vardır

    Emetine ve chloroquine amipli dizanteride uzun süre kullanılmıştır Fakat halen tercih edilmeyen ilaçlardır Metronidazole dışında ornidazole secnidazole ve tinidazole içeren preparatlar da tedavide kullanılmaktadır Etkinlik açısından aralarında pek fark yoktur Farmakokinetikleri farklıdır Metronidazole günde 3 kez ornidazole günde 2 kez secnidazole günde bir kez verilir
    Metronidazole içerenler: NidazoleR tab FlagylR tab
    Ornidazole içerenler: BiteralR tab OrnisidR tab
    Secnidazole içerenler: FlagentylR tab
    Kistler için en etkili ilaç diloxanide furoate'tır Fakat Ülkemizde preparatı yoktur Çocuklar için dozu 20 mg/Kg/ gündür
    Asemptomatik kist taşıyıcılarında kullanılabilir Yoksa her amipli dizanterili hastada kullanma gereği yoktur Ornidazole ve tinidazol'un E histolytica infeksiyonlarının tedavisinde erişkin için günlük total doz 2 g dır Metronidazole alanlar aynı zamanda alkol alırlarsa alkoliklere disulfiram verildiğinde görülen antabus reaksiyonuna benzer semptomlar görülür baş ağrısı bulantı kusma gibi..
    Hepimiz aynı değil miyiz başından beri.
    Başladığımız yol da aynı, yolun sonunda varacağımız kapı da...
    Seni farklı kılan bu yolu nasıl geçtiğin, nasıl ilerlediğin sadece.
    Unutma bu hayatta sen gerçeğinle varsın.
    Ama düşlerin kadar düşlerinle yaşarsın..

    Ben gerçekten güçlü biriyim..

  2. #22
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Dahiliye Hastalıkları Hakkında ßilgi - Tüm Yönleri İle Dahiliye

    GİARDİAZİS

    Giardiazis Giardia lamblia adı verilen protozoerin sebep olduğu en önemli ve çok kez tek belirtisi diyare olan bir ince barsak hastalığıdır



    Etyoloji:

    Glamblia (Gintestinalis Gduodenalis) trofozoit ve kist olmak üzere iki morfolojik formda bulunur Trofozoit form 4 çift flajellası ile sürekli ve çok hızlı hareket halinde görülür Uzunluğu 10-20 mikrometre olan armut biçiminde bir protozoerdir Ortalarında nokta şeklinde karyozum bulunan iki çekirdeği gözlük biçiminde görülür Yeni dışkılanmış dışkı lam-lamel arasında incelendiğinde trofozoit formu sürekli hareket halinde olduğundan kolayca farkedilir Eğer dışkı bekletilmiş ise hareketleri kaybolacağından boyasız preparatlarda trofozoiti görmek mümkün olmaz Alkol ile tesbit edilip trikrom giemsa veya hematoksilen ile boyanmış preparatlarda ise tipik morfolojik şekli immersiyon objektifi ile çok net görülür Kistleri biraz daha küçük olup oval veya yuvarlaktır hücre duvarı sitoplazmadan ayrıktır



    Epidemiyoloji:

    Giardiazisli hastaların dışkıları ile çıkardıkları kistler içme suyuna sebzelerin sulandığı veya yıkandığı sulara karışacak olursa bu tür suların içilmesi veya sebzelerin yenilmesi ile infeksiyon bulaşır Ülkemizde kurulan açık pazar yerlerinde satılan marul maydanoz gibi sebzelerin taze kalmalarını sağlamak amacı ile çok kez pazar yerine yakın açıktan akan sular ile yıkandığı bir gerçektir Kanalizasyon şebekesinin henüz büyük şehirlerimizde dahi tamamlanamamış olması lağım sularının şehir içinde açıktan akan sulara karışmasına neden olur İçme suyunun sık sık kesilmesi ile borularda oluşan negatif basınç çatlaklardan çevresindeki lağım sularının boru içine girmesini sağlar Suyun tekrar verilmesi ile kontamine suların evlere ulaşması işten değildir Bu nedenle salmonella shigella Ehistolytica gibi Glamblia'nın da diyare etkenleri arasında sık rastlanması doğaldır Her şeye rağmen diyare etkenleri arasında G lamblia'nın sık bulunmamasının nedeni diyareli hastalarda dışkının lam lamel arasında direkt incelenmesinin adet edinilmemesinden kaynaklanır Ülkemizde diyaresi olan hastaya genellikle dışkı kültürü bile yapılmadan antibiyotik verilir Dışkı kültürü istense de bu salmonella veya shigella'yı saptamaya yöneliktir Bazı hastanelerimizde ise aksine fazla sayıda G lamblia kistinin görüldüğü şeklinde laboratuvar raporlarına tanık olmaktayız Bunun nedeni de dışkıdaki kandidaların giardia kistleri ile karıştırılmasıdır Bu nedenle ülkemizdeki gerçek giardiazis insidansı hakkında yorum yapmak mümkün değildir

    Dış kaynaklı bilgilerimize göre giardia bir arada piknik yapan gruplarda kreşlerde çocuklar arasında salgınlar bile yapabilir Kolesistli hastaların bir kısmında etken olan mikroorganizmaya katılmış refakatçı bir protozoer olarak rastlanır İnsandan insana direkt bulaşma hijyenik şartların bulunmadığı aile bireyleri arasında mümkündür



    Patojenez:

    Giardia'ya bağlı diyaresi olanlarda dışkıda makroskopik kan ve pürülan mukus görülmediği gibi mikroskop altında incelendiğinde de PMN ve eritrosit de bulunmaz Giardia lamblia barsak mukoza epiteline tutunsa bile invazyon yapmaz inflamasyona neden olmaz Barsak lumeninde çoğalan bir protozoerdir Şimdiye dek enterotoksin salgılamadığı da bilinmektedir İnce barsak mukozasında emilimi bozan gerçek patojenez belli değildir Kronik giardiasisli çocuklarda absorpsiyon bozukluğuna bağlı olarak malnütrüsyon geliştiği gibi malnütrüsyonlularda da giardiasis sık görülür Laktaz enzim yetersizliği ile giardiasisin birlikteliği de oldukça sıktır Giardia hem humoral hem de hücresel immün yanıta neden olur Özellikle intestinal sekretuvar IgA protozoerin intestinal kanaldan atılmasına yardımcı olur İster konjenital ister AIDS gibi sonradan gelişmiş olsun immün yetersizliği olanlarda giardia infeksiyon veya kolonizasyon oranı yüksektir Fakat bu kolnizasyonu sadece T veya B lenfositlerinin azlığına veya fonksiyon bozukluğuna bağlamak mümkün değildir



    Klinik bulgular:

    Giardia kistleri yutturulan gönüllülerin tümünde diyare oluşmadığı bir kısmında sadece dışkıda kistlerin bulunduğu ancak bir kısmında diyare geliştiği görülmüştür Doğal bulaşmada da bazı insanların asemptomatik kist taşıyıcısı olduğu gözlenmiştir Fakat bunun dışında karın ağrısı bulantı kusma diyare gibi belirtilerle akut gastroenterit tablosu verenler olduğu gibi özellikle çocuklarda malnütrasyona varan kronik diyare de gelişebilir Dışkıda kan ve pürülan mukus bulunmaz Çok sulu pis kokulu sarı renkte dışkı veya patö kıvamda günde 4-5 kez dışkılama ile karakterli bir diyare olabilir Teşhis edilip tedaviye alınmayanlarda diyare çoğunlukla birkaç hafta devam edip kendiliğinden geçer Fakat bu hastalar aylarca dışkılama ile kist atabilirler Ülkemizde giardiazis tanısı ekseriya 5-10 gün değişik antibiyotik kullanmasına rağmen diyaresinin geçmediği hastalarda protozoeri tanıyan hekimler tarafından konur Bu konuda teşhis ve dolayısıyla tedavi yanlışlıklarına sık rastlanıyor Dışkı florasındaki kandidaların kist zannedilip boş yere ornidazol verilenler olduğu gibi bakteriyel bir diyare olarak kabul edilip uygun olmayan antibiyotiklerin kullanıldığı hastalar da vardır

    Giardiaya bağlı diyare kronik olabilir veya zaman zaman kendiliğinden düzelmeleri akut diyare devreleri takip edebilir Kolesistitli hastaların bir kısmında duodenumdan alınan safrada ve dışkıda trofozoit şekillerine rastlanır Kolesistit patojezindeki rolü de belli değildir Sadece kist çıkartanlarda giardianın trofozoit şekilleri büyük olasılıkla duodenum ve safra kesesinde bulunur




    Tanı:


    Dışkıda mukus bulunsa bile kan ve pürülan mukus yoktur Ya su gibi ya da cıvık pis kokuludur Öze ile bir damla alınarak tuzlu suda süspansiyon yapılıp lam lamel arasında 40x objektif ile giardianın trofozoit veya kistleri aranır Trofozoitleri yerinde durmaz sürekli kıpırdanma veya yer değiştirme halindedir Kistleri kandida ile karışabilir ancak kandidalardan çok daha büyüktür (1-2 eritrosit büyüklüğünde 7-19 mikron) Kistlerin çekirdeklerini direkt boyasız preparatta görmek mümkün olmaz Havada kurutulmuş dışkı sürüntüsü alkol ile tesbit edildikten sonra trikrom giemsa veya hematoksilen ile boyanıp immersiyon objektifi ile incelendiğinde armut şeklinde iki gözlü hücreler trofozoit şekilleridir Kistlerinin belirgin ve sitoplazmadan ayrılmış bir dış duvarı ve 2-4 çekirdeği vardır ve oval görünümdedir Kistlerinin dışkının formalin-eter karışımında süspansiyonu yapılarak konsantre edilmesi de mümkündür Dışkıda giardianın görülmemesi halinde gastrik sonda ile alınan safrada aranabilir Burada görülme şansı daha yüksektir



    Tedavi:

    Giardiazis tedavisinde metronidazole ornidazole tinidazole quinacrine ve furazolidone gibi ilaçlardan biri tercih edilebilir Metronidazole en sık kullanılandır Çocuklara 10-15 mg/kg/ gün erişkinlere 250 mg x 3/gün 10 gün süre ile yeterlidir Gebelerde özellikle ilk trimestirde kullanılmaz Çocuklarda furazolidone (DiyareksR) denenebilir Kistlerin kaybolmaması halinde bir hafta ara verip 2 kür gerekli olabilir SHIGELLOSIS (Basilli Dizanteri) Shigella adı verilen mikroorganizmaların neden olduğu kanlı mukuslu diyare karın ağrısı ve ateş ile seyreden bir kolittir Ülkemizde sık görülmekle birlikte prognozu çok iyidir.
    Hepimiz aynı değil miyiz başından beri.
    Başladığımız yol da aynı, yolun sonunda varacağımız kapı da...
    Seni farklı kılan bu yolu nasıl geçtiğin, nasıl ilerlediğin sadece.
    Unutma bu hayatta sen gerçeğinle varsın.
    Ama düşlerin kadar düşlerinle yaşarsın..

    Ben gerçekten güçlü biriyim..

  3. #23
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Dahiliye Hastalıkları Hakkında ßilgi - Tüm Yönleri İle Dahiliye

    SHIGELLOSIS
    (Basilli Dizanteri)

    Shigella adı verilen mikroorganizmaların neden olduğu kanlı mukuslu diyare karın ağrısı ve ateş ile seyreden bir kolittir Ülkemizde sık görülmekle birlikte prognozu çok iyidir



    Etyoloji:

    Shigella'lar gram negatif hareketsiz kapsülsüz küçük basillerdir Biyoşimik ve antijenik yapılarına göre A B C D diye 4 büyük gruba ayrılırlar
    A grubunda S dysenteriae B grubunda S flexneri C grubunda S boydii D grubunda Ssonnei bulunur Her grubun ayrıca serotipleri vardır Toplam serotip sayısı 40 civarındadır Laktozu fermente etmezler glukozu fermente eder fakat gaz oluşturmazlar ( S sonnei geç olarak laktozu fermente edebileceği gibi Sflexner tip 6'nın bazı suşları glukozdan gaz oluşturabilir) Her grupta indol pozitif ve negatif olan tipler vardır H2S oluşturmazlar Tüm Enterobacteriaceae'da olduğu gibi oksidaz negatiftir SS (Salmonella-Shigella) EMB (Eosin-Methylene-Blue) agar gibi selektif besi yerlerinde ürer Üreyi parçalamazlar Doğadaki kaynağı sadece hasta insan veya taşıyıcılarıdır (portör) Shigella dysenteriae tip 1 enterotoksin salgılar Diğer tiplerde ise böyle bir toksin eğer varsa çok azdır



    Epidemiyoloji:

    Ülkemizde shigellosis sık görülen bir infeksiyondur En çok yaz ve sonbaharda görülmekle beraber her mevsimde rastlanır Hastalar dışkıları ile shigelle'ları dışarı atar Klinik iyileşme sağlansa bile bir kaç hafta süre ile portör olabilirler Shigella ile insanlar çok kolay infekte olur Salmonella ve vibrionların hastalık oluşturabilmesi için 105 kadar bakterinin alınması gerektiği halde shigella'lardan sadece 200-300 bakterinin alınması ile dizanteri oluşabilir
    Bakteriler hastanın kullandığı tuvaletlerin kullanılması ile doğrudan insana bulaşabileceği gibi lağım sularının karıştığı dere suları ile sulanan sebzelerin (maydonoz marul vs) çiğ yenmesi ile de bulaşır Mide asidine oldukça dirençlidirler Ayrıca mide asidini nötralize edici nedenler infeksiyonu kolaylaştırır 1-4 yaşları arasındaki çocuklar hastalığa daha yatkındır Homoseksüellerde görülen ishallerden (gay bowel syndrome) çoğunun nedeni shigella'dır
    Shigellosis fekal-oral bulaşmanın en iyi örneği olarak alt yapının olmadığı az gelişmiş ülkelerde sık görülür Bununla birlikte ekonomik düzeyi yüksek ülkelerde de rastlanan bir hastalıktır




    Patojenez:

    Shigella grubu mikroorganizmalar barsak mukozasına invaze olarak hastalığı oluşturur Toksin sadece Sdysenteriae tip 1 (Shiga) infeksiyonunda rol oynar Deneysel olarak diğer shigella tiplerine ait bir toksin ile hayvanlarda enterokolit oluşturmak mümkün olmakla beraber bunun insanlardaki rolü şüphelidir Bu mikroorganizmalar için Sereney testi pozitiftir Yani kobay korneası mukozasına invaze olarak keratit oluştururlar Hasta kanlarında az miktarda lipopolisakkarit yapısında endotoksinin patojenezde büyük bir rolü yoktur Bakteri kolon mukozası özellikle rektosigmoid bölgede epitel hücreleri içerisine girerek çoğalır Hücreler parçalanır PMN'lerin migrasyonu ile üzerleri pü ile kaplı 3-10 mm çapında ülserasyonlar oluşur Başlangıçta kolonun sadece distal bölümlerinde görülen bu lezyonlar birkaç gün içerisinde proksimal kolona ve hatta terminal ileuma ulaşabilir Absorbsiyon bozulur kanlı-mukuslu diyare ile su ve elektrolit kaybı olur



    Klinik bulgular:

    Bakteri alındıktan 1-3 gün sonra hastada karın ağrıları patö kıvamda dışkılama ve ateşin biraz yükseldiği görülür Ancak bir iki gün içerisinde dışkılama sayısı günde 20-30'u bulur kanlı-mukuslu miktarı az şekilsiz dışkı çıkmaya başlar Ateş her hastada yükselmez yükselenlerde de 3 gün kadar devam eder Abdomenin sol alt kadranı hassastır Su ve elektrolit kaybı nedeni ile hastanın tansiyonu düşer Halsizlik belirginleşir Özellikle çocuklarda ağır seyredebilir Bazen seyrek olmakla beraber kansız su gibi dışkılama olabilir Sdysenteriae tip 1 en ağır seyreden dizanteriye neden olur Hastalık antibiyotik verilmese de 2-3 hafta içerisinde kendiliğinden düzelir Ancak antibiyotikler hastalığın 2-3 günde geçmesini sağlar dışkı ile bakteri atılımını önler




    Komplikasyonları:


    Barsak lezyonları yüzeyel olduğu için perforasyon beklenen bir komplikasyon değildir Ancak olmaz demek te mümkün değildir Çok az bir olasılıkla barsak perforasyonu ve peritonit gelişebilir

    Bakteriyemi son derece ender görülen bir komplikasyondur Çok küçük çocuklarda ve aşırı yaşlılarda tedavi edilmediği taktirde dehidratasyona bağlı ölüm olabilir
    Hastalık düzelmek üzereyken hemolitik üremik sendrom ortaya çıkabilir Diyare düzelse bile bir kaç hafta sonra artrit üretrit konjoktivit ile seyreden Reiter sendromu görülebilir




    Prognoz:

    Antibiyotikler ve rehidratasyon sıvıları ile kısa sürede hasta iyi olur Departmanımızda şimdiye kadar shigellosis'e bağlı ölüm görülmemiştir




    Tanı:

    Hastalık en çok amipli dizanteri pseudomembranöz kolit ülseratif kolit ile karışır Pseudomembranöz kolitte hastanın anamnezi önemlidir Diyare antibiyotik kullanırken veya yeni kestikten sonra ortaya çıkmıştır Amipli dizanteride dışkı parlak mukus ve kan içerir pü yoktur Basilli dizanteride mukus pürülandır Mikroskop altında bir damla mukusa damlatılmış metilen mavisi ile hazırlanan taze preparat incelendiğinde bol miktarda PMN hücre görülür Halbuki dizanteri Ehistolytica'ya bağlı olunca bol eritrosit az sayıda PMN ve amibin kistlerini veya vejetatif şeklini görmek mümkün olur Kesin tanı dışkının SS veya EMB besi yerine ekilip shigella'nın üretilmesi ile konur Bu besiyerinde üreyen laktoz negatif koloniler tek tek alınıp çoğaltılır Sonra TSİ (Triple Sugar Iron agar) ve IMU (Indol-Motility-Urease) besi yerlerine ekilir Üreyen bakteri shigella ise TSİ besi yerinin üstü kırmızı (kalevi) altı sarı (asit) görülecek H2 S oluşmayacak gaz görülmeyecektir IMU besiyerinde bakterinin hareketsiz olduğu üreyi parçalamadığı saptanacak İlave edilen 1-15 ml Kovacs solüsyonu kızarabilir veya sarı renkte kalabilir Yani indol pozitif veya negatif olabilir Önce polivalan sonra monovalan antiserumlarla izole edilen shigella'nın serotipi lam aglütinasyonu ile söylenebilir Bu biyoşimik özellikleri değerlendirirken etyolojide verilen bazı bilgilerin göz önünde tutulması uygun olur IMU besi yeri her laboratuvarda kullanılmıyor ancak laboratuvarımızda pratik oluşu ve idantifikasyondaki faydası görüldüğünden enterobakteriler için rutin olarak kullanılmaktadır SS besi yerinde Sdysenteriae tip 1 üremeyebiliyor bu nedenle EMB agarını departmanımız tercih etmektedir




    Tedavi:

    Rutin olarak shigellosis'te ampicillin veya TMP-SMZ tercih edilir Beş günlük tedavi yeterlidir Ancak shigella suşları arasında plasmide bağlı multipl dirençlilik ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada her geçen gün artmaktadır Erişkinlerde ofloxacin ile üç günlük tedavinin hem bakterinin dışkıdan eradikasyonu ve hem de klinik şifanın elde edilmesi açısından yeterli olduğu tarafımızdan görülmüştür Ampicillin'in günlük total dozu 50-100 mg/kg 4 eşit doza bölünüp 6 saatte bir alınır TMP-SMZ erişkin için normal tabletlerinden 12 saat arayla 2 şer tablet fort şekli ise birer adet kullanılır Ofloxacin yalnız erişkinlerde 12 saat arayla 200 mg'lık tabletlerinden günde 2 kez alınmalıdır Hastanın kan basıncı çok düşük ise iv değil ise oral yoldan sıvı ve elektrolit kaybı yerine konmalıdır Bunun için kolera tedavisine bakınız





    KAYNAKLAR

    1 Hale TL Formal SB Pathogenesis of Shigella infections Pathology Immunopathology Res 1987 6: 117-127

    2 Bennish ML Wojtyniak BJ Struelens MJ Death in shigellosis: incidence and risk factors in hospitalized patients J Infect Dis 1990 161: 500-506

    3 Keush GT Grady GF Mata LJ et al The pathogenesis of shigella diarrhea Enterotoxin production by Shigella dysenteria 1 J Clin Invest 1972 51: 1212

    4 Altay G Tulunay O Ofloxacin'in antibakteriyel etkinliği: in vitro ve in vivo sonuçlar Mikrob Bült 1984 19: 183-189

    5 Fırat M Akalın E et al In vitro activity and clinical efficacy of ofloxacin in shigellosis due to muliple resistant strains 15 International Congress of Chemotherapy 19-24 July 1987 İstanbul Abstract no 69
    Hepimiz aynı değil miyiz başından beri.
    Başladığımız yol da aynı, yolun sonunda varacağımız kapı da...
    Seni farklı kılan bu yolu nasıl geçtiğin, nasıl ilerlediğin sadece.
    Unutma bu hayatta sen gerçeğinle varsın.
    Ama düşlerin kadar düşlerinle yaşarsın..

    Ben gerçekten güçlü biriyim..

  4. #24
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Dahiliye Hastalıkları Hakkında ßilgi - Tüm Yönleri İle Dahiliye

    İNTESTİNAL E COLİ İNFEKSİYONLARI

    Escherichia coli intestinal kanalın aerob bakteri florasının büyük bir kısmını oluşturmakla birlikte bazen sulu diyare kanlı diyare veya dizanteriform bir diyareye neden olabilir




    Etyoloji:

    E coli gram negatif hareketli laktozu fermente eden bir basildir Eskiden beri O somatik antijen H kirpik antijenlerine göre çok sayıda değişik serotiplerinin varlığı bilinmektedir Ancak bu serotiplere göre E coli suşlarını patojen veya saprofit diye tanımlamak mümkün değildir E coli suşlarının 1) enterotoksijenik (ETEC) 2) enteroinvasiv (EİEC) 3) enteropatojenik (EPEC) 4) enterohemorajik (EHEC) olmak üzere 4 önemli klinikopatolojik özellik gösteren grubu vardır Bu dört özellik plasmid veya fajlar tarafından kodlanır Dolayısıyla bu özellikleri taşımayan bir E coli suşu çoğalma sırasında eğer ortamda bu özellikteki başka bir E coli suşu varsa transdüksiyon veya konjugasyon ile plasmid tarafından infekte olabileceğinden bu özellikleri taşır hale geçebilir




    Epidemiyoloji:

    E coli'ye bağlı diyareler daha çok bebeklerde Anne sütünden yeni kesilmiş çocuklarda ve yazın turistik ziyaretler sırasında ortaya çıkar




    Patojenez:


    E coli suşlarının bir kısmı enterotoksin salgılar Bu enterotoksinin ısı ile parçalananı (LT) olduğu gibi ısıya dayanıklı olanı da (STa ve STb) vardır
    LT kolera toksinine benzer ve adenylate cyclase enzimini aktive ederek hücre içinde cAMP'ın çoğalmasına neden olur STa ise guanylate cyclase enzimini aktive ederek cGMP'ın hücre içinde birikmesine neden olur Her iki durumda da barsak mukozasından lumene izotonik su atılımı ve bikarbonat absorpsiyon bozukluğu olur Her iki toksin de plasmid tarafından sentez edilir Barsak mukozasına invaze olma özelliği gösteren suşlar ise dizanteri şeklinde diyareye sebep olur Dışkıda bol miktarda PMN vardır Barsak epiteline invaze olma özelliğini bir plasmid kodlar Enterohemorajik E coli'ler ise S shiga'ya benzer toksin salgılar kanlı diyare ve hemolitik üremik sendroma neden olurlar

    EHEC'lerin daha çok 0157: H7 ve 026: H11 antijenik yapılarını taşıdığı saptanmıştır Enteropatojenik E coli'ler ise enterotoksin salgılamadıkları gibi invazyon özelliği de taşımazlar fakat barsak epiteline tutunma özelliği göstererek diyareye neden olurlar




    Klinik:

    Enterotoksin salgılayan E coli suşları koleraya benzer sulu kansız püsüz diyareye neden olur Enteroinvaziv E coli'ler ise kolonda yerleşerek dizanteriye benzer ateş tenezm kanlı ve iltihaplı diyare yapar Yine E coli'ye bağlı çok az imflamasyona rağmen bol kanlı diyare ile seyreden salgınlar görülmüştür Bu salgınlarda izole edilen E coli'lerin 0157 ve 026 somatik antijen yapısında olduğu saptanmıştır Hijyen şartlarının iyi olduğu ülke insanlarının az gelişmiş ülkeleri ziyaretleri sırasında diyare olmaları büyük bir olasılıktır Kendi ülkemizde tatil için gittiğimiz kasabalarda ilk bir kaç gün içinde su gibi diyareye yakalanıp bunun 2-3 gün içinde kendiliğinden geçtiğini çok kez farketmişizdir Turist diyaresi adı verilen bu diyarenin %80 kadarında etkenin Ecoli (ETEC) olduğu gözlenmiştir Özellikle anne sütü kesildikten sonraki aylarda bebeklerde Ecoli diyaresine sık rastlanır Erişkinlerde Ecoli diyaresi çocuklara oranla seyrektir Muhtemelen yaş ilerledikçe Ecoli'nin toksin veya diğer patojenezde rol oynayan antijenik yapılarına karşı intestinal kanalda lokal bağışıklık oluşmaktadır




    Tanı:

    Ecoli'ye bağlı enterokolitlerin kesin tanısı bu gün için pratik değildir Ancak dışkı kültürlerinde shigella salmonella Vcholera üremediğinde yersinia camplobacter giardia Saureus rotavirus gibi etkenler arasında Ecoli akla gelebilir Ecoli normal florada bulunduğundan her kültürde üreyecektir Bir çok Ecoli kolonisi arasında hangisinin ETEC EPEC EHEC EIEC olduğunu söylemek pratik olarak mümkün değildir Enaz 4-5 koloninin ayrı ayrı incelenmesi gerek Hela hücrelerine yapışma ve toksisite Sereny testi toksin varlığı gibi ince testler yapılabilir Sadece O ve H antijenik tipinin tayini bir anlam taşımaz




    Tedavi:

    Ecoli'ye bağlı diyareler 3-5 gün seyrek olarak 1-2 hafta sürüp kendiliğinden düzelir Antibiyotiklerin bu süreyi kısalttığı bilinmektedir Önce hastanın rehidrasyonunun sağlanması gerek Koleraya benzer toksine bağlı diyarede kolerada uygulanan sıvılar burada da isabetlidir Hastanın kan basıncına göre iv veya po solüsyonlar tercih edilir Antibiyotik olarak ilk seçilecek ilaç TMP-SMZ dur Bir iki gün içerisinde düzelme olmadığı taktirde özellikle dizanteriform diyarede erişkinde "oflaxacin" kullanılabilir.
    Hepimiz aynı değil miyiz başından beri.
    Başladığımız yol da aynı, yolun sonunda varacağımız kapı da...
    Seni farklı kılan bu yolu nasıl geçtiğin, nasıl ilerlediğin sadece.
    Unutma bu hayatta sen gerçeğinle varsın.
    Ama düşlerin kadar düşlerinle yaşarsın..

    Ben gerçekten güçlü biriyim..

  5. #25
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Dahiliye Hastalıkları Hakkında ßilgi - Tüm Yönleri İle Dahiliye

    TURİST DİYARESİ


    Mandell'in İnfeksiyon hastalıkları kitabında turist diyaresinin halk dilindeki isimleri arasında şunlar kayıtlıdır: Delhi dansı Çingene karnı Yunanlı dört nal koşusu Türkiye koşaradımı Roma yarışı Aztek çift adımı Çarmıha gerilme azabı vs Görüldüğü gibi bu takma isimler gezilerde birden başlayan kısa sürede geçen karın ağrısı ve diyare ile seyreden bu hastalığı çok güzel tanımlıyor



    Etyoloji:


    Turist diyaresi olan hastaların dışkı kültürlerinden en sık izole edilen mikroorganizma Enterotoksijenik E coli (ETEC) dir Çok daha az sıklıkla Shigella Salmonella C jejuni Vparahemolyticus Rota virus CMV üretilmiş Giardia görülmüştür



    Epidemiyoloji:

    Turist diyaresi sadece uluslararası gezilerde değil aynı ülkenin bir ilinden diğerine tatile giden yerli turistlerinde de görülür Bu konuda geziden önce ve gidilen ülkede turist diyaresi geliştikten sonra yapılan dışkı kültürlerinde hastaların tümünde olmamakla beraber ETEC'nin yeniden alındığını kanıtlayan çalışmalar vardır En çok yaz aylarında çocuklarda ve gençlerde sık bebekler ve yaşlılarda seyrek görülür Bu durum yaşam tarzı ve yenilen içilenlerle ilgilidir Yabancıların turist diyaresine sık olarak yakalandıkları ülkeler arasında Hindistan Pakistan Meksika Orta Doğu Ülkeleri gösterilirse de bu ülke insanlarının gelişmiş ülkeleri ziyaretleri sırasında aynı hastalığa seyrek de olsa yakalandıkları bir gerçektir




    Patojenez:

    Enterotoksijenik Ecoli'ler ısıya labil (LT) ve stabil(ST) toksin salgılar Bu toksinler plazmid tarafından kotlanan ekzotoksin (enterotoksin) lerdir Plazmid bir Ecoli suşundan diğerine geçebilir dolayısıyla önceden enterotoksijenik olmayan bir suş enterotoksijenik hale dönüşebilir LT ve ST tek tek veya birlikte Vcholera toksini gibi hareket eder ETEC çoğunlukla barsak mukozasına invaze olmaz bu nedenle kanlı-pürülan dışkı görülmez




    Klinik bulgular:

    Hastaların başlıca şikayetleri gittikleri ülkede 3-5 gün sonra birden başlayan karın ağrısı ve su gibi diyaredir Ateş genellikle yoktur Bulantı kusma olabilir veya olmayabilir Dışkıda kan ve pü bulunmaz





    Tedavi:

    Kaybedilen sıvı ve elektrolitlerin oral veya gerektiğinde intravenöz yerine konması yeterlidir
    Antibiyotik alınmasına gerek kalmadan 1-3 gün içerisinde diyare kendiliğinden durur Hekim uygun görüyorsa erişkinlere florlanmış kinolon çocuklara TMP-SMZ 2-3 gün süre ile verilebilir Semptomatik olarak diphenoxylate (Lomotil) veya loperamide (Lopermid) preparatlarının kullanılmasının faydadan çok zararı olabilir Toksin megakolon gelişebilir Profilaktik olarak seyahate çıkanlar kinolon veya TMP-SMZ önerenler olmuştur Bu antibiyotiklerin diyare insidansını düşürdüğü saptanmıştır ancak uzun vadede dirençli Ecoli suşlarının gelişmesi söz konusu olduğundan bu uygulamadan vazgeçilmesi doğru olur.
    Hepimiz aynı değil miyiz başından beri.
    Başladığımız yol da aynı, yolun sonunda varacağımız kapı da...
    Seni farklı kılan bu yolu nasıl geçtiğin, nasıl ilerlediğin sadece.
    Unutma bu hayatta sen gerçeğinle varsın.
    Ama düşlerin kadar düşlerinle yaşarsın..

    Ben gerçekten güçlü biriyim..

  6. #26
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Dahiliye Hastalıkları Hakkında ßilgi - Tüm Yönleri İle Dahiliye

    YERSINIA ENTEROCOLITICA ENTERİTİ

    Yersinia enterocolitica çocuklarda daha sık olmak üzere erişkinlerde de akut gastroenterit veya enterokolit oluşturur



    Etyoloji:

    Y enterocolitica gram negatif 25oC de hareketli 37oC de hareketsiz laktozu fermente etmeyen bir basildir Kanlı agar EMB ve Mac Conkey gibi besi yerlerinde ürer Oda derecesinde (25oC) ve hatta 4oC de üreyebilir Beş biyotipi 50 nin üstünde serotipi vardır



    Epidemiyoloji:


    Y enterocolitica'nın doğal reservuarları koyun keçi kedi köpek domuz beygir ve kemiricilerdir İnsanlara bu hayvanların dışkı süt ve etleri ile bulaşır Dünyanın her tarafında hastalığa rastlanmakla beraber iskandinav ülkelerinde daha sık görüldüğü kaydedilmektedir Kreşlerdeki çocuklarda küçük salgınları yayınlanmıştır



    Patojenez:

    Yenterocolitica ısıya dayanıklı enterotoksin salgılamakla beraber bunun patojenezdeki rolü şüphelidir Bu bakterinin insan hücrelerini invaze ettiği bilinir Sereny testi (kobay konjonktiva testi) pozitiftir Oral yoldan alınan bakteri mide asiti barajını aştığı taktirde ince barsak mukozasında çoğalır Terminal ileumda Peyer plaklarında nekroz ve ülserasyona sebep olur Nadiren septisemi gelişebilir Kolonun yukarı kısımları da hastalığa iştirak edebilir



    Klinik bulgular:

    İnkübasyon periyodu 4-7 gün kadardır Hastaların % 84'ünde karın ağrısı %78'inde diyare %43'ünde ateş %13 ünde bulantı %8 inde kusma görülmüştür Çocuklarda karın ağrısı apandisiti taklid eder Gerçekte de klinik apandisit tanılarının %5 kadarı Yersiniozis'tir Mezenterik adenit barsak perforasyonu ve peritonit gelişebilir Fakat hastalık çok kez hafif diyare ile seyreder ve kendiliğinden iyi olur Diyarenin seyri sırasında veya birkaç hafta sonra %10-30 vakada diz dirsek ayak ve el bileklerini tutan poliartrit görülebiliyor Hastalıkla ilgili olarak Reiter sendromu kaydedilmiştir Hastaların bir kısmında gövde ve bacaklarda eritema nodozum çıkabilir Genellikle diyare 1-2 hafta devam eder Birkaç ay süren kronik vakalar da vardır Diyaresiz sadece eksudatif farinjit ile seyreden Yenterocolitica infeksiyonu bildirilmiştir Dışkıdan yersinia izole edildiği halde asemptomatik olan çocuklara da rastlanmıştır Crohn hastalığının seyri sırasında sekonder infeksiyon olarak ortaya çıkabilir



    Tanı:

    Yenterocolitica enteritinde dışkıda çoğunlukla makroskopik kana rastlanmaz çünkü genellikle ülserler yüzeyeldir Fakat mikroskopik tetkikte bol sayıda PMN'ler görülür Kesin tanı dışkı kültürü ve mikroorganizmanın izolasyonu ile yapılır Hasta serumlarında aglutinasyon testi ile antikorları saptamak mümkündür Ancak bu aglütininler brucella vibrio ve E coli ile kros reaksiyon verebilir Dışkı süspansiyonu 4oC de bir gece bekletildikten sonra kalb-beyin infüzyon agarı EMB MacConkey gibi katı besi yerine ekilir İki petri kutusuna ekim yapıp birini oda derecesinde birini de 37oC bekletmek uygun olur




    Tedavi:

    Kaybedilen su ve elektrolitin giderilmesi çok kez yeterlidir İn vitro olarak Yenterocolitica tetracycline chloramphenicol TMP-SMZ aminoglikozidlere ve quinolone'lara duyarlıdır.
    Hepimiz aynı değil miyiz başından beri.
    Başladığımız yol da aynı, yolun sonunda varacağımız kapı da...
    Seni farklı kılan bu yolu nasıl geçtiğin, nasıl ilerlediğin sadece.
    Unutma bu hayatta sen gerçeğinle varsın.
    Ama düşlerin kadar düşlerinle yaşarsın..

    Ben gerçekten güçlü biriyim..

  7. #27
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Dahiliye Hastalıkları Hakkında ßilgi - Tüm Yönleri İle Dahiliye

    CAMPYLOBACTER ENTERİTİ

    Campylobacter adı verilen mikroorganizmalar içerisinde özellikle Cjejuni daha çok çocuklarda apandisite benzer karın ağrısı yüksek ateş kanlı-pürülan diyare ile seyreden bir enterokolit oluşturur



    Etyoloji:

    Mikroskopta gram negatif eğrilmiş basiller (campylo:eğrilmiş bükülmüş bacter: çomak) şeklinde görülen bu mikroorganizmalar içerisinde insanlar için önemli olan tipleri Cjejuni Cfetus Ccoli Claridis ve Cpylori (Helicobacter pylori)'dir En sık enterokolit nedeni olan Cjejuni'dir Cfetus Ccoli ve Claridis intestinal kanal dışı yerleşim yapabilir H pylori ise akut gastritlilerde mide biyopsi materyallerinin kültüründe üremektedir Campylobacter'ler mikroerofilik olup ne tam aerobik ne de tam anaerobik ortamda ürer Hareketli spiral şeklinde eskimiş kültürlerinde kokoid forma dönüşen şekerleri fermente etmeyen oksidaz ve katalaz pozitif bakterilerdir Cjejuni urease negatif H pylori ise pozitiftir Cjejuni 42oC de %5 oksijen %10 CO2 içeren ortamda daha iyi ürer Bu ortam anaerobik kavanoz içerisinde Gas-pak (BBL) ile temin edilebilir Özel etüvlerde %5 oksijen %10 karbondioksit ve %85 nitrojen veren gaz tankları ile de bu atmosfer sağlanabilir Besi yeri olarak lizise uğratılmış %7-20 beygir kanı ve %1 Iso Vitale X içeren BHIA (Brain heart infusion agar) veya Skirrow Campylobacter albimi cystein kullanılabilir HPylori oda derecesinde 45dk aerobik ortamda kalınca ölür Optimal üreme derecesi 37oC dir




    Epidemiyoloji:

    Campylobacter enterokoliti yaz ve sonbahar aylarında daha sık görülür Bakteri koyun keçi tavuk köpek kedi dışkısında bulunur Bakteriyi taşıyan hayvanlar asemptomatik veya diyareli olabilir Bu hayvanların dışkıları ile kesim sırasında etlerine bulaşır İnsanlar bakteriyi en çok iyi pişmemiş tavuk eti pastörize olmamış sütten alırlar İyi klorlanmamış suların içilmesine bağlı küçük salgınlar olabilir Beş yaşına kadar olan çocuklar infeksiyona erişkinlerden daha yatkındır




    Patojenez:

    C jejuni'nin yaptığı enterokolitle bakteriler mide asidini geçer geçmez safralı ortamda çok iyi çoğalır Tüm ince ve kalın barsak mukozasına invaze olur Yerleştiği yerlerdeki ülserasyon ve küçük abselerde bol miktarda PMN hücreler bulunur Mukoza hiperemik ve ödemlidir




    Klinik bulgular:

    İnkübasyon periyodu 2-5 gün kadardır Bir iki günlük iştahsızlık kırgınlık halsizliğin arkasından intestinal semptomlar başlar ateş yükselir Diyare günde beş altı kez patö kıvamda olabileceği gibi tamamen sulu veya kanlı pürülan olabilir Her üç şekli de aynı hastada görmek mümkündür Karın ağrıları tüm batına yaygın ve kramp şeklindedir Apandist zannedilebilir Rektoskopik veya sigmoidoskopik bulgular shigellosis ülseratif kolit ve Crohn hastalığına benzer Seyrek olarak tek başına karın ağrısı veya tek başına gastrointestinal hemoraji ile seyredebilir Ateş tifodaki gibi belirgin olabilir Ender olarak bakteriyemi yapabilir Ayrıca campylobacter'lerin endokardit septik artrit menenjit abse salpinjit Reiter sendromu hemolitik üremik senrom prematüre doğum abortus neonatal sepsis lökomid reaksiyon nedeni olabileceği bildirilmiştir



    Tanı:

    Dışkıdan direkt preparat hazırlanıp gram boyası ile boyanır Bol lökositin yanısıra C S J şeklinde gram negatif bol miktarda basilin görülmesi tanıya yardımcı olur Dışkı kültürü ile Cjejuni üretilebilir (Bunun için etyolojiye bakınız)




    Tedavi:

    Öncelikle hastanın su ve elektrolit kaybının giderilmesi gerekir Bunun için hastanın durumuna göre oral iv rehidasyon yapılır İntravenöz solüsyonlardan İsolyte %5'lik dekstroz ile birlikte veya herhangi bir rehidasyon sıvısı kullanılabilir Campylobacter jejuni invitro olarak bir çok antibiyotiğe duyarlı olmakla beraber tedavide erken başlamak kaydı ile erythromycin tercih edilir Erişkinlerde quinolon'lardan ciprofloxacin veya tetracycline alternatif antibiyotiklerdir Erythromycin çocuklara 30-50 mg/kg/gün dört eşit doza bölünerek 6 saatte bir verilir Erişkinde günlük total doz 1-2 gram yeterlidir Tedaviye 5-7 gün devam edilir



    Prognoz:

    Antibiyotikler hastalığın devam süresini kısaltır Hiç antibiyotik verilmediğinden diyare ve ateş 1-2 hafta sürebilir Ölüm çok enderdir Ancak immün yetersizliği olanlarda intestinal kanal dışı yerleşime bağlı olarak ölüm görülebilir





    KAYNAKLAR

    1 Skirrow MB Campylobacter enteritis:a new disease Brit Med J 1977 2:9-11

    2 Dalgıç N Doğanay M İnsanlarda Campylobacter infeksiyonlarının gözden geçirilmesi C Ü Tıp Fak Derg 1983 5:83-91

    3 Mülazımoğlu İE Kurtoğlu S Campylobacter jejuni gastroenteriti ve tanı yöntemleri Türkiye Klinikleri 1985 5:149-154

    4 Köksal F Akan E Bölgemizde görülen gastroenteritlerdeki Campylobacter jejuni'nin rolü ÇÜTıp Fakültesi Derg 1984 3:218-222

    5 Hasçelik G Akyön Y Diker S Berkman E Campylobacter enteritis among Turkish children J Islam Acad Sci 1989 2:201-203

    6 Mutlu G Kumdalı A Sağdıç K Kıvran M Çocuk çağı yaz ishallerinde Campylobacter jejuni ve diğer patojen bakterilerin araştırılması Mikrobioloji Bülteni 1986 20:120-128

    7 Ertuğrul N İshal etyolojisinde Campylobacter jejuni Uzmanlık tezi Ankara 1990

    8 McKinley AW Upadyay R Gemmell CG Russell RI Helicobacter pylori: bridging the credibility gap Gut 1990 31: 940-945

    9 Wyatt JI Dixon MF Chronic gastritis a pathogenetic approcahJ Pathol 1988 154:118-124

    10 Taka AS Brothman P Holland P et al Duodenal ulcer and campylobacter pylori Lancet 1989 1:333-334
    Hepimiz aynı değil miyiz başından beri.
    Başladığımız yol da aynı, yolun sonunda varacağımız kapı da...
    Seni farklı kılan bu yolu nasıl geçtiğin, nasıl ilerlediğin sadece.
    Unutma bu hayatta sen gerçeğinle varsın.
    Ama düşlerin kadar düşlerinle yaşarsın..

    Ben gerçekten güçlü biriyim..

  8. #28
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Dahiliye Hastalıkları Hakkında ßilgi - Tüm Yönleri İle Dahiliye

    ANTİBİYOTİKLERE BAĞLI DİYARE

    Hemen her türlü antibiyotiğin özellikle makrolid linkozamid ve beta laktam grubunun oral veya parenteral alınmasından sonra diyare görülebilir Hastaların dışkısı kansız patö kanlı pürülan mukuslu veya su gibi olabilir Bu diyarenin nedenlerinden biri olarak Staphylococcus aureus sorumlu tutulmuş fakat dışkı kültürleri bunu doğrulamamıştır Antibiyotik verildikten sonra diyare gelişen hamster dışkılarında sitotoksinin bulunduğu 1970 li yıllarda saptanmıştır Kültürlerde ise Clostridium sordellii ve Clostridium difficile üremiştir Bu bakterilerin toksinlerinden hazırlanan antitoksin ile diyareyi önlemek mümkün olmuştur Sonraki çalışmalarla antibiyotik kullanılan hastalarad ortaya çıkan diyarenin bir kısmından Cdifficile toksininin sorumlu olduğu kanıtlanmıştır Ancak tümünde bu bakteriyi sorumlu tutmak mümkün değildir

    Her hastada dışkıda Cdifficile veya toksinine rastlanmaz Antibiyotiğin etkisi ile kolon bakteri florasının dengesinin bozulduğu bir gerçektir Cdifficile'in negatif bulunduğu hastalarda floranın bozukluğu hangi mekanizma ile diyareye neden oluyor henüz aydınlanmamıştır Yıllarca antibiyotik verilen hastalara flora bozulmasını önlemek amacı ile bekompleks vitaminleri önerildi fakat vitaminlerin florayı koruyucu etkisinin olmadığı anlaşıldıktan sonra bu alışkanlıktan vazgeçilmiştir Florası bozulan hastaların dışkılarının direkt preparatlarında çoğunlukla bol miktarda Candida cinsi funguslara rastlanır Bunların diyareye katkısı nedir bilinmez
    Antibiyotiğe bağlı enterokoliti olan hastalara florayı düzeltme amacı ile oral yoldan canlı Saccharomyces boulardii adı verilen fungus verilmiş ve diyarenin daha kısa sürede düzeldiğini bildirenler olmuştur Antibiyotikler aynı zamanda bu fungus verilen hastalarda diyare görülme insidansı %22 den %10'a inmiştir Antibiyotiğe bağlı enterokoliti olan hastaların dışkı kültürlerinde bazen Saureus Salmonella ürer Çok kez ise ne Cdifficile ne de diğer diyare nedeni olabilecek bakteriye rastlanmaz Antibiyotikler dışında kanser kemoterapötikleri de bu tür diyareye neden olabilir .
    Hepimiz aynı değil miyiz başından beri.
    Başladığımız yol da aynı, yolun sonunda varacağımız kapı da...
    Seni farklı kılan bu yolu nasıl geçtiğin, nasıl ilerlediğin sadece.
    Unutma bu hayatta sen gerçeğinle varsın.
    Ama düşlerin kadar düşlerinle yaşarsın..

    Ben gerçekten güçlü biriyim..

  9. #29
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Dahiliye Hastalıkları Hakkında ßilgi - Tüm Yönleri İle Dahiliye

    PSÖDOMEMBRANÖZ KOLİT


    Etyoloji:
    Etken olan Clostridium difficile gram (+) zorunlu anaerob sporlu bir mikroorganizmadır Sodium taurocholate cycloserine cefoxitin ve fructose ilave edilmiş besi yerinde anaerobik ortamda ürer İki toksini vardır 1-Toksin A 308000 molekül ağırlığındadır nötrofil ve makrofajları aktive ederek inflamatuvar sitoksinlerin salınmasına neden olur 2- Toksin B 270000 molekül ağırlığında sitotoksik nekrotizan bir enterotoksindir Cdifficile suşları içerisinde toksin-A ve B yi üretmeyen non-toksijenik olanları da vardır



    Epidemiyoloji:

    Sağlıklı erişkinlerin %3 ünde hastanede yatmakta olan hastaların %30 unda bebeklerin %70 inde Cdifficile'in kolona kolonize olabileceği bildirilmiştir Psödomembranöz kolit çoğunlukla nozokomiyaldir Çok yataklı koğuşlarda aynı tuvaleti kullanan hastalar arasında bir hastada bakterinin kolonizasyonu diğerlerine bulaşma için yeterlidir Süt çocuklarında bakteri kolonda çok sık bulunmasına rağmen çok seyrek kolit yapar Hastalık erişkin ve yaşlılarda daha sık görülür Kolon cerrahisi malign prosesler immün yetersizlik debilite bu diyarenin gelişmesini kolaylaştırıcı faktörlerdir Hastanelerde salgınları bildirilmiştir Halı döşeli hastanelerde daha kolay yerleşir ve yayılır Onkoloji kliniklerinde bu infeksiyona sık rastlanır çünkü buralarda yatan hastalarda çok sık antibiyotik kullanılır Bakterinin hastadan hastaya bulaşması tuvaletlerden veya hasta bakıcı hemşire ve hekimlerin ellerinden olur Kedi ve köpek gibi bir çok hayvan dışkısında Cdifficile bulunmakla birlikte bunların insan infeksiyonlarındaki rolü bilinmez



    Patojenez:

    Cdifficile barsak mukozasına invazyon yapmaz Kolon mukozasındaki inflamasyonun nedeni bakterinin salgıladığı ekzotoksinlerdir Kolon kanserli ve nötropenik hastalarada invazyon da olabilir Psödomembranlı kaplı nekrotik odaklar sigmoidoskopi ile görülebilir Lezyonlar daha çok sigmoid kolon ve rektumdadır Toksin A ve B ile deney hayvanlarının kolon mukozasında hemorajik inflamasyon oluşturmak mümkündür Hamsterlere oral canlı Cdifficile verildiğinde diyare gelişmediği halde önce antibiyotik verilip sonra bakteri verildiğinde diyare gelişir Bu da gösteriyor ki kolonun bakteri florası Cdifficile'in kolona yerleşip çoğalmasını önler



    Klinik bulgular:

    Psödomembranöz kolit antibiyotik almakta olan hastalarda en çok 5-10 gün sonra başlar Ancak antibiyotiğe başladıktan 24 saat sonra başlayabileceği gibi kestikten 2-3 hafta sonra da ortaya çıkabilir
    Cdifficile infeksiyonu aşağıdaki 4 klinik formdan biri ile seyredebilir:
    1)Asemptomatik taşıyıcılık
    2)Psödomembranlı kolit
    3)Psödomembransız kolit
    4)Fulminant kolit

    Asemptomatik taşıyıcılık bebeklerde sık erişkinlerde seyrektir Psödomembranlı kolit basilli dizanteriye benzer Ateş lökositoz kramp şeklinde karın ağrıları dışkıda bol lökosit vardır Psödomembransız kolit su gibi diyare ile seyreder ve en sık rastlanan şeklidir Yaşlı ve kanserli hastalarda uygun tedavi yapılmazsa fatal olabilir (fulminant form) Tedaviden sonra relaps görülebilir



    Karıştığı hastalıklar:

    Shigella enteropatojenik ve enterohemorajik Ecoli Yersinia enterocolitica Campylobacter jejuni gibi bakterilerin ve Cytomegalovirus Rota virus gibi virusların yaptığı kolit ve enterokolitlerdir



    Tanı:

    1 Dışkı kültürü: Anaerob şartlarda inkübe edilen CCFA veya kalp beyin agarında yapılabilir
    2 Dışkıdaki toksin-A ve B nin sitotoksik etkisinin tek tabaka halinde üretilmiş hücre kültürlerinde gösterilmesi 3 ELİSA kitleri ile toksin-A aramak
    4 PCR testi ile dışkıda toksin-B aramak
    5 Gram boyası ile boyanmış dışkı direkt preparatının mikroskop altında incelenmesi
    Hücre kültürlerinde toksin-A ve B ye ait olduğu zannedilen sitotoksik değişiklik nonspesifik olabilir Diğer bakteri toksinleri ve hatta dışkının asit veya aşırı kalevi pH sı da aynı görüntüyü verebilir Bunun için antitoksin ile nötralizasyon testine gerek vardır



    Tedavi:

    1 Kullanılmakta olan antibiyotiğin kesilmesi
    2 Rehidrasyon
    3 Antimikrobik tedavi: Oral vancomycin veya metronidazole
    Vancomycin oral 500 mg/gün tek doz 7-10 gün

    Ülkemizde tabletleri olmadığından ampülleri bir fincan suda içilir Vancomycin 3x250 mg/gün veya 4x125 mg/gün şeklinde de verilebilir Çocuklara 40 mg/kg/gün tercih edilir Metronidazole erişkinde 3x500 mg/gün oral Ender olarak metronidazole'e bağlı psödomembranöz kolitin görüldüğü bildirilmiştir Tedavi kesildikten sonra relaps olabilir Relapsı önlemek için oral canlı Saccharomyces boulardii önerenler vardır Antibiyotikle birlikte adı geçen fungus verilenlerde psödomembranöz kolit insidansı yarı yarıya azalır.
    Hepimiz aynı değil miyiz başından beri.
    Başladığımız yol da aynı, yolun sonunda varacağımız kapı da...
    Seni farklı kılan bu yolu nasıl geçtiğin, nasıl ilerlediğin sadece.
    Unutma bu hayatta sen gerçeğinle varsın.
    Ama düşlerin kadar düşlerinle yaşarsın..

    Ben gerçekten güçlü biriyim..

  10. #30
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    fσяυм ρяєηѕєѕ

    Standart ---> Dahiliye Hastalıkları Hakkında ßilgi - Tüm Yönleri İle Dahiliye

    İNTESTİNAL KANAL ROTAVİRUS İNFEKSİYONU

    Rotavirusları çoğunlukla 2 yaşın altındaki çocuklarda bulantı kusma ateş kansız püsüz su gibi diyare ile seyreder akut gastroenterite neden olur



    Etyoloji:

    Rotaviruslar RNA virusudur Çift sarmallı RNA ve çift kapsid içerirler Elektron mikroskopik görünümleri araba tekerleğine benzer Çapları 70 nm kadardır İç kapsid antijeni (VP6) aynı olanlar A grubu altında toplanır Farklı olanlar B ve C grubu olmak üzere ayrılmıştır Rotavirusların nötralizasyon testi ile saptanan dış kapsid farklılıkları ve elektroforezde değişik alanlarda band oluşturan RNA farklılıkları gösteren bir çok serotipi vardır İnsan dışında bazı hayvanların (kümes hayvanları koyun keçi at kedi köpek vs) dışkısında rotavirus izole edilmiştir Rotavirusların dışkı kültürü yoluyla izolasyonu pratik değildir Yeşil maymun böbrek hücresi kültürlerinde az miktarda tripsin ilavesi ile çoğaltmak mümkündür Dışkı süspansiyonunda elektronmikroskopisi veya immünelektron mikroskopisi ile rotavirus virionları görülebilir Ayrıca dışkıda rotavirus grup antijenleri poliklonal veya monoklonal antikor kullanarak ELİSA veya lateks partikül aglütinasyonu ile saptanabilir Rotavirus spesifik viral RNA'nın agar jel elektroforezinde gösterilmesine yarayan kitler mevcuttur Ayrıca "probe" kullanarak dışkı suspansiyonunda Rotavirus varlığı gösterilebilir



    Epidemiyoloji:

    Rotavirus fekal-oral bulaşma gösterir İnfekte olan çocuklar dışkıları ile virusu saçar Kontamine dışkıya direkt temas dışında kontamine suların içecek ve yiyeceklere bulaşması ile de virus alınabilir Hijyen şartlarının çok iyi olduğu ülkelerde dahi 6-24 aylık çocuklarda sık rastlanan bir viral gastroenterittir Ülkemizde bu konuda yapılmış birkaç çalışma olmakla beraber gerçek insidans bilinmemektedir Erişkinler rotaviruslara karşı çocuk çağlarında geçirdikleri doğal infeksiyon sonucu bağışıklık kazanır İki-üç yaşından küçük bebeklerde asemptomatik virus taşıyıcılık oranı çok yüksektir



    Klinik bulgular:

    Rotavirus infeksiyonu 2-3 yaşından küçük çocuklarda asemptomatik olabileceği gibi çok ağır dehidrasyona neden olabilir İki-dört günlük inkübasyonu vardır Ateş 37-38oC'ye yükselebilir Bulantı kusma ve su gibi diyare olur Dışkıda kan ve iltihap hücresi bulunmaz Hastalık ekseriye 5-7 günde seyrini tamamlar Hastanelerde çocuk servislerinde nozokomiyal infeksiyonuna sık rastlanır Erişkinlerde rotavirus gastroenteriti ender görülür



    Tanı:

    Dışkıda kan mukus pü bulunmaz Dışkı kültürü ile virus izolasyonu ve idantifikasyonu güçtür Pratikte en sık kullanılan tanı yöntemi dışkı süspansiyonunda ELİSA veya antikor konjuge edilmiş Lateks partiküllerinin aglutinasyon testi ile viral antijenlerin aranmasıdır Kaldı ki antijenin pozitif bulunduğu her hastada da etyolojiyi rotavirusa bağlamak mümkün değildir Çünkü asemptomatik taşıyıcılık söz konusudur



    Tedavi:

    Rotavirus infeksiyonlarında herhangi bir antiviralden faydalanılmazTedavi tamamen kaybedilen su ve elektrolitlerin yerine konmasından ibarettir yani rehidrasyondur



    Korunma:

    Maymun ve ağır dışkılarından izole edilmiş rotaviruslarının maymun böbrek hücre kültürlerinde 100 den fazla pasajları sonucu attenue elde edilmiştir Bu attenus canlı virus aşısı ile yapılan bazı araştırmalar olumlu bazıları ise olumsuz sonuç vermiştir Buna rağmen aşılanan çocuklarda rotavirus infeksiyonu gelişse bile daha kısa süreli ve daha hafif seyirli olduğu bir gerçektir
    Hepimiz aynı değil miyiz başından beri.
    Başladığımız yol da aynı, yolun sonunda varacağımız kapı da...
    Seni farklı kılan bu yolu nasıl geçtiğin, nasıl ilerlediğin sadece.
    Unutma bu hayatta sen gerçeğinle varsın.
    Ama düşlerin kadar düşlerinle yaşarsın..

    Ben gerçekten güçlü biriyim..

Sayfa 3/7 İlkİlk 1234567 SonSon

Sistem Bilgileri

Bu sistem vBulletin® alt yapısına sahiptir!
Telif hakları, Jelsoft Enterprises Ltd'e aittir. Copyright © 2024

Uyarı

5651 Sayılı Kanun'un 4.cü maddesine göre üyeler yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Yer sağlayıcı olarak hizmet veren sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler ile ilgili iletişime geçilmesi halinde size dönüş yapacaktır.

gaziantep escort bayan gaziantep escort deneme bonusu veren siteler bahissitelerivip.com deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler mjsanaokulu.com Maltepe Escort deneme bonusu deneme bonusu veren siteler maltepe escort kartal escort ataşehir escort pendik escort ankara escort sincan escort eryaman escort bayan ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort eryaman escort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort Antalya Seo tesbih yetişkin sohbet kameralı sohbet aresbet casino siteleri Grandpashabet moldebet efesbet efesbet giriş getirbet efesbet deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2021 grandpashabet bahis siteleri bahis siteleri bonus veren siteler bahis siteleri canlı casino siteleri deneme bonusu En güvenilir bahis siteleri ankara olgun escort mimarsinanokullari.com