porno escort diyarbakır iskenderun escort
Sayfa 13/23 İlkİlk ... 378910111213141516171819 ... SonSon
224 sonuçtan 121 ile 130 arası

Konu: Yazarlarımız.

  1. #121
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart

    MİTHAT CEMAL KUNTAY
    1885'te İstanbul’da doğdu. 1956'da İstanbul'da yaşamını yitirdi. Tek romanı "Üç İstanbul"la büyük başarı kazandı. Vefa İdadisi’ni ve Mektebi Hukuku bitirdi. Doktora sınavını verdikten sonra Hukuk Mektebi'nde idare hukuku asistanlığı yaptı. Adliye Nezareti Özel Kalemi’ne girerek müdürlüğe kadar yükseldi. Birinci Hukuk Mahkemesi üyeliğinden sonra Beyoğlu Dördüncü Noteri oldu. 1956'da İstanbul’da ölümüne kadar bu görevi sürdürdü. Yazmaya şiirle başladı. İlk şiiri "Elhamra" Resimli Kitap'ta yayınlandı. 2'nci Meşrutiyet'e kadar çeşitli dergilerde yayınlanan ve aruzun ustaca kullanıldığı, ulusal duyguların ön plana çıkarıldığı şiirleriyle tanındı. Milli Edebiyat Akımı'nın değerlerini benimsedi. "Üç İstanbul" romanında da canlandırdığı Mehmet Akif'le tanışması, sanatı ve düşünceleri üzerinde etkili oldu. Çınaraltı dergisinde 1943-1944'te yayınlanan son dönem şiirlerinde Yahya Kemal Beyatlı'dan da etkilendiği görüldü. Yalın bir dil kullandığı "Kemal", "Yirmi Sekiz Kânun-ı Evvel" gibi oyunlarında yurt sevgisi konusunu işledi. Tek romanı ve en önemli eseri "Üç İstanbul"da, 2'nci Abdülhamit, 2'nci Meşrutiyet ve Mütareke yıllarının İstanbul'unu anlattı. Gerçekçi kişiler, ayrıntılı tahliller ve bu üç dönemin yaşantısından sunduğu canlı kesitlerle dikkat çeken bu roman televizyon dizisi olarak da yayınlandı ve büyük ilgi topladı. Edebiyat araştırmaları yapan Kuntay, inceleme ve araştırmalarını 1913'te yayınlanan "Hitabet ve Münazara Dersleri", 1914'te yayınlanan "Hitabet Dersleri" kitaplarında topladı.

    ESERLERİ

    ŞİİR:
    Türk’ün Şehnamesinden (1945)

    ANTOLOJİ:
    Nefaisi Edebiye (1913)

    OYUN:
    Kemal (1912)
    Yirmi Sekiz Kânun-ı Evvel (1918)

    ROMAN:
    Üç İstanbul (1938)

    BİYOGRAFİ:
    Mehmet Akif (1939, İstiklal Şairi Mehmet Akif adıyla 1944)
    Namık Kemal (2 cilt, 1956)
    Sarıklı İhtilalci Ali Süavi (1946)
    Seyirci değil TARAFTAR
    90dk değil ÖMÜR BOYU
    Ayrı ayrı değil OMUZ OMUZA
    Bayramda değil KARA GÜNDE
    Moda için değil FORMA için
    Hava için değil SEVDA için
    Şerefsizce değil ONURLA
    Utanarak değil GURURLA
    Şampiyonken değil HASRETKEN
    Görüntüde değil Ölümüne GALATASARAY

  2. #122
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart

    MİTHAT CEMAL KUNTAY
    1885'te İstanbul’da doğdu. 1956'da İstanbul'da yaşamını yitirdi. Tek romanı "Üç İstanbul"la büyük başarı kazandı. Vefa İdadisi’ni ve Mektebi Hukuku bitirdi. Doktora sınavını verdikten sonra Hukuk Mektebi'nde idare hukuku asistanlığı yaptı. Adliye Nezareti Özel Kalemi’ne girerek müdürlüğe kadar yükseldi. Birinci Hukuk Mahkemesi üyeliğinden sonra Beyoğlu Dördüncü Noteri oldu. 1956'da İstanbul’da ölümüne kadar bu görevi sürdürdü. Yazmaya şiirle başladı. İlk şiiri "Elhamra" Resimli Kitap'ta yayınlandı. 2'nci Meşrutiyet'e kadar çeşitli dergilerde yayınlanan ve aruzun ustaca kullanıldığı, ulusal duyguların ön plana çıkarıldığı şiirleriyle tanındı. Milli Edebiyat Akımı'nın değerlerini benimsedi. "Üç İstanbul" romanında da canlandırdığı Mehmet Akif'le tanışması, sanatı ve düşünceleri üzerinde etkili oldu. Çınaraltı dergisinde 1943-1944'te yayınlanan son dönem şiirlerinde Yahya Kemal Beyatlı'dan da etkilendiği görüldü. Yalın bir dil kullandığı "Kemal", "Yirmi Sekiz Kânun-ı Evvel" gibi oyunlarında yurt sevgisi konusunu işledi. Tek romanı ve en önemli eseri "Üç İstanbul"da, 2'nci Abdülhamit, 2'nci Meşrutiyet ve Mütareke yıllarının İstanbul'unu anlattı. Gerçekçi kişiler, ayrıntılı tahliller ve bu üç dönemin yaşantısından sunduğu canlı kesitlerle dikkat çeken bu roman televizyon dizisi olarak da yayınlandı ve büyük ilgi topladı. Edebiyat araştırmaları yapan Kuntay, inceleme ve araştırmalarını 1913'te yayınlanan "Hitabet ve Münazara Dersleri", 1914'te yayınlanan "Hitabet Dersleri" kitaplarında topladı.

    ESERLERİ

    ŞİİR:
    Türk’ün Şehnamesinden (1945)

    ANTOLOJİ:
    Nefaisi Edebiye (1913)

    OYUN:
    Kemal (1912)
    Yirmi Sekiz Kânun-ı Evvel (1918)

    ROMAN:
    Üç İstanbul (1938)

    BİYOGRAFİ:
    Mehmet Akif (1939, İstiklal Şairi Mehmet Akif adıyla 1944)
    Namık Kemal (2 cilt, 1956)
    Sarıklı İhtilalci Ali Süavi (1946)
    Seyirci değil TARAFTAR
    90dk değil ÖMÜR BOYU
    Ayrı ayrı değil OMUZ OMUZA
    Bayramda değil KARA GÜNDE
    Moda için değil FORMA için
    Hava için değil SEVDA için
    Şerefsizce değil ONURLA
    Utanarak değil GURURLA
    Şampiyonken değil HASRETKEN
    Görüntüde değil Ölümüne GALATASARAY

  3. #123
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart

    MUALLİM NACİ
    1850’de İstanbul’da doğdu. 13 Nisan 1893’te İstanbul’da yaşamını yitirdi. Dilin yalınlaştırılmasını savunan Tanzimat Dönemi'nin önemli şair ve yazarı. Asıl adı Ömer. 7 yaşındayken babasını kaybetti. Varna’ya dayısının yanına gönderildi. Orada medrese öğrenimi gördü. Bir yandan da Arapça, Farsça, Fransızca ve hat öğrendi. "Hulusî" mahlasıyla yazılar yazdı. Bir süre Varna Rüştiyesi’nde öğretmenlik yaptı. Sait Paşa’nın özel katibi olarak Rumeli ve Anadolu’nun birçok kentini dolaştı. İlk şiirlerini "Nacî" mahlasıyla 1867’den başlayarak yazdı. İstanbul’a geldi. Memuriyetten ayrıldı. 1883’te Ahmed Mithad Efendi'nin önerisiyle Tercüman-ı Hakikat gazetesinin edebiyat sayfasını yönetmeye başladı. "Mesud-ı Harabî" takma adıyla yayınladığı aruzla yazılmış gazelleriyle ün yaptı. 1994'te Ahmed Mithad'ın kızıyla evlendi. Kayınpederi tarafından Tercüman-ı Hakikat’i eski edebiyat yanlılarının sözcüsü durumuna getirmekle suçlanınca istifa etti. Yazılarını, Saadet, Tarik, Mürüvvet, Mirsad, İmdadü’l Midad gazeteleriyle, kendi çıkardığı Mecmua-i Muallim dergisinde sürdürdü. Galatasaray Lisesi ve Mekteb-i Hukuk’ta edebiyat dersleri verdi. Aruzla ve divan edebiyatının hemen her türünde yazdığı şiirler yüzünden eski edebiyatın temsilcisi sayıldı. Ama yeni edebiyata karşı çıkan, eskiyi savunan bir yazar olmadı, divan şiiri kurallarını da tam olarak uygulamadı. Eleştirilerini dilbilgisi ve aruz kurallarına bağlı kalınması noktasında yoğunlaştırdı. Recaizade Mahmut Ekrem ve çevresindeki genç şairlerle giriştiği tartışmalar, döneminde Türk edebiyatına yeni bir soluk getirdi. Servet-i Fünun yazarlarını önemli ölçüde etkiledi. Eedebiyat tarihi ve sözlük çalışmalarıyla da ilgi çekti. Victor Hugo, S. Prudhomme, Alphonse de Musset ve Emile Zola’dan Türkçe’ye çeviriler yaptı.

    ESERLERİ

    ŞİİR:
    Terkib-i Bend-i Muallim Naci
    Ateşpare (1883)
    Şerâre (1884)
    Fürûzan (1885)
    Sümbüle (1889)
    Yadigâr-ı Naci

    ELEŞTİRİ:
    Muallim (1886)
    Demdeme (1886)

    ANI:
    Medrese Hatıraları (1885)
    Ömer’in Çocukluğu (1890-1969)

    SÖZLÜK:
    Lügat-ı Naci (1891-1978)

    ARAŞTIRMA:
    Osmanlı Şairleri (1890-1986)
    İstilahât-ı Edebiyye (1890-1984)
    Esâmi (1890)

    MEKTUP:
    Muhaberat ve Muhaverat (1884)
    Şöyle Böyle (1884)
    Mektuplarım (1886)

    OYUN:
    Heder (ölümünden sonra, 1908)
    Seyirci değil TARAFTAR
    90dk değil ÖMÜR BOYU
    Ayrı ayrı değil OMUZ OMUZA
    Bayramda değil KARA GÜNDE
    Moda için değil FORMA için
    Hava için değil SEVDA için
    Şerefsizce değil ONURLA
    Utanarak değil GURURLA
    Şampiyonken değil HASRETKEN
    Görüntüde değil Ölümüne GALATASARAY

  4. #124
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart

    MURATHAN MUNGAN
    21 Nisan 1955'te İstanbul’da doğdu. Ortaöğrenimini Mardin’de yaptı. Mardin Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü bitirdi. Bir süre tiyatro oyunlarında rol aldı. İstanbul'da Devlet Tiyatroları'nda ve Şehir Tiyatrosu’nda dramaturg olarak çalıştı. Çeşitli dergi ve gazetelerde şiirleri, öyküleri ve tiyatro üzerine yazıları yayınlandı. İstanbul’da yaşıyor. Oyunları, öyküleri ve şiirlerini yazmayı sürdürüyor. Başlangıçta Hilmi Yavuz, Attilâ İlhan etkilenimlerinin belirgin olduğu, oldukça ağdalı ve ve özentili şiirler yazdı. "Kum Saati"nde yer alan sonraki şiirlerinde söyleyiş değişmemekle birlikte dilinin sözcükler düzeyinde yalınlaşmaya başladığı dikat çekti. Oldukça dağınık düzyazılardan oluşan şiirlerden, içten ve yalın ürünlere doğru ilerleyişini sürdürdü. Olgunluk dönemi şiirlerinde ise kendine özgü bir biçim ve söyleyişe ulaştı. Özellikle "Metal"deki şiirleriyle 1980 kuşağının en çok okunan, tanınan şairleri arasında ilk sıralarda yer aldı. Oyunlar, öyküleri ve diğer düzyazılarıyla hem üretken, hem etkili bir yazar olduğunu ortaya koydu. Başarılı senaryolar de yazdı.

    ESERLERİ

    OYUNLAR:
    Mahmud ile Yezida (1980)
    Taziye (1982)
    Geyikler Lanetler (1997)
    Bir Garip Orhan Veli (1997)

    ÖYKÜ:
    Son İstanbul (1995)
    Cenk Hikayeleri (1986)
    Kırk Oda (1987)
    Lal Masallar (1989)
    Kaf Dağının Önü (1994)
    Ressamın Sözleşmesi (resim konulu öyküler seçkisi) 1997
    Üç Aynalı Kırk Oda 1999

    ROMAN:
    Yüksek Topuklar 2002

    ŞİİR:
    Osmanlıya Dair Hikayat (1981)
    Kum Saati (1984)
    Sahtiyan (1985)
    Yaz Sinemaları (1989)
    Eski 45’likler (1989)
    Mırıldandıklarım (1990)
    Yaz Geçer (1992)
    Oda, Poster ve Şeylerin Kaderin (1993)
    Omayra (1993)
    Metal (1994)
    Murathan’95 (Seçmeler) 1995
    Oyunlar, İntiharlar, Şarkılar (1997)
    Mürekkep Balığı (1997)
    Başkalarının Gecesi (1997)
    Erkekler İçin Divan 2001

    DÜZYAZI:
    Li Rojhilate Dile Min 1996
    Paranın Cinleri 1997
    Metinler Kitabı (1998)
    Doğduğum Yüzyıla Veda 2000
    Meskalin 60 Draje 2000
    13+1 Fazladan Bir Kitap 2000
    Soğuk Büfe 2001

    SENARYO:
    Dört Kişilik Bahçe 1995
    Dağınık Yatak 1997
    Başkasının Hayatı 1997

    ÖDÜLLERİ

    1978 Türkiye İş Bankası Tiyatro Oyunu ikinciliği Mahmud ile Yezida oyunu ile
    1980 Akademi Kitabevi Şiir Başarı Ödülü Turgay Fişekçi ve Ozan Telli’yle paylaştı (Osmanlıya Dair Hikayat adlı kitabıyla)
    1981 Gösteri Dergisi Şiir Birincilik Ödülü Sahtiyan kitabıyla
    1984’te sergilenen Taziye oyunu ile Sanat Kurumu tarafından en iyi tiyatro yazarı seçildi
    1987 Haldun Taner Öykü Ödülü’nü Nedim Gürsel’le paylaştı (Hedda Gabler Adlı Bir Kadın hikayesiyle)
    Seyirci değil TARAFTAR
    90dk değil ÖMÜR BOYU
    Ayrı ayrı değil OMUZ OMUZA
    Bayramda değil KARA GÜNDE
    Moda için değil FORMA için
    Hava için değil SEVDA için
    Şerefsizce değil ONURLA
    Utanarak değil GURURLA
    Şampiyonken değil HASRETKEN
    Görüntüde değil Ölümüne GALATASARAY

  5. #125
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart

    MUZAFFER İZGÜ
    1933’de Adana’da doğdu. Küçük yaşlardan itibaren bulaşıkçılık, garsonluk, pamuk işçiliği. seyyar satıcılık gibi çeşitli işlerde çalıştı. Diyarbakır İlköğretmen Okulu’nu bitirdi. Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı. 1979’da emekliye ayrılarak sadece yazılarıyla ilgilendi. İlk mizah yazıları Akbaba dergisinde yayınlandı. Özel tiyatrolarda oynanan, radyolarda yayınlanan oyun ve skeçleriyle ün yaptı. Ulusal ve uluslararası düzeyde pekçok ödül kazandı. Eserlerinde güldürmekten çok düşündürmeyi amaçlar. Toplumsal çarpıklıklara sınıfsal açıdan bakarak Anadolu insanının sorunlarını kara mizah yöntemiyle yansıtır.

    ESERLERİ

    ÖYKÜ-MİZAH:
    Bando Takımı (1975)
    Donumdaki Para (1977)
    Deliye Her Gün Bayram (1980)
    Sen Kim Hovardalık Kim (1980)
    Her Eve Bir Karakol (1980)
    Devlet Babanın Tonton Çocuğu (1981)
    Lüplüp Makinesi (1982)
    Kasabanın Yarısı (1982)
    Demokrasimiz Kaç Para Eder (1988)

    ROMAN:
    Gecekondu (1970)
    İlyas Efendi (1971)
    Halo Dayı (1973)

    OYUN:
    Karadüzen (1971)
    İnsaniyettin (1972)
    Reçetesi Peçete (1974)
    Utanmıyorum Üşüyorum (1975)

    ÇOCUK KİTAPLARI:
    Bülbül Düdük (Çocuk romanı, 1980)
    Ekmek Parası (1979)
    Çizmeli Osman (1980)
    Pazar Kuşları (1980)
    Uctu Uçtu Ali Uçtu (1980)

    ÖDÜLLERİ

    1977 Nasrettin Hoca Gülmece Öykü Yarışması’nda üçüncülük, "Hıdır Baba" öyküsüyle
    1977 Milliyet Sanat Dergisi Gülmece Öyküsü Yarışması’nde ikincilik, "Anayasa Hangi Anayasa" öyküsüyle
    1978 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü, Donumdaki Para ile
    1980 Bulgaristan Altın Kirpi Gülmece Ödülü, Bülbül Düdük ile
    Seyirci değil TARAFTAR
    90dk değil ÖMÜR BOYU
    Ayrı ayrı değil OMUZ OMUZA
    Bayramda değil KARA GÜNDE
    Moda için değil FORMA için
    Hava için değil SEVDA için
    Şerefsizce değil ONURLA
    Utanarak değil GURURLA
    Şampiyonken değil HASRETKEN
    Görüntüde değil Ölümüne GALATASARAY

  6. #126
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart

    MÜŞTAK ERENUS
    1915'te Afyonkarahisar’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. 1940'ta İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Avukatlık mesleğini seçti. 1940’lı yıllarda "Yücel" dergisi çevresinde toplanan genç şairler arasında yer aldı. İlk şiirleri "Yücel"in yanısıra Yenitürk, Kaynak, Şadırvan dergilerinde de yayınlandı. Asıl kişiliği 60’lı ve 70’li yıllardaki şiirleriyle yeni bir aşamaya ulaşarak belirginlik kazandı. "Duyuru" kitabında yer alan "Gelincik Bayrakların Türküsü" adlı uzun şiiri, gerek estetik değeri, gerekse toplumsal tanıklığıyla son yıllardaki toplumcu gerçekçi şiirin önemli örneklerinden biri. Biçimde özlülük ve izlenimci öğeler kullandı, konu ve tema alanında ise insan sevgisi, yaşama sevinci ve toplumsal eleştirilere yer verdi. Lirik ve epik öğeleri ustaca sentezleyen, toplumsal sorunlara tanıklığa önem veren şiirlerinde hece ölçüsü kalıplarını da kullandı.

    ESERLERİ

    Şiirler (1965)
    Ölmeye Vakit Yok (1976)
    Duyuru (1979)
    Çağırın Gidenleri (1986)
    Sermaye Destanı (1987)
    Kalk Geleceğe Oturdun (1991)
    Seyirci değil TARAFTAR
    90dk değil ÖMÜR BOYU
    Ayrı ayrı değil OMUZ OMUZA
    Bayramda değil KARA GÜNDE
    Moda için değil FORMA için
    Hava için değil SEVDA için
    Şerefsizce değil ONURLA
    Utanarak değil GURURLA
    Şampiyonken değil HASRETKEN
    Görüntüde değil Ölümüne GALATASARAY

  7. #127
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart

    NAHİT ULVİ AKGÜN
    1918 yılında Muğla’nın Milas ilçesinde doğdu. 12 Kasım 1996’da yaşamını yitirdi. 1948'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fekültesi Felsefe Bölümünü bitirdi. Ödemiş ve İzmir’de çeşitli liselerde öğretmenlik yaptı. İlk şiiri 1936'da İzmir’de yayınlanan Akın gazetesinde çıktı. Daha sonra Servet-i Fünun-Uyanış, Yücel, Değirmen, Kovan, Varlık, Fikirler, Kaynak, Yeditepe, Türk Dili dergilerinde bir çok şiiri yer aldı. 1953’te İzmir’de bir ilki gerçekleştirdi, sesli şiir sergisi açtı. İlk şiir kitabı denemelerini izmir’de Üç Gönül (1937), Leyla (1937), Irgat (1942) adlarında üç küçük broşürle gerçekleştirdi. Orhan Veli, Behçet Necatigil, Necati Cumalı etkileri yansıtan ilk şiirlerinde tatlı bir romantizm içinde aşk temasını işledi. Sonraki yıllarde Edip Cansever, Cemal Süreya etkisine kadı. Şiiri bu süreçte yenileşirken, ulaştığı söylem, biçim anlayışını korudu. Toplumsal çevre içinde bireyin türlü hallerini, üstüne düşülmemiş izlenimini veren, kendiliğinden bir biçimsel titizlikle yansıttı.

    ESERLERİ

    ŞİİR:
    Sebep (1945)
    Birisi (1955, 1962)
    Karanlıkta Bir Ağaç (1960)
    Gerçek Düş (1965)
    Evren Türküsü (1966 - 1968)
    Ağaçlar Uyanınca (1971)
    Eksilen Gökyüzü (1980)
    Yolunuzun Üstünde Bir Adam (1991)
    Birisi (Bütün şiirleri toplu basım)

    ÖDÜLLERİ

    1967 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü Evren Türküsü ile
    Seyirci değil TARAFTAR
    90dk değil ÖMÜR BOYU
    Ayrı ayrı değil OMUZ OMUZA
    Bayramda değil KARA GÜNDE
    Moda için değil FORMA için
    Hava için değil SEVDA için
    Şerefsizce değil ONURLA
    Utanarak değil GURURLA
    Şampiyonken değil HASRETKEN
    Görüntüde değil Ölümüne GALATASARAY

  8. #128
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart

    NAMIK KEMAL
    21 Aralık 1840’ta Tekirdağ’da doğdu, 2 Aralık 1888’de Sakız Adası’nda öldü. Asıl adı Mehmed Kemal. Namık adını ona şair Eşref Paşa verdi. Babası, II. Abdülhamid döneminde müneccimbaşılık yapmış olan Mustafa Asım Bey. Annesini küçük yaşında yitirince çocukluğunu dedesi Abdüllâtif Paşa’nın yanında, Rumeli ve Anadolu’nun çeşitli kentlerinde geçirdi. Bu yüzden özel öğrenim gördü. Arapça ve Farsça öğrendi. 18 yaşında İstanbul’a babasının yanına döndü. 1863’te Babıali Tercüme Odası’na kâtip olarak girdi. Dört yıl çalıştığı bu görev sırasında dönemin önemli düşünür ve sanatçılarıyla tanışma olanağı buldu. 1865’te kurulan ve daha sonra yeni Osmanlılar Cemiyeti adıyla ortaya çıkan İttifak-ı Hamiyet adlı gizli derneğe katıldı. Bir yandan da Tasvir-i Efkâr gazetesinde hükümeti eleştiren yazılar yazıyordu. Gazete, Yeni Osmanlılar Cemiyeti’nin görüşleri doğrultusunda yaptığı yayın nedeniyle 1867’de kapatıldı.

    Sürgünler dönemi

    Namık Kemal, İstanbul’dan uzak olması için Erzurum’a vali muavini olarak atandı. Bu göreve gitmeyi erteledi ve Mustafa Fazıl Paşa’nın çağrısı üzerine Ziya Paşa’yla birlikte Paris’e kaçtı. Bir süre sonra Londra’ya geçerek Mustafa Fazıl Paşa’nın parasal desteğiyle Ali Suavi’nin Yeni Osmanlılar adına çıkardığı "Muhbir" gazetesinde yazmaya başladı. Ama Ali Suavi’yle anlaşamadı, Muhbir’den ayrıldı. 1868’de gene Fazıl Paşa’nın desteğiyle "Hürriyet" gazetesini çıkardı. Çeşitli anlaşmazlıklar yüzünden, Avrupa’da desteksiz kalınca, 1870’te zaptiye nazırı Hüsnü Paşa’nın çağrısıyla İstanbul’a döndü. Nuri, Reşat ve Ebüzziya Tevfik beylerle birlikte 1872’de "İbret" gazetesini kiraladı. Aynı yıl burada çıkan bir yazısı üzerine gazete 4 ay kapatıldı. İstanbul’dan uzaklaştırılmak için Gelibolu mutasarrıflığına atandı. Orada yazmaya başladığı "Vatan Yahut Silistre" oyunu, 1873’te Gedikpaşa Tiyatrosu’nda sahnelendi. Oyunu izleyenler galeyana gelip olay çıkardı. Namık Kemal birçok arkadaşıyla birlikte tutuklandı. Bu kez kalebentlikle Magosa’ya sürgüne gönderildi.

    Türk Edebiyatı'nda İlkleri

    1876’da I. Meşrutiyet’in ilanından sonra İstanbul’a döndü. Şura-yı Devlet (Danıştay) üyesi oldu. Kanun-î Esasi’yi (Anayasa) hazırlayan kurulda görev aldı. 1877 Osmanlı-Rus Savaşı çıkınca Meclis-i Mebusan kapatıldı, Namık Kemal tutuklandı. Midilli Adası’na sürüldü. 1879’da Midilli mutasarrıfı oldu. Aynı görevle 1884’te Rodos, 1887’de Sakız Adası’na gönderildi. Ertesi yıl burada öldü ve Gelibolu’da Bolayır’da gömüldü. Şiirlerini küçük yaşlardan itibaren yazdı. Şinasi’yle tanışıncaya değin, şiirlerinde tasavvuf etkileri görülür. Bu dönemde özellikle Yenişehirli Avni, Leskofçalı Galib gibi şairlerden etkilendi. En önemli özelliklerinden biri, Türk şiirini Divan şiirinin etkisinden kurtarmaya çalışması. "Vatan Şairi" diye de isimlendirildi. Tiyatroya özel bir önem verdi, altı oyun yazdı. Bir yurtseverlik ve kahramanlık oyunu olan Vatan Yahut Silistre, Avrupa’da da ilgi uyandırdı ve beş dile çevrildi. İlk romanı "İntibah" 1876’da yayınladı. Ruhsal çözümlemelerinin, bir olayı toplumsal ve bireysel yönleriyle görmeye çalışmasının yanı sıra, dış dünya betimlemeleriyle de İntibah Türk romanında bir başlangıç sayılır. Romanı ve tiyatroyu toplumsal yaşama soktuğu gibi, edebiyat eleştirisini de Türkiye’ye ilk getiren kişilerden biri oldu. En önemli eleştiri eserleri Tahrib-i Harâbât ile Takip. Gazeteci olarak da Türk kültürü içinde önemli bir yeri var. Döneminin hemen hemen bütün yenilik yanlısı ve ilerici gazetelerinde yazıları yayınlandı. Siyasal ve toplumsal sorunlardan edebiyat, sanat, dil ve kültür konularına dek çok çeşitli alanlarda yazdığı makalelerin sayısı 500 kadar.

    ESERLERİ

    OYUN:
    Vatan Yahut Silistre (1873, yeni harflerle 1940)
    Zavallı Çocuk (1873, yeni harflerle 1940)
    Akif Bey (1874, yeni harflerle 1958)
    Celaleddin Harzemşah (1885, yeni harflerle 1977)
    Kara Bela (1908)

    ROMAN:
    İntibah (1876, yeni harflerle 1944)
    Cezmi (1880, yeni harflerle 1963)

    ELEŞTİRİ:
    Tahrib-i Harâbât (1885)
    Takip (1885)
    Renan Müdafaanamesi (1908, yeni harflerle 1962)
    İrfan Paşa’ya Mektup (1887)
    Mukaddeme-i Celal (1888)

    TARİHİ KİTAPLAR:
    Devr-i İstila (1871)
    Barika-i Zafer (1872)
    Evrak-ı Perişan (1872, yeni harflerle 1973)
    Kanije (1874)
    Silistre Muhasarası (1874, yeni harflerle 1946)
    Osmanlı Tarihi (1889, ölümünden sonra, yeni harflerle 3 cilt, 1971-1974)
    Büyük İslam Tarihi, (1975, ölümünden sonra)
    Seyirci değil TARAFTAR
    90dk değil ÖMÜR BOYU
    Ayrı ayrı değil OMUZ OMUZA
    Bayramda değil KARA GÜNDE
    Moda için değil FORMA için
    Hava için değil SEVDA için
    Şerefsizce değil ONURLA
    Utanarak değil GURURLA
    Şampiyonken değil HASRETKEN
    Görüntüde değil Ölümüne GALATASARAY

  9. #129
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart

    NÂZIM HİKMET
    15 Ocak 1902’de Selanik’te doğdu. 3 Haziran 1963'te Moskova'da yaşamını yitirdi. Dedesi Mevlevi tarikatından Nâzım Paşa. Midhat Paşa'nın yakın arkadaşı. Babası Hikmet Bey, Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) mezunu, Kalem-i Ecnebiye'ye bağlı bir memur. Annesi Celile Hanım, dilci, eğitimci Enver Paşa'nın kızı. İlkokuldan sonra arkadaşı Vâlâ Nurettin'le birlikte Mekteb-i Sultani'nin hazırlık sınıfına yazıldı. Ailesi parasal sıkıntıya düşünce ertesi yıl Nişantaşı Sultanisi'ne devam etti. Dedesi Nâzım Paşa'nın etkisiyle şiir yazmaya başladı. 1917'de Heybeliada Bahriye Mektebi'ne girdi. 1919'da mezun oldu, Hamidiye Kruvazörü'ne güverte subayı olarak atadı. Aynı yıl kış aylarında daha önce yakalandığı zatülcenp hastalığı tekrar etti. Sağlık kurulu raporuyla 1920'de askerlikten çıkarıldı. Bu sırada hececi şairler arasında genç bir ses olarak ünlendi. Bahriye Mektebi'nden öğretmeni olan Yahya Kemal Beyatlı'ya hayrandı. Yazdığı şiirleri gösterip eleştirilerini alıyordu. 1920'de Alemdar Gazetesi'nin düzenlediği yarışmada birincilik kazandı. Bu ödül ününü artırdı. İstanbul'un işgal altında olduğu günlerde heyecanlı direniş şiirleri yazdı. 1921'de arkadaşı Vâlâ Nurettin ile birlikte Ankara'ya gitti. İstanbul gençliğini milli mücadeleye katılmaya çağıran bir şiir yazdılar. Şiir çok beğenilince Bolu'ya öğretmen olarak atandılar. Bolu'da kalpaklı bu iki genç tepki gördü. Peşlerine gizli polis takıldı. Nâzım ile Vâlâ Nurettin Moskova'ya gitmeye karar verdiler. Batum üzerinden Moskova'ya ulaşıp "Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi"ne kaydoldular. Nâzım burada "serbest şiirle" tanıştı. İlk serbest şiirlerini yazdı. Bunlardan bazıları 1923'te Yeni Hayat, Aydınlık gibi dergilerde yayınlandı.

    Üniversiteyi bitirince 1924'te sınırdan gizlice geçerek Türkiye'ye girdi. Aydınlık dergisinde çalışmaya başladı. İzlendiğini anlayınca İzmir'e geçti. 1925'te Şeyh Sait isyanı nedeniyle başlatılan soruşturmalar sırasında gıyabında 15 yıla mahkum edildi. Tekrar yurtdışına kaçtı. 1926'da çıkan aftan yararlandırılmadı. Gizli örgüt üyesi olmak suçlamasıyla 3 ay daha hapse mahkum edildi. 1928'de Bakü'de ilk şiir kitabı "Güneşi İçenlerin Türküsü" basıldı. Aynı yıl yine gizlice Türkiye'ye döndü. Yakalanıp Ankara'ya götürüldü. Kısa bir tutukluluğun ardından serbest kaldı. İstanbul'da Zekeriya Sertel'in yayınladığı "Resimli Ay" dergisinin yazarları arasına katıldı. 1929'da "Putları Yıkıyoruz" başlığıyla bir yazı hazırlayıp Abdülhak Hamid Tarhan, Mehmet Emin Yurdakul gibi dönemin etkili şairlerine yönettiği saldırılar büyük ilgi gördü. "1929'da "835 Satır", "Jokond ile Sİ-YA-U", ertesi yıl "Varan 3+1+1=1" kitapları yayınlandı. 1930'da "Salkımsöğüt" ile "Bahri Hazer" şiirlerini Columbia firmasının girişimiyle plağa okudu. Plak halktan büyük ilgi görünce hakkında şiir kitapları nedeniyle dava açıldı. 1932'de "Benerci Kendini Niçin Öldürdü" ile "Gece Gelen Telgraf" kitapları basıldı. 1932'de "Kafatası", 1933'te "Bir Ölü Evi" adlı oyunları İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sahnelendi.

    1932'de bir bildiri nedeniyle başlatılan tutuklamalar sırasında gözaltına alındı. 1933'te Bursa Cezaevi'ne gönderildi. 5 yıl hapse mahkum oldu. Kısa bir süre tutuklu kalıp salıverildi. 1935'de Piraye Altınoğlu ile evlendi. Akşam gazetesinde "Orhan Selim" takma ismiyle fıkralar yazmaya başladı. Yine farklı isimlerle romanlar, oyunlar, operetler yazdı. 1935'te "Taranta Babu'ya Mektuplar" kitabı yayınlandı. "Unutulan Adam" oyunu şehir tiyatrolarında sahneye kondu. "Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı" kitabı 1936'da yayınlandı. 1938'de Harp Okulu öğrencilerini isyana teşvik suçlamasıyla bir kez daha tutuklandı. Ankara Cezaevi'ne kondu. 15 yıl hapse mahkum edildi. İstanbul Cezaevi'ne getirildi. Askeri Mahkeme'de de ayrıca yargılanıp bir 20 yıl hapse daha mahkum oldu. 1940'ta önce Çankırı ve sonra Bursa Cezaevi'de kondu. 10 yılı aşkın cezaevlerinde kaldı. Yayınlatamamasına rağmen sürekli yazdı. Serbest bırakılması için başlatılan çabalar sonuç vermedi. 1950'de açlık grevine başladı. Sağlık durumu iyi olmadığı için İstanbul'da Cerrahpaşa Hastanesi'ne kaldırıldı. 1950'de yürürlüğe giren af yasasıyla tekrar özgürlüğüne kavuştu. Piraye Hanım'dan ayrılıp cezaevinde sürekli ziyaretine gelen dayısının kızı Münevver Andaç ile evlendi. Doğan oğullarına Mehmed adını verdiler. Sürekli izlendiğini anlayınca tekrar yurtdışına gitmeye karar verdi. 1951'de Karadeniz yoluyla Bulgaristan ve Romanya üzerinden Moskova'ya gitti.

    25 Temmuz 1951'de Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarıldı. Yurtdışında birçok uluslararası kongreye katıldı. Kitapları birçok dile çevrildi. 1959'da kendisinden 30 yaş küçük olan Rus Vera Tulyakova ile evlendi. 1963'te bir kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Moskova'da Novodeviçiy Mezarlığı'nda toprağa verildi. İlk şiirlerini hece vezniyle yazdı. Ama içerik bakımından diğer hececi şairlerden uzaktı. Toplumsal içerikli bir şiir kurdu. Moskova'daki yıllarında özellikle geleçekçiliğin önemli isimlerinden Mayakovski'nin etkisiyle hece veznini bırakıp serbest şiire yöneldi. "835 Satır" kitabı yayınlandığında büyük şaşkınlık yarattı. Ama Ahmet Haşim, Yakub Kadri gibi şairler ondan övgüyle sözetti. Kendisini izleyen genç şairler de serbest şiire yöneldi. 1936'ya kadar yayınlanan kitaplarıyla Cumhuriyet dönemi şiirinin değerlerini kökünden sarstı. "Şeyh Bedrettin Destanı"nda ise şiirini tam anlamıyla bir ulusal bireşime ulaştırdı. Divan ve halk şiiri söyleyişlerini, çağdaş bir şiir anlayışı içinde eritti. En önemli eserlerinden "Memleketimden İnsan Manzaraları"nı 1941'de cezaevinde yazmaya başladı. 2'nci Meşruriyet'ten 2'nci Dünya Savaşı'na kadar uzanan geniş bir zaman diliminin öyküsünü bu eserinde destanlaştırdı. Düzyazı, şiir, senaryo tekniklerinin iç içe kullanıldığı bu eser, yeni bir türün habercisi oldu. Şiir kitapları 1938'den 1965'e kadar Türkiye'de basılamadı. Ancak, ölümünden iki yıl sonra 1965'ten itibaren yayınlanabildi.

    NÂZIM HİKMET’İN BÜTÜN ESERLERİ
    Nâzım Hikmet’in ilk şiir kitabı Güneşi İçenlerin Türküsü, 1928’de Bakû’de yayımlandı. Bu kitaptaki şiirler daha sonra Türkiye’de basılan kitaplarında şairin yasaları gözeterek yaptığı bir iki değişiklikle yer aldı. Türkiye’de 1929-1938 arasında yayımlanan kitapları şunlar:

    ŞİİR:
    835 Satır (1929)
    Jokond ile Sİ-YA-U (1929)
    Varan 3 (1930)
    1+1=1 (1930)
    Sesini Kaybeden Şehir (1931)
    Benerci Kendini Niçin Öldürdü (1932)
    Gece Gelen Telgraf (1932)
    Portreler (1935)
    Taranta-Babu’ya Mektuplar (1935)
    Simavne Kadısı Oğlu şeyh Bedreddin Destanı (1936)

    OYUN:
    Kafatası (1932)
    Bir Ölü Evi (1932)
    Unutulan Adam (1935)

    DİĞER:
    Şeyh Bedreddin Destanına Zeyl, Millî Gurur (1936)
    İt Ürür Kervan Yürür (Orhan Selim adıyla fıkralar, 1936)
    Alman Faşizmi ve Irkçılığı (inceleme, 1936)
    Sovyet Demokrasisi (inceleme, 1936)

    1949’da, Nâzım Hikmet cezaevindeyken, Ahmet Halit Kitabevi, Ahmet Oğuz Saruhan takma adıyla La Fontaine’den Masallar’ı yayımladı. Bu çeviri yapıt dışında, tam 29 yıl Nâzım Hikmet’in kitapları Türkiye’de basılmadı. Ölümünden iki yıl sonra, 1965’te, "Yön" dergisinin Kurtuluş Savaşı Destanı’nı yayımlaması gözü pek bir davranış olarak değerlendirildi. Arkasından, başta İzlem ile Dost Yayınevleri olmak üzere, ilerici yayınevleri, önce şairin sağlığında Türkiye’de basılmış kitaplarını, sonra dış ülkelerde Türkçe olarak yayımlanmış kitaplarını yayınlamaya başladılar. Bu yayınlar sürekli olarak kovuşturmalara uğradı. Bazıları toplatıldı, davalar açıldı.
    Piraye ile Nâzım Hikmet’in üvey kardeşi Metin Yasavul'un sahibi oldukları, Memet Fuat’ın yönetimindeki De Yayınevi ise, şairin Bursa Cezaevi’ndeyken basıma hazırlayıp Piraye’ye bırakmış olduğu kitapların yayımına başladı. Bunlar içerde dışarda daha önce basılmamış kitaplardı. şair ölmeden önce yaptığı konuşmalarda bu kitaplardan bazılarının kaybolmuş olduğunu söylemişti. De Yayınevi’nde birinci basımı yapılan kitaplar şunlar:

    Saat 21-22 şiirleri (1965)
    Dört Hapisaneden (1966)
    Rubailer (1966)
    Ferhad ile Şirin (1965)
    Sabahat (1965)
    Memleketimden İnsan Manzaraları (5 cilt, 1966-1967)

    Bütün bu kitapları basıma Memet Fuat hazırlamıştı. Saat 21-22 şiirleri ile Dört Hapisaneden için iki kez mahkemeye verildi, sonuçta beraat etti. Ferhad ile Şirin’in daha önce dışarda yapılmış olan, yarıdan sonrası kaybolduğu için yeniden yazılmış bir basımı vardı. De Yayınevi’nin bastığı şairin Bursa Cezaevi’nde yazdığı asıl metindi. Bulgaristan’da yayımlanan Memleketimden İnsan Manzaraları ise De Yayınevi basımının tekrarıydı.
    Bilgi Yayınevi, 1968’de, Cevdet Kudret’in basıma hazırladığı Kuvâyi Milliye’yi yayımladı. Bu Nâzım Hikmet’in cezaevinden çıktıktan sonra İnkılap Kitabevi için hazırladığı Kurtuluş Savaşı Destanı'nın yeni bir düzenlemesiydi. Şair gerçi bu destanı Memleketimden İnsan Manzaraları’nın içine yerleştirmişti, oradan çıkarılıp ayrı olarak yayımlanmasını istemiyordu. Ama cezaevinden çıktıktan sonra gerçek bir özgürlük ortamında olmadığını gördü. Kimse onun yapıtlarını yayımlamayı göze alamıyordu. İnkılap Yayınevi’nin yaptığı öneriyi çok parasız kaldığı bir dönemde kabul ederek Kuvâyi Milliye’yi düzenledi. Ama İnkılap Yayınevi parasını peşin ödediği bu kitabı bile yayımlamaktan çekindi, on yedi yıl sonra, Cevdet Kudret aracılığıyla Bilgi Yayınevi’ne devretti.
    Yine 1968’de Bilgi Yayınevi Kemal Tahir’e Mapusaneden Mektuplar’ı; De Yayınevi Cezaevi’nden Memet Fuat’a Mektuplar’ı yayımladılar. İki yıl sonra da Cem Yayınevi Bursa Cezaevi’nden Vâ-Nû’lara Mektuplar’ı yayımladı. 1975’te De Yayınları arasında Memet Fuat’ın Nâzım ile Piraye’si çıktı. Bu kitap Nâzım Hikmet’in Piraye’ye yazdığı mektuplardan bölümler seçerek şairin yaşamıyla şiirleri arasındaki iç içeliği gösteren duyarlı bir çalışmaydı. Mektupların tümü değildi, ama öyle sanıldı. (Yirmi üç yıl sonra, 1998’de, Adam Yayınevi Piraye’ye Mektuplar adıyla Nâzım Hikmet’in cezaevi yılları boyunca Piraye’ye yazdığı mektupların tümünü iki cilt olarak yayımladı.)
    1975-1980 arasında Cem Yayınevi Nâzım Hikmet’in Tüm Eserleri dizisini yayımladı. Şerif Hulusi ile birlikte notlar yazarak başladıkları 9 kitaplık bu diziyi, çalışma arkadaşının ölümü üzerine Asım Bezirci yalnız tamamladı.
    1980’de Kemal Sülker Yazko Yayınları’nda Nâzım Hikmet’in Bilinmeyen İki şiir Defteri’ni yayımladı.
    1988-1990 arasında Adam Yayınevi Nâzım Hikmet’in bütün yapıtlarını 28 kitaplık bir dizide topladı. Dizinin editörlüğünü Memet Fuat, araştırmacılığını Asım Bezirci yaptı. Bugün satışta bulunan bu dizideki kitaplar şunlar:

    ŞİİR:

    835 Satır (835 Satır; Jokond ile Sİ-YA-U; Varan 3; 1+1=1; Sesini Kaybeden şehir)
    Benerci Kendini Niçin Öldürdü (Benerci Kendini Niçin Öldürdü; Gece Gelen Telgraf; Portreler; Taranta-Babu'ya Mektuplar; Simavne Kadısı Oğlu şeyh Bedreddin Destanı; şeyh Bedreddin Destanı'na Zeyl)
    Kuvâyi Milliye (Kuvayi Milliye; Saat 21-22 şiirleri; Dört Hapisaneden; Rubailer)
    Yatar Bursa Kalesinde
    Memleketimden İnsan Manzaraları
    Yeni Şiirler
    Son Şiirleri
    İlk Şiirler
    La Fontaine’den Masallar
    (İlk Şiirler, Nâzım Hikmet’in çocukluk şiirleriyle hece şiirlerini içeriyor. Şair bunların büyük bir bölümünün toplu şiirleri arasına alınmasını herhalde istemezdi. Son kitap takma adla yayımlanan La Fontaine çevirileri.)

    OYUN:

    Kafatası (Ocak Başında; Kafatası; Bir Ölü Evi; Unutulan Adam; Bu Bir Rüyadır)
    Ferhad ile şirin (Yolcu; Ferhad ile şirin; Sabahat; Enayi)
    Yusuf ile Menofis (Allah Rahatlık Versin; Evler Yıkılınca; Yusuf ile Menofis; İnsanlık Ölmedi Ya; İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu?)
    Demokles’in Kılıcı (İstasyon; İnek; Demokles’in Kılıcı; Tartüf - 59)
    Kadınların İsyanı (Kadınların İsyanı; Yalancı Tanık; Kör Padişah; Her şeye Rağmen)

    ROMAN-ÖYKÜ-MASAL:

    Kan Konuşmaz
    Yeşil Elmalar
    Yaşamak Güzel şey Be Kardeşim
    Hikâyeler
    Çeviri Hikâyeler
    Masallar
    (Nâzım Hikmet yalnızca Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim adlı romanıyla Sevdalı Bulut adlı masallar kitabını kendi adıyla yayımlamıştı. Ötekiler para kazanmak için acele yazılıp gazetelerde takma adlarla yayımlanmış ürünlerdir.)

    YAZILAR:

    Sanat, Edebiyat, Kültür, Dil
    Yazılar (1924-1934)
    Yazılar (1935)
    Yazılar (1936)
    Yazılar (1937-1962)
    Konuşmalar
    (Nâzım Hikmet’in bu kitaplarda yer alan yazılarının büyük çoğunluğu çeşitli takma adlarla gazetelere yazdığı köşe yazılarıdır.)

    MEKTUPLAR:

    Nâzım ile Piraye
    Cezaevinden Memet Fuat’a Mektuplar
    (1998'de Adam Yayınevi’nin Piraye’ye Mektuplar adıyla iki cilt olarak yayımladığı yapıt da bu bölüme eklenmelidir.)

    Ayrıca yine Adam Yayınları arasında Memet Fuat’ın hazırladığı Nâzım Hikmet’in Seçme Şiirler kitabı da yer almaktadır.

    (Fotoğraf: Ferhat ile Şirin balesi yaratıcıları (soldan) Yuri Grigoroviç, Arif Melikov, Virsaladzade, Nâzım Hikmet, şef Niyazi Tagizade.
    Seyirci değil TARAFTAR
    90dk değil ÖMÜR BOYU
    Ayrı ayrı değil OMUZ OMUZA
    Bayramda değil KARA GÜNDE
    Moda için değil FORMA için
    Hava için değil SEVDA için
    Şerefsizce değil ONURLA
    Utanarak değil GURURLA
    Şampiyonken değil HASRETKEN
    Görüntüde değil Ölümüne GALATASARAY

  10. #130
    UYARI:
    Kullanıcıların Profil Bilgileri Misafirlere Kapatılmıştır. Görmek için KAYIT olmalısınız.~
    dυѕLєяfσяυм üує

    Standart

    NAZLI ERAY
    28 Haziran 1945’te Ankara’da doğdu. İstanbul Arnavutköy Kız Kolejini bitirdi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ile Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirmeden ayrıldı. 1965-1968 arasında Turizm ve Tanıtma Bakanlığı’nda çevirmen olarak çalıştı. Evlendikten sonra görevden ayrılıp sadece yazılarıyla ilgilendi. 1977'de Amerika’da Iowa Üniversitesi’nde konuk öğretim üyesi olarak bulundu ve bir sömestr yaratıcı edebiyat dersi verdi. Yazmaya lise öğrenciliği yıllarında hikaye çalışmalarıyla başladı. İlk öyküsü "Monte Hristo" Varlık dergisinde yayınlandı. 1975'te ilk kitabı "Ah Bayım Ah" basıldı. Öyküleri İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Japonca, Çekçe, Urduca ve Hintçe’ye çevrildi. 1986'da öykülerinden bir demet Almanca olarak Almanya'da yayınlandı. Güneş ve Cumhuriyet gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. 1978'ten beri Türkiye Yazarlar Sendikası üyesi. Aynı zamanda uluslararası PEN üyesi. Eserlerinde ironi ve eleştirinin ağır bastığı gerçekdışı bir evren yaratır. Düşle gerçeğin, yaşananla tasarlananın iç içe örüldüğü öykü ve romanları zengin bir düş gücünün ürünüdür.

    ESERLERİ

    ÖYKÜ:
    Ah Bayım Ah (1976)
    Geceyi Tanıdım (1979)
    Kız Öpme Kuyruğu (1982)
    Hazır Dünya (1984)
    Eski Gece Parçaları (1986)
    Yoldan Geçen Öyküler (1987)
    Aşk Artık Burada Oturmuyor (1989)
    Kuş Kafesindeki Tenor (1991)
    Elyazması Rüyalar (1999)
    Beyoğlu'nda Gezersin (2005)

    ROMAN:
    Pasifik Günleri (1981)
    Orphee (1983)
    Yıldızlar Mektup Yazar (1993)
    Arzu Sapağında İnecek Var (1994)
    Ay Falcısı (1994)
    İmparator Çay Bahçesi
    Uyku İstasyonu (1995)
    Deniz Kenarında Pazartesi (1997)
    Örümceğin Kitabı (1998)
    Aşık Papağan Barı (1998)
    Ayışığı Sofrası (2000)
    Aşkı Giyinen Adam (2001)
    Sis Kelebekleri (2003)

    DENEME:
    Düş İşleri Bülteni (1999)

    ÖDÜLLERİ

    1988 Haldun Taner Öykü Ödülü, Yoldan Geçen Öyküler ile
    2002 Yunus Nadi Ödülü, Aşkı Giyinen Adam ile
    Seyirci değil TARAFTAR
    90dk değil ÖMÜR BOYU
    Ayrı ayrı değil OMUZ OMUZA
    Bayramda değil KARA GÜNDE
    Moda için değil FORMA için
    Hava için değil SEVDA için
    Şerefsizce değil ONURLA
    Utanarak değil GURURLA
    Şampiyonken değil HASRETKEN
    Görüntüde değil Ölümüne GALATASARAY

Sayfa 13/23 İlkİlk ... 378910111213141516171819 ... SonSon

Sistem Bilgileri

Bu sistem vBulletin® alt yapısına sahiptir!
Telif hakları, Jelsoft Enterprises Ltd'e aittir. Copyright © 2024

Uyarı

5651 Sayılı Kanun'un 4.cü maddesine göre üyeler yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Yer sağlayıcı olarak hizmet veren sitemiz hakkında yapılacak tüm hukuksal Şikayetler ile ilgili iletişime geçilmesi halinde size dönüş yapacaktır.

gaziantep escort bayan gaziantep escort deneme bonusu veren siteler bahissitelerivip.com deneme bonusu deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler mjsanaokulu.com Maltepe Escort deneme bonusu deneme bonusu veren siteler maltepe escort kartal escort ataşehir escort pendik escort ankara escort sincan escort eryaman escort bayan ankara escort ankara escort bayan escort ankara ankara escort eryaman escort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort eryaman escort adana escort eryaman escort Antalya Seo tesbih yetişkin sohbet kameralı sohbet aresbet casino siteleri Grandpashabet moldebet efesbet efesbet giriş getirbet efesbet deneme bonusu deneme bonusu veren siteler 2021 grandpashabet bahis siteleri bahis siteleri bonus veren siteler bahis siteleri canlı casino siteleri deneme bonusu En güvenilir bahis siteleri ankara olgun escort mimarsinanokullari.com