Kardeşlik, birlik ve beraberlik

Tüm müminler birbirlerinin kardeşidirler ve her zaman beraberce uyum içinde hareket etmelidirler.

Tesanüt (kardeşlik, dayanışma, birliktelik) önemli bir mümin vasfıdır. Allah'ın Kuran'da bildirdiği hükme göre, tüm müminler birbirlerinin kardeşidirler. Onlar aynı yola uymuş, Kuran'a tabi olmuş, aynı hedefe sahip, aynı duyguları taşıyan insanlardır. Dolayısıyla aralarında büyük bir sevgi ve dayanışma bulunur. Allah, bu durumu Kuran'da şöyle tarif etmektedir: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten Sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin." (Haşr Suresi, 10)




Tesanüt içinde Allah'ın yolunda çaba harcamak kesin bir emirdir. Bu durum şöyle bildirilir:

"Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzenizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar." (Al-i İmran Suresi, 103)

Müminler, güzel ahlaklıdırlar, mütevazidirler, sevgi ve saygı doludurlar. Bu yüzden de tesanüt müminler arasında doğal bir şekilde oluşur. Ancak yine de bu konuda dikkat edilmesi gereken yönler vardır. Müminlerin yapabileceği çeşitli yanlışlar, bu tesanüdün zedelenmesine ve müminler arasında soğukluk yaşanmasına neden olabilir.

Bu yanlış hareketlerin nedeni, müminlerin davranışlarını gaflet anlarında etkileyen nefstir. Mümin fedakar, hoşgörülü ve sıcaktır; ama herkeste nefs bulunur ve insan dikkat etmezse bazen nefsine uyabilir. Kıskanç, bencil ve hırslı olan nefsine uyması ise, bu kötü hislerin mümine etki etmesi demektir.İşte bu yüzden Kuran, müminleri tesanüd konusunda son derece dikkatli olmaları için uyarmaktadır. Madem şeytanın insandaki tezahürü olan nefs, insanı yanıltabilmektedir, öyleyse karşıdaki müminin nefsini harekete geçirecek bir üslup kesinlikle kullanılmamalıdır. Bu konuda Kuran'ın bir diğer emri de şöyledir: "Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır." (İsra Suresi, 53)

Allah'ın Kuran'da bildirdiği emir, tesanüdün sağlanması açısından son derece önemlidir. Birincisi, müminlerin birbirlerine karşı sürekli olarak en güzel hitap şeklini (yalnızca güzel değil, "en güzel") kullanmaları emredilmektedir. İkinci olarak da ayette, şeytanın bir özelliği açığa vurulmaktadır: Şeytan, insanların ve özellikle de müminlerin arasını bozmak için uğraşmaktadır. (Harun Yahya, Kuran Ahlakı)

Şeytanın ve nefsin müminlerin arasındaki tesanüdü bozmak için en çok başvurduğu yollardan biri ise, rekabet duygusudur. Eğer mümin gaflet halinde olursa, makam, mevki gibi konularda rekabet hissine kapılıp kardeşlerini geçmeye, kendini onlardan daha ön plana çıkarmaya çalışabilir. Aynı şekilde kendisinden daha ön plandaki bir kardeşine karşı kıskançlık hissedebilir. Aslında gaflet halinde yapılan bu hareket, gerçekte Allah'a isyan anlamına gelmektedir. "Yoksa onlar, Allah'ın kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar?" (Nisa Suresi, 54) ayetine göre, insanlara verilmiş olan nimetler Allah'tandır ve bunları kıskanmak Allah'ın takdirine karşı gelmek anlamına gelir.

Bu nedenle müminlerin kıskançlık gibi bir tavırdan kesinlikle uzak durmaları gerekmektedir. Bu, hem Allah'ın rızasına muhalif bir harekettir hem de ayetin hükmüne göre, müminlerin gücünün azalmasına neden olur:

"Allah'a ve Resulüne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir."(Enfal Suresi, 46)Bu nedenle mümin, kardeşleri ile arasında bir çekişme, rekabet ortamı oluşmasına kesinlikle engel olmalıdır. Olabildiğince mütevazi, alçak gönüllü olmak, rekabet tehlikesini yok eder.
(makale harun yahya)