Anne Karnında İlk Nefes Öncesi Yapılan Hazırlıklar

• Doğum öncesinde anne karnında nasıl bir hazırlık aşaması yaşanır?

• Hangi özel sıvı, organların doğumdan sonrası için hazırlanmasını sağlar?

• Bebek bekleyen annenin kendisi dahi farkında değilken, bebeğin akciğerlerinin tamamen gelişip gelişmediğini yani doğuma hazır olup olmadığını hangi protein haber verir?

Anne karnında organları yavaş yavaş tamamlanan ve hareketlenmeye başlayan bebeği doğduğunda tamamen yeni bir ortam bekler. Bu nedenle bebeğin bulunduğu güvenli ortamdan tamamen farklı özelliklere sahip bu dış dünyada yaşayabilmesi için, doğmadan önce vücudunda gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Yüce Allah, bebeğin anne karnındaki gelişimi ve hayata normal bir insan olarak gelebilmesi için gerekli tüm bu düzenlemeleri eksiksiz biçimde yaratarak, tüm evreni sarıp-kuşatan sınırsız ilmini ve aklını, her bebeğin vücudunda tecelli ettirmektedir. Allah'ın yaratma ilmi, bir ayette şöyle bildirilmektedir:

“… Sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır.” (Saffat Suresi, 96)

Bebeğin Yaşam Suyu: Amniyon Sıvısı

Bebeğin dış dünyadaki ortama doğar doğmaz alışabilmesi için anne karnında yavaş yavaş hareketlenmeye başlaması ve yeni oluşan organlarını çalıştırmaya başlaması gerekir. İşte bu aşamada önemli bir mucize gerçekleşir. Bebeği rahimden ayıran zarın içinde "amniyon sıvısı" denilen özel bir sıvı oluşmaya başlar.

* Bebeğin böbrekleri, akciğeri, amniyon zarının kendisi ve rahim ortaklaşa katkıda bulunarak bu sıvıyı oluştururlar. (Geraldine Lux Flanagan, Beginning Life, A Dorling Kindersley Book, Londra, 1996, s. 74)

* Ceninin büyümesine paralel olarak miktarı yavaş yavaş artan amniyon sıvısı 10. haftada 30 ml, 5. ayda 350 ml ve 7. aya kadar da 1 litreye ulaşır. Doğum anında ise yarım litreye düşer.( Keith L. Moore, The Developing Human - Clinically Oriented Embryology, W. B. Saunders Company, 1983, Canada, s. 126)
* Amniyon sıvısı her üç saatte bir, yani her gün sekiz defa ceninin bağırsakları tarafından emilir ve kan yoluyla anne kanına verilir. Emilen sıvı miktarı kadar sıvı, hem anne rahminden ve hem de ceninin akciğer ile böbrekleri tarafından üretilerek amniyon sıvısının havuzuna bırakılır. Böylece cenin için hayati derecede önemli olan bu sıvının miktarı korunmuş olur.

Doğduktan sonra bebek için en önemli unsur, şüphesiz nefes almaktır. O ana kadar henüz hava ile tanışmamış olan ciğerlerin, havayla doldurulup nefesin geri verilmesi gereklidir. Doğduktan sonraki ilk ana kadar hiç nefes almayan ciğerler, ilk nefesi bir anda, oldukça normal bir şekilde alıp vermeye başlarlar. Bebek, o ana kadar annenin kanından karşıladığı oksijeni artık kendi ciğerleri vasıtasıyla havadan almak zorundadır. Bebeğin bu yeni duruma yani doğuma hazır olduğunu ise, SP-A proteini doğum sancılarına neden olacak bir dizi işlemi tetikleyerek haber verir.

Amniyon Sıvısının İşlevi Nedir?

Bebek için özel olarak hazırlanmış olan amniyon sıvısı, organların doğumdan sonraki kullanımı için hazırlanmasını sağlar. Örneğin:

* Tat Duyusunu Oluşturur... Bebek, amniyon sıvısı ile bir anlamda dış dünyaya alışmak için egzersiz yapar ve düzenli olarak bu sıvıyı içer. Bu sayede dili acı, tatlı, tuzlu ve ekşiyi algılamaya başlar. Bir süre sonra tükürük bezleri de harekete geçer.

* Bağırsakları Emilime Hazırlar, Böbrekleri Çalıştırır... Fetüsün içtiği amniyon sıvısı hem bağırsakları emilim işine hazırlamakta, hem de böbreklerin aynı sıvıyı devamlı olarak kandan süzmesine olanak sağlayıp böbrekleri çalıştırmaktadır. Böbreklerden emilen sıvı da tekrar amniyon sıvısına geri verilmektedir. Ancak bu işlem amniyon sıvısını kirletmez. Çünkü böbrekler, şu anki işleyişlerinden farklı olarak, bebeğin içtiği sıvıyı süzerken steril hale getirecek bir yapıya da sahiptirler. Ayrıca bu sıvı, tıpkı bir havuzun temizlenmesi gibi diğer birçok sıvının da yardımıyla sürekli temizlenir.

Bu gelişmelerin yanısıra, bu dönemde sindirim sisteminin tam olarak hazır olması için, midede sindirim suları salgılanmaya başlanır.( Geraldine Lux Flanagan, Beginning Life, A Dorling Kindersley Book, Londra, 1996, s. 74) Ayrıca yeni oluşan bebeğin bağırsaklarında yer alan hücreler, şekerleri ve tuzları birbirinden ayırt edebilme yeteneği kazanır ve bir süre sonra seçilen bu atıklar annenin kanına geri verilir. Böylece hem bağırsaklar, hem de böbrekler aktif faaliyete geçmiş olurlar.

* Bebeğin Anne Karnında Rahat ve Güvenli Hareket Etmesini Sağlar... Amniyon sıvısı sadece sindirim sistemini doğumdan sonraya hazırlamakla kalmaz, bebeğin anne rahminde rahatça hareket etmesini de sağlar. Cenin bu sıvı içinde tıpkı limana bağlanmış bir sandal gibi yüzer. Bu haliyle çok güvenli bir şekilde anne rahminde hareket etmektedir. Aynı zamanda dışarıdan gelecek mekanik darbelere karşı da bu sıvı sayesinde korunmaktadır. Sıvılara herhangi bir yönden gelen basınç, küresel olarak her tarafa yayılır. Böylece cenin olumsuz etkilerden korunmuş olur. Örneğin anne koşsa da, cenin bu koşuyla oluşan sarsıntıdan hiç etkilenmez. Bu durum içi suyla dolu, kapalı bir kabın içerisindeki bir mantarın kap çalkalandığında hareket etmemesine benzer. Bu örnekte de görüldüğü gibi her türlü tehlikeye karşı, cenin için olabilecek en muazzam koruma sistemi yaratılmıştır.

* Ceninin Rahme Baskı Yapmasını Engeller... Amniyon sıvısının varlığı, annenin sağlığı için de önem taşımaktadır. Ceninin amniyon sıvısının içinde yüzer şekilde olması önemlidir. Bu sıvı, rahmin boşluklarını doldurur. Bu sayede zamanla büyüyen ve ağırlık kazanan cenin, annenin rahmine ağırlık yapmaz. Eğer bu sıvı olmasaydı cenin büyüdükçe rahme baskı yapacaktı. Bu ise rahim duvarlarının ters baskı etkisi sebebiyle, ceninin normal gelişimini imkansız kılacaktı.

* Bebeğe Sabit Bir Isı Sağlar... Bu özel sıvının cenine sağladığı bir diğer hayati imkan ise, sabit bir ısıdır. Bilindiği gibi sıvılar ısıyı eşit olarak dağıtırlar. Devamlı değiştirilen amniyon sıvısı da belirli bir sıcaklıkta olup ceninin gelişimi açısından ihtiyacı olan ısıyı her tarafa eşit olarak dağıtır.

Amniyon sıvısı olmadan bir bebeğin anne karnında gelişmesi mümkün değildir. Böyle önemli görevlere sahip, çok fonksiyonlu bir sıvının evrimcilerin iddia ettiği gibi tesadüfen bir anda oluştuğunu iddia etmek mümkün değildir. Kompleks bir yapının bir anda oluşması demek, o yapının yaratılmış olması demektir. Tesadüflerin hesap yapması, ihtiyaçları belirlemesi, bu ihtiyaçlara uygun yapıları seçmesi ve bunları gereken zamanda gereken yerde meydana getirmesi mümkün değildir. Açıktır ki, amniyon sıvısı, bağlı olduğu sistemlerle birlikte ve tam ihtiyaç olan miktarlarda, Allah tarafından yaratılmıştır.

Başlangıçta bir et parçası görünümünde olan embriyo zamanla gelişir. Gözleri, kulakları, kalbi ve diğer organları oluşur ve yepyeni bir insan ortaya çıkar. Dünya üzerindeki tüm insanların başından bu aşamalar geçmiştir. İnsan kendi varlığından haberdar olmayan bir hücreler topluluğuyken anne bedeninde hazırlanmış olan koruyucu ortamda güven içinde gelişimini sürdürür. Simetrik gözler, kaşlar, burun, ağız, koruyucu deri hep anne bedeninde oluşur. Yukarıdaki resimlerde de açıkça görülen mucizevi değişim, Allah'ın yaratma sanatının delillerinden biridir. Bu gerçeği düşünmek ve Allah'a şükretmek dünya üzerindeki her insanın sorumluluğudur.

Doğum Sinyalini Veren Haberci: Sp-A Proteini

Teksas Üniversitesinde görevli Jennifer Condon ve ekibi tarafından bazı denek hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, ceninin hamileliğin 32. haftasından sonra akciğerlerin oksijen alımında önemli rol oynayan SP-A ismindeki bir proteini üretmeye başladığını ortaya koymuştur. Bilim adamları, SP-A proteininin insanlarda da bulunduğunu belirterek insanlarda da buna benzer bir mekanizmanın sancıların başlamasında rol oynadığını ifade etmişlerdir. (news-medical.net/?id=92)

SP-A Proteininin İşlevleri

* Ceninin akciğerlerine özgü bir protein olan SP-A proteini verilen denekler erken doğum yaparken, SP-A proteininin işlevi durdurulduğunda deneklerin doğum sancıları önlenmiştir.

* SP-A doğmamış bebeğin akciğerlerinden yaşam sıvısı olan amniyon sıvısına geçip, orada bağışıklık sisteminin makrofaj denilen hücrelerine yerleşir. Bu hücreler de rahme yapışarak bir tür enfeksiyon reaksiyonuna neden olur. Oluşan enfeksiyon ise rahmin kasılma hareketini uyardığı için sancılar başlar.

* Nefes alıp vermede önemli rol oynayan ve akciğerlerin gelişme sürecinin sonunda üretilen SP-A proteininin, doğum sancısına neden olduğunun tespit edilmesi, önemli bir mucizeyi de ortaya çıkardı: Doğum sancılarını başlatan SP-A proteini ancak bebeğin -doğduğunda ilk olarak kullanacağı organ olan- akciğerleri tam anlamıyla gelişince salgılanmaktadır. Diğer bir ifadeyle SP-A proteini bir anlamda “bebeğin doğuma hazır olduğunun bir sinyali” niteliğindedir.

Bebeği Amniyon Sivisindan Koruyan Özel Tüycükler

Anne karnında gelişimini sürdürmekte olan bebek, amniyon sıvısı tarafından korunur. Ancak bu sıvının içinde uzun süre kalmak bebeğe zarar da verebilir. Fakat bebeğe herhangi bir zarar gelmez. Çünkü sıvının tahribatına karşı bebeğin bedeninde mükemmel bir koruma oluşturulmuştur.

5. ayda bebeğin tüm vücudunu renksiz tüycükler kaplar. Bü tüycükler, 3-4 ay süresince bebeğin vücudunda kalırlar. Doğumdan önce de hemen hemen bebeğin tüm vücudunu kaplamış vaziyettedirler. Tüycükler sayesinde amniyon sıvısı bebeğin tenine zarar vermemiş olur. Tüycüklerin varlığının bebeğin korunması için alınmış özel bir tedbir olduğu çok açıktır. Anne karnındaki bebeğin gelişiminde her türlü detay eksiksizdir. Hiçbir aksama olmayacak şekilde kurulmuş olan bu sistem, Allah'ın sınırsız yaratma gücünün göstergelerinden bir tanesidir.

Bebeği İlk Nefesine Hazırlayan Yüce Allah'tır

Bebeği doğduğu an herşeyi ile hazır olarak yaratan Yüce Allah, amniyon sıvısını bebeği ve anneyi koruyacak özelliklerde var etmiş, akciğerlerin oluşumunda da gerekli hazırlıkların tamamlanmasını sağlamıştır. Bebeğin akciğerleri ancak tam olarak geliştiğinde SP-A proteininin ve doğum sancısının oluşması ise Yüce Allah'ın bir rahmetidir.

Bu birkaç örnekte görüldüğü gibi bebek daima özel bir koruma altındadır. Ama unutulmamalıdır ki bu koruma anneye ait değildir. Cenin gelişimini devam ettirirken, anne normal hayatına devam eder. Çocuğun gelişimi ve hayata normal bir insan olarak gelebilmesi için gerekli tüm ayrıntıları Rabbimiz en mükemmel şekilde yaratmıştır. Böylece hem cenin halindeki bebeğin yaşaması için gerekli her türlü ihtiyacı karşılanmış olur, hem de annenin bebeği yaşatabilmek için ne yapması gerektiğini düşünmesine gerek kalmaz.

Sonsuz ilim ve güç sahibi Yüce Rabbimiz, yarattığı herşey gibi ana rahmindeki doğum sürecini de kusursuz şekilde yaratarak savunmasız ve şuursuz olan bebeği rahmetiyle koruması altına almıştır. Yüce Allah, bu gerçeği bir ayette şöyle bildirmektedir:

“Allah, sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdi.” (Nahl Suresi, 78)
(makale harun yahya)