İngilizler bilim ve teknik terimlerini Latince ve Eski Yunanca'dan türetirler. Çünkü 4-5 dilin kırması sadece birkaç yüzyıllık geçmişi olan İngilizce'nin kendinden terim türetme yeteneği hemen hemen hiç yoktur. Osmanlı Aydınları bilim teknik tıp terimlerini Arapça Farsça köklerden türettiler tayyare ve zatürree'de olduğu gibi. Araplara hediye ettiğimiz böyle kelimeler hala kullanılıyor. Halbuki buna hiç gerek yoktu. On bin yıllık Türkçe'nin matematik gibi kuralları var. Köklerden takılardan ses uyumlarını da kaale alarak bir milyon sözcük türetilebiliyor. Üstelik en teknik bir konuda böyle türetilen bir terim halka bile bir şeyler ifade edebiliyor. Amerikanca'da bu mümkün değil. Ziya Gökalp'le başlayan dönemde ve Cumhuriyetle Türkçe'ye dönüldü; Atatürkgeometri terimlerini bizzat türetti. Rahmetli Prof. Abdullah Kızılırmak gibi Sayın Aydın Köksal gibi Türk dilini kurallarıyla yapısıyla iyi bilen onu seven bazı bilim adamları 1980'e kadar kendi dallarında Türkçemize "Gökbilim" "Bilgisayar" gibi nice güzel terimler kazandırdılar. Her dalda terim sözcükleri yayınlanırdı. Orta öğrenimce de kullanıldı. Sonra birden bu sözcükler aniden yok edildi. Pek çok okulda (yakında hepsi öyle olacak) çeşitli olarak bütün dersler İngilizce verilmeye başlandı. Bunun tabii bir sonucu da dilini bilmeden yetişenlerin Türkçesini bilmedikleri için Türkçe düşünemedikleri için ya da daha kötüsüetrafa kendilerini beğendirirler zehabıyla Türkçe yerine "Anglomanlıca" diye tabir ettiğim İngilizce bozuntusu laflar sarf etmeleri. Halbuki her ülkede bizden de on-on beş yıl öncesine kadar olduğu gibi kendi dilini güzel ve temiz kullananlar takdir edilir. Araya yabancı kelimeler sokuşturmak ayıptır; kimlik kişilik yoksunluğunu delalet eder.

Şimdi bazı örnekler vereceğim:

Yaygın olarak kullanılmış ve halk diline kadar geçmiş daha eski veya daha güzelim Türkçeleri dururken kulak tırmalayan diken gibi batan İngilizcelerini kullanmak niye? Çoğu zaman bu"özentifikasyonlar" dan gülünç manalar da çıkıyor.

"Cankurtaran" yaygındı birden "ambulans" hatta "ambulance" oluverdi. Bu çirkin İngilizce laf kökeninde "dolaşan" demektir. Eh uygun. Öyle ya bu araba keşmekeşinde gariban can kurtaramıyor dolaşıyor!..

"Meclis" birden "parlamento" oluverdi. "Milletvekilleri" de "parlamenter" kesiliverdiler. Hayrola bu lafla kendilerine bir hava vermekte olanlara hatırlatalım: "Parlamenter" İtalyanca kökeninde "laf üreten" demektir. Halbuki millet laf üretenlerini değil vekillerini bekliyor! Bize "laf üretilen" (hem de bütçeye büyük bir yükle) yer değil Atatürk'ün anlamlı bir şekilde adını koyduğu "Türkiye Büyük Millet Meclisi" lazım.

Sırası gelmişken söyleyeyim: Sakın kimse "Bakanlar Kurulu"na "Kabine" demeye kalkışmasın. Onun İngilizcesi çok ayıp hükümete hakaret olur.

İzninizle eski veya yeni Türkçeleri herkesçe bilinip kullanılmaktayken birden basın-yayın ve tv'cilerin de etkisiyle "Angloman" laşıveren sözcüklerden derlediğim ufak bir lügatçeyi aşağıda veriyorum.

Sözlükçede yeni bir terim türetmedim. Sadece TV'de çarşıda duyduğum İngilizce özentisi lafları kaydettim. Bunlar ortada yokken yeni yeni dilimize batırılmaya başlanmış dikenlerdir. Halkımızın böyle sözcükleri kullananları ayıplayacağına bunların yerine zaten bildiği Türkçelerini kullanacağına diline ve dolayısıyla milli onuruna sahip çıkacağına inancım büyük.

ambulans -> cankurtaran
trend -> gidiş gidişat
erozyon -> toprak kayması
parlamento -> meclis
parlamenter -> milletvekili
kabine -> bakanlar kurulu
medya -> basın-yayın
dizayn -> tasarım
kompanse -> telafi
fastfood -> tezyemek
servis -> hizmet
filtre -> süzgeç
mobil -> gezgin
termik -> ısıl ısı
brifing -> bilgilendirme
elektrifikasyon -> elektriklendirme
miting -> toplanım
radikal -> aşırı müfrit
politika -> siyaset
kalifiye -> vasıflı nitelikli
kompozisyon -> tahrir
center -> merkez
shopping center -> alışveriş merkezi
market -> bakkal çarşı pazar
star -> yıldız
süper -> ülken üstün koca yüce
şanlı -> bahtlı bahtı açık
sosyal -> toplumsal içtimai
sprey -> püskürtme püskürtmeli
deterjan -> arıtmaç
fuel oil -> yakıt yağ
petrol -> neft taşyağ neft yağı
sabotaj -> baltalama
terör -> tedhiş
terörist -> tedhişçi
transfer -> aktarım
defans -> savunma müdafaa
enternasyonel -> uluslararası beynelmilel
detay -> ayrıntı teferruat
pozisyon -> durum konum
reyting -> sıralama
airlines -> havayolları
catering -> ikram
final -> son son sınav
lider -> önder
alternatif -> seçenek karşın seçenek
legal -> yasal kanuni
illegal -> yasadışı gayri kanuni
organize etmek -> düzenlemek tertiplemek
organizasyon -> örgüt düzen teşkilat
komunikasyon -> iletişim muhabere
provokasyon -> kışkırtma
deklarasyon -> beyanname
ekonomi -> iktisat
prestij -> itibar
rezervasyon -> yer ayırtma
resepsiyon -> kabul
enformasyon -> bilgi
tekstil -> dokuma mensucat
döküman -> belge
konsensus -> fikir birliği mutabakat
komisyon -> yarkurul encümen
komisyoncu -> aracı
ambargo -> yaptırım
aktivite -> etkinlik faaliyet
sponsor -> destekçi
sektör -> kesim
izolasyon -> yalıtım
agresif -> saldırgan atılgan
operasyon -> ameliye işlem
operatör Dr. -> cerrah
bariyer -> engebe
dekore etmek -> süslemek
dekorasyon -> süsleme
antik çağ -> eski çağ
proses -> süreç
aktif -> faal etkin
pasif -> edilgen
galeri -> sergi teşhir yeri
spesiyal -> özel

İşte sayın okuyucular Türkçeniz mübarek olsun diliniz de gönlünüz gibi temiz olsun.

Oktay Sinanoğlu - Bye Bye Türkçe (Sf. 166 167 168)