B)Disfonksiyonel varsayım:
Kişiyi rahatsız eden kesin düşünce ve inançlardır.
Anksiyete bozukluklarında gözlenen bilişsel çarpıtmalar dört ana başlıkla toplanabilir:
a)Onaylama duygusuyla ilgili olanlar.
b)Yetersizlik duygusuyla ilgili olanlar.
c)Denetim duygusuyla ilgili olanlar.
d)Anksiyete duygusuyla ilgili olanlar.
4.Varoluşçu yaklaşımlara göre:
Varoluşçulara göre"insan doğduğununyaşadığının ve öleceğinin farkında olan ve de farkında olduğunun farkında olan tek canlıdır;varoluşun dinamiği dünyaya gelmekledünyada olmakla başlar;varoluşa atıldığında bomboştur ve düşünerek kendini bulurkendi varlığını yaratır;kendini nasıl anlıyorsakişiliğinin nasıl olmasını istiyorsa o olacaktır.
İnsanın varoluşu onun hissettiği bir şeydir.o kendini bilen bir varoluştur.kendisi yoksa hiçbir şey yoktur.
O zaman kişi şöyle düşünebilir:"Mademki farkına vardığım şey sadece bana aittiröyleyse onun ne olacağı benim elimdediryani nasıl istersem öyle yaparımGörüldüğü gibisöz konusu olan sonsuz bir özgürlüktür.Dolayısıyla hayatın anlamını oluşturma sorumluluğugerçekte kişinin kendisine ait olan oluşumdur.yani yaşamın anlamıbizim ona verdiğimiz anlamdır.işte özgür olmakişiye yaşamın anlamını verme sorumluluğu getirir.Bunun farkına varma isejean paul sartre'a göre anksiyete demektir ve insanın varoluşunun temelinde bulunur.
5)Anksiyetenin biyolojik kökenleri:
a)kalıtım:
Anksiyete bozukluklarında kalıtım gittikçe önem kazanmaktadır.panik bozukluğu gibi anksiyetenin yoğun yaşandığı durumlarda birinci derece akrabalarda panik nöbetininmajör depresyonun ve alkolizimin daha sık görüldüğü bilinmektedir.Eş zamanlı hastalanma oranının tek yumurta ikizlerinde % 4-9 arasından olduğu bilinmektedir.Birinci derece akrabalıklarda anksiyete bozukluğu olasılığı yüzde 15-18 arasında ikenikinci derecede akrabalarda yüzde 6'dır.Anksiyete bozukluklarında aşırı bir otonom sinir sisteminin kalıtsal olarak geçtiği ve çevredeki koşullarda da hastalık belirtilerinin oluştuğu düşünülmektedir.
b)Biyokimyasal nedenler:
Son yıllarda anksiyete bozukluklarında depresyon giderici ilaçlarınbeta blokörlerindiazem türü ilaçlarınMAO inhibitörlerinin etkin olduğu görüldükçe bu alanda biyokimyasal araştırmalar hızlanmıştır.
Spontan panik nöbetleri geçiren insanlarındamar içi sodyum laktat verildiğinde deneysel olarak panik nöbetleri ortaya çıkarılabilmektedir.
Panik nöbetleri geçirenlerde beynin para hippokampal bölgesindelokus seruleusta beta adrenerjik dizgenin etkilendiğinde kalıtımla gelen bir bozukluğun olduğu;merkezi kemo reseptörlerde aşırı bir duyarlığın varlığı öne sürülmüştür.
Sonuç olarak;aksiyete bozukluklarının nedenlerini tek bir kuruma dayandırmak yanlış olur.Bütün kuramların biyolojik etkenlerle birlikte işlediği görüşü daha yaygınlaşmaktadır.fakat bazı hastalarda bazı etkenler daha baskın olabilmektedir.