Yumurta kırmayı bilmeyen 'sevimli' erkekler






Evvelce Yeşilçam filmlerinde, arada bir dost meclislerinde, şu sıralar da sıklıkla televizyon dizilerinde gördüğüm bir şey var ki sinirlerimi lime lime ediyor. 'Sevimli beceriksiz' erkeklerden söz ediyorum. Sinirimi bozan beceriksiz erkekler değil. Evet, onlar da sinirlerimi bozar çoğu zaman ama asıl sinirimi bozan beceriksiz erkeklerin sevimli, şeker, efendime söyleyeyim aman da ne şirin bir biçimde resmedilmesi. Yeşilçam filmlerine bakınız, ortalık yumurta kırarken mutfağı yakan erkeklerden geçilmemektedir. Mutfağa girmemek, iş bilmemek bir erkeği pek sevimli kılarmış gibi bir hava yaratılır üstelik. Biz bir erkeğin yumurta kırmaktan dahi aciz olan zavallı bünyesine bakıp korkunç Erol Taş kahkahaları atmayız olanları seyrederken. Daha ziyade 'amaaan kıyamam' şeklinde tezahür eden, şekercik, sevimlicik yaklaşımı içinde oluruz zatı muhteremlerin karşısında.

Neden iş yapmayı bilmeyen erkek sevimli olsun kardeşim? Mutfağa girip, etrafı çekip çeviremeyen yetişkin bir erkek hiç de sevimli değildir oysa. Ama mutfak işlerini hiç üstlerine alınmadıklarından, bu işler doğal olarak kadına yamanıverildiğinden, üstelik kadın yaparken göze dahi görünmeyip 'amaan alt tarafı mutfak' denen bu işler, erkek mutfağa girdiği andan itibaren atomu parçalamaktan daha zormuş gibi yansıtıldığından olacak, erkeğin iş bilmemesi ayıplanmaz, yadırganmaz. Erkeğin mutfak ihtiyacı evlenene kadar anne, evlendikten sonra eş marifetiyle karşılanır. Annesi birkaç günlüğüne tatile giden ya da ünivesriteyi kazanıp ilk kez ana evinden ayrılan erkek evlatlar, adeta açlıkla pençeleşmeye başlar. Dışarıdan söylenen hazır yemekler, döner ekmek ya da hamburger gibi gıdalara yönelik mecburi ilgi, yeme alışkanlıklarını değiştirmeye varan sonuçlar çıkarır ortaya, erkek tümüyle et obur bir hal alır. Hayatında mutfağa girmeye ihtiyaç duymamış, bu ihtiyacı etrafındaki kadınlar taarfından giderilmiş erkek, kadınsız bir mutfakta sudan çıkmış balığa dönerken, en ufak bir utanç duymak şöyle dursun, bundan payeler çıkarır, kendince erkekliğini pekiştirir. Beceriksiz olduğu kadar ahmaktır da kısacası.

Amaaaa, bir kadın şaşıp düşüp de ulu orta bir yerde 'Yumurta kırmayı hiç beceremem' derse, ayıplanmak bir kenara, akli melekelerinin yerinde olmadığından şüphe edilir. Bir kadının mutfak işi bilmemesi yenilir yutulur şey değildir. Mutfakta harikalar yaratmayan kadın, erkeğin aksine sevimli filan değildir. İşe yaramazın biridir, o kadar! Rezildir, rüsvadır, tez kellesi vurulması veyahut acil tarafından kadınlık öğrenmesi gerekendir!

Mutfak kadının doğuştan getirdiği bir yetenekmiş gibi algılanırken, erkeğin hakim olmadığı nadir alanlardan biri gibi görünür. Erkek dışarıdaki mühim işlerle öyle meşguldur ki mutfakla ilgilenmeye vakti yoktur zaten. Üstelik mutfak öylesine kadın cinsine aittir ki erkeğin sıklıkla bu mekana girmesi yakışık almaz, erkek adam mutfakta fazla bulunmaz. Tüm bu ön kabullerle bakıldığında bir yumurta kırmaktan aciz vaziyette dolaştığı için yuhalanmayı ve hatta menemene koymayıp kenara ayırdığımız çürük yumurtalare hedef olmayı sonuna kadar hak eden beceriksiz erkek, nasıl, bir daha soruyorum nasıl sevimli olabilir? Çay demleyememek, yumurta kıramamak, makarna haşlayamamak gibi beceriksizlik faaliyetleri ile övünmeyi marifet sanan erkekleri sevimli bulan varsa lütfen ortaya çıksın!

Esasen erkekler göründükleri kadar zavallı değildir. Bakınız, en becerikli aşçılar erkeklerden çıkar. Eğer ortada doğal bir mutfak yeteneği varsa, doğal değişmez bir beceri söz konusuyla hiç kuşku yok ki bu erkeğe aittir. Eğri oturup doğru konuşmayı kendine şiar edinmiş biri olarak, burada gözümü kırpmadan, acımı içime gömerek bu yüksek, kıymetli payeyi kadın milletinden alıp erkek milletine, yani gerçek sahibine iade etmek durumundayım. Mutfağın biricik beceriklisi sanıldığının aksine kadın değil, erkektir. Kadın milleti erkeğin bu becerisini çekemeyerek, zaman içinde türlü dolaplar çevirmek suretiyle mutfakta becerikli oldukları iddiasını geliştirmiş ve cümle alemi bu yalana inandırmıştır. Evet, oysa mutfağın asıl sahibi erkektir. Bu satırlar aracılığı ile bu hakkı iade etmekten ve erkeği uzun yıllar mahrum kaldığı mutfağına davet etmekten kıvanç duyarım. Haydi erkekler mutfağa!